✔ mezhebi modernizm, islam, guran ve tanrı | cemre demirel analizi. antik romada kölelik sistemi.
kuantum fiziği ile izafiyet teorisi örtüşür, izafiyet teorisi özel göreliliği kasteder. dirac denklemi özel göreliliği içermektedir. Kuantum teorisinin uyuşmadığı genel göreliliktir, sizin de bunu kastettiğinizi düşünmekteyim. 4 incili ve Kuran’ı okumuş hala daha arada sırada okuyan biri olarak bu konuları böyle ele almanız gayet normal evet kitabın içinde bugünün insanlarına ters gelebilecek ayetler var nasıl ya çok mantıksız, olmaz böyle bir şey diyeceğiniz ayetler, asıl olay kibir ve irade. Allah kibrini bırak ve iradeni bana teslim et sen bilmezsin ben bilinmeyenide, bilemeyeceğinide bilirim diyor. Peygamberlerde de durum böyle ayetlerde onlarında bu durumda olduğu belli oluyor, korkuyorlar ve onlarda uyarılıyor ihtilafa düşmemeleri söyleniyor. İnsanların genel yapısı böyle. Tüm mesele kibir ve irade, kibir yenik düşmemek, irade ise teslim olmamak için savaş veriyor içimizde savaşı sürdürmek için sürekli tutunacak argüman arıyor onlarda bu ayetler işte başka bir açıklamasını bulamadım, çıkardığım en mantıklı sonuç bu oldu benim.
muhammed, 3 yaşındaki hayali arkadaşını 30 yaşında da yaşatmış. Tevbe 128,129 fazla diyorsa Edip, Rahman Suresindeki spam ayetlerine itiraz etmiyor ?
ayetlerde allah yalan söyler mi, ayıklayıcı imtihan yordamında allah yalan konuşmuş olabilir peygamberıere. imtihanı kadük olanları diriltebilir idi yaratabilir idi ama niçin yaratamadı. allah istemedi istemesi için bir gerekçesi yoktu demekki. Her şeyin başını sonunu bilen Allah verdiği hüküm yönünden Kuran'ın çelişki yaratabileceğine yönelik değerlendirildiğinde saptırmaya gitmiş oluyorsunuz ve bu da bahsini ettiğim niyetinizin çıkış istikameti oluyor. Ayrıca tekrar var edecek diriltecek olan Allah, Kuran'da ahirete vurgu yapar.
allah dilediğine islamı bahşetmiş çünkü vakit var yada verilen her kararda bir hikmet vardır. Kuran neden en doğrusu olmalı sorusu yerinde bir soru. Ancak insanlar bu kadar din icat etmesine rağmen bugün eğer islam'ın ehli kitap dediği sonradan değiştirilmiş ancak yine Allah tarafından gönderilmiş vahiylerde tekrar edilen hususlar varsa burada bilmeliyiz ki aslında Allah'ın kelamı, insanları doğruya, ahlaka iletme gayesi değişmiyor. İsminin de ne olduğu önemli değil çünkü Kuran'da kimi hristiyan ve yahudilere övgüyle de bahseder Allah. Ancak kutsal kitap insan iradesinden koparıldığında Kuran'ın hükmü de güvenilirliği de aynı oranda artar ve diğer dinleri geçersiz kılan noktalara vurgu yapar. İslama uygun yaşayan hristiyan ya da yahudi fark etmeksizin kurtuluşa erecektir.
inanç din bilim meselesi değil, manevi bir ihtiyaç ve insanoğlu var olduğundan biri birilerine bir şeylere tapınma ihtiyacı duymuş. bunca şeyin varlığını, bu varlığın bu düzende süregelmesini, onca gezegenin uzaydaki tehlikelerden çeşitli darbeler alırken dünyayımızı koruyan atmosferi, çekim mekanizmasını basitçe izah edemezsiniz. İrade sahibi olan insanoğlunun kendi içine dönmesi ve bunu sorguya çekmesi bile bir şeylerin başlangıcı olabilir ancak başta söylediğim gibi, niyet önemlidir. İnanmamaya kanalize olmuş biri en güvenilir kaynakları da okusa inançsızlığını daha da besleyecek malzemeler edinir kendine. Kimse mükemmel biçimde yaşamıyor dini, imanı. tetikleyici olan bireysel sorunlardır) evreni, düzeni anlamaya kafa yoruyor.
+ allah niye Nuh tufanında ölen hayvanları yeniden yaratmadı? - çünkü öyle istedi. + bu durumda allah istediği her şeyi yapabiliyorsa yalan da söyleyebilir. Hatta sizi Müslüman olmanıza rağmen öldükten sonra cehenneme atabilir ve siz bu durumda Allah'ı sorgulayamazsınız çünkü Allah'tır istediğini yapar.
✔ insan ağzından konuşan tanrı gerçek olamaz, yahudi, hristiyan, islam vs, zaten mezopotam kültürü ile var olmuşlar, siyasi gerekçelere dayanak tanrılar, siyasetçilere hükümet kurup toplumu yönetmek olanağı sağlatmış. ama insan ağzını kullanarak iletişime geçen tanrı, insan ürünü olduğu için.amacını, insan aracısız ve nitelikli anlatamayan allah, yok hükmünde âtıl kalmış. hz ibrahim'in, boynuna balta asıp bıraktığı put ile allah arasında fark yok. insan aracılığı ile gelen allah, insan ürünü, anlaşılamamış allah, peygamberin siyasi hükmü 'dür.
muhammed araplara gönderildi çünkü araplar sapık-sapkın dâlle ضلل dalal, ضلل فراق firagı dâlle millet ve atalar töresine bağımlı millet. ortadoğuda din ve peygamber çokluğu, ortadoğulu milletlerin cahilliği ve savaşları ile ilgisiz, tarihleri, dinleri ve devlet anayasaları aynı olduğu için ayıramıyorlar bu üçünü. tüm peygamberler ortadoğu'ya gönderilmiş çünkü ortadoğu'da siyaset dine dayalı olmuş ve halen öyle. peygamberlerin hepsi siyasetçi ve her din, yetiştiği toplumu gütmek için siyaset ehli tarafından hazırlanmış. muhammed'in dedesi abdülmuttalib bin haşim, kendi döneminin siyasi otoriteri idi.
abdüşems bin abdümenaf ve oğlu abdümenaf bin kusay, hz muhammedin siyasetçi atalarının bilinen öncüleri idi. muhammedin sülalesi siyasetçi iken islam kaynakçalı muhammedin siyasetçi kişiliğini ve siyasetçi atalarını anımsamak dan kaçınıyorlar çünkü muhammedin siyasi devrim gerçekleştirmek için allah kuklalı, islam göstertili din kurduğunu görmek istemiyorlar.
muhammed'in dedesi nin dedesi abdümenaf bin kusay, hacılara yiyecek, içecek tedariğine, vergi toplama yetkine sahip idi. haşim bin abdimenaf, kabe 'nin anahtarları ve mekke meclis binasının denetim görevi yetkine sahip idi. muhammed'in dedesi olan abdulmuttalib'in dedesi nin adı abdümenaf bin kusay idi ve siyasi yönetici idi. muhammed'in amcası abdümenaf ebu talib, muhammed'in siyasi koruyucusu ve destekçisi idi ama müslüman olmayı reddetti.
ümeyye bin abdüşems, kureyş kabilesinin 2 kolundan birisi olan ümeyyeoğulları 'nın atası idi, onun soyundan gelenlerin halifeliği sırasındaki islam devleti olan emevi onun adından gelmekte dir.
muhammed, tayyib erdoğan minvalinde siyasi idealist -ülkücü bir özne, birleştirilmiş çoklu insan karakteri, tüm evren ve insan yaratılış olgularını, hadisler ve ayetler ile bu muhammed göstertili çoklu karakter üzerinden açıkladıkları için saçma ve zırva diyaloglar, hadisler aktarıla gelmiş günümüze. türkiye'deki tüm üniversiteleri, tüm havalimanlarını tayyib erdoğan yapmış göstertisine benzetiyorum ben, birleştirilmiş çoklu muhammed öznesinin hadis ve ayetlerini, ki zaten tayyib erdoğan'ın miting konuşmaları ve kanunnameleri ile muhammed'in hadis ve ayetleri benzeşik.
✔ belh'de ali'nin mezarı dedikleri aslında zerdüşt'ün mezarı. belh 'de doğup, belh 'de ölen zerdüşt 'ün mezarı 'nın ismini değiştirerek, gerçekte ırak 'ın necef şehrinde gömülmüş hz ali mezarı olarak kabul etmiş afganlar zerdüşt 'ü, çünkü afganistan, islami devlet yasaları ile yönetilmeye başlanınca, zerdüştlüğe inananların yaşamları tehlikeye girdi, ve zerdüştler o vakit, kendi inançları nın ismini değiştirerek, islami isim verdiler, böylece zerdüşt 'ün mezarı, ali 'nin mezarı hâlini aldı. hem zerdüştler, inançlarını sürdürdüler, müslümanlık içerisinde.
✔ ahura mazda ve ehrimen. rasul, somut bilgi getiren, risale sahibi, belgeli anekdot anlatan. hanedanlık süreci üzerinden lügal vâris 'i lügal / kral olamamış, lügal makamına rasül olmuş. nebi ise, akkadça nabu, arapça nebi, ibranice nevi, kahin, soyut bilgi getiren, rüyada gördüklerini, istikbalde yaşanacak olduğunu iddia eden. tanrı 'ya vekil kişi. akkad, nabat, arap kültürü sürecinde arapça allah, doğadaki doğal süreçlerin işaret zamiri dir. quran'da allah sözcüğü bir varlık anlamına gelmez, allah özne değil, allah kendisine ben diyen özne değil, ben diye başlayan ayetlerde allahı borçlandırmak isteyen kurnaz insanlar allaha ben dedirtmişler kurgu olarak.
rasul ise, somut bilgi getiren, risale sahibi, belgeli anekdot anlatan. hanedanlık dan lügal/kral olamamış, lügal makamına rasül olmuş. kitapsız elçi anlamında nebi 'nin aslı nabu, ibranicesi nevi, kahin anlamında, akkadça kelime, soyut bilgi getiren, rüyada gördüklerini, istikbalde yaşanacak olduğunu iddia eden. tanrı 'ya vekil / aracı elçi kişi. ben yarattım dediği insan 'a, başka insan aracılığı ile erişebilen / ulaşabilen tanrı gerçek olamaz. insan ağzından konuşarak yasa ve emir buyuran tanrılar, siyaset amaçlı tasarlanmışlar her kültürde.
tevrat 'da ezra'nın emeği musa dan fazla, incil 'de petrus'un emeği isa dan fazla, quran 'da osman 'ın emeği muhammed den fazla, böyle iken musa, isa, muhammed kişileri, ne seviyede gerçek kişi oldukları şüpheli dir. peygamberlerin yaşam öyküleri, kopyalanarak birleştirilmiş, montaj kişilikler oldukları belli çünkü fantastik mucizeleri olanaksız.
✔ Bakara 253. BAZI PEYGAMBERLERİ DİĞERLERİNDEN ÜSTÜN TUTTUK Bakara 285. PEYGAMBERLER ARASINDA AYRIM YAPMAYIZ
✔ arif tekin'in "zerdüştten quran'a" adlı kitabı bu konuda başarılı bir kitap. islam'ı oluşturanlar, zerdüştlük den kopya çekmişler. oruç, abdest, namaz vb dini terimlerin farsça olma sebebi zerdüştlük 'dür. selman farisi sayesinde avesta metinleri, quran ayetleri olarak repackage edilmiş.
✔ tuzlu su ile tatlı su söylemi, babil dünya haritasına dayanır. babylonian world map aratın bakın. allahın tahtı tuzlu su üstünde ayeti hud 7'de. babil dünya haritasında arş tanrı nın tahtı, tuzlu su üzerinde durur, tatlı su ise yöryüzü suları dır. dünya haritası betimi, hud 7'ye "allahın taht'ı su üzerinde idi" demeci olarak geçmiş. babil öncesi ve sonrası uygarlıklar, tuzlu su ile tatlı su kozmolojisini kullanmışlar
✔ taht (عَرْشُ) arş hükümdarlık hakimiyet-Egemenlik (throne), inşa etmek-yapılandırmak-düzenlemek (construct-build) anlamlarındadır. Modern fizik bilimi evrenin ilk yaratılması sırasında evrenin akışkan sıvı halde olduğunu göstermiştir. Ayette Yüce Allah’ın arşının (egemenliğinin, kudretinin, inşa etmesinin-yapılandırmasının) sıvı haldeki evrenin üstünde olduğunu net olarak görülebilir.
✔ kil tabletin, dünyanın en eski haritası olduğu söyleniyor. Fırat Nehri’nin kıyısında keşfedildi ve 1899’da yayınlandı. Şimdi British Museum’da bulunan hasarlı kil tablet M.Ö. 800 yılına kadar uzanıyor ve dünya düzeninin erken yorumunu gösteriyor. Harita iki dış tanımlı daire ile daireseldir. İç daire bilinen dünyayı ve dış daire deniz tuzunu temsil eder. Babil bölgesi, haritanın merkezinde dir ve dünya 2 büyük nehir, purattu ve idiqlat (fırat ve dicle) tarafından geçilmekte dir. dipteki paralel çizgiler, güney bataklıklarını , kuzeyden gelen kavisli bir çizgiyi ise zagros dağlarını temsil ediyor gibi görünmektedir. dairenin çevresindeki alanlarda yedi küçük iç daire vardır ve bunlar yedi şehri temsil ediyor görünmekte dir. dış çember üzerindeki yedi üçgen bölüm (su çevresi), adlandırılmış dağları (veya bazı adaları söyler) temsil eder.
✔ kuşbakışı yerine yandan bakış alırsak, babillerin kozmos'u 3 katmanlı bir yapı olarak görebiliriz. Yeryüzü düz ve daireseldir, etrafı denizle çevrilidir. Dünyanın altında Arallu vardır. Dünyanın hem üstü hem de altı yani tüm kozmos sularla çevrilidir. Babil yaratılış inancına göre 1- başlangıçta kaotik su kütlelerini düzenleyen iki tanrı olduğuna inandılar. (Tatlı su Apsu ve tuzlu su eşi Tiamat )
2- sularını birbirine karıştırdıklarında, diğer tanrıları ve daha sonra bu dünyadaki her şeyi doğurdular. babilliler, 3 gök ve 3 toprak dan oluşan 6 seviyeli bir evren ile göklerin ve yerin çoğulluğuna odaklandı: gökyüzünün üzerinde 2 gök, göklerin cenneti, yeryüzü, apsu ve yerinaltı ölüler dünyası. dünya, tanrı Marduk tarafından, çok daha büyük bir tuzlu su kütlesi (tiamat) ile çevrili tatlı su (apsu) üzerinde yüzen karasal toprak olarak yaratılmıştır. Tanrılar biri gökleri, diğeri de yeraltı dünyasında yaşayan iki panteon 'a bölünmüş.
babil astronomisi, güneş tutulması, gezegenlerin konumu ve Ay’ın yükselişi ve yerleşmesi gibi astronomik fenomenlerin detaylı ve sürekli kayıtları ile dikkat çekmektedir. Babil gökbilimciler ayrıca güneş tutulması ve gezegensel hareketin öngörülmesinde yardımcı olacak birkaç aritmetik araç geliştirdiler.
✔ doğduğu kültürün dinin den çıkan kişiler den dinler tarihini bilmeleri beklenir iken, din'e inanan dindarlar dan bu beklenmiyor. oysa herhangi bir din'e inananın her şeyiyle (ayet, sünnet, hadis, akaid, itikad, ictihat) neye inandığını bilmesi gerekir.
✔ allah'ın nefsi ile insan 'ın nefsi farksız. allah da insanlardaki gibi nefs taşıdığını, muhammed kendi ağzından belirtmiş. musa öyküsünü anlattığı taha 41 ayetinde allah'ın varlık yapısında nefs olması demek, allah'ın da ölümlü canlı olması ve ali-imran 185 ayetine göre ölümü tadacak olması demek dir.
taha 41'de allah ile musa konuşurken şöyle diyor "ey musa, seni kendim için seçip yetiştirdim". burada "kendim için" söyleminin arapçası nefs sözcüğü لِنَفْسِي linefsi dir. musa'yı yeğ tutup ''kendim için seni yetiştirdim'' deyişinin altında, her insanda olan nefs gibi, allah'ın varlık yapısında da nefs olduğu ve insan nefsindeki gibi ihtiyaçları, gereksinmeleri, ölümlü olduğu anlaşılabilir. allah'ın nefsi ile insanın nefsi nitelik olarak aynı ve her iki varlıktaki nefs ölümlü 'dür.
taha 41 ayetinde allah, musa'ya "seni nefsim için yetiştirdim" demekle, seni kendim için yetiştirdim demiş, bunu başka türlü anlamlandırmanın olanağı yok. allah'ın nefsini, diğer nefs tanımlı canlılarınkinden ayıramazsınız çünkü nefs biyolojik bir varlıklarda var, yaşayanlarda var. allah'ın taşımakta olduğu nefsin, kendisine neleri kotardığını bulabilmek için ayetlere bakalım.
yusuf 53 : ma uberriu nefsi (مَا أُبَرِّئُ نَفْسِي) temize çıkaramam özümü/nefsimi. inne el nefse, le emmâretun bis sui (إِنَّ النَّفْسَ لأَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ) çünkü o nefs emreder kötülüğü.
arapça "nefs" sözcüğünün türkçesi "benlik - öz - kendilik" demektir. allah musa'ya, "nefsim/özüm için seni yetiştirdim" demesi, akad kültüründen süregelip, arapça'da yer eden kimi metinler ile aralarındaki fark dan ötürü dönüşüm geçirme olasılığı olsa bile bu olaslılık, rap tanrısının insanlar gibi nefs/benlik-öz taşıdığını ve her nefsin ölümü tadıcı olması ile beraber, arap tanrısının da ölümlü olduğu gerçeğini (küllü nefsin zaikatü el mevti) değiştirmiyor. 7nci yüzyılda eLLahı diri/hay olarak kurgulayanlar, günümüz günayında eLLahın hiçbir etkinliğini görmediklerinden dolayı inançları sarsılmadı ama şimdiki müslümanların inançları sarsılmakta dır. allah dediğimiz soyut varlık ile tanrı olmayan insan arasındaki fark, giyinmek, barınmak, ısınmak, arzulamak, beslenmek gibi gereksinimlerimizi, iletişim yoluyla karşılayan insanların yaptığı dönüşümlerden muaf bir varlık olması dır. vefat = beas, mevt = hayy sözcüklerinin, tersi ile orantılı dengelenen kavramlarına bakınız, ali imran 49; uhyi el mevta = ölüyü diriltirim.
✔ adem ve havva 'nın yaratılışı 2 kişi yüzünden cennetten kovulan tüm insanlık.
✔ güneş ışınları dünyaya gelirken uzay boşluğundaki aralık bölgede tutunamaz, bu sebeple uzay soğuktur. güneş ışınları, gezegenler arası boşlukta tutunabileceği madde yoğunluğu çok az, hâliyle ışık saçamaz güneş. peki cebrail, kanatları altında hava sıkıştırıp itki-tepki yapabilir madde yoğunluğunu nasıl buluyor uzay boşluğunda? roketler, jet uçağı havayı iterek yol alıyor, uzayda hava olmadığına göre bunlar neyi iterek yol alır? pervane ile uçamaz kanatlı cebrail çünkü uzayda hava yok, ama zaten uzay araçları da pervaneli değil o halde cebrail niçin kanatlı? eylemsizlik yasası bir cisim hareket etmekteyse uzay boşluk olduğu için hareket etmeye ilk aldığı hızda devam eder. Bu hız da dünyada itme ile sağlanır. itim den aldığı hızı kullanarak ve itki motorları ile hareket ediyor. içerisine doldurulan gazdaki tepkimeler ile de itme sağlanıyor. uzayda hiçbir şey itmiyor. ilk aldığı hızı kullanıyor ve bilgisayar ile uzaktan yönlendirme yapılıyor. bu kodları uzay sondaları, yapay uydularda da kullanabiliyoruz.
✔ 1- ilk aşama su, ortadoğu sıcağında ısınan su, buharlaşır. 2- ikinci aşama kan, su dan kan oluştuğu sonucuna varılmış, kan böyle tanımlanmış 5bin yıl önce. adem. 3- üçüncü kemik, sıvı kan kuruyunca ve pıhtılaşınca katı duruma geçer, yara dan akan kan kabuk bağlar, katılaşan kan, kemiksi kütle gibi görünür. havva, kabuklaşmış kan, katılaşarak kütle/madde olan kan.
✔ varlığın başlangıcını açıklamak için kurgulanmış bi öykü biçimi, su, kan, ve kuruyup katı maddeyi oluşturduğu düşünülen, pıhtılaşan kan'ın katı maddeleri oluşturması. adem ve havva, insanı tarif etmiyor ugarit ve fenike yazıtlarında, dünyayı oluşturan madde kökenini tarif ediyor.
✔ allah'ın nefsi ile insan 'ın nefsi farksız. allah da insanlardaki gibi nefs taşıdığını, muhammed kendi ağzından belirtmiş. musa öyküsünü anlattığı taha 41 ayetinde allah'ın varlık yapısında nefs olması demek, allah'ın da ölümlü canlı olması ve ali-imran 185 ayetine göre ölümü tadacak olması demek dir.
taha 41'de allah ile musa konuşurken şöyle diyor "ey musa, seni kendim için seçip yetiştirdim". burada "kendim için" söyleminin arapçası nefs sözcüğü لِنَفْسِي linefsi dir. musa'yı yeğ tutup ''kendim için seni yetiştirdim'' deyişinin altında, her insanda olan nefs gibi, allah'ın varlık yapısında da nefs olduğu ve insan nefsindeki gibi ihtiyaçları, gereksinmeleri, ölümlü olduğu anlaşılabilir. allah'ın nefsi ile insanın nefsi nitelik olarak aynı ve her iki varlıktaki nefs ölümlü 'dür.
taha 41 ayetinde allah, musa'ya "seni nefsim için yetiştirdim" demekle, seni kendim için yetiştirdim demiş, bunu başka türlü anlamlandırmanın olanağı yok. allah'ın nefsini, diğer nefs tanımlı canlılarınkinden ayıramazsınız çünkü nefs biyolojik bir varlıklarda var, yaşayanlarda var. allah'ın taşımakta olduğu nefsin, kendisine neleri kotardığını bulabilmek için ayetlere bakalım.
yusuf 53 : ma uberriu nefsi (مَا أُبَرِّئُ نَفْسِي) temize çıkaramam özümü/nefsimi. inne el nefse, le emmâretun bis sui (إِنَّ النَّفْسَ لأَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ) çünkü o nefs emreder kötülüğü.
arapça "nefs" sözcüğünün türkçesi "benlik - öz - kendilik" demektir. allah musa'ya, "nefsim/özüm için seni yetiştirdim" demesi, akad kültüründen süregelip, arapça'da yer eden kimi metinler ile aralarındaki fark dan ötürü dönüşüm geçirme olasılığı olsa bile bu olaslılık, rap tanrısının insanlar gibi nefs/benlik-öz taşıdığını ve her nefsin ölümü tadıcı olması ile beraber, arap tanrısının da ölümlü olduğu gerçeğini (küllü nefsin zaikatü el mevti) değiştirmiyor. 7nci yüzyılda eLLahı diri/hay olarak kurgulayanlar, günümüz günayında eLLahın hiçbir etkinliğini görmediklerinden dolayı inançları sarsılmadı ama şimdiki müslümanların inançları sarsılmakta dır. allah dediğimiz soyut varlık ile tanrı olmayan insan arasındaki fark, giyinmek, barınmak, ısınmak, arzulamak, beslenmek gibi gereksinimlerimizi, iletişim yoluyla karşılayan insanların yaptığı dönüşümlerden muaf bir varlık olması dır. vefat = beas, mevt = hayy sözcüklerinin, tersi ile orantılı dengelenen kavramlarına bakınız, ali imran 49; uhyi el mevta = ölüyü diriltirim.
✔ deki, "ben içinizden hiçbir erkeğin babası değilim" cümlesinden anlarız ki “deki” diyen allah "ben içinizden hiçbir erkeğin babası değilim" dedirtilen peygamberdir. bunun gibi bazı ayetlerin Allah’a ait olmadığı açıkça belli iken “deki” sözcüğünün kullanılmadığını görürüz. Bu ayetlerin bazı meallerinde “deki”sözcüğü parantez içinde verilmiş, bazı mealciler sanki arapçasında gerçekten yazılıymış gibi paranteze gerek duymadan “de ki” sözcüğünü eklemişler, bu müdahaleler ayetlerde eksikliği kamufle etme amaçlı dır.
Fatiha suresi Allah’a yapılan bir duadır. Dolayısıyla “deyin ki” kelimesiyle başlamalıydı. Kur’an’ın son iki suresi olan Nas ve Felak sureleri de duadır ve “de ki” ile başlar. Fatiha suresinin başında olmasa bile 5. ayetinde “kûlû” yani “Deyin ki” sözcüğü muhakkak kullanılmalıydı.
Fatiha/ 5-7. (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.
Görüldüğü gibi ayette Allah’a sesleniş, Allah’a yakarış vardır. Dolayısıyla ayette seslenen Allah değil, insandır. Ama “Deyin ki” sözcüğü olmadığından Allah kendisine dua etmiş gibidir. Hadi diyelim ki Fatiha Kur’an’ın açılış suresidir, bir önsöz gibidir, o nedenle “deyin ki” denmesine gerek duyulmamıştır. Peki ya diğer ayetlerdeki eksikler? Şimdi de aşağıdaki ayetlerde hitap edenin kim olduğunu görelim:
Hud-2. Allah'dan başkasına kulluk etmeyin. Ben size O'nun tarafından müjde vermek ve uyarmak için gönderilmiş gerçek bir peygamberim.
Zariyat-51. Allah ile beraber başka bir tanrı edinmeyin. Zira ben size O'nun tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.
Bu ayetlerde anlaşılacağa üzere konuşan Muhammed hazretleridir. İnsanlara kendisinin peygamber olduğunu iddia etmektedir.
Şura-10. Hakkında ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah'a aittir. (De ki) İşte bu, Rabbim Allah'tır. Yalnız O'na tevekkül ettim ve ancak O'na yöneliyorum.
En’am-104. Rabbinizden size muhakkak ki deliller gelmiştir. Artık kim gözünü açar görürse kendi lehine, kim de hakkı görmeyip batılı seçerse kendi aleyhinedir. (De ki) “Ben sizin üzerinizde bekçi değilim.”
Bu iki ayette de konuşan Muhammed hazretleridir. Görüldüğü gibi “de ki” sözcükleri kullanılmadığından mealciler parantez içerisinde göstermek zorunda kalmışlardır.
Tevbe-30. Yahudiler, "Uzeyir Allah'ın oğlu" dediler, Hıristiyanlar da "Mesih Allah'ın oğlu", dediler. Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sözlerdir. Daha önce inkara sapmış olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da saptırıyorlar!
Bu ayette geçen “kâtelehumullâh” ın asıl anlamı “Allah onları öldürsün, katletsin” dir. Bunu Allah’tan isteyenin Allah olamayacağı açıktır.
Bu örneklerden şu sonuçlar çıkarılabilir:
1- Kur’an, Tanrı sözü değildir. Hz. Muhammed kurgulayıp yazmış, fakat birkaç ayette gaf yapmış 'de ki' ekini kullanmayı unutmuştur.
2- Kur’an, derlenip toplanırken hata yapılmış, bazı ayetler eksik yazılmıştır.
3- Kur’an’a Hz. Muhammed’den sonra Halife Osman ve Emeviler döneminde müdahale edilmiş, ayetler tahrif edilmiştir.
Tabi bunlara “Allah, anlaşılacağını düşünerek ‘de ki’ demeye gerek duymamış olabilir” veya “Allah bu tür eksiklerle insanları sınamış olabilir” türünden yanıtlar da verilebilir. Bu tür yanıtlar, eksikliği, hatayı tanrıya havale etmek olur ki buna katılmak mümkün değildir. 2 ve 3 şıkları ise Hicr-9 ayetinde belirtilen “Hiç şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.” ayetine ters düşer. Bu durumda 1 şıkkının doğru olduğu, Kur’an’ın Allah sözü değil, Hz. Muhammed’in kurgusu olduğu ortaya çıkar.
Şimdi de Kur'an'ın Allah hitabı olmadığına dair farklı bir örnek verelim:
Bu örnekle göreceğiz ki Muhammed hazretleri, kimi zaman Allah'ı, kimi zaman melekler adına Cebrail'i, kimi zaman da peygamberleri konuşturan bir kurguyla Kur'an'ı yazmıştır. Onları konuştururken Kur'an'da 300’e yakın "de ki" öneki kullanmıştır ki kendisinin yazdığı anlaşılmasın, Allah sözü olduğuna inanılsın. Ama bazı ayetlerin kurgusunda hata yapmış, “de ki” kullanmayı unutmuş ya da hatalı kullanmıştır veya kullanmayı becerememiştir.
En'am-114. Allah'tan başka bir hakem mi arayayım ki size, her muhtaç olduğunuz şeyi bildirip açıklayan kitabı, o indirmiştir? Kendilerine kitap verilenler de bilirler ki o, senin Rabbin tarafından gerçek olarak indirilmiş bir kitaptır; artık şüphe edenlerden olma.
Meryem-64. Biz, ancak Rabbının emri ile ineriz. Önümüzde, arkamızda ve bu ikisi arasındaki her şey, O'nundur. Ve Rabbın unutkan değildir.
Enam-114 ve Meryem-64. ayetten önceki ve sonraki ayetlere bakıldığında bu cümlelerin kime ait olduğuna dair bir belirteç yoktur.
Enam-114’te ”Size Allah’tan başka bir hakem mi arayayım” sözünden sonra “Senin Rabbin tarafından indirilmiş” sözü ile konuşturulanın melek Cebrail olduğu ve Muhammed hazretlerine hitap ettiği açıkça bellidir.
Meryem-64’te ise "Biz ancak rabbinin emriyle ineriz" sözü melekler ya da melekler adına konuşan Cebrail'e söyletiliyormuş gibi yazılmıştır. Ama Allah'ın kelamı dediği kitapta Muhammed hazretleri bunu belirtmeyi becerememiş ya da hata dikkatinden kaçmıştır.
Zümer-10. De ki: 'Ey iman eden kullarım, Rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır. Allah'ın arz'ı geniştir. Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca ödenir.' (de ki fazla)
Bakara-97. De ki: “Her kim Cebrail’e düşman ise, bilsin ki o, Allah’ın izni ile Kur’an’ı; önceki kitapları doğrulayıcı, mü’minler için de bir hidayet rehberi ve müjde verici olarak senin kalbine indirmiştir.” (de ki fazla)
Zümer-10 ve Bakara-97 ayetlerinde dikkat edilirse “de ki” sözcüğüne gerek yoktur ama kullanılmıştır. Zümer-10’da “de ki” sözcüğü olduğunda Muhammed hazretlerinin Müslümanlara “kullarım” diye seslendiği anlaşılmaktadır. Halbuki “de ki” olmasaydı hitap eden Allah olacak ve bir anormallik görünmeyecekti.
Bu gaflara karşı, verilen yanıtlardan biri “Kur'an'da kimi ayetlerin Cebrail'in sözü olduğu” hatta “Kur'an'ın Allah'ın, Cebrail'in ve peygamberin ortak ürünü” olduğudur. Bakara-97 ayeti bu iddiaları çürütür. Ayetten Cebrail'in, Kur'an'ı peygamberin kalbine indirdiğini, dolayısıyla 23 sene boyunca zırt pırt 50.000 yıllık yolu katetmediğini, olaylara-durumlara göre sırası geldiğinde peygamberin ayetleri kalbinden (beyninden) ortaya döktüğünü anlıyoruz.
Bakara-97 ayetinde "de ki" öneki kullanıldığında ayet şöyle olmalıydı:
De ki: "Her kim Cebrail'e düşman ise, bilsin ki o, Allah'ın izni ile Kur'an'ı; önceki kitapları doğrulayıcı, mü'minler için de bir hidayet rehberi ve müjde verici olarak benim kalbime indirmiştir.
Ama Kur’an’da “senin kalbine indirmiştir” yazılarak hata yapılmıştır.
Muhammed hazretleri, Tevrat ve İncil’in 3. şahıs ağzıyla yazılmasına nispeten çok daha inandırıcı bir kurgu ile Kur’an’ı yazmış ama yaptığı bu gaflarla açık vermiştir.
Örneğin Zuhruf-11'te;
"O, suyu gökten bir ölçüye göre indirir. Biz onunla ölü memleketi diriltiriz" ayetini ele alalım:
Burada "O" Allah ise, "Biz" kimdir?
”Biz”, melekler adına konuşan Cebrail'den başkası olamaz. Ama görüldüğü gibi meleğin konuştuğuna dair bir belirteç yoktur.
Muhammed hazretleri, Kur'an’ı "Allah kelamıdır" diye yazmıştır. Allah'ı konuşturma sanatı ile düzenlemeye çalışmıştır. Fakat özellikle "Biz" diyen ayetlerde ya "Allah ve ekibi" olarak konuşulmaktadır ya da melekler olarak.
Süleyman Ateş'in bu konuda görüşü "Kur'an Allah vahyi, melek sözüdür" şeklindedir.
Ama görüyoruz ki Allah da konuşuyor, Cebrail de, Muhammed de..
Kur’an’da sıkça kullanılan “kale” sözcüğü “dedi ki” anlamındadır. Şimdi “dedi ki” sözcüğünün kullanıldığı bir ayetteki hatayı görelim.
Enbiya-112. Kâle rabbıhkum bil hakk ve rabbuner rahmânul musteânu alâ mâ tasıfûn.
Dedi ki; “Rabbim hak ile hükmet. Sizin nitelendirmelerinize karşı sığınılacak olan rabbimiz rahmandır.
Cümle kurumunun yanlış olduğu açıkça görülmektedir. Edip Yüksel, bu ayetin yanlış yazıldığını, “kale” değil, “kul” olması gerektiğini söyler ve o şekilde çevirir. Muhammed Esed ise hem “kale” değil "kul" muş gibi çevirir, hem de 2. cümlede tekrar parantez içinde "de ki" kullanır. Sebebi, ayette Hz. Muhammed'in hem Allah’a hem de inanmayanlara seslenmiş olmasıdır. Böyle bir cümle yapısında "kale" yerine "kul" da kullanılsa cümle bozuk kalır. Bu ayette de cümle kurumunun çok zor olması nedeniyle becerilemediğini görüyoruz.
Birisi çıkıp “Allah’tan bana mektup geldi” demiş olsa önce ona deli gözüyle bakmak ve kesinlikle inanmamak en doğru davranıştır. Fakat ısrarlı davranıyorsa ve insanların bir kısmı ona inanıyorsa “Acaba” diyerek doğru söyleyip söylemediği incelenebilir. Bilhassa tanrıya inanan insanlarda böyle bir eğilim doğaldır. Doğal olmayan, içinde yazılanların bir kısmı doğru diye inanılmasıdır. Ya da mektubu irdeleyip sorgulamadan mektup sahibinin kişiliğine güvenerek veya çevresinde duyduklarından etkilenerek inanmaktır. Mektup incelendiğinde içeriğindeki tek bir ‘insana mahsus’ hata dahi, mektubun tanrıdan gelmediğinin kanıtıdır. Çünkü madem ki inanılan tanrı mükemmel ve her şeyi bilen bir varlıktır, öyleyse tanrı hata yapmaz. Hele çok sayıda cümle hatası, gramer hatası varsa mektubun tanrıdan olduğunu iddia etmek normal karşılanamaz. Bu tavır zayıflıktır. Zaaflarına, çevresine, çıkarlarına mahkum kalmaktır. Kutsal olduğu, tanrıdan geldiği iddia edilen kitaplar için de bu geçerlidir. Farklı dinlerin, farklı kitapların, farklı kutsalların dünya halklarına olumsuz etkisi ortadadır. Kutsal savaşlar, dünya barışını engellemekte, insanlığı yaralamaktadır. Bu büyük, aşılmaz engelin temelinde ise mektup örneğindeki o küçük zaaf vardır. Barışın tesisi ise tüm bireylerde bu küçük zaafların tedavisiyle mümkündür. Kadim dinlerin haricinde zamanımızda da çeşitli ülkelerde ortaya çıkan meczuplar, bu tür zaafları olan kişileri aldatabilmekte, peşlerinden sürükleyebilmektedir. Sonuç ise ya toplu intihar ya da soyulmak, sömürülmek olmakta dır.
@ god moloch sacrificial. kenanlılar kurbanı "molek'e ateşten geçmesine izin vermeyeceksin" (Levililer 18:21). "Ateşten geçmek", insanların putperest tanrı Molech'i yatıştırmaya ve kendi çocuklarını ateşe kurban ederek onun çıkarlarını sağlamaya çalıştıkları kurban uygulaması idi.
✔ goddess in her Atar-gatis guise has legs as well as a long fish tail.
✔ kabe'nin önceden Hristiyan kilisesi olduğunun kalıntılarından 3 sütun; 1 Baba (father), 2 Oğul (godtheson), 3 Kutsal Ruh (holyspirit)'u yansıtır. Kabe'nin mimari yapısındaki Hicr-i İsmail yani hatem duvarı, kilise tarzı apsistir ve yönü doğruca Kudüs'e bakar.
✔ kudus bolgesinde kenanlilar, amoriler dininde kurbanlar, tapinaklarin apsis sunaklarinda kesilir, tapinak a bagislanir idi. gunumuzdeki gibi ev bahcesinde kurbanlik koyun kesip, eti ile balkonda mangal yapilmaz idi. ortadoguda kurban ve tapinak, ayrilamaz tekillik de ibadet butunu idi. bu din toresi, islam a gecerek, hac vacibi kurbani, kabe bolgesinde kesmek sarti olusrmus. baska yerde hac kurbani keserseniz hac kurbani vacibi uygulanmamis demek dir.
ali imran 37'de, mihrab 'a konulan / tanriya sunulan kurban etleri nin meryam e rizik oldugu anlatilir. cunku kurbanlar yalnizca tapinaklarda kesilir ve etleri tapinak calisanlari olan natitum, entum, siganu, harimtu, kuatitum/meryem rutbelerindeki tapinak rahibeleri ve rahiblerine hediye edilir idi. zaten vacib hac kurbanlarina هدي hedyi deniliyor ayetlerde, bakin bakara 196. shamhat isimli tapinak fahisesi (fahise tanimi yanlis aslinda), enkidu ile iliskiye giren شمحات samhat, enkidu nun uygarlik ile tanismasini saglatan natitu idi.
@ tapinaklarda apsisler, kurbanin kesildigi tanri'ya sunak bolgesi oldugu icin kabe apsisi : kabe hatim duvari, olasilikla kurban kesilen sunak bolgesi idi, kilise doneminde. kabe nin hatim/apsis duvari, kabe nin asli 4 duvarindan biraz daha kalin dir, cunku kabe den sonra yapilmis dir. apsis/hatim duvari olmaksiz, kabe ilk yapildiginda, mecusi sabiilerin nur evi olmasi amaci ile, duvar dan duvara gerilen zincirde, kandil icerisinde ates yakilmis idi ama sonra hristiyan araplar cogalinca, kabe'yi kilise'ye cevirmisler. sonradan yapilan ve yonu kudus 'e bakan hatim/apsis duvari bunu ispatliyor.
✔ tapınak köşesine kondurulan, karataş kibele heykeli / hacerul esved, nereye götürülür ise/nereye taşınır ise kıble/kâbe orası olur. mekke'ye götürülmeden önce karataş hacerul esved, nebati başkenti petra'da idi. musevi töresinde ahid sandığı nerede ise, rabbine yöneleceğin yön - yahudilere kıble yönü, orası olur, inancı nın islami versiyonu. fil vakasındaki gibi kâbe'yi yıkan-yakan ebrehe'nin, haccac'ın amaçları, karataş'ı, köşesindeki yerinden kaldırıp aldık dan sonra kâbe'yi yıkmak-yakmak olmuş. çünkü kutsal olan karataş kibele heykeli / hacerul esved idi, taş duvar kâbe tapınağı değil.
✔ gılgamış ve enkidu ’nun humbaba ’yı öldürüşünü betimleyen diğer kabartması. ✔ arkeo fili kabartma seçki ✔ dinvemitoloji mezopotamya
✔ yazılıkaya kabartması, tanrı şarrumma ve Kral IV. tuthaliya Kabartması. hava tanrısı teşup, hurri ve şeri adlı 2 boğası ile birlikte dağ tanrıları nanni ve hazzi 'nin, tanrıça hepat ise bir pars üstünde canlandırılmış.
✔ gılgamış ve enkidu ’nun suçlarının tek şahidini, “Humbaba’nın yedi oğlunu” hızlıca öldürmeleri şaşırtıcı değildir. “Yedi oğul”, antik Mezopotomya’da, en fazla Enmesarra mitolojisinde ortaya çıkan, verimli bir motif.
✔ antik uygarlıklar heykellere anlam / tanım yüklemişler, taş duvarlara değil. karataş'ın olmadığı tapınaklar kâbe olamayacağı için, allahın evi beytullah, hacerul esved / kibele heykelinin beraberinde taşınmış olacak idi inanışta. sümer 'de şehir tanrılarına yapılan tapınak / mâbed töresinin akkadlar yolu ile araplara geçmesinin izleri bunlar.
✔ hitit göktanrısı aynı zamanda fırtına tanrısı idi. anadolu`nun iklimini göz önünde bulundurursak -eskiden daha sıcak olduğu düşünülüyorsa da- fırtınaların ne kadar önemli olduğu açıktır. Hatta bir fırtına sırasında kral II. Murşili`nin dilinin tutulduğunu öğreniyoruz.
✔ 7.yüzyıl kureyş/kiroyş/kiros hânedanı dönemi nin siyasi yasa maddelerini, sonraki nesil değiştirmesin diye "bana bu yasaları tanrı yazdırdı" demiş lugal-rasul sıfatlı toplum yöneticileri. bizim anayasamızdaki ilk 3 maddeyi korumak için "değiştirilmesi teklif dahi edilemez" ifadesinin yerine, akkadlı araplar, tanrı fikrini yerleştirmiş esatir el evvelin - öncekilerin öykülerini kullanarak. ki zaten din, siyasi yönetim yordamı dır. yusuf 76.ayete göre, fi dini meliki - devlet kralı nın yasaları demek dir.
✔ torah sonrasındaki yahudilerde astronomi, astroloji, dolayısıyla matematik ve geometri, simya-kimya ve eczacılık gibi alanlarda meraklı olmalarının temelinde yatan mantık şu, Torah'ın ilk ayetlerinde geçen "Tanrı rab henüz hiçbirşey yok iken, karanlık suların üzerinde yaşıyordu, sonra ışık olsun dedi ve ışık oldu" ifadelerinden hareketle, demek ki Tanrı varlıkların önce kelimelerini yaratılıyor sonra varlıklar var oluyor. O halde Tanrısal yaratışın sırrı bu kelimelerde ve kelimeleri oluşturan harflerde olsa gerek.
Madem Tanrısal yaratışın sırı budur, o zaman bizde kelimeler ve harflerle uğraşıp sırlarını çözersek, bizde kendi çapımızda bir şeyler yaratabilir veya sürecine müdahil olabiliriz. Bu mantıktan dolayı, gerçekten de harfler kelimeler üzerinde çok uğraşmaya başlıyorlar. Hani büyücülükle ilişkilendirilen hokus poku, abra kadabra gibi kelimeler filan, bu mantığın ürünleridir ve Yahudilere tarih boyunca Cadı denilmesi de bununla alakalı.
yahudi kelimesi, Jude diye ifade edllir ya, Jude, Jade, Cadı aynı kelimenin türevleridir ve Yahudileri işaret eder. Yahudilerin bu yklaşımı, nerdeyse birebir islama da bulaşmıştır ve müslümanlar arasında HURAFECİLİK, harfler demek ve EBCET denilen bir anlamda büyücülük sayılabilecek olan şeyler, tam olarak budur. İslam büyücülüğü ve sihirciliği açıkça yasaklamış olmasına rağmen, Allah'In izniyle ! diye başlayan ve Allah'ın yasakladığı büyücülüğün, yani hurafe ve ebcet işlerinin bu iç tutarsızlığı da, aslında Yahudi zihniyetinin islama bulaşmış olduğunu gösterir.
Yahudilerin kimya simya ve eczacılıkla ilgilienmeleri de temelde aynı sebeptendir. Ancak dünyanın dört bir tarafına sürüldükleri zamanlarda, Yahudilere toprak satışı yapılması genellikle yasaklanıyordu. Yani çiftçilik yapmaları imkansız hale getirilmişti. O devirlerde bu günkü gibi fabrika filan yok, en muteber iş ve geçinme yolu çiftçilik idi. Yahudiler toprak müikiyeti yasaklandığı ve çiftçilik yapamadıkları için ister istemez hayatta kalabilmek için ya ticaret yapıyorlardı, ya da eczacılık, tıp, kimya ve simya üzerinden kuyumculuk gibi alanlarda yoğunlaşıyorlar idi.
büyücülük hurafecilik geleneklerinden dolayı bu alanlarda zaten kültürel miras sahibiydiler ve gerçekten de başarılı oluyorlardı. Bunula alakalı bir not. BU gün dünya çapında tüm gıda, metlurji ve kimya sektörlerinde Yahudiler hakimdirler. Tüm temizlik malzemeleri, deterjanlar sabunlar vs Yahudieerin kontrolündedir. Tüm gıda sektörleri, Yahudilerin kontrolündedir, mesela Türkiyede paketlenmiş su firmaları, ve HES projeleri adı altında özelleştirilen akarsular, paketlenmiş çme suları, Yahudi sermayesine aittir. Tüm dünya genelinde elmas v altın işleri de büyük oranda Yahudilerin elindedir ve bunlar tesadüf değildir.
Hocanın değinmediği bir diğer konu ise, 12 rakamının hikmeti nedir sorusuydu. B12 sayısının hikmeti, bir yıl içinde 12 defa ayturunun tamamlanması ve dünya ay hareketileriyle ilişkileri olarak gökyüzünde gözlemlenen yıldız haritalarının 12 kez değişmesidir. Tarihin eski zamanlarında ne zaman tarla sürüleceğini, ne zaman tohum atılacağını, hasadın ne zaman yapılacağını, ne zaman mevsimlerin değişeceğini ve dolayısıyla fırtına yağmur kuraklık vs dönemlerini ön görebilmek için bu tür yollara başvuruluyordu. Yaşamsal önemi olan bu zaman döngüsüne güvenilir ölçüyü gökyüzündeki nesnelerin hareketlerinden öğrenen insanoğlu, dünyanın her yerinde tüm dinlerde aynı sebepten dolayı 12 sayısına ulaşmıştır ve hepsinde de 12 kutsal sayı olmuştur. Yani 12 sadece Yahudilere ait değildir, ve Hıristtiyanlıkta 12 Havarinin İslamda 12 imamın olması, dini metafizik bir temele değil, bu anlattığım tamamen dünyevi sebeb dayalı dır.
✔ kehf 86'da balçık toprak, güneşin toprak altına yani duat-irkalla 'ya geçmesini sağlayan gevşek toprak, sayesinde güneş, toprağın altındaki dünya irkalla'ya gittiğinde, toprak üstünde gece oluyor yani yöryüzünde yani yaşayan insanların gecesi, güneşin yokluğu 'dur. kehf 86.ayette geçen ayn عين pınar, suyun çıktığı yöre anlamında. عين göz den yaş çıktığı için, göze de pınar anlamında عين ayn denmiş. hamie حَمِئَ kelimesi ise "sıcak, haşli" anlamında dır. hamiye حَمِئَ şeklinde okunursa sıcak anlamı, hamie حما - حماء şeklinde okunursa balçık anlamı verilir, ayn hamie عَيْنٍ حَمِئَةٍ pınar balçık/gevşek toprak.
✔ islam'da burç-zodiac inancı var mı? zodiac sign علامة البرج burç zodyak imi, zodyak belgisi. ✔ allah'ın ispatı yok, insan ile gelen allah insan ürünü 'dür. rablerin rabbi kavramı, ortadoğu mitoslarındaki baş tanrı betimlemelerinden geliyor, ki tevrat, babil mitosundan alıntı etmiş olmalı rab kavramını, daha bir çok şeyi alıntı ettiği memba, babil ve akad kültürü olmuştu.
yusuf 23 ayetinde: innehu rabbi ehsene mesvaye "إِنَّهُ رَبِّي أَحْسَنَ مَثْوَايَ " o/potifar benim rabbim, sayesinde çokiyi geçiniyorum" anlamındadır. rab kelimesi, allah değil, potifar için kullanılmış yusuf 23'de.
yusuf 76 ayetinde ise; fi dini el meliki "فِي دِينِ الْمَلِكِ - kralın dini'nde" anlamında'dır ve din, bildiğimiz din değil, devlet kralı'nın anayasası anlamında 'dır.
en-ki : إنكي sahibi-yeryüzü, en-lil : إنليل sahibi-rüzgar anlamlarına gelmeleri gibi vs.
✔ en-ki kader yasaları olan "me kutsal güçleri مي ميثولوجيا" nin koruyucusu ve taşıyıcısı idi, araplardaki menat "yaşlı kader tanrıçası" olarak tanımlanması me ile menat arasında etimolojik bağlantıya salık veriyor.
baal بعل tanrısı arapça "koca, husband" anlamına gelir, بعلي /biğali, myhusband, kocam anlamında'dır. rab "رب patron, artıran, biriktiren, boss" anlamında, "rabbul ğemalu رب العمل employer, işveren, boss" anlamında idi. yani antik zamanlarda tanrı adlarının tarım hasadına dayalı sosyolojik ve iklimsel karşılıkları var idi.
✔ türk telekom, hariri borcuna karşılık bankalara devredildi, telekom kusursuz soygun. ✔ türk telekom soygunu helal. Oktar Cerit, Beyrut büyükelçiliğimizin katibiydi, şehrin en kalabalık bölgesi olan Hamra caddesinde bir kafede çayını yudumluyor, gazete okuyordu, ellerini kollarını sallaya sallaya geldiler, takır takır bastılar tetiğe, iman tahtasına şarjörü boşalttılar katillerin kim olduğu belliydi ama asla yakalanmadılar, Lübnan devleti korudu.
Lübnan Büyükelçiliğimiz tarandı Lübnan Büyükelçiliğimize füze fırlatıldı Lübnan Büyükelçiliğimiz bombalandı Lübnan'da THY büromuz bombalandı Lübnan'da turizm büromuz bombalandı Hem pkk'nın hem Asala 'nın yuvası Lübnan idi. Türkiye'nin Paris Başkonsolosluğunu silahlarla işgal edip, 56 Türk vatandaşını rehin alan, konsolomuz Kaya inal'ı ağır yaralayan, güvenlik görevlimiz Cemal Özen'i şehit eden teröristler nereliydi? Lübnanlı'ydı. İstanbul'da Topkapı Sarayı'nı otomobilin bagajına yerleştirdikleri bombayla havaya uçurmayı planlarken, yanlışlıkla erken patlama sonucu havaya uçan teröristler nereliydi? Lübnanlı'ydı. Asala ilk radyo yayınını nerede başlattı? Lübnan'da başlattı. Lübnan kaynaklı bunca vahşete rağmen, hiç utanmadan sözde soykırımı tanıdı mı? Hiç utanmadan tanıdı. Bu Lübnan'dan başka sözde soykırımı tanıyan müslüman ülke var mı? Yok. Bu Lübnan'dan başka bizi bebek katili ilan eden müslüman ülke yok mu? Yok. Akp Türk Telekom'u bu Lübnan'ın başbakanına verdi. Telekom'un abone sayısı 43 milyon. Lübnan'ın nüfusu 5 milyon. güya Türk Telekom'a 6.5 milyar dolar vereceğini söylerken, kişisel serveti ne kadardı? Sadece 1.2 milyar dolardı. Türk Telekom'un değeri kadar parası yoktu bile.
Netice 5 kuruş ödemedi. Vergi de ödemedi. Üstüne 4.7 milyar dolar borç aldı. Türk Telekom'un malını mülkünü, kablolarına kadar sattı. 15 milyar dolar hortumladı. Dün itibariyle, pırrr. Paradan önce devletlerin milletlerin izzetinefisi olur. Birazcık haysiyeti olur. Azıcık onuru olur. Olmazsa, işte böyle olur.
✔ Türk Telekom adım adım batışa nasıl sürüklendi? ✔ 8 adımda Türk Telekom soygunu; Lübnanlı Hariri ailesine ait Oger Telekom 13 yılın ardından milyarlarca dolar batık kredi bırakarak Türkiye'yi terk etti.
✔ oger türk telekom hisselerinin devri ojer telekomünikasyon aş'nin (otaş) türk telekom'da sahip olduğu yüzde 55 hissenin bankaların ortak olduğu özel amaçlı şirkete (spv) devrine izin verdi. böylece akbank, garanti bankası ve iş bankası türk telekom'un çoğunluğuna sahip oldu.
banka hortumlamanın en modern ve en somut örneğidir. 6.5 milyar dolara sat. (kur yaklaşık 1.4tl) 4.75 milyar dolar kredi ver. milyarlarca vergi borcunu sil. sonra da kredi battı diyerek şirkete el koy. ve bu şirket yıllık 1 milyar tl kâr ediyor. hayatımda karşılaştığım en büyük ikinci arap vurgunu (ilk vurgun allah), oger den geldi. tengri beterinden uzak tutsun.
✔ türk telekom 'un yıllık kârı 2,2 milyar dolar iken akp'nin kurmayları bu parayı beğenmiyorlardı ve kamu ihalelerinden komisyon yontan çakallar nemalanmak istiyorlardı. böylece 4,7 milyar dolar'a yani 2 yıllık kârı bir meblağ karşılığnda türk telekom'u araplara 14 kasım 2005 de hülle ettiler. araplar 2006 - 2018 arası her yıl zarar açıkladılar, oysa zarar etmiyorlardı ama sayıştay denetimine akp barikat kurduğu için telekom'un yıllık kârı nın araplar tarafından kaçırılmasına engel olunamadı. böylece 13 yıl x 2,2 milyar dolar = 28 milyar dolar meblağı sakince türkiye den çıkardılar.
✔ batşeba ve zeybep öyküleri benzeşik. batşeba, kral davut 'un subayı uriya 'nın karısı idi. zeynep, peygamber muhammed 'in kölesi zeyd 'in karısı idi, ahzab 37 ayeti ile annesi oluverdi bir anda.
✔ zeyd örneğinde evlatlık karısını nikahlamak, 7.yüzyıl arap töresi, kültürü, sosyolojisi, arap kabile hukuku falan filan, ama ayetler kıyamete dek geçerli, ve dünya'daki her topluma farz, peki nasıl uygulanacak ahzab4, ahzab6, ahzab37, ahzab53 ayetleri?
müminler evlatlıklarının boşadığı karılar ile evlenirken zorluk yaşamasın, diye muhammed'i, zeynep ile evlendirdik diyor ayet ahzab37. peki zeyd ve muhammed den sonra başka evlatlıkları'nın boşadığı, zeyneb'in durumu gibi karılar ile evlenen kaç mümin olmuş arabi islam tarihinde? var mı örnek zeynep den başka? ki quran inerken evlatlık uygulaması kaldırılmış iken, istikbalde islami ömür yaşayacak müminlerin nasıl evlatlığı olabilecek?
ve muhammed'in nikahındaki karılar dan birisini, muhammed'in boşaması halinde, veya muhammed öldükten sonra nikahındaki karıların, başka erkekler ile evlenmelerini yasaklayan ahzab53 ayetinin hükmüne muhatab kadın kişilerin ömrü niye ziyan edildi? muhammed'in ölümü ile tedavül den kalkan ahzab4, ahzab6, ahzab37, ahzab53 vs muhammed den sonra quran'da niye var?
zeyd'in karısı zeynep, 1 ayet ile (ahzab37) zeyd'in annesi oluverdi ama böylece ahzab 4'de yazan "karılarınızı annneleriniz yapmadık" ayeti kadük'e dönüştü, çünkü zeyd'in karısı zeynep'i, zeyd'in annesi zeynep durumana evrildi ve bunu yapan yine muhammed. zeynep'i karı yapmak uğruna ahzab 4 ayetinin içeriğini boşalttı muhammed, besbelli inanmıyordu muhammed, cebrail dıhye kelbi'nin ona vahyettiği ayetlere. zeynep, karısı iken zeyd'in, annesi oldu bir anda; ahzab 6'da; muhammed'in karıları, müminlerin anneleri 'dir" yazıyor, zeynep, muhammed'in karısı olunca, zeyd'in annesi oluverdi ve oksimoron ahzab 4 zıttı ayet ahzab 6 oluverdi, ayetlerden birisini çöp etmeyi göze almış muhammed veya cebrail kılığındaki vahiy getiren.
ahzab 4: "yattığınız karılar, anneleriniz olamaz" ayetinden sonra zeynep, zeyd'in karısı mı, annesi mi? zeyd'in eski karısı, zeyd'in yeni annesi oldu diyor ahzab 6. hem ahlaki hem sosyal çelişki barındıran bu ayetler, muhammed den başkasından olabilir mi?
kıyamete dek yasa hükmünde quran'a göre dünya insanlarının derdi, 7nc yüzyıl arap siyasi konuları olacağı öngörülmüş muhammed'in ayetlerinde. bedel köleliği, esir cariyeliği, mücahidin ganimet payını, özgür kadının yarı miras payını, değiştirmeyen muhammed'in ayetleri, araplarda düzgün çalışan evlatlık töresini kaldırmış ama bozuk şeytan, cin ve kabe tapınıcı töreyi kaldırmamış. 7nc yüzyıl araplarını siyasette birleştirmek uğruna, düzgün çalışan evlatlık töresini kaldırdı muhammed sıfatlı siyasi önder.
✔ batşeba ve zeybep. davut, subaylarından uriya’nın karısı batşeba ile zina yaptığı, kadının hâmile kaldığı, urya’nın savaşta ölmesini sağladığı, urya’nın karısı ile evlendiği islam'a göre doğru değildir. fakat zebur’daki mezmurların bir bölümü, davut’un bu olay üzerine duyduğu acı ve pişmanlığı anlatır. zeyd ise muhammed tarafından ilk defa komutan yapıldığı mute muharebesinde ölmüş.
davut, batşeba'yı gölde yıkanırken gördü, aklına düştü "praise be to allah who transforms hearts" dedi. muhammed, zeynep'i çadırda gördü "kalpleri dönüştüren allah'a hamdolsun" dedi. praise be to allah who transforms hearts : الحمد لله من يغير القلوب ديفيد דוד השבח לאללה אשר הופך את הלבבות : kalpleri dönüştüren allah'a hamdolsun.
✔ davud-batşeba ile muhammed-zeybep. 1-Şaul'un oğlu Yonatan (İng: Jonathan), Davut'u korur ve kaçmasını sağlar. Davut yıllarca çölde yaşar. Daha sonra Araplara sığınır.
1-Muhammed Medine'ye kaçarken,kendi yatağına amcasının oğlu Ali'yi koyuyor..Ali,Muhammed'in kaçmasına yardımcı oluyor..Daha sonra Muhammed çölü aşıp Medine'ye ulaşıyor..
2-Yahudi ileri gelenleri tarafından 30 yaşında kral seçilir. 2-Muhammed 40 yaşında peygamber olur..
3-Kenanlılara ait olan Zion (Kudüs) kalesini ele geçirerek burayı kendine başkent yapar. 3-Mekke'yi fetheden Muhammed,bu şehri İslam'ın başkenti yapar.
4-Davut, tüm Yahudi aşiretlerine boyun eğdirir, Ürdün ve Suriye'yi fetheder. 4-Muhammed tüm arabistanı fetheder.
5-Davut evli bir kadın olan Batşeba'yı sever, kadının kocası olan Hititli Uriyah'ı öldürterek Batşeba'ya sahip olur. 5-Muhammed,evlatlığı Zeyd'in karısı Zeynep'i sever ve Zeynep'in kocasından boşanmasını sağlar ve Zeynep'e sahip olur.
6-Batşeba dan doğan oğlu 7 günlük iken ölmüş. 6-Muhammed'in 3 oğlu da bebek yaşta ölmüşler.
✔ güneş ışınları yeri ısıtsaydı sıcak hava yukarı yükselirdi.Soğuk olan yerde barometre basıncı artar. fakat atmosferik basınç, yükseğe çıktıkca tepedeki atmosfer incelecek ve basınç düşecek, everestin tepesinde suyun 70 derecede kaynar, hava basıncı üçte bire düşecer, bu nedenle hava -50 derece olsa bile daha hafif olacak. aynı atmosferik basınç nedeniyle, aşağıya ısınan hava inecek, aşağıya indikçe artan basınç nedeniyle daha çok ısınacak ama yok, ancak "amanda soğuk havanın özgül ağırlığı daha yüksektir" tekerlemesini öğrenecek kadar beynin var, senden daha fazlasını beklemek abesle iştigal.
güneş ışığı yeri ısıtır. ısınan yer havayı ısıtır. ısınan havanın özgül ağırlığı düşer ve yeryüzündeki basınç azalır. özgül ağırlığı düşen hava subuharı ile beraber yükselir.Subuharı yükseklerde soğuk hava ile karşılaşınca yoğunlaşır bulutları oluşturur. Senin güneş ışığın yeri ısıtıyor, ısıtıyor, öyle bir ısıtıyor ki ısıtmalara doyamayıp 6 ay hiç batmadan ısıtıyor. Ama ancak -18 dereceye çıkarabiliyor havayı. Öte yanda okyanus, yan gelip yattığı yerden 2 derece sıcaklıkta, üstündeki hava sütunu ile birlikte. Şu yolladığın şekle bak, aynen söylediğimizi gösteriyor, ısınan ve basıncı yükselen hava, soldaki düşük basınçlı ve soğuk havaya doğru akıyor. Kendi koyduğun şey bile, aynı şeyi söylerken sayıklıyorsun. Neden kıyıda okyanus yüksek basınç alanı, çünkü sıcak. Her zaman, gece, gündüz, yaz kış farketmeden, buz kıtasından her zaman daha sıcak. O yüzden her zaman daha yüksek basınç bölgesi. Ha, kıyıdan 30 mil öteye gidersin, başka başka teraneler, ama kıyıda, böyle angut ilk sen değilsin Fairbanks'ın nerde olduğunu, en azından kutupta olmadığını biliyor olurdun.
low pressure nerede yazıyor, ısınıp özgül ağırlığı düşen havanın yükseldiği yerde low pressure yazıyor. sen demedin mi soğuk havanın basıncı düşer diye: gazların özgül ağırlığı basıncına bağlıdır, basıncı özgül ağırlığına değil. Orası alçak basınç alanı. Orada ısınan hava yükselecektir, çünkü üstündeki basınç alçak. Neden yükselecektir, hafif olduğundan yükseldiğini sanacak kadar beyinsizsin, kafana "amanda ısınan havanın özkütlesi artar" gibi bir martaval, yarım yamalak bir şey sokmuşsun, o yüzden daha fazlasını almıyor boş kafatasın. Isınan havanın yükselme sebebi, hafiflemesi değil, basıncının artmasıdır, bunu bilmeyecek kadar ahmaksın. Sen osmotik basınç diye bir şey vardır bilir misin? Gaz, gazın içinde yüzmez, anında karışır. yukardaki soğuk, alttaki sıcak hava ile. Isınıp hafiflediği için değil, basıncı arttığı için yükselir o hava. Ve yükselme sebebi de, üstündeki alçak basınçtır. Öteki tarafta ne olur, üstünde yüksek basınç olan hava, aşağıya indikçe de ısınır, ısındıkça basıncı yükselir ve öteki taraftaki alçak basınçlı tarafa akar.
✔ dinci Demirhan Kadıoğlu'nun Yaptığı Sadaka, sadaka Kurbanı" Şovu
✔ Ortak oldukları hükümet yönetmeyi beceremeyip vatandaşı ekmek parasına muhtaç bırakıyor, sonra da bunlar ekmek asıyorlar meydanlara. Bizim topraklarımızda insanlara göstere göstere, şov yapa yapa ekmek dağıtmak diye bir şey var mı yahu? İnsan önce utanır, “Nasıl oldu da halkı bir ekmek parasına muhtaç hale getirdik” diye düşünür. Bu nasıl pişkinlik ya?
✔ Sosyal medyada “Maske” adlı hesabın kullanıcısı olan Erdal Yılmaz hakkında, hesabından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu ve Sivas Valisi Salih Ayhan’ı eleştiren tweetler attığı için, “hakaretten” soruşturma açıldı. Erdal Yılmaz 'a ev hapsi verildi. Yılmaz’ın İzmir’de polis olarak görev yapan kardeşi Ardahan’a sürülürken, ailesinin tüm kimlik bilgileri ise sosyal medyadaki “sahte” hesaplarca ifşa edildi. Ayrıca, Yılmaz’ın soruşturmasına gizlilik kararı koydurularak, hakkında terör dosyası açıldı
Kanada dan Çalışma izni almak, eğitim, iş teklifi, sığınma, evlilik. sığınma; salt olarak "başım belada" mevzusundan daha farklı bir durum var. ırk ayrımı, din mevzuları, cinsel yönelim gibi durumlar da var. illa ki duymuşsunuzdur toronto'da, gay olmamasına rağmen "gay'im ve ülkede can güvenliğim yok" diyerek permanent resident alan kişiler var. hatta daha neler neler var.
Vancouver'da kar. Snowing in Vancouver. You will land in Vancouver. Vancouver'da ineceksin. You will come to Vancouver. Vancouver'a geleceksin.
eye doctor - ay daktı : i doctor - ay daktı. ✔ Expres Entry ile Kanada' ya nasil gidilir, Kanada gocmenlik basvurusu icin tek eksigimiz ILTS. Study permit'in yanında Work permit belgesinin de olması lazım kanada'da çalışabilmek için. Ayrıca ben downtown da yaşıyorum ayda 1750 CAD sadece kiraya gidiyor. Bazı şirketler Hydro (elektrik) ,Heating , ya da electricity hizmetlerinin birini veya birden fazlasını rental fee ye dahil etmiyorlar. ✔ adana'da suriyeli kasabın fare eti satması. ✔ Adana'da Suriyeli bir kasabın denetimene giden görevliler fare eti buldu.
✔ Urfa'da seçim hileyle başladı. Halfeti 'ye Mersin'den getirilen birçok çevik kuvvet polisi 142 numaralı belgeleri olmadan oy kullandı. Adana, Mersin gibi kentlerden polis araçlarıyla taşımalı seçmenlerin getirildiği görüldü. Türk milleti de bu polisi milleti koruduğunu sanıyor.
✔ emine erdoğan'ın 280 bin liralık inci kolyesi, ürdün'de düzenlenen dünya ekonomik forumunda konuşan emine erdoğan'ın taktığı inci kolye. üstelik yaptığı konuşmayı, tüketim kültürümüzü gözden geçirmeliyiz gibi bi' alt başlık üzerinden yapmış emine erdoğan.
✔ Halk evine ekmek götüremiyor emine erdoğan 280 bin tllik kolyesiyle tüketim kültürümüzü eleştiriyor. ✔ suriye El Tanf badia
✔ Suriye İç Savaşı'nın kronolojisi - Timeline of the Syrian Civil War ✔ syrian al-tanf (arabic: التَنْف), Usa military base in Syria's Homs Governorate located 24 km west of the al-Tanf border crossing ✔ al tanf suriye abd üssü
✔ KURAN'DA 97 DEFA ÖLDÜR EMRİ VAR. öldür diye emir var. Bunu neden Allah'ın kendisi yapmıyor? Neden insanın elini kana bulamak istiyor? Bazı suçlarda yine öldürme cezası var. Ve yine cezalıyı öldüren de bir insan