boyut zaman, madde antimadde, isik kutle quantum

uzak uzay yolculukları için ışık hızını geçmemize gerek yok. ışık hızı saniyede yaklaşık 300 bin km. bunu aklınızda tutun ve devam edelim: basit biçimde güneş sistemi'ndeki gezegenlere rahatça gidip gelmek, gezip tozmak için neye ihtiyacımız olduğuna bakalım: mars gezegeni, bize en yakın olduğu zamanda 35 milyon km uzaklıkta. şu anki araçlarımız bu mesafeyi yaklaşık 6-7 ayda katedebiliyorlar. pekii, daha hızlı uzay araçlarımız olsa? aracımız saniyede 300 bin km değil de, saniyede 100 km hızla yol alsa, mars'a 97 saatte gidebiliyoruz. saniyede 200 km hızla gidebiliyor olsak, sadece 48 saat, yani 2 gün içinde mars'a ulaşmış olacağız. saniyede 400 km yol almayı becerebilirsek, 1 gün içinde mars'ta oluruz. yani gördüğünüz üzere, ışık hızından çok çok çok düşük olan saniyede 400 km'lik hıza ulaşmak, bizi mars'a kapı komşusu yapıyor. aynı hızla yine günler içinde jüpiter, satürn, neptün, uranüs gibi gezegenlere de ulaşabiliyoruz. özetle, saniyede 400 km'lik hız bile bize güneş sistemi'nde elimizi kolumuzu sallayarak dolaşabilme imkanı veriyor. burada öncelikli amaç, evreni keşfe başlayabilecek yeterli hıza ulaşabilmek. ve bu hız da ışık hızı değil, makul oranda hızlı gitmenin yollarını bulmamız yeterli. gelelim işin "özel görelilik" kısmına: ışık hızına ulaşamayacağımızı, bugünkü bilimsel bilgilerimiz ve teknolojimiz eşliğinde biliyoruz evet. ancak, ışık hızına çok yakın hızlara ulaşabilmemiz mümkün ve bu sadece teknoloji ve mühendislik sorunu. ışık hızına çok yakın hızlara ulaşmak bize görelilik gereği zaman yavaşlaması şansı veriyor. yani, aracın içindekiler için zaman çok yavaş akıyor.

örneğin, bize 4.2 ışık yılı uzaklıktaki proxima centauri yıldızından ışık bize 4.2 yılda ulaşıyor ama, biz çok yakın bir hıza ulaşırsak, aracın içindekiler için 4.2 yıl geçmeyecek. şimdi proxima centauri'ye ışık hızının %99'u hızla yol alan bir araçla gittiğinizi düşünün. bu aracın içindekiler için zaman genleşecek ve (bu hızda) oraya ulaşmaları kendileri için sadece 7 ay sürecek. aynı araçla eğer ışık hızının %99.9'u hıza ulaşabiliyor olsaydık, bu yolculuk sadece 2 ay sürecekti. ışık hızının %99.98'i hızla yol alsaydık, yolcularımız 4.2 ışık yıllık bu mesafeyi birkaç gün içinde katetmiş olacaklardı. elbette yolcularımız için zaman yavaşlıyor ve gidecekleri yere çok kısa sürede varıyorlar ama, dünya'da onları bekleyen veya izleyen bizler için yine 4.2 yıl geçmiş olacaktı. yakın çevremizdeki evreni (güneş sistemini) oyun bahçemiz haline getirmek için saniyede birkaç yüz km hıza ulaşmamız yeterli ve bunu yakın zamanda yapabilecek durumdayız. aynı şekilde, çok uzak yıldızlara rahatça gidebilmek için yine ışık hızına çok yakın yüzdelere ulaşmamızda hiçbir sorun yok ve ileride bunu da başaracağız. bunca yazdığım şeyin özeti: ışık hızına ulaşmak veya geçmek güzel, süslü hayaller gibi görünebilir. ancak, hayallerinizi bu kadar büyük değil, "makul" tutarsanız, aslında yine aynı şeyleri yapabileceğinizi göreceksiniz. bizim şimdiki ihtiyacımız saniyede 300 bin km'ye ulaşmak değil! saniyede 100 veya 400 km'ye ulaşalım, önce şu kendi sistemimizi keşfedelim, gerisine sonra bakarız.

cismin ışık hızına ulaşabilmesi için kütlesine eşit miktarda enerjiye sahip olması gerekir ki böyle fazla miktarda enerjiyi karşılayabilmek için maddenin tümüyle enerjiye dönüşmesi gerekir. haliyle bu çok zor bir durum. tabi başka faktörler de var, ışık hızına yaklaştıkça zaman genleşmesi gibi bir faktör de var ama bu da biraz-ne birazı oldukça- sınırları zorlayıcı bir şey. ışık hızında hareket eden bir cisim için zamanın akmadığı, durduğu varsayılır. bunu anlatmak öylesine soyut ki; misal içinde bulunduğumuz bu koca evrende eğer bizim cismimiz ışıktan daha hızlı yol alacaksa, ışık hızının zaman olarak 0 saniyeye ihtiyaç duyacağını var sayarsak cismimizin ışık hızını geride bırakabilmek için eksi(-)li bir zamanının içerisinde seyir halinde olması gerekir. -1, -10 ya da -15 saniye olarak nitelendirebileceğimiz bir zaman yok. tüm bu ve benzeri üzücü sonuçlar ışık hızını geçen ilk uzay aracının yapılması haberini almamızı maalesef şu anlık imkansız kılıyor. gerçi bin yıl öncesinde yaşayan insanlara şu anki teknolojiyi anlatsan en ufak fikirleri dahi olmazdı ama zaman beraberinde ne gelişmeleri getirdi.

mutlak sıfıra (-273.15 santigrat derece ) ulaşmamız termodinamik yasalarına göre imkansız ise, ışık hızını aşmamız da evrendeki temel kuvvetleri göz önüne aldığımızda imkansız gibi durmaktadır. bu kısımda kesinlikle imkansız diyemiyoruz çünkü temel kuvvetlerden yerçekimini anlayabilmiş değiliz. süreç olarak baktığımızda ise ışık hızını aşabiliriz diyebilmek için öncelikle ışık hızına yaklaşabiliyor olabilmemiz gerekmektedir. ışık hızına yaklaşabilmek için ise öncelikle uzaya çıkıp inme konularında uzmanlaşabilmemiz gerekmektedir. zira atmosferdeki atomların titreşimi saatte bir kaç yüz bin kilometre iken, ışık hızı denen kavram saatte bir milyar kilometreyi tanımlar. dünyada herhangi bir cismi ışık hızına yakın hızlandırmamız bu cismin havadaki atomları parçalamasına sebep olacak ve test alanına muazzam bir nükleer bomba atılması ile benzer etkiyi yapacaktır. dünyada çıkılamayacak hızlara çıkma deneylerinin uzayda yapılması dışında alternatifimiz yoktur ve bu süreç ise hem şu anda kullandığımız motor teknolojileri ve enerji kaynaklarımız ile imkansıza yakın olup hem de dünyanın yerçekimi göz önüne alındığında kolayca yapılabilecek işler değildir. şu anki teknolojimiz ile uzaya gönderebileceğimiz ağırlık kapasitemiz limitlidir. roketlere yüklenen yakıtın %85'i atmosferin dışına çıkmak için kullanılmaktadır.

ışık hızı denildiğinde genellikle yanlış anlaşılan bir durum var. öncelikli olarak zaten hız göreceli bir durumdur. saatte 100km/saat ile ilerleyen bir araç yere göre bu hızda yer değiştirme yapar. aydan bu durumu gözlemleyen bir gözlemci için aracın hızı 100km/saat değildir. o anda ay dünyanın etrafında dönmektedir, ve aydan ölçüm yapan bir gözlemci ayın dünyaya göre yer değiştirmesini de hesaplarsa ortaya çıkacak hız daha farklı olacaktır. marstaki gözlemci ise dünya ve marsın hareketinden kaynaklı olarak çok daha farklı bir ölçüm yapar. bu durum, güneş referans alınıp ölçümlenmeye çalışılırsa yine farklı bir ölçüm söz konusu olur. o halde neye göre bir hız belirlemesi yapılabilir? diğer galaksiler referans alınsa, yine galaksiler birbirlerinden uzaklaştıkları için çıkan sonuç yine başka olacaktır. kainatta referans noktaları yoktur, sadece kabul edilen referansa göre hareket vardır. (görecelilik teorisi. tanıdık geldi mi?) ışığın hızı ise sabittir. gözlemleyenin hızına göre değişmez. ışık hızını yakından takip ederek ölçüm yaparsanız, ışık yine sizden yaklaşık 300.000km/saniye ile uzaklaşır. siz 250.000km/saniye ile ışık hızını takip etseniz ve önünüzde giden ışını ölçümleseniz, yine ışığın sizden 300.000km hız ile uzaklaştığını ölçümlersiniz. peki bu durumda ne olur? hani ışığın hızı saniyede 300.000km/s idi?işte sihir burada: km/s. km/s, km/saniye. iki faktör var denklemde. mesafe ve zaman. mesafe tutmuyorsa ne olur? zaman ağır akar gözlemleyen için. yüksek hıza ulaşıldığında denklemin tutması için zaman ağır hareket eder. yani siz 250.000km/ saniye ile giderseniz sizin saniyeniz ,dünyadaki saniyeye göre 5 saniye de akar. ve denklem tutar. ışık her gözlemciye göre aynı hızda hareket eder, denklemin tutması için gözlemcilerin zaman akışları farklılaşır sadece. tüm bunlardan hareketle aslında ışık hızı bizim algiladığımız hızdan çok farklı bir şey. ışık hızı içinde bir gizem taşımakta. var oluşun referans noktası sanki. bu yüzden pratikte ışık hızı asla aşılamaz. aşılırsa bu algılayışın çok üzerinde bir durumun karşısında kalınır, tüm bağlar kopar. oranlar gerçek değildir, ifade edebilmek için rasgele söylenmiştir.

"maddeye kütleyi veren higs bozonunun cern de bulunmasi herşeyi değiştirmiştir."

bu düzeyde cehalet beni yıldırır fakat bu gece elim çok boş ve sıkılıyorum. bu yüzden higgs bozonu hakkında bu sönük fikirlerinizi fazla teknik ayrıntılara girmeden, konuyla ilgisiz insanların bile biraz dikkat vererek anlayabileceği şekilde parlatmaya çalışacağım; öncelikle evrende doğrudan gözlenebilen yani alışıldık maddenin kütlesi neredeyse %99 oranında kuarkların hareket ve (gluon) bağlanma enerjilerinden kaynaklanır ve higgsin buna katkısı %1-2'yi geçmez. evren ağırlıklı olarak kinetik ve bağlanma enerjisinin gözlenen halidir. e tabi higgs elektronlara atalet kazandırmasaydı ışık hızında hareket edecekler ve protonlara yakalanmadıkları için bildiğimiz madde oluşmayacaktı, higgs aşina olduğumuz maddeye doğrudan kütle kazandırmaz. aşağıdaki basit hesapta gördüğünüz gibi, kütlenin yaklaşık %1'i higgs etkileşiminden geliyor.

higgs alanının sıradan maddenin oluşumuna yol açması ile ilgili kolay anlaşılır bir örnek, fizikçilerin yıllardır kafasını kurcalayan bir gariplikle ilgili, bu gariplik kısaca, evrende nötronların protonlardan daha kütleli olması. elektrik yükünü görmezden gelirsek neredeyse aynı şey olan nötron ve proton arasında, sağduyumuzca beklenti, protonun elektrik yükü taşıyan bir parçacık olması nedeniyle daha ağır olması gerektiği. ama higgsin keşfiyle konu aydınlanmış gözüküyor; higgs alanı ile etkileşen "d" kuark 5 birim," u" kuark 2,3 birim kütle kazanıyor. böylece 2u+ d kuarktan oluşan protona higgsin kütle katkısı, 9,6 birim, 2d+u kuarktan oluşan nötrona ise 12,3 birim oluyor. bu da higgs mekanizmasından sağlanan kütleyi saymazsak, aynen sağduyumuzun öngördüğü gibi protonun nötrondan daha ağır olduğu anlamına geliyor. higgs olmadan kütleler proton için: 928,7 birim ve nötron için 927,3 birim. higgs katkısız halde protonların serbest halde nötrona bozunması beklenir ama higgs sayesinde tersi oluyor ve bugün evren yüksüz serseri nötronlar okyanusu olması gerekirken, yani ışınım dolu olmalıyken yüklü protonların higgs alanınca yavaşlatılan elektronları yakalaması sayesinde sıradan maddenin öbek öbek topaklaşabildiği bir evrene dönüşüyor. yani iddia edildiği gibi higgs etkisi kalkarsa, beklenen durum kütlesiz madde değil elektronların yavaşlamaması ve fotonlar gibi ışık hızında hareket ederek protonlardan kaçması ve protonların da yüksüz nötronlara bozunarak ışınıma dönüşmesidir.

böyle bir durumda bırakın maddenin ışık hızını geçmesini sağlamayı teorik olarak ortada madde dahi kalmamalı. ışık hızını geçmekle ilgili karamsarlığın asıl kaynağı kütle değil nedensellik ilkesidir. ışık hızından yüksek bir hızla bilgi bile iletmek " önce gol oldu sonra şut çekildi" gibi absürd bir durum ortaya çıkarabilir. nedenler ve sonuçlar arasındaki öncelik sonralık ilişkisi bozulur. yanlış anlaşılmasın ışık hızı geçilemez demiyorum ama bunu yaparken aşmamız gereken çıkmaz çok cesaret kırıcı diyorum. yukarıdaki yoğun karamsarlığımı biraz olsun kırmak için şunu söyleyebilirim; henüz alaycı bir gülümseme için çok erken ama kuantum düzeyinde nedenler ve sonuçlar arasındaki bu hiyerarşinin kırılabildiğine dair minik ipuçları elde ettik. konuyla ilgilenenler için mesajla ayrıntılar verebilirim.

1 - atom altı parçacık gruplarında çoğunlukla en düşük kütleli olan en kararlıdır. yani daha küçük kütleli parçaçıklara bozunmadan serbest halde varlığını bazen trilyonlarca yıl sürdürebilir, proton gibi.
2 - günümüz evreninde, nötronların bir atoma bağlı olmadan, serbest haldeyken yaklaşık 10 dakika ortalama süre içinde bozunarak protona dönüştüğü gözleniyor.
3 - higgs olmadan kütleler proton için: 928,7 birim ve nötron için : 927,3 birim. yani higgs alanı ile etkileşim olmadan bile kütleleri var. bu durumda, düşük kütleli olan nötron haliyle daha kararlı( uzun ömürlü) olmalı ve proton yüksek kütlesinden dolayı serbest halde uzun süre kararlı kalamayıp nötrona bozunmalı (beklenen) ve nötronlar nötr olduğundan elektronları, artı yüklü protonlar gibi yakalayarak atomları oluşturamazlar. yani madde oluşmaz.

4 - higgs alanı etkileşimi ile kazanılan kütleler eklenince, yeni durum; proton için kütle: 938,3 birim ve nötron için yeni kütle: 939,6 birim. higgs sayesinde artık nötron daha ağır ve kararsız. protonlar en uzun ömürlü, bu sayede elektronları ters elektrik yükleriyle bağlayarak atomları oluşturabiliyorlar.

✔ tüm parçacıklar higgs alanı adı verilen bir alan içerisinde hareket eder. buna fotonlar da dahildir. higgs alanını bir suya benzetebiliriz. nasıl ki su içerisinde ilerlemek zorsa parçacıklar da higgs alanı içinde ilerlerken zorlanır. farklı parçacıklar higgs alanıyla farklı şekillerde etkileşime geçer. cisimler bu sayede ağırlık kazanır. fotonlar ise higgs alanından geçer ancak onunla etkileşime girişmez. fotonlar bu alanla etkileşmedikleri için hızlarını kesecek hiçbir unsur yoktur. yani ışık hiçbir engele takılmadan ilerler. dolayısıyla tek sınırları, halihazırda var olan sabit hızlarıdır. bu bir parçacığın çıkabileceği en yüksek hızdır. başka bir parçacığın fotondan daha hızlı gitmesi için fotondan daha hafif olması gerekir. fotonlar ise kütlesizdir. yani parçacığın kütlesizden daha kütlesiz olması gerekir ki imkansızdır.

bir parçacık ışık hızına yaklaştıkça hızlanmak için daha fazla enerniye ihtiyaç duyar. bunun sebebi parçacıklar hızlandıkça toplam enerjilerinin katlanarak artmasıdır. bu durum ışık hızının civarlarına ulaşınca sonsuza yaklaşır. bir elektron eğer ışık hızından bir gıdım ileri gidecek olsaydı sonsuz enerjiye ihtiyaç duyardı. ama evrenimizde sonsuz enerji yoktur. hızlandıkça zamanın yavaşlar ve ışık hızına ulaşınca ise zaman durur. yani fotonlar için zaman durmuştur. duran zaman ise daha fazla yavaşlayamaz. fakat evrenin teorideki çapı 78 milyar ışık yılı uzunlukta. evrenin yaşı ise yaklaşık 14 milyar yıl. bu da demek oluyor ki evren ilk günden itibaren yol almaya başlayan bir ışık en fazla 14 milyar ışık yılı uzaklığa ulaşabilmeli iken 78 milyar ışık yılına ulaşmış. bu durumda evrenin genişleme hızının mantıken ışık hızından yüksek. eğer evren ışık hızından daha hızlı genişliyorsa zaman kavramı, maddenin gerçekliği gibi yeni problemler ortaya çıkmalı. yok eğer evrenin genişlemesi ışık hızını geçmiyorsa 78 milyar ışık yıllık bir çap nasıl oluştu? evrenin doğumundan itibaren her yöne 14 milyar yıl boyunca ilerleyen ışık 28 milyar ışık yıllık bir çap oluşturmalı en fazla.

ışık hızı gecilmesinin mumkun olmamasi 4-boyutlu uzay-zamanda ondan daha hizli hareket edilemez * anlamina gelmiyor. evrenin yasalarini aciklamaya calisan bir grup teoriler dortten fazla boyut olmasinin mumkun oldugunu da soyler, bu noktada a noktasindan b noktasina 4. boyuttan bir kisayol ile gitmek de isik hizindan hizli hareket etmeye neden olacaktir.

solucan deliği wormhole teorileri cok yuzeysel, genel gorelilik teorisi belli enerji varsayimlari ile cozulebiliyor ama acik tutulmasinin ya da icerisinden bilgi gecmesinin pek mumkun olmadigi ongoruluyor, ama einstein bilgi transferinin mumkun oldugunu dusunuyormus.

✔ Faster Than Light Neutrinos nötrinolar ışık hızını 60 nanosaniye geçti haberi çürük.
✔ Neutrino faster than light scientist resigns.
✔ neutrinos could travel faster than light declared faulty.
✔ Neutrinos may not be faster than light, but they can shapeshift.

✔ fotonun kütle çekiminden etkilenmesi sorunsalı bana pek koymadı tabi ama bir dönem insanların zihnini epeyce meşgul etmis bir sorunsal. bilesik alanlar kuramı'nda ayrıntıları ile anlatıldığı gibi fotonun, ışık hızında hareket etmesinden mutevellid kütlesiz olması gerekliliği ile kütle çekimden etkilendiği gerçeği arasındaki çelişkiye dayanır. fotonun kütle çekiminden etkilenmesi sorunsalı kütle cekim'in uzayı bükmesi nedeniyledir. peki kütlesi olmayan nötrino veya başka bir cisim nasıl yavaşlatılabilir veya durdurulabilir?

ışık hızını geçen uzay aracı yapılması olanaklı mı? origin of first contact day explained. dün yapılacaktır. ışık hızı'na ulaşılması zamanın bükülmesi veya zamanın durması anlamına gelmiiyor. ışık hızına ulaşan cisim enerjiye dönüşür yani formunu koruyamaz korusa bile vardığı yerde garip bir forma sahip olabilir.

"maddeden higs bozunu kaldırılıp geriye kalan kütlesiz madde evrenin herhangi bir yerine ulaşınca yeniden kütle kazandırılabilir." sözüyle tamamen hatalı olan önerme. çünkü yapılmışı var, foton.

foton parçacıkları, higgs alanına maruz kalmamış ve onları engelleyen hiç bir mekanizma olmamasına saniyede yaklaşık 300 bin km hıza ulaşabiliyor. daha hızlı gidilebilseydi, zaten ışık giderdi. çünkü bir engeli yok. bu hızda gitmesinin sebebi ise bu evrenin şartlarına tabi olmamız. başka bir evren var ise belki orada daha hızlı gidliyordur. ama burada maksimum saniyede 300 bin km. dolayısıyla ışık hızı bizim ortamımız için evrensel sabittir. daha hızlı gidilemez.

cern'de ışık hızını geçmek için deney yapılmıyor.
ışık hızında zamanın akış hızının sıfır olacağı matematik bir sonuç.
ışık hızı pendik dolmuşunun sürati gibi birşey değil. hızın, zamanın ve mekanın göreceli olduğunu anlamadan bu konuda fikir yürütmek komik.
bırakın lise matematiğini, lisans düzeyinde mühendislik matematiği bile bu konular için yetmez.
bu konuda fikir beyan eden ve fizikçi olmayan herkes zırcahil ve hadsizdir, şifa veren cinci hocalar daha çok saygı hak eder.

bilgisizliğinizle yüzleşin bazı bilgiler hap şeklinde olamaz, adamlar anlayabilmek için onlarca yıl matematik, fizik okuyor ne hadle anlatamadın, anlamadık diyorsunuz?

✔ nötrino salınımı incelemek için, caponların yerin 1 km altına içinde 3000 ton saf su ve iç yüzeyinde 1000 tane alıcı (pmt) bulunan kamiokande adında devasa bir dedektör kurdukları olay. nötrinolar, atmosferin üst kısımlarında kozmik parçacıkların tepkimesiyle yada güneşin merkezine yakın yerlerdeki reaksiyonlar sonucu elektron, tau ve muon tipleriyle oluşur. bir de bunların anti nötrinoları olduğu varsayılır. osilasyon yani salınımları, hareket halindeyken kütle öz durumu değişikliği ile açıklanabilir. yani harekete müon nötrino olarak başlayan nötrinonun kütle bileşenleri arasındaki kuantum uyum, hareket sırasında değişerek başka bir kütle özdurumunu mesela, tau türündeki yüklü leptonları daha fazla olasılıkla açığa çıkarabilir. bilim adamları bunu, yer altına kurdukları nötrino dedektörleriyle tespit edebiliyorlar. bunlardan biri de japonya'da. yeraltında bulunmasının sebebi ise, dedektörün kozmik ışınlardan isole edilmesi gerekliliğidir. çünkü zaten nötrinolar maddeyle o kadar zor tespit edilebilecek seviyede etkileşime giriyor ve yakalamak o kadar zaman alıyor ki. 2015 nobel fizik ödülü'nü, japonya'da yaptığı gözlemlerle takaaki kajita, ve kanada''daki dedektörde yaptığı gözlemlerle de arthur mcdonald, almıştır. nötrino salınımını keşfeden bu iki bilim adamı sayesinde artık nötrinoların kütlesi olduğunu biliyoruz çünkü, salınımlarının ancak kütleleri varsa olabileceği kabul ediir.

evrendeki her madde parcaciginin ona karsi gelen bir antimadde parcacigi bulunur. antimadde parcaciklar karsit parcaciklariyla ayni sekildedirler ve ayni davranislari gosterirler, farklari zit yukte olmalaridir..yercekimi ise yuk iceren bi ozelligi olmadigi icin hem maddeyi hem de antimaddeyi ayni sekilde etkiler. eş madde ve antimadde etkilesime girdiklerinde sonuc olarak saf enerji dogar.. antimadde parcaciklari, es madde parcaciklarinin basina anti eklenerek anilir, proton-antiproton gibi. tek istisna elektronun antimaddesine verilen positron da dir. madde ve antimaddenin elektrik yukleri haric herseylerine esit olmasina ragmen evrende antimadde az dır. antimadde uss enterprise'ın güç kaynağı ve kara delik içierisine giren maddenin yok olmayan invert ikizi dir. evrendeki tüm parçacıklar veya maddeler için, benzer yapilarda antiparçacıklar yada antimaddeler vardır. parçacık ve antiparçacıklar işaretleri* dışında cok cok benzerlikler gösterir. misal proton parçacığı elektriksel olarak pozitif, ancak antiproton elektriksel olarak negatiflik gösterir... her ikiside aynı kütleye sahip olduklarından, kütleçekiminden benzer şekilde etkileşirler,hoşlaşırlar. bir parçacık ve antiparçacık karşılaştıklarında yok olurlar ve foton, z bozon yada gluonlar gibi yüksüz* kuvvet taşıyıcıları oluştururlar. bir madde ve antiparçacığı tamamen eş ancak zıt işaretlilerdir..öyleyse neden evrende antimaddeden daha fazla madde vardır?

antimadde parcacik hizlandiricilardan baska bir yerde elde edilemeyen baryonik madde turu. var olan maddenin zit elektrik yuklu olanina denir. ornegin bir elektron pozitif elektrik yuklu ise anti elektron (pozitron) olur. bunlar karsilastiklarinda birbirlerini yok ederler. nedeni pek anlasilamayan bir bicimde bildigimiz madde anti maddeye karsi baskin cikmaktadir. dolayisi ile pozitron ve elektronun birbirlerini yok etmesi sonucu ortaya bildigimiz bir fotondan baska birsey cikmaz. gelecekte bir gun parcacik hizlandiricilar daha makul boyutlara indirilebilirse veya anti madde elde etmenin yeni bir yolu bulunursa enerji sorununa kesin ve bariscil bir cozum yaratilabilecektir. anti madde reaktorlerinde elde edilebilecek enerjinin miktari emc2 ye tabii dir.

anti madde hakkinda konusmak icin dikkat edilmesi gereken iki sey vardir biri bunun anti parcacikla ayni sey olmayisidir ikincisi ise anti madde ile elde edilecek enerjilerdir. once anti parcaciga bakmak gerekir bir parcacigin anti parcacigi o parcacik ile ayni kutleye ve spin degerine sahiptir elektrik yuku ve baryon ise baryon sayisi farklidir. anti madde ise bildigimiz periyodik tablodaki atomlarin tersidir (antisidir cok garip olurdu herhalde) bunlar degisik sekillerde uretilirler, anti hidrojen bir pozitron ve bir anti protondan olusur ama her anti madde, ayni maddenin anti parcaciklari ile yapilacak diye bir sey soz konusu degildir. anti maddeler kararli atomlar degildirler omurleri cok kisadir o yuzden anti madde silahlari olasi seyler degildir. anti madden enerji uretilmesi de pek mumkun degildir cunku anti madde olusturmak icin gereken enerji aciga cikacak enerjiden daha fazladir ortaya cikacak enerji carpistirilacak parcalarin (maddelerin) kutle enerjsine yakin olacaktir.

evrende neden daha az anti madde var konusu pek cozulmus degildir en populer teori evrenin baslangicinda ikisinin esit miktarda (enerji olarak) oldugudur ve bir sekilde anti maddelerin kararsizligi onlari maddeden daha az bulunur miktara getirmistir. gittikce artan parcacik sinifi ve turu tanimlanmakta ve farkli sekillerde siniflandirilmakta ve tam olarak da temel parcaciklar sorusu yanitlanmis degil o yuzden parcacik ve anti parcaciklarin bulunduklari enerji duzeyleri gibi (negatif enerji duzeyi gibi garip seyler) tartismalar da surmektetir hatta dark matter ve dark energy gibi beklenen entropik tepkilerin tersini yaptigi varsayilan olusumlar da vardir dark matter ve dark energy de evrenin genislemesinde sorun cikaran bir problemin sonucudur. enerji üretimi için kullanılamayacak olsa da, enerji taşıma konusunda getireceği kolaylıklar sebebiyle ilerleyen yıllarda özellikle uzay aracı yakıtı yapımında oldukça popüler hale geleceğine inandığım madde.

ışık hızından hızlı parçacıklar, deney ortamında partikülleri ışık hızından daha hızlı bir şekilde hareketlenmesi sağlandı. einstein'in izafiyet teoremi de çökmüş oldu. evrende hiçbir şey ışıktan hızlı hareket edemez denir. oysa evrenin kendisi ışık hızında genişlemektedir. doğal olarak evrenin içindeki herşey ışık hızında hareket ediyor. yürüseniz bile ışık hızını geçmiş olursunuz. ışık hızını geçmek zamanda bükülme yaşanacağı için 1 nanopikomilisaniye'de gitmiş olmazsınız. yani oraya gittiğinizde saatiniz diğer sivaslılardan ileride olacaktır.

✔ Wardom: Mars'a gitme hedefi.
✔ bilimfili: Fizikçilerin fizik hakkında hoşlaşmadığı 5 şey.
✔ Frmtr fizik
✔ Önce ışık hızını aş, sonra ışığı durdur.
✔ muhendisbeyinler: Sezyum gazı testi - Işık hızı.
✔ Işığın renklerine ayrılması.
✔ Hayat evrende ortak, Meteoritlerin analizi.

✔ Matematik kesin olduğunda gerçeği yansıtmaz, gerçeği yansıttığında kesin değildir,” çünkü gerçek hayatta olgular, veriler fuzzy veya puslu'dur, ölçümler fuzzy veya puslu'dur. Hatta ölü ile diri arasındaki fark bile fuzzy veya puslu'dur. Nesneler arası ilişki fizikçilerin öngördüğü şekilde tezahür etmeyebilir. Hiçbir şey kesin değildir ama herşey mümkündür.

✔ Zaman ile aramıza mesafe koymak imkânsızdır çünkü zamanı ölçebiliyoruz ama gözlemleyemiyoruz. Zamanın etkisi altındayız, zamanın içerisindeyiz. kuantum bilgisayarlarını inşa etmek fotonların ve elektronların özelliklerinin birleştirilerek frankenstein parçacığını oluşturuyor.

✔ Fizikçiler Maddenin Yeni Bir Fazını ortaya çıkardı. Caltech’ de David Hsieh önderliğindeki bir grup fizikçi maddenin alışılmadık bir formunu keşfetti. Bu yeni faz, bilinen bir metal, yalıtkan veya mıknatıstan tamamıyla farklı bir şeydir.

✔ Atomlar gibi etkileşime girecek yeni bir ışık fazı.
✔ Optik iletişimi geliştirmek üzere yapılan bir deneyde, kuantum mekaniği teorisine göre analiz edilen bir ışık ışını, bilinen sabit tam sayının yarısı kadar olan bir açısal momentum değeri gösterdi.

✔ CSU labında lazer ile ısıtılan nanoteller, mikro nükleer füzyon üretti. Nükleer füzyon, güneşte, iki hafif elementin (hidrojen) birleşerek daha ağır elementlere (helyum) dönüşerek güneşin enerjisini ortaya çıkaran süreçtir.

✔ Fizikçiler, ışığa düğüm atmayı başardı. Uzayda ışığın hareketi bir nehirdeki suyun akışı gibidir. Işık, genellikle düz çizgisel yol izler. Ancak kendi fiçinde fark edilemeyen hortumsal girdaplar da oluşturmaktadır. Işın yapısı karanlık çizgiler içeriyor. Biz ekip olarak bu karanlık çizgileri karmaşık dairesel yapılarla yönlendirerek, düğümler oluşturmayı başardık.

✔ Normal materyallerde, ışık yüzeyde mevcut olan elektronların hepsiyle ve materyalle etkileşime girer. Fakat teorik fizikçiler ışık modelini kullandılar ve son yıllarda keşfedilmiş bir malzeme sınıfı olan topolojik yalıtkanları kullanarak yüzeyde etkileşime giren tek bir elektron buldular. Bu ışık ve elektronun özelliklerini birleştirerek bir bağlanma yaratabilir. Normalde ışık bir doğru boyunca ilerliyor, fakat elektronla birleşince kendi yolunu izlemek yerine , materyal boyunca yüzeyi izliyor.

✔ Sibirya'da 40 bin feet irtifada Kuzey Işıkları bir uçak yolcusunun telefonunun kamerası tarafından kaydedildi.
✔ Mehmet Akif Ersoy'u anlatan tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı; Türkler çok eğitimli cahil bir millet.
✔ Arapça Türkçeye yaklaştırılmamalı.

✔ Yıllarca 4 doğal kuvvet olduğunu biliyoruz: yer çekimi, elektromanyetik, güçlü ve zayıf çekirdeksel kuvvetler. Bu beşinci muhtemel kuvvetin bulunması evren anlayışımızı tamamen değiştirir ve karanlık madde ile kuvvet kavramlarının birleşimine sebep olur.

✔ CoolChange Km Ayarlamak.
✔ Islık çalınca tepki veren devre.
✔ forum peugeot Sherlock Holmes Islık müziği

✔ solucan gübresi ile ilgili
✔ Çiftlik Bank vurgunu dört başı mamur bir Türkiye özetidir.

✔ Fizigin boşluktaki hızı 299.792.458 m/s dir. s second - saniye dir. Işığı, hızından dolayı izleyemeyiz. İzleyecek kadar yakalayabilmemiz için yansıtmak gerekir. Ama bir odada ışığı kapattığınızda hemen yok olur, izi kalmaz, emilir. Bunu izleyebilmek için fizikçiler duvarları süper iletken aynayla kapladılar. İzleme yöntemini de değiştirerek fotonları yok etmeden onların atomlar üzerinde bıraktığı etkiyi ölçerek fotonu izlemeyi başardılar. Böylece ışık parçacığının, yani fotonun tüm hareketini izlediler. Bu, deneysel fizik alanında önemli bir başarıdır.

✔ Madde hidrojen atomlarının birleşmesidir. birbirinin çevresinde dönen yapıtaşlarının arasındaki mesafede ne var? Aralarındaki mesafede o küçük boyutlarda düşünürsek epey büyük.

✔ Turkmmo sosyal medya pazarı.
✔ Düşlerforum Felsefe Sosyoloji.
✔ Dinli faşizm mi dinsiz faşizm mi.
✔ Einstein, Hawking ve Marx.

✔ Shiftdelete motorlu tasitlar.
✔ Skodaturkey Skoda otomobil.
✔ Hyundaiclubtr Hyundai model gruplari.
✔ Mazda clubtr
✔ Tahribat forum teknoloji.

✔ Kuantum Tünelleme ile Dünya’nın Isısından Elektrik Elde Edildi.

✔ Evren canlı mı?
✔ is the universe alive?

✔ Görebildiğimiz mesafenin evrenin tamamı olduğuna inanmak için bir nedenimiz yok. Bundan çok daha büyük olabilir. Görebildiğimiz şey yalnızca ışığın hareket zamanı, bu bizim ufkumuz.

✔ Çerezforum mitoloji.
✔ Eş anlamlı kelimeler.
✔ Arapça Türkçeye yaklaştırılmamalı.

✔ Fizikçiler yeni bir ışık biçimi oluşturdu.
✔ Fizikçiler, serbest elektronlara fotonların bağlanmasıyla üretilen ışığın yeni bir formunu açıkladılar.Buluş, geleceğin kuantum bilgisayarlarını inşa etmede kolaylık sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda da fotonların ve elektronların özelliklerinin ‘birleştirilerek bir Frankenstein parçacığının da oluşturulmasının mümkün olduğunu gösteriyor.

✔ Physicists create new form of light. Newly observed optical state could enable quantum computing with photons.
✔ Fizikçiler lab'da manyetik solucan deliği oluşturdular.
Hestia Dionisus Niksimera Hatmehit dakkada çalan müzik K.Flay – blood in the cut
Environment and Prop Models | Pinterest | Sci fi, Spaceship and Concept art

swtor Licencia Este archivo tiene derechos de autor pertenecientes a Lucasfilm Entertainment Company. Lucasfilm Ltd. permite el uso de este archivo en este wiki.
✔ pinterest
✔ Duiker on DeviantArt
Starship Features: This ship has detailed and animated texturing through-out.

✔ Sci-Fi Factory by JoakimOlofsson on DeviantArt Sci-Fi Factory by JoakimOlofsson

Işık / Light / Lumière / ضوء Tabiattaki bir varlığın ismi değil. Lisanı fakirleştirip, pozitivist, materyalist, seküler kalıplara sıkıştıran kelimelerden biri. Hislerle anlaşılan madde mânânın kesafeti, akledilen mânâ ise maddenin letafetidir. İnsan, hayvandan farklı olarak, yeme-içme ve üreme dürtülerinden ibaret değildir. İnsan, manevî bir hayat için yaratılmıştır ve bu hayattan mahrum bırakılırsa mutsuz olur. (Bkz. Derin Lügat: Mutluluk ve Tatmin)

Bu manevî hayat ile irtibat kurmak, Kâinat’taki “harfleri” okumakla mümkündür. İnsan, maddî işaretlere bakmakla yetinmez; onlara mânâ verir yahut iman ettiği manevî mihenk noktasındaki mânâyı, maddeden okur. Işık yazılır ama “Nûr, Ziya, Lemâ, Şua” diye okunur.

Nûr: yansıyan ışık,
Ziya: Tabii bir kaynaktan gelen ışık,
Lemâ: Parlayıp sönen ışık,
Şua: Suni bir kaynakla üretilen ışık.

Güneşin ve yıldızların nuru denmez; güneşin ziyası vardır. Ayın ziyası yoktur; nûru vardır. Ampulün nûru olmaz; şuası olur. Bütün bu mânâları sadece “ışık” kelimesi ile ifade etmek, tefekküre mânidir. Meselâ güneşe bakamayız; onun ziyası sayesinde görebildiğimiz her şeyde güneşi idrak ederiz. Ama aya bakabiliriz; ayın nûru sayesinde dünyanın, ay ve güneşin hareketlerini düşünürüz. Peki bu ayetleri nasıl okuyalım? Ârifler buyurmuş ki “Allah bilinir ama görünmez. Efendimiz (ﷺ) görünür ama bilinmez.” Eğer “Nûr-u Muhammedî” yerine “Muhammedî ışık” gibi ifadeler kullanılırsa bu mânâ, güneş ve aydan tahsil edilemez. Tabiri caizse, Allah’ın ayetleri olan güneş ve ay, yanlış okunmuş olur.

Faslı âlim İbn ‘Ajîba’nın Kitab Mi’raj al-Tasawwuf ila Haqaq iq a-Tassawwuf’ta söylediği gibi: Hislerle anlaşılan madde mânânın kesafeti, akledilen mânâ ise maddenin letafetidir. Yani eşyanın hissedilebilir veçhesi mânâyı taşıyan ve ihtiva eden bir zarftır. Zâhir kar gibidir ve onun bâtını, hakikati sudur. Kâinat harici itibariyle hissedilebilirken dâhili veçhesi akledilebilir. Madde ancak mânâ ile kaim olur; mânâ ise kendini madde üzerinden gösterir. Lâtif olan ve tâdâda gelmeyen mânâ varlık kalıplarına girerek hissedilebilir hale geçer. İnsan ne kadar azmetse de tecelliyat (تجليات) olmaksızın doğrudan Cevher’e erişemez.