elysion aiakos
elysion aiakos
Posts: 7344
| Last online: 07.11.2025
-
-
✔ Maide 6 ayet pasajında cünüb, kenarda duran, aylak gibi vurdum duymaz olan için, dahhar gerektirdiği ve sonra bedeni'nin, aylaklıktan arınması ile (dahhar) tepeye doğru yola koyulacak, takat ve bilinc kazanacak'dır. Namaz müslümanların çoğunun adet yerini bulsun diye yerine getirdiği tapınma aktivitesidir. Günde beş kere yapma yükümlülüğü taşıdıkları bu tapınma aktivitesi onlar için bir angarya ve başlarına beladır.. Bir çoğu abdest almamak için, abdestim bozulmasın diye çişini ve osuruğunu tutar. Bu kendini zorlama işi sırasında akılları ve dikkatleri hep abdestini bozmama üzerinedir. O nedenle bunların yaptığı dikkat isteyen işlerin hiç birinden hayır gelmez. Hepsini uyduruk kaydırık yaparlar.
Namaz'da Allah'ı falan andıkları yoktur. Hızlı hızlı Ayet'leri okuyup bir an evvel bu işkenceden kurtulmaya çalışırlar.. Zaten akılları başka yerlerdedir. Kiminin aklı ocaktaki yemekte, kiminki yaptığı muhasebe hesabını nasıl olup da yutturacağındandır. Bir Hadiste Muhammed'in bir namaz sırasında uzun secde yaptığı anlatılmıştır. Belli ki o uzun secde esnasında amca şekelerleme yapmış.
Müslüman cemaat namazı show'a çevirmeyi de pek sever. Hafta arası in-cin top atan camilerde, Cuma günleri iğne atsan yere düşmez. Camiler dolar taşar, hatta kaldırımlar ve caddeler bile namaz kılamaya gelen (daha doğrusu bir hafta dinkardeşlerini düdükleyip, bir namazla temize çıkma sahtekarlığı yapan) müslümanlarla dolar.. Bunların çoğu dostlar alış verişte görsün diye oradadır. Dükkan sahipleri dükkanın kapısına "cumadayım, namazdan sonra döneceğim" diye tabela asarlar. Astıkları tabela aslında dini bütün olduğunu gösterme amacı taşır. Hani bizim halkımız "dini bütün adamdan zarar gelmez" felsefesi vardır ya, işte o felsefeyi sömürme amacı taşımaktadırlar.. Oysa ki en iyi bu ahlaksızlar öperler.. Ama öpülmesine rağmen vatandaş gider illa ki bunlara öptürür..
İslam ahlaksızlığın ve ahlaksızların buluşma noktasıdır. Pazarcı da, esnaf da müslümandır. Pazarcı çürükleri sokuşturur, esnaf ise 3'ü 5'e satar.. Piyasada ahlak diye bir şey yoktur. Mahkemeler karşılıksız çek ve senet davalarından iş göremez haldedir. Düdükleme denen olay piyasanın olmazsa olmazıdır. Memlekette her hangi bir şekilde düdüklenmemiş hiç kimse yoktur. Kimse kimseye güvenmez.. Ama hepsinin ortak noktası müslüman olmalarıdır.. Bu müslümanlar cuma günleri camileri tıka basa doldururlar.. Birbirlerini kandırmaları yetmezmiş gibi, bu sefer de Allah'ı kandırırlar...
namaz aslında bu anlamda bir mastürbasyondur sayın oguz..ama islam komününe göre bir ayrıcalıktır ve cok önemlidir çünkü her an allahı hatırlamak ve anmak için bir süreçtir yıkılamayacak olan bir komün olusturmak için namaz en gerekli şatlardandır ve insana devamlı ne oldugunu hatırlatan bir psikolojidir...misal cocuklar dogduklarında kulaklarına ezan okunur bunun ileride nasıl bir psikoloji yarata bileceğini düşüne biliyormusunuz...bu yüzden ben herzaman diyorumki muhammet cok akıllı bir adamdı normalin üzerinde bir zekaya sahipti.
maide 6 gusul, yıkanmaktır. fakat abdest olarak meal çevirisi yapılan kelime, gusl değildir, eddar'dır. meshepci hadis ilaveli müfterilerin/uydurukçuların marifeti olarak, eddar, abdest olarak işleniyor. çoğunluk tarafından işleniyor diye'de, Allah'ın öğüt verdiği, eddar kelimesiyle değişilmez. salat malzeme işlemektir. Kalıplaşmış bir ritüeli yoktur. Yani, mecusi namazı değildir. ve ekip iştiraki ile'de yapılır, tersane işçiliği gibi. Yalnız ‘da yapılır. Web’de çalışan herhangi biri gibi. ayrıca salat eden sadece insan değildir, kuşlar'da salat eder. nur 41 ayeti bakabiliriz.
salat malzeme işlemektir. mesai harcamaktır. ankebut 45de egamus salat, işleyen salatı ifadesinden malzeme işlemek ve işlenen malzemeden enfag etmek / başkasına ‘da harcamak, razegnahüm / egamus salat ‘ın kazandırdığı rızıglar’dan tabiî ki. Başka olacağı bir fiil yok iken, elbette salattan işlenenler ile enfag olacak. tembelin veya çalışmayanın, kendisine harcayabilecek bir şeyi yok iken, neyi başkasına harcayabilir ki. Eğer salat’ı, mecusi namazının kalıplaşmış ritüelleriyle anlatmak gayesinde olan kimse için, enfag ve rızıg kavramlarını nasıl bağdaştırdığını açıklaması gerekir. Tabi birde, atüz zekat kavramı var. zekatı’da salat ile bağdaşamayan konuma kimse düşüremez. Çünkü egamüs salat ve atüz zekat kelimeleri peşpeşe çok’ca gelir. eğer salat namaz olsaydı, namazınız nasıl bir yöntemle alıkoyabilir'di ki, namaz kılanı çirkinlik yapmaktan ? çünkü birşey yaptığınız yokki namazda, sizi alıkoysun. eğilip kalkıyorsunuz. belki bir ihtimal şişmanlamaktan alıkoyabilir. çünkü fahşa ve münker halüsünasyon olarak işlenmez. yani aklınızdan geçenleri örtmek gibi bir anlam içermez. eylem niteliği tek seçenektir. aklınıza gelen iyi şeyler nasıl hasen olmuyor'sa, aynı şekilde aklınıza gelen çirkin şeylerde fahşa olmaz. düşünebilirmisiniz'ki Allah, insan beynine [muhtemelen] sınırsız düşünebilme yetisi [kapasitesi] vermiş fakat pranga koymuş olsun. insanın Allah ğindindeki yeri oyuncak değildir. cisimlere hamle etmeden, emek harcamadan, kuş'un yaptığı gibi, ufantıyı gagalamadan, salat eden varsa bilsinki halüsünasyon görüyor. selam'olsun namaz gerçekten de huzur verir haklısın.fakat her uyuşturucu gibi.. onun huzuru ve transları da geçicidir. yani işin aslı motivasyon, trans ve en önemlisi de " Gerçeklerden uzaklaşmak" olarak özetlenebilir.İşte tam da burada o begenmediğin psikologlar girer devreye.. ki biraz geç kalınması durumunda ise psikiyatrlar sarar etrafınızı.Müslüman kitlenin büyük çelişkileri kendi içinde barındırmak zorunda kalışları nedeniyle bu sıra ülkemizin en kazanan meslek kesimi psikolog ve psikiyatrlardır.Yani : Bu namazlar da kurtaramıyor o psikopat mayayı..Yani mayanın içinde huzursuzluk varsa o namazlar geçici rahatlamalar sağlar fakat Yaşam diretir kendini gerçekler hep çıplak gezer ve geneldeki tüm ateistlerin o huzur veren namazları su gibi yutup kıldığını unutmayın lütfen.O aşamalardan geçilerek gelindi bu günlere ki bunun sorumlusu da şeytan filan değil
-
-
✔ ilhan arsel
✔ tarikat şeyhlerinin asa ile gezmesi, kuran eleştirisi, ilhanarsel kuranın eleştrisi 1 sayfa: 51-66
✔ quran şehir kodeksleri, ayetlerin hafs varyasyonları. osman'ın medine nüshası kabul edildi.
quran'a sonradan ilave edilen ayetlere örnek, Ali imran 7: "O, sana KİTAB'I indirendir. Onun bazı ayetleri muhkemdir, onlar KİTABIN anasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih ayetlerin ardına düşerler. Oysa onun gerçek MANASINI ancak Allah BİLİR. İlimde derinleşmiş olanlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır" derler. Ancak akıl sahipleri düşünüp anlar."
Bu ayetin Kuran'a yakın bir yüzyılda monte edilmiş çünkü bu Ayettekilerin söylenebilmesi için Kuran'ın tamamlanmış ve kullanılabiliyor olması gerekir; öyle ya bu daha 7. Ayet, bundan sonra daha sırf Ali İmran Sûresinin 193 tane daha ayeti var gelecek olan, üstelik 3. sırada olmasına rağmen 89. inen Sûrede.
Kur'an 114 Sûreden oluştuğuna göre, diğer 25 Sûre daha yokken bu kitap tamamlanmamış demektir.
Ayette, "AYETİ indiren" değil, "Kitabı indiren" ifadesi var, quran henüz tamamlanmadı ki, çünkü bu 7. Ayet ve "kitabı indiren" diye yazıyor, erkenden!
quran tamamlanmamışsa bu kitap ifadesi nasıl kullanılabilir? ayetler ve sûreler tamamlanıp kitap haline gelmemişse, ki gelmemişti, nasıl kitap denebilir?" Sorusu yanı sıra müteşabih safsatası başlıyor ki bu daha da bariz, bu gibi ayetlerin sonradan Kuran'a ilave edildiğini pekiştiren bir durum. kitap haline geldikten sonra insanlar okurken Kuran'da sorunlu ve çelişkili ayetler olduğunu farkediyorlar. Kitap tamamlanmamışsa, yazılı olarak okunamasa MÜTEŞABİH ayetler olduğunu nereden bilecekler?
bu sorunlu ayetlerin tespit edilmesi oldukça uzun zaman sonra olmuş olmalı. O devrin eğitimi ve zekasındaki insanların bunu tespit etmesi mümkün değildir. Okuma yazma bilen insanın çok az olması yanı sıra, insanların üzerine OKUYARAK düşünmedikleri bir konuda yanlışlıklar bulmaları mümkün değildir. insanların aksaklığını ve yanlışlığını saptadıkları ayetleri eleştirebilmeleri için de çok uzun bir süre geçmelidir ki sonra sıra çelişkili görülen ayetlerdeki açıklamaya gelebilsin.
anlaşılıyor ki bu Ayet, Kuran'da bir sürü çelişki bulan insanlara cevap olması düşüncesiyle Kuran'a sonradan konulmuş. bu çelişkileri ortaya çıkarmak için belli bir süreye ve eğitim seviyesine gerek vardır ki bu da Muhammed zamanındaki insanlarda yoktu. Okuma-yazma seviyesi arttıkça insanlar Kuran'da bir yaratıcıya ait olamayacak 'olur-olmaz' ayetler tespit edebilmişler.
quran'da Allah'ın kelamı olamayacak çokça ayet olduğu bu uzun zaman aşımından sonra anlaşılınca, bunların ortaya dökülüp tartışılır olması din adamlarını rahatsız etmeye başlamış, bu da, Ali imran 7 gibi ayetlerin sonradan Kuran'a ilave edilmesine ihtiyaç gerektirmiştir.
ayetler, Muhammed'in ölümüne kadar gelmiş, quran Muhammedin ölümünden çok sonra yazılı hale getirildiğine göre, eleştiriler Kuran'ın BİTİMİ VE YAZILI HALE GETİRİLMESİ SONRASINDA BAŞLAMAK ZORUNDA. quran yazılı hale gelmeden, eğitim seviyesi ve insan zekası ayetleri yazılı olarak okuyup anlayacak duruma ulaşamadan, eleştirilerin başlaması mümkün olmadığına göre bu ayetin, Muhammed tarafından Kurana yazdırılmasının imkanı yok. buradaki “O” denilen Allahtır.“ O, sana Kitab’ı indirendir ”diye Allah kendi kendine söyleyecek değildir. "sana" söylemi Muhammed’e söyleniyor. Türkçe Dilbilgisi kurallarıyla düzenlersek, Ayet şu şekilde başlamış olacaktır.
ALİ İMRAN-7. "Allah, Muhammed’e kitabı indiren dir. Bu şekilde ancak ikisinin dışındaki kişiler hitap ederler. Bunu söyleyenin Allah ve Muhammed dışında bir kişi olduğu da açık olarak anlaşılıyor. O halde, Ali İmran 7 Ayeti Kurana, sonradan başkaları tarafından tıkıştırılmış.
-
-
✔ doğumundan önce, 18 ay ana rahminde saygısından dolayı doğmayan imamı kim, şeyh mehmet pehlivan : birbuçuk sene anne karnında kalmış, din sahtekarlığın harmanı, kurnazların sofrası
✔ muhammed ne kazandırdı, ne kayıp ettirdi insanlığa? ✔ islam çağımıza yanıt verebilir mi? kölelik ayetlerde var, günümüzde yok. "ancak karılarına ve sahibi bulundukları cariyelere başka, çünkü bundan dolayı kınanmazlar. (mearic: 29, 30)
✔ yönetenlerin, yönetilenlere, devlet yararına söylemesi gerekli yalanlardan biri olarak bakıyordu dine. ✔ sacred city mecca - petra bekke mekke. is mecca really the birthplace of islam? mecca kaaba reel truth history. mel's now found a map of the earlier mecca - petra bekke mekke.
akp'li 19 yılda seküler demografi ile didişip, dincileri besleyen, bürokrasi yetkisi veren akp, daimi iktidarı için yarattığı siyasi kutuplaşmak, eğitim politikası ve toplum mühendisliği ile didişen taraflı siyaseti çözüme kavuşturmak, sonraki akp'siz tayyip'siz yıllarda bile zor, mevcut siyasi yarıbaşkanlık durumu, tc egemenliğini zorlaştırıyor. abdullah gül ve ali babacan gibi ılımlı muhafazakarlar, başka bir konjontürde seküler kesimin desteğini alması zor olmadı, bunlara bakarak laik-seküler millet "yetmez ama evet" dedi fakat tayyipli akp, o süreç den sonra yaptığı bürokratik kıyım ile laikliğin temeline dinamit döşedi. bugün laik kurucu değerlere, modern ve bilimin yolundan ayrılmayan politikaların asıl düşmanı radikal islam ideolojisi - irtica olması gerekirken, şu haliyle ılımlı islamın kendisi, tc'nin istikbaline düşman olmuş durumda.
-
-
✔ sümerler kök ismi olarak kürtçe semerler ani 3 adam anlamına geliyor, yani kürd oldukları kaynaklarda yer alıyor. asyadan değil, mezopotamya da hz nuh tufanında, geminin cudiye inmesinden sonra bütün ırk ve milletlerin burdan yayıldığı bariz ortada. en iyisini Allah cc bilir : kürdçe bilen bir insan cudi nin guti olmasa gerektiğini bilir. islam terimleri nin mitos öyküler den aşırıldığını - aparıldığını bilir.
✔ havva, sümer kiş krallığında 3.hanedanı 1.kraliçesi khabu dan türemiş. semavi din yaranmadıysa sümerli ilk kadın olan Havvayı nereden tanıyor ve onun ismini nereden biliyor? adem'in kaburgası ndan havva/kadın yaratılmış. kaburga öyküsü sümer-babil mitosu bağlantılı. tevrat’ta kullanılan dilin kök ve kaynağının sümer-babil uygarlığı. Azerbaycan tarih kitabında diyor ki: sümerlerin gilqameş dastanında dünyayı su basması efsanesi var ve bu efsane sonralar tövrata dahil edilmiş. tövrat allahın kitabı ise bir insanın yaratdığı mitos efsanekeri niçin yazılmış quran 'da? ✔ tevrat 'a göre 50 şekel gümüş verecek kızın babasına. zina eden kız, nişanlı veya evli ise taşlanarak öldürülür. sümer'de ağırlık birimi şekel, tevrat 'a girmiş sümerler den. adem'in kaburgası ndan havva/kadın yaratılmış. kaburga öyküsü sümer-babil mitosu ndan. havva adı, sümer kiş krallığı 3.hanedanı 1.kraliçesi khabu dan alınmış.
✔ beraat kandili kökeni, sümer'de nanshe/nanşe, adalet tanrıçası, senede 1 defa, şaban 15'i insanları yargılar idi. "o nanşe ki öküzleri bilen, dulları bilen, öküzlerin annesi dir, dulları koruyan, sığınanlara kucak açan dır, güçsüzlere barınak bulan kraliçe dir o".
✔ islam, yahudi dini gibi ibrahimin geliştirdiği semavi-göksel din dir. yahudilik hıristiyanlık müslümanlık birbirine benziyor. ilk insan adem ve havva olduğunu söylüyor. amin benzeri amen kelimesini amon dan sonra kullanıyor, öncesi yok. incil yaratılış kronolojisi'ne göre MÖ 4026'da bir sonbahar günü gerçekleşmiş. ilk insan 2 milyon yıl önce yarandı. ilk insan olan Adem nasıl MÖ 4026 da yarandı? incil yazılarının tahrife uğradığıda söyleniyor.Belki bu da onlardan biridir.Son olarak neden her 3 din ortadoğu'da yarandı? cevap şu: ilk medeniyet,ilk sivilizasiya ve ilk devlet orada yarandı ve buradakı insanları kontrolde tutmak için din gerekiyor idi.
-
-
✔ toyota FCV Plus hydrogen concept car reveals the automaker’s vision of the future. ✔ flying car concept has helicopter blades autonomous.
✔ flying car will only be eco-friendly if we use them right, could get a little greener. ✔ electric car battery charger.
✔ pinterest zero emissions hydrogen future car. ✔ aeromobil flying vtol vehicle electric.
✔ formula flying electric car possible. elektrikli otomobile ötv, mtv. ✔ elektrikli Otomobilde Vergi [ÖTV, MTV]
✔ ortadoğu milletleri tarihinde, sümer, akkad, babil, aşur/asurlar dan biriktirilen kültürleri, yahudiler derlemiş kutsal kitap olarak ve göksel tanrıya, herşeye güç yetiren tekil varlık atfetmişler, sonra hristiyanlık ve islamda bu ifade tekrarlanmış. taht/arş 'da oturan allah (yunus 3, taha 5 ayetleri) bu sebeple.
-
🙄 maun suresindeki salat, namaz değildir. muhammed'e göre hz adem'in yaratıldığı toprağın arta kalan kısmı ndan hurma ağacı yaratılmış. bu sebeple hz muhammed, hurma - nahle ağacına ademoğullarının halası derdi. ey gidi muhammed, tayyip gibi diktatör peygamberlik yaptı 23 yıl. tanrı ile insan arasına aracı din tüccarı muhammed peygamber ile alakam yok. peygamber siyaset yapıyordu yaşıyor iken.
🙄 oruç hurma ile mi açılır ? ✔ müslüman neden oruç tutar? Yanıtları ''Müslümana nefislerini terbiye etmeleri için farz kılındı''derler. ''Açlığı ve aç insanların halini anlamak için'' derler. 1400 yıldır oruç tutarlar hala nefislerini arındırıp fakirin açların halinden anlayamadılar. Müslüman ülkelerin durumunu burada sıralamaya gerek yok, zaten ortada. şimdi bir doktor belirli bir hastalık için bir ilaç verir bu ilaç hastalığı öteleme de bir faydası olmaz ise değiştirir. bunların allahları Müslümanları terbiye etmek için namaz demiş, oruç demiş, haç demiş ama 1400 yıldır bunların hiç biri ahlaklarına etki etmemiş. Demek ki tedavi yöntemi yani ilaç yanlış.
müslümanlar orucu bir şifa olarak da algılarlar. Ama dediğim gibi bu güne kadar şifasını gören bir Müslümana rastlanmamıştır. islam ülkelerinde açlık ve yokluk ortadan kaldırılmadığı gibi oruç tutmayan toplumlardan onlarca kez daha berbat duruma düşmüşlerdir. Üstelik nefislerini köreltmedi ayranlarını kabarttı 3 yaşındaki kız çocuklarının saçlarından, kızlarının bacaklarından şehvetleri uyanmaya başladı. Aylık çocuklara kadar tecavüz ettikleri gibi erkek çocuklarına da kuran kurslarında vakıflarda tecavüz etmeye başladılar. ''Kişilerin yaptıkları dini bağlamaz'' diyenlere diyorum. Oruç, namaz ve dinin diğer yaptırımları insanları kötü şeylerden ve ahlaksızlıklardan alıkoymanın ilacı değildir. Bunu 1400 yıldır yapıyorsunuz ama toplumsal olarak ahlak bakımından ilerleme yok.
zengin oruç tutuyor, fakirleri anlamak için diyorlar, peki fakir niye oruç tutuyor :)) Müslüman mantığı gerçekten dini kutsamak ondaki çelişkileri örtmek için ciddi köreliyor, ilk başlarda gençken pek anlamıyorsun basit mantıksal sorunları fakat ayıp günah olur diye soramıyorsun sonra içselleşiyor.
✔ yaşam gücü, isa'nın omurilik sıvısı, cinsel enerjisi veya kutsal yağıdır. Yunanca Christos veya Christos meshedilmiş, meshedilmiş, yağlanmış anlamına gelir. Yaşam gücünün kaynağı beynin medulla soğanlı kısmından salgılanır.
✔ Ay, kişinin güneş burcuna girdiği andan itibaren kutsal kristos sıvısı kuyruk sokumundan beyne doğru yükselmeye başlar. Bu süreç 28.5 gündür. Kişi bu sıvının hedefine ulaşması için sıkı bir diyete girmelidir. Aşırı yemek tüketmek bu kristos yağının yolculuğuna engel olabileceği gibi bu süreçte cinsel ilişki olmamalıdır. Aynı kaynaktan beslenen meni harcanmamalı dır
✔ manihizm'de, kendisini "son peygamber" ilan eden Manihayya'nın (yada kısaca Mani, MS 216-276) ölüm yıl dönümlerinde ona ithafen tutulan bir şeydi oruç... Bu dini incelediğinizde epey bir dine sirayet ettiğini göreceksiniz. mushaf, her devirde başa gelen hükümdarların kendince koyduğu yasaları "allahın kelamı" diyerek halka ilan etmesinden öte bir şey değildir. Bu gibi kanunlar Abdülmelik bin-Mervan zamanında bir araya getirildi ve bu kavimleri tek bir çatı altında toplayabilmek adına hepsinin kanunları mushafta yer buldu. O yüzden bir yerde 3 dediğine öteki yerde 5 diyor.
-
-
uzay esnek ve yumuşak bana göre. o yüzden belirli bir geometrik şekli olmasa gerek. uzayın kumaşa benzer esnek bir yapıda olduğu, galaksilerin hacmi ve ağırlına göre daha aşağıda veya yukarıda olduğu kanıtlanmış bir teori dir. uzay projelerinin içerisinde finansmanı en yüksek araştırma diye biliyorum. 1950 'li yıllarda 12 milyar dolara mâl olacağı ile yola çıkılıp bitirilen proje 750 milyar dolara mâl olduğu söyleniyor. bu kanıt dan yola çıkılarak ay'ın dünyanın çekim gücünden dolayı çevresinde dönmediği, dünyanın ağırlığının ay dan daha ağır kütleli olduğu için, dünyanın ağırlığı ile esneyip etrafında oluşan cukurda döndüğü ispatlandı. bu dediği çürük aynışeytanın uzay- zamanın bukulmesi saçma sapan teorisi. 12 milyar doları veren siyasilerin beynini zikim. hep cebimiz den giden paralar. uzay başka zaman başka şey. uzay hacimsiz ve birimi yok. zaman ∆t çarşaf teorisi. uzay-zamanın beraber bükülmesi için önce birleşmeleri lazım. oysa bu ikisini birleştirmek için yerçekimini anlamaya çalış ve gergin bir çarşafın ortasına ağır bilye bırak gülsek mi ağlasak mı, oysa uzay 3 boyutlu aynı şeytan.


✔ ay'ın ikiye yarıldığına koşulsuz inanan müslümanlar, evrime kanıt yok diyorlar. Bir protein bile kendiliğinden evrimle oluşamıyorsa Allah kendiliğinden evrimsiz nasıl oluştu? Allahın da kendisini yaratan bir Tanrıya inanması gerekir bu durumda çünkü böyle bir ihtimal vardır. Kutsal kitapları Allah indirdiyse eğer, biliyoruzki Allah kendi Tanrısına inanmaz, allah ateisttir. Allah aslında evrenin ilk Tanrısı değildir, allahı esas Tanrı yaratmıştır fakat herşeyi öyle bir kurgulamıştırki, Allah o ilk Tanrının varlığından haberdar olamaz, algılayamaz ilk Tanrıyı, tıpkı biz insanların allahı algılayamadığımız gibi.
ilk tanrı allaha öyle bir güç vermiştir ki, Allah bu gücün sınırlarını göremez, ve kendini sonsuz güçte tek tanrı sanır, kendini sonsuz büyük ezeli ve ebedi sanarak aldanır. Sonra evreni yaratıp, insanlarla iletişim kurmak için peygamber ve kitap gönderir ancak bunu ilk Tanrıdan izinsiz yapar. Böylelikle evrenin Hipotetik ilk gerçek Tanrısının, daha Omnipotent bir Tanrı olarak yarattığı allahın, sadece sınamak için tanrılık-allahlık bahşettiği tanrılarından biriyse allah kendi sınavını çoktan yitirdi demektir hemde islam bilimi ve ırk sayesinde.
hipotetik - varsayımsal omnipotent - herşeye gücü yeten.
islamda ibrahim'in oğlu ishak'ı kesmek üzereyken gök den akıl yerine koç gelmesi mantıklı ve normaldir ama çatıdan Noel Baba'nın armağan bırakması tuhaf ve mantıksızdır. Tersine mühendislik, akıllı bir varlığın planının ürünü olan ve bir amaç için tasarlanmış şeyler üzerine uslamlama yöntemidir. Herhangi bir tasarlanmış varlık ile karşılaşıldığı zaman bu varlığın sisteminin, çalışma yönteminin ve yapısının çıkarımsal akıl yürütme ile belirlenmesi tersine mühendislik ile gerçekleşecek.
 arapça allah yazısı vişnede, kirazda, karpuzda, domateste, kartanesinde, arıpeteğinde, kuzuderisinde, balıkpostunda, şimdi ise Adriana Lima üzerinde miracle of allah bunlar

 İnsana hiçbir şey öğretemezsin; öğrenmeyi ancak kendi içinde bulacağını öğretebilirsin. Galileo Galilei. istanbul 4 yıl 10 ay işgal sonrası 6 ekim 1923 de Atatürk tarafından kurtarılmış
 müslümanlar doğum kontrolü yapmazlar çünkü islami cihadın dayanağı ve sürdürülebilirliği, şehitlik için hazırlanmış mücahitlerdir. her mümin 5-6 çocuklu olmalı ki, her aile kurbanlık ismail gibi 1-2 çocuğundan vazgeçebilsin. müminlere, sonsuz ödülleri ve içerisinde ebedi kalacakları cenneti vaadeden allah, dünyada başarısız bir tanrıdır ama orada her istenilene ve hurilere ulaşılacağına inanan saf müminler, bu noktada tehlikelidirler. diğer dinlerde cennet ödülleri aşırı olmadığı için islam kadar tehlikeli değildirler. örneğin uzakdoğu dinleri ve hristiyanlık, korkulası değildir, insan kafası kesmezler huriler için. cennet için insan kafası kestiklerine rastlanmamış. yeni ahite dayanan otoriter Hristiyanlığa, şeriattan uzak sevgi temelli bir dindir diyebiliriz hatta. islama kıyas ile türkiye'nin hristiyan toplum olmasını yeğ tutarım
-
✔ fussilet 44 : فُصِّلَتْ آيَاتُهُ أَأَعْجَمِيٌّ وَعَرَبِيٌّ fussilet ayatuhu e eğcemiyyun ve arabiyyun. ayetlerin fasıl/bölümleri yabancı söylem olur mu, çünkü biz arabız.
✔ fussilet 44 : فُصِّلَتْ آيَاتُهُ أَأَعْجَمِيٌّ تركيٌّ fussilet ayatuhu e eğcemiyyun ve türkiyyun ayetlerin fasıl/bölümleri yabancı söylem olur mu, çünkü biz türküz.
✔ fussilet 44 : فُصِّلَتْ آيَاتُهُ أَأَعْجَمِيٌّ وَعَرَبِيٌّ fussilet ayatuhu e eğcemiyyun ve arabiyyun. ayetlerin içeriği yabancı söylem olur mu, ve biz arabız. fussilet 44 : فُصِّلَتْ آيَاتُهُ أَأَعْجَمِيٌّ تركيٌّ fussilet ayatuhu e eğcemiyyun ve türkiyyun ayetlerin içeriği yabancı söylem olur mu, ve biz türküz.
✔ akadca dilindeki tablette yapılan ilk incelemede, Alalah'ın ilk kralı Yarim-Lim'in başka bir kenti satın almak için yaptığı anlaşmayı içeren bilgiler tespit edildi. tablette, Alalah'ın bilinen ilk kralı Yarim-Lim'in başka bir kenti satın almak istediğini ve bu vesileyle bir anlaşma yaptığını görüyoruz. bölgedeki kralların başka bir kenti satın alabilecek ekonomik güce ve potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.
-
-
islam arap ideolojisi malzemeli devlet dini olarak doğmuştur, muhammed'in ümmet tanımı siyasi devletin birliğini amaçlamış dır. antik mısır'da ölen firavunlara mumyalama işleminin sonunda yapılan ağız açmak seremonisi, kuran'ın bakara 73.ayetine niçin geçirilmiş, ayetlerin sebebi nüzulü ölülere değil dirilere yani siyaset yönetimi emirleri vermiş ayetleri yazan kişiler.
✔ sisyphos mitolojik kahraman. tanrilar tarafindan kocaman bi taşı dağın doruğuna çıkarmaya mahkum edilmiş idi ama taş doruğa ulastığı nda düşüyordu ve bu hep böyle sürüp gidiyodu. bu salak sisifos kendini teselli etmek için "aman aman ne guzel, bu durumdan mutlu olmaliyim, en azindan yapicak bi işim var" diyordu yada demiyordu, bunu bana anlatan kişi öyküye kendi yorumunu katmış idi.
✔ sisifos - sisyphus, yunan mitolojisinde, yeraltı dünyasında sonsuza kadar büyük bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına dek yuvarlamaya mahkûm edilmiş bir kraldır. Sisifos ismi geleneksel olarak sophos (bilge) sözcüğüyle ilişkilendirilir; fakat bu ilişkilendirme bazı etimolojik problemler içermektedir. Aiolos'un oğlu, Korint kralı Sisyphos tanrı-ırmak asopos 'a, kızı aigina 'nın zeus tarafından kaçırılmış olduğunu söyleyerek Zeus'u ele vermesine karşılık kalesi içinde bir pınarın akıtılmasını sağlar.
✔ musayanik : katılımcılardan teistik argümanları puanlamaları istenilmiş. dindar teist, ateist ve agnostik katılımcıların her bir farklı argümana verdiği puanlar
✔ siyasal islam ateizme itti, dindar nesil projesi başarılı oldu mu? insanlar agnostik ve agnostik ölürler, arasındaki yaşam boyu hissedilen inanç, kültüre dayanır yalnızca. Parasını verdiği F35 leri alamayanlar parasını verip aldığı S 400’ü kullanamayanlar lozan 'a laf söylüyorlar
-
-
✔ 2020 VW Caravelle otomatik park sistemi ✔ caravelle ✔ volkswagen 2.0 TDI transporter sportline
✔ transporter şikayetvar. ✔ bakırköy tamaş otomotiv haksız kazanç.
✔ volkswagen transporter 'da turbo arızası ✔ volkswagen transporter 'da groupama hasari karşilamiyor
✔ Groupama Kasko Poliçesi Hasarı Ödenmedi ✔ 1nc köprü den transporter ile geçtim ve ceza kesildi. Bu sınıf araçlara serbest bırakıldı denildi
✔ otomobil ruhsatlı caravelle transporter. ✔ Vw transporter tüvtürk sorunları.
✔ panda 4x4 CROSS SULLA NEVE
✔ grande panda 4x4
✔ vivaro city van XL
✔ opel zafira Life
✔ opel zafira Life ve Opel Vivaro Cargo
✔ opel Zafira-e Life Van
✔ zafira Crosscamp Lite im Test 2021 Der günstigere VW California Beach
-
-
✔ 17:15 islamda zekat siyasi rüşvet, muhammed'in ayetleri ne amaç doğrultusunda kotardığını ispatlıyor. kalpleri allah mühürlüyor, sonra kalpleri ısındırmak için muhammed zekat dan rüşvet veriyor müslüman olsunlar diye.
enam 25 : biz onu anlamalarına engel olmak için kalplerine kılıf, kulaklarına ağırlık koyduk, her mucizeyi görseler bile inanmazlar.
tevbe 60 : zekatlar, fakirlere, çaresizlere, ve kalpleri islama ısındırılanlara verilir.
✔
✔
✔ insanlar, dünyanın sunduğundan veya kendi mesaisi nden elde ettiği kazanç dan daha fazlasını kendine istediği sürece, olması gerektiğinden hareket ile varsanılan bir tanrı'ya ihtiyaç duyacak 'dır.
-
-
✔ Hammurabi Kanunlarında şöyle denir: "§ 137 -Eğer bir adam, ona çocuk doğuran bir Sugitum'u veya ona çocuk temin eden bir Naditum 'u boşamaya karar verirse, ...." "Çocuk doğurmak" ile "çocuk temin etmek" kavram ve fiillerinin MÖ. 2000 yıllarında birbirlerinden çok ayrı iki alanı ifade ettiğini tespit ediyoruz. Bu nokta bizi, derhal, "eski toplumda kısır kutsal kadın" tanımının, çocuk doğurması engellenmiş olan veya doğurduğu çocuğu kocasına vermemek zorunda olan bir kutsal kadın ile karşı karşıya bulunduğumuz sonucuna ulaştırır. Evli ise kocasına çocuk vermeyen, evli değil ise çocuk doğurması yasak olan kutsal (fahişe) kadınların, Naditum'ların ve diğer bazı kategorideki kutsal kadınların, hamilelik önleyici çabalarda ve olası hamileliklere son vermede, oldukça gelişkin bilgilere sahip olmuş olmaları gerektiği çıkarsanabilir. Bu noktada aklımıza derhal takılacak iki temel sorun vardır: Doğurması yasak olan kutsal kadınlarda, cinsel ilişki durumunda hamileliği engellemek için, jenital parçalama vb. yapılıyor mu idi? Irak'taki Kürt kızları arasında sürdürülen "sünnet"in kaynağı bununla ilgili olabilir mi? "Çocuk doğurmak" ile "çocuk temin etmek" kavramlarını ayrı ayrı kullanan eski toplumun böyle davranmaktaki amacı, idari yöntemlerle, o gün için çözüm bulamadığı "aidiyet" konularının toplum önüne çıkışını ötelemekti.
✔ Bizim düzelterek yayınladığımız eski yazılı kanun maddelerini tanıdıkları anlaşılan, fakat Toplum Ve Tarih'in 10 yıllar önce bu noktada gündeme getirdiği noktalardan yazılarında hiç bahsetmeyen akademisyenler Yusuf KILIÇ ile H.Hande DUYMUŞ, "ESKİ MEZOPOTAMYA’DA DİN KADINLARI (RAHİBELER)" başlıklı yazılarında, bizim özellikle öne çıkardığımız "kısırlık kavramı"nın eski toplumda kocasına çocuk vermeyen , vermemesi gereken kutsal kadınlarla ilgili olduğu tezini ve bunun nedenlerini hiç ele almıyorlar. "Mezopotamya'da çocuk-bebek" , süt anneliği; miras sorunu, aidiyet sorunu, kocaya çocuk vermek-vermemek vb. sorunlarından asla bağımsız değildir. Bunlardan bağımsız ele alındığında, çocuk düşürtme uygulamasının gerekçelerini yeterince toplumsal nedenlere bağlayarak açıklayamayız. Mezopotamya erken "Yaratılış" anlatımları incelendiğinde, tanrıların daha işin başında, ilk anlarda "kadınlaştırılmış erkek"leri, "erkekleştirilmiş kadınları", "kısır kadınları", "kısır erkekleri" yarattıklarını görüyoruz. Hatta, farklı bir "yaratılış" olan Tufan versiyonlarından birisinde, bir yandan toplumlarla ilgili yeni bir coğrafi yerleştirme düzenlemesi yapılırken, bir yandan da "Rahibelik", "Kutsal kadınlık" sistemi yaratılıp, "doğuran kadın", "doğurmayan kadın" ile "bebek kaçıran dişi cin"den oluşan üç tip kadın oluşturuluyordu. [ Enlil konuştu: "Gel! Çağırın doğum tanrıçası Nintu'yu, Sizler toplantıda yok muydunuz? Enki konuştu: Ve doğum tanrıçası, Nintu'ya dedi ki: “Sen doğum tanrıçası, kaderleri veren, Bütün insanlara ölümü sen getirdin!” [.....yine bir miktar kırıktan sonra] “Bundan sonra halk arasında üç kadın olsun! Halk arasında doğuran, doğurmayan kadın olsun! Halk arasında dişi cin olsun! O doğuran kadının kucağında bebeğini kaçırsın! Yüksek rahibe ve rahibeliği meydana getirsin! Onlara yasak olsun ve çocuk doğumu bitsin!”] Kutsal kadınlık ile çocuk yapma yasağı veya kocasına çocuk vermeme kuralı, eski toplumun, doğacak çocuğun nereye ait olacağını çözümleyemediği anda başvurduğu bir idari uygulamadır. Eski toplumun yapısını ve işlerliğini tanımadan, bu uygulamanın nedenleri çözümlenemez. Toplum ve Tarih'te, sanılanın tam tersine, "erkek egemen" denilen dönemde bile, kutsal kadınların baba ve koca miras haklarına, belli şekillerde sahip olduklarını ortaya koyan çalışmalar yayınlanmıştır.
-
✔ Nu-gig (Hasta olmayan?), Kadiştu, Kedeşah (kutsal kadın) ise 'kutsal fahişeleri' ifade ediyor. Bunlara Kişreti(şikreti) 'kapalı' da deniyordu.
Sümer, Babil ve Assur toplumları, kaynağı İnanna dönemine dayanan kutsal fahişelik kurumunu, yeniden ele alarak çözüm yolları geliştirirler: Şimdiki Baba, Dayı toplum biriminden sayılmaya devam edilen bu kızı kendi toplum birimi namına , tapınağa adayarak, bir anda, onu hem kendi toplum biriminin aidi kılmış olur ve hem de, böylece, onun üzerinde, kendisinin ve kendi toplum biriminin bütün erkeklerinin cinsel ilişki hakkını yasaklamış olur. Çünkü tapınak fahişeliği İnanna'dan beri yalnızca yabancı erkeklere sunulan bir kurumdu.
Babil'de İştar olarak tanınan Sümer İnanna'sının Uruk (Erek-Larak) yerleşimindeki kutsal tapınağında, Şamha-tu(zevk kızı) veya Harim-tu (fahişe) 'ler bulunduğunu biliyoruz. Cennet Huri'leri tanımı da buraya dayanıyor olmalıdır. 'Yabani toplumun' temsilcisi olan Enkidu'ya, yemeyi, içmeyi, giyinmeyi kısaca uygarlığı Gılgamış'ın kız kardeşi olan bu kutsal fahişe öğretmiş, yabancı misafiri doğrudan doğruya, İnanna'nın (İştar) kutsal mekanına götürerek Enkidu'nun gönlünü çalmıştı. Gilgamış ve Enkidu aracılığıyla iki farklı toplum birim arasında kurulan kardeşleşme, bir bakıma, Uruk kutsal fahişeliği yoluyla gerçekleşmiştir. İnanna'nın inşa etmesinden bu yana Kutsal Tapınak, yabancı erkeğin can korkusu duymadan, başlangıçta geceleri, Uruk kızları ile buluşma mekanı olarak da kullanılıyordu.
Kutsal beş Sümer yerleşimi (Eridu-Girsu, Badtibira-Pantabibla, Uruk-Erek, Sippar, Şuruppak) arasındakiilk kardeşlik ilişki düzeninin kurulması, her birimin kendi kadınları üzerindeki evlilik haklarının tamamen yasaklanması ve onların sadece yabancı erkeklere verilmesi yönüyle de ele alınmış olmalıdır.
Giderek, kadının, yaşamı boyunca, en azından bir kez, kutsal bir mekanda kendini yabancı bir erkeğe verme kuralı haline gerileyerek kutsallaşan davranış biçiminin gerisinde, toplum birimlerin kadınlarını karşılıklı olarak birbirlerine vermesi eski kuralı yatar. 'Şehirleşme'yle birlikte giderek değişen koşullarda, kadın, artık 'kendi şehri'den birisiyle de evlenebilme hakkını elde edebilmek için, 'yabancı erkek'le evlenme yükümlülüğünü hiç olmazsa sembolik hale getirmeliydi. Kendini yılda bir kez veya yaşam boyu bir kez yabancı bir erkeğe sunarak bunu sağlar. Daha sonra bu sembolik yükümlülük de, başka yolların yanısıra, bu kadın adına yabancı erkekle kutsal fahişelerin yatması yoluyla da aşılmış gibidir. Kutsal fahişeliğin, bir fedakarlık gerektiren saygın yanına bakılırsa, bu pek mümkün görülüyor. Evleninceye değin 'serbest aşk yaşayan' topluluklarda, bazı Amerika yerlilerinde, Tırakya'lılarda, genel olarak hiristiyan geleneğinde, bir yönüyle, yabancı erkekle evlenme eski yükümlülük izlerini de buluruz.
Sümer-Babil'de fahişelik ve tapınak-manastır kadınlarının kutsallığı, bütün öteki kadınlar namına, kadınların eski ilişkilerden kalan yükümlülüklerini üstlenmelerinden de doğmuştur. Böylece, öteki kadınlar gevşemiş eski akrabalık sistemleri içinde daha özgür bir evlilik düzenine doğru geçerken, eski yükümlülüklerinin önemli bir bölümünü hemcinsleri olan kutsal kadın ve fahişelere devretmişlerdi. Eski toplum, buna karşılık, duraksamadan, kutsal kadınları baba toplum birim parçası addederek ve baba mirasından sadece onlara pay vererek ödüllendirir!
Kutsal fahişelerle sadece yabancı erkeklerin ilişki kurabileceğini gösteren eski tabletler, Heredot'un verdiği bilgilerle de doğrulanıyor. Heredot'a göre, Babil'li kadın, hayatı boyunca en azından bir kere, Afrodit (Babil'in İştar ve Sumer'in İnanna'sı karşılığı) tapınağında kendisini bir yabancı erkeğe sunmak zorundaydı; bu yabancı erkek Babil'li kadına 'para' veriyordu. Bay Dhorme burada modern fahişeliğin kaynağına ulaştığını sanırken biraz erken davranmaktadır. (*2)
Heredot anlatımında, para olarak ödeme halini alan bu uygulamanın daha eski kaynağı, Babil'li kadının bir yabancı erkekle yattığına kanıt olarak saklaması gereken 'hediye' idi. Bu 'hediye'nin yabancı erkeği sembolize eden bir tanıtım ve kanıt aracı olarak önem taşıdığı açıktır. Eski Ahit, böyle bir tapınakta, 'bilmeden gelini ile yatan' bir peygamberin 'hediyesi'nden bahsederken geçmişe, Heredot'tan daha yakın durmaktadır.
Bir yandan 'şehirleşme', öte yandan da koca toplum birimine gelin gelen kadının doğurduğu kızların baba toplum birimine ait olma yolunda ilerleyişi, eski toplumun zaten tanıdığı kutsal kadınlık kurumunun yeni bir yükselişine yol açmış olmalıdır. Kilise (Église) ve Sinagog (Synagoge) kelimeleri, eski İbrani, Akad ve Arap dillerinde Kiniştu kökünden gelen Keneşet, Kenişat kelimelerine dayanmaktadır ve bunların hepsi, toparlanmak, biraraya gelmek, buluşmak anlamı taşırlar. Tapınak kelimesine kaynak olan Tapmak da, Türkçe'de buluşmak anlamındaydı. Bu mekanlar, Tanrılar ile buluşma alanları haline gelmeden önce, gerçek toplumun, gerçek buluşma ve can güvenliği sağlanmış dokunulmazlık alanlarıydı da.
Aşk, üreme, bolluk ve bereket bayramları olarak tanınan törenler, aslında iki toplum birim arasındaki kardeşlik ittifakının kutsal evlilik'ler aracılığıyla her sene yinelenmesidir. Bu törenler (Gudea silindir tabletine göre) tapınaklarda gerçekleşiyordu. Kız evladın baba toplum birimine geçmekte olduğu bu dönemde, tapınaklar kutsal kadınlar bakımından hiyerarşik bir yapı kazanacak kadar gelişmiş durumdadır. Hammurabi yasalarının farklı özelliklerdeki kutsal kadın ve fahişe kategorileri bu süreci ortaya koymaktadır.
Her şeyden evvel, eski tablet ve kanun yazılarında "bira satıcısı kadın", "meyhaneci kadın", "Kabare, han sahibi kadın'' (HY., §109-§111 vb.) olarak tanıdığımız bir kadın kategorisi bulunmaktadır.
Sümer kıraliyet soykütük listesinde "Kiş'te, Kiş'in temellerini sağlamlaştıran, hancı kadın Ku-Bau 'kıral' olarak 100 yıl hüküm sürdü" şeklindeki ifade, geçmişte 'hancı'lığın bir çeşit kutsiyetini de anlatıyor olmalı. Üstelik, Sümer secere kayıdında bir 'kadın kıral' olarak ender bir durumdur bu. Listenin ilerisinde de, "Kiş'te, (daha sonra) Ku-Bau'nun oğlu Puzur-Sin 25 yıl hüküm sürdü" diye yazılması, Hancı kadın'ın güçlü konumuna da bir işaret olmalıdır. (Liste için bkz, S. N. KRAMER. Sümerler. S. 428)
Assur yasalarında 'genelev' olarak ifade edilen bu kurumun, bir çeşit meyhane; sadece manastır kutsal kadınlarının yönetme ve içine girme hakkı olan buluşma mekanı olduğu anlaşılmaktadır: manastırda oturmayan bir naditum, bir entum, bir bira evi (meyhane) açar veya bira (içmek) için bir bira evine girerse, o kadını yakalayacaklar dır.
Genelev özelliğinden kendini henüz ayrıştırmamış olduğu dönemdeki Tapınağa ait olan kadınlar arasında ilk sırada 'baş rahibe' gelmektedir. Baş Rahibe, başlangıçta, kutsal evlilik törenlerinde tanrıçanın yerine geçerek, bir dizi kutsal hazırlıktan sonra , Tanrı temsilcisi kıral ile buluşuyordu. Kutsal baş rahibe, nin-dingir (tanrısal kadın) veya En-tu (ulu hatun) olarak bilinmektedir.
Hammurabi bunlara (Manastırda oturmayanlarına) 'Taverna', 'meyhane', genelev açma ve içki içmeyi yasakladığına göre, Ku-Bau, geçmişte 'han' açma hakkı olan bir Baş Rahibe veya Naditum gibi görünüyor. İslam'ın Hacı'lığıyla ilgileri olmayan şimdiki genelev patroniçelerinin 'hacı ana' olarak tanımlanması, genelev ve yöneticisinin İnanna'dan bu yana geçmişteki kudsiyetinin, belki, zamanımıza aktarılmasıdır.
Tapınak düzeninde sıkça karşımıza çıkan, bir diğer kategori Kadiştu (Nu-nig) ve Naditu (Sal-me) 'lardır. Bunlar Zer-maşhitu (Nu-bar) , 'tohumu unutan kadın', daha tam olarak 'kısır kadın' demektir. Bu kadınlar daha çocukluk veya genç kızlık dönemlerinde tapınaklara adanıyorlardı. Daha adanma sırasında Naditu (Salme) adı aldıklarına göre, eğer 'özel bir tedaviden' geçirilmedilerse, bunların 'kısır' olacakları ve çocuk doğuramayacakları bilinemezdi. Üstelik bunların evlenme hakları da vardır. O halde 'Kısır kadın' nitelemesi, bunların çocuklarının, evlendikleri kocaya verilmemesi, tapınağa veya baba evine devredilmesi anlamında ele alınıyor olabilir. Öte yandan, 'normal' kadınların çocuk düşürtmesi veya bir adamın döverek düşüğe yol açması yasalarda cezalandırılıyordu. Fakat, eski toplumda gerek homoseksüellik ve gerekse hadımlık kurumları kullanıldığına ve bazı hallerde özendirildiğine göre, kimi kutsal kadınların, akrabalık ve miras sisteminde karışıklığa yol açacağı gerekçesiyle çocuk yapmama yükümlüsü kılınmış olmaları da mümkündür. Eski Sümer ve Babil'de bu sonuç için gereken çocuk düşürme teknikleri biliniyor olmalıydı.
Bunlardan bağımsız olarak, Hammurabi yasalarında 'Naditu'lar, kocalarına çocuk doğurmanın alternatifi olarak , bir esire yoluyla 'çocuk temin etme'liydiler. (HY. , § 137, §144, §145) Kutsal kitabın ünlü kısırı Sara da, kölesi Agar'ı kocası Abraham'a sunarak evlat sahibi olmuştu.
Hammurabi yasasında, sonuçları miras hakları üzerinde değiştirici etkileri olan üç tür Naditum tanımı buluyoruz. (§-179, §-180, §-181, §-183. maddeler için "Eski Toplumda Miras Paylaşım Düzeni"ne Bkz..)
Buna göre, "Manastır Naditum"u, "Babil Marduk'unun Naditum'u" ve "tanrıya adanmış Naditum", baba mirası ile farklı ilişkiler içinde görünmektedir.
Sugitum'lara gelince, bir çok madde de yapılan Naditum-Sugitum karşılaştırmalarına göre, Sugitum, sosyal kategori olarak, Naditum'dan daha aşağıda yer almaktadır:
§ 144 - Eğer bir adam bir Naditum ile evlenirse ve o Naditum kocasına bir kadın köle verirse , o köle doğurursa, (fakat) bu adam (bu kez) bir Sugitum ile evlenmeğe karar verirse, o adama müsaade etmiyeceklerdir, Sugitum'u alamayacaktır.
§ 145 - Eğer bir adam bir Naditum ile evlenirse ve (Naditum) ona çocuk temin etmezse ve (0 adam) Sugitum ile evlenmeği kafasına korsa, o adam Sugitum'u alacaktır. Onu evine sokacaktır (fakat) o Sugitum, Naditum ile yarışmayacaktır.
Demek ki, Sugitum, kocasına devredilen bir çocuk doğurabiliyordu. Fakat öte yandan, herhalde, tam da bu nedenle Sugitum'un baba mirası üzerindeki hakkı neredeyse çeyizle sınırlıdır:
§ 183 - Eğer bir baba, Sugitum olan kızını kocaya verirken çeyizler ve mühürlü belge yazarsa, baba kaderine gittiği zaman baba evi malından hisse almayacaktır.
§ 184 - Eğer bir adam, Sugitum olan kızına çeyiz vermez (ve) kocaya (da) vermezse, baba kaderine gittiği zaman, baba evinin gücüne göre kardeşleri ona çeyiz verecekler , onu kocaya vereceklerdir.
Kayıtlarda yer alan Sal-Zikrum (Sinnişatu) kategorisi ise, kelime olarak 'kadın erkek', 'kadına dönüşmüş erkek' veya 'erkek kadın' gibi anlamlara geliyor. Bay Dhorme, bunlarda bir çeşit Amazon karakteri tespit etse veya bunların kadınlar arasında erkekleri temsil eden bir kesim olduğu düşünülse de, bunlar konuyu açıklayıcı değildir. Kayıtlarda sözkonusu olanın gerçek bir kadın olduğundan şüphe duyulamaz. Hammurabi yasası bunların 'kız evlat' olduğunu ifade ediyor.
Mısır topluluklarında, ilk erkek çocuğun kurban edilmesi geleneği, kız biçiminde (uzun saçlı ve kız elbiseli) yetiştirilen 'adaklı' çocuk kanalıyla da aşılmış olmalıydı. Adana'da Mısır kökenli Fellah'ların kız biçimli 'adaklı' erkek çocuklarını görmüştüm. Bu durum, Sal-Zikrum'un, burada tersine, erkek çocuk kimliğiyle yetiştirilen kız çocuk olabileceğini de düşündürüyor.
Öte yandan, 'Sal-Zikrum' tanımı ile anlatılmak istenen, Türkçe'de, 'kız oğlan kız' ifadesiyle bize ulaşan anlamda olduğu gibi, kız evladın bakire olmasına bir vurgu da olabilir.
Sal-Zikrum ve Girşikkum (Bay Dhorme bunu Kirşeku diye okuyor) (=ufak tefek, küçük, minyon?) , doğurduğu oğluna sahip çıkamazdı:
§ 187 - Bir Girşikkum, bir saray hizmetkarı veya bir SAL. ZİKRUM'un evlatlık (verdiği oğul) üzerinde hak iddia edilmeyecektir. (*3)
Hammurabi yasası, onların oğulları bakımından da, doğuran ana-oğul ilişkisini uzak tutmayı sürdürür:
§ 192 - Eğer saraya ait bir hizmetlinin veya bir SAL. ZİKRUM'un oğlu, kendisini büyüten babasına ve anasına ''sen babam değilsin, sen anam değilsin" derse dilini keseceklerdir .
§ 193 - Eğer, saraya ait bir hizmetlinin veya SAL. ZİKRUM'un oğlu, öz babasının evini öğrenirse, onu büyüten baba ve anadan nefret edip (kendi) babasının evine giderse gözünü oyacaklardır.
Nu-gig (Hasta olmayan?), Kadiştu, Kedeşah (kutsal kadın) ise 'kutsal fahişeleri' ifade ediyor. Bunlara Kişreti(şikreti) 'kapalı' da deniyordu. Burada ne anlamda 'kapalı' denildiğini bilmiyoruz. Fakat, Türkiye'de, evli bir kadın'ın 'üstüne gelen' ikinci kadına 'kapatma' da denildiğini biliyoruz.
Şamhatu (zevk kadını) , Harimatu ve Kişretu ( veya Şikretu) aynı zamanda 'adanmış' fahişeleri tanımlamaktadır. Bunlara genel olarak İştar kadınları istari-tu denilmesi, tanrısal kutsal yönlerini olduğu kadar İnanna'ya uzanan tarihsel derinliği de yansıtmaktadır.
Kudüs tapınaklarında nethinim (adanmış, verilmiş) kategorisi bulunuyordu. Sümer-Babil toplumlarında, bunların dışında, büyücü, Şaman kadın 'kaşşap-tu'; "sal-er" ağıtçı kadın, ağlayıcı; Nartu ve Zammertu, şarkıcı, muzisyen gibi 'kutsal'lık da taşıyan kadın kişilikler bulunmaktadır.
-
✔ arkaik ve çağdaş dinî topluluklarda fuhşa rastlanmaktadır. Bununla birlikte bu tip dinî gruplarda görülen fuhuş daha ziyade kutsal fuhuş veya “ilâhî evlilik”tir (hieros gamos).
Kutsal fuhuş, anaerkil dönemden kalma bir geleneğin devamı niteliğindedir. Buna göre yer ve göğün birleşimini taklit edecek şekilde özel seçilmiş kadınlar erkeklerle cinsî münasebete girerler; böylece göğün yeri “dölleme”sinin benzeri olarak erkekler de bir bakıma tanrıça addedilen özel kadınları döllemiş olurlardı. Çok eski dönemlerden itibaren kutsal sayılan bu evlilik kurumunun zamanla organize hale geldiği anlaşılmaktadır. Genellikle bereket ilâhlarına ayrılan tapınaklarda görevli kadınlar istekli erkeklerin davetlerini reddedemezlerdi.
Kutsal fuhşa ait en eski yazılı belgeler Mezopotamya’da Ur şehrinden gelmektedir. Milâttan önce 2300 yıllarına ait Sumerce bir tablet Tanrıça İnanna’nın hizmetindeki kutsal fahişelerden bahsetmektedir. İnanna’ya adanan tapınaklarda bu işe has olmak üzere ömürlerinde bir defa cinsî münasebete girecek çok sayıda kadın toplanır, tapınağa gelen bir kişi istediği kadını seçerek özel odalarda münasebette bulunurdu. Erkek ücret ödemek zorunda değildi. Aynı geleneğe daha sonra Sâmîler arasında da rastlanmaktadır.
✔ Akkadca’da, İnanna’nın Sâmî versiyonu olan İştar tapınaklarında bu işi yapan kadınlara “kadiştu” veya “zermaşitu” adı verilmektedir. Suriye ve Filistin’de Adonis tapınaklarında da aynı işlem yapılmaktaydı. Hammurabi kanunlarından anlaşıldığına göre Marduk Tapınağı’nda görev yapan bu kadınlar “Marduk’un kadınları” (sal Marduk) diye anılırlardı.
-
-
✔ musa var oldu mu? mitos dan gelen ayetler, tanrılar (yahveh / eloah / ellah) dan gelen ayetler den daha mantıklı. mısır mitosunda apep, musa 'nın yılanı idi. wadjed, firavun 'un yılanı idi. musa'nın koyunlara/okumak-yazmak bilmeyenlere, yaprak silkelediği sopası/asası, devrimsel devinge olarak apep yılanı olup, hükümet olan ulemanın, hanedanlı/partili millet vekillerin, akademik danışmanların/büyücülerin wadjet yılanlarını yuttu, yani tedavül den kaldırdı.
✔ manou of india, minos of crete, moses of egypt.
✔ esagila, "üstü yüce olan tapınak. babil tanrısı marduk'a adanmış bir tapınak. etemenanki zigguratının güneyinde yer alır. marduk 'un 50 adı.
-
-
✔ 1- ilk aşama su, ortadoğu sıcağında ısınan su, buharlaşır. 2- ikinci aşama kan, su dan kan oluştuğu sonucuna varılmış, kan böyle tanımlanmış 5bin yıl önce. adem kelimesinde dem, kan anlamında, arapça, farsça vs ortadoğu lisanlarında. 3- üçüncü kemik, sıvı kan kuruyunca ve pıhtılaşınca katı duruma geçer, katılaşan kan, kemiksi kütle gibi görünür. havva. varlığın başlangıcını açıklamak için kurgulanmış bi öykü biçimi, su, kan, ve kuruyup katı maddeyi oluşturduğu düşünülen, pıhtılaşan kan'ın katı maddeleri oluşturması. adem ve havva, insanı tarif etmiyor ugarit ve fenike yazıtlarında, dünyayı oluşturan madde kökenini tarif ediyor. 3'lü teslis kurgusu bile bu mantık a dayanıyor.
✔ belh'de ali'nin mezarı dedikleri aslında zerdüşt'ün mezarı. belh 'de doğup, belh 'de ölen zerdüşt 'ün mezarı 'nın ismini değiştirerek, gerçekte ırak 'ın necef şehrinde gömülmüş hz ali mezarı olarak kabul etmiş afganlar zerdüşt 'ü, çünkü afganistan, islami devlet yasaları ile yönetilmeye başlanınca, zerdüştlüğe inananların yaşamları tehlikeye girdi, ve zerdüştler o vakit, kendi inançları nın ismini değiştirerek, islami isim verdiler, böylece zerdüşt 'ün mezarı, ali 'nin mezarı hâlini aldı. hem zerdüştler, inançlarını sürdürdüler, müslümanlık içerisinde.
✔ mecusi zerdüşt mö.660 yılında doğmuş, mö. 630 yılında peygamber olmuş, mö. 583 yılında 77 yaşında belh ateş mabedinde turanlılar tarafından öldürüldüğü söylenmekte dir. mecusi zerdüşt avestası, tevrat’ın 8 sayfasında iran sultanlarından söz edilmiş, incillerin 1.kitabı matta incilinde : yeni doğmuş isa’nın görmeye gelen ilk şahıslar, kendilerine meğ denilen doğu tarafındaki birkaç bilge idi, zerdüşt dinine mensup yahuva, kureyş / kuroş ’u kendi mesih i olarak anmış.
-
-
✔ allat hacerul esved ✔ petraı gerçek kabe dir
🙄 gerçek kabe petra 'da. 🙄 taberi nin zerdüşt iddiası
✔ vahiy perdesine muhammed vahyediyor ✔ inanç ve bilgi ilişkisizliği - mustafa öztürk, ergi deniz özsoy.
🙄 antik dünyanın kâtip tüccarları, fenikeliler, alfabenin Yunanlara gelişini ise Fenikeli Kadmus 'a bağlamış (MÖ 8. yy dan önce), Kadmus'tan önce Yunanların bir alfabeye sahip olmadığını ifade etmiş. Fenike alfabesi bugünkü alfabenin atası dır. biblos da kullanılmaya başlanan alfabe incil 'e de ismini vermiş (yunanca "kitaplar" anlamında "ta biblia" dan gelmekte). biblos, mısır ve yunanlar da yazmak için kullanılan kağıdın, papirüsün (yunanca bublos) büyük ihracatçıları idi. birçok yunan tanrısı, fenikeliler den alıntı edilmiş. fenike tanrıları baal ve yamm ile yunan tanrıları zeus ve poseidon hakkındaki öykülerde benzerlikler var. yeni ahit 'in son kısmı ile ilişkilendirilen tanrı ile şeytan arasındaki savaş, fenikeli baal ile yamm arasındaki savaşın aynısının bir versiyonu olduğu belli ki, aynı öykülerin bu iki coğrafya ve durumda da kullanıldığına dair benzerlik, fenikelilerin dikkate değer kültür tüccarları olduklarını anımsatıyor.
✔ ay'ın gökteki, 380bin km uzaktaki bize göründüğü hacmi ile, kubeys dağına düşmüş yarım ay'ın hacmini, aynı genişlikte-büyüklükte görmüşler ayetleri yazanlar. ama ay'ın hacmini hesaplamamışlar. ay'ın hacmi, dünya'nın 1/4'ü kadar, yani dünya'nın çeyrek'i kadar 'dır. ay, 384.400 km uzakta olduğu için küçük görünür dünya dan bakan insana/allaha.
✔ nanna/sin/ay, gerçekte kubeys dağına düşseydi, dünya'nın 4 de 1'ini kapsaması gerekir idi, hacimsel olarak, ki istanbul'a bile ulaşmalıydı, yarılıp düşen yarım ay. (ay'ın çapı 3.476 km ve dünya'ın çapı 12.742 km) oysa ay'ın bir yarısı kubeys dağına, ay'ın diğer yarısı kuaykıan dağına düşmüş, yani gökteki ay hacmi ne kadar ise, aynı ay hacmi öylece korunmuş, kubeys ve kuaykıan dağları üstünde görünürken. kubeys ve kuaykıan dağları arası 3 km'lik mesafeye, ay'ın yarıçapı 1.738 km'lik hacimsel ay nasıl sığmış?
✔ allah tıpkı dünyadaki insanın görüş açısından bakarmış gibi görmüş 384.400 km uzaktaki ay'ı. ay'ın çapı 3.476 km, yarıçapı 1.738 km ve dünya'ın çapı 12.742 km uzaktaki ay, dünya'ya yakınlaştıkça, gerçek hacmi ile yakınlaşır, 384.400 km uzaktaki küçük görünen hâli-hacmi ile yakınlaşmaz. allahın/muhammedin bakışında 384.400 km uzaktaki ay'ın küçük hâli-hacmi ne ise, kubeys dağına düşen ay'ın hâli-hacmi de o denli küçük görünmüş ki, 2 dağın 2 tepesine sığmıış koskoca ay, ki ay'ın hacmi, dünya'nın 4 de 1 'i.
✔ mekke ile istanbul arası 3bin km, mekke ile hatay arası 2bin km, ay'ın çapı 3.476 km, ay'ın yarıçapı 1.738 km dir. böylesine somut hacimlerin etkisinde, hatay'da yaşayanlar görmeli idi ay'ı, çünkü ay'ın bir yarısının ucu mekke'nin kubeys dağına oturdu ise, aynı ay yarısının öteki ucu, hatay amanos dağına oturmalı idi, ay yarılıp düşecek olsa yüzölçümü elverişliği bakımından.
mekke kubeys dağı - hatay amanos dağı arası mesafeye ay'ın bir (2/1) yarısı sığıyor. hatay amanos dağı - romanya karpat dağı arası mesafeye ay'ın diğer (2/1) yarısı sığıyor.
✔ ay'ın bir yarısı kubeys dağına düşerken, kubeys den 3 kilometre ötededeki kuaykıan dağına, ay'ın diğer yarısı düşebilemez, çünkü ay yarıçapı 1.738 km'lik mesafeye, yarım ay'ın teki sığar anca. diğer yarısı için yine 1.738 km'lik mesafe gerekir ki, ay'ın toplam çapı 3.476 km olduğuna göre, mekke'ye 3bin km uzaktaki istanbul bile, 2 parçaya yarılmış ay'ın düştüğü bölgeyi kapsıyor olacak idi, gerçek olsaydı.
✔ kamer/ay ayetleri hezeyanları devamında, kıyamet sahnesinde yöryüzüne dökülen yıldızlar, gökte şeytan taşlamak için var edilmiş (mülk 4-5). kehf 86'da şems/güneş'in toprak'a batıp erşetu'ya - yöraltına gittiği iddia edilmiş, oysa güneş toprak'a batmaz. necm 1-2'de نجم necm - yıldızın battığı iddia edilmiş yine akad erşetu kuramı gereği. bunlar kültür insanı bakış açısı. yöresel, töresel ve törensel görüş var ayetlerde. insan ne görmüşse, allah da öyle görerek ayetleri yazmış / yazdırmış.
✔ al lah - el ilah ay tanrısı değil, kenan fenike ugarit bölgesinde en büyük tanrı al, el, il dir. ay tanrısı mekke koruyucu tanrısı olan el mukah / il mukah / al mukah idi, arab moon god al mukah.
-
-
✔ ortadoğu göksel din tanrısı, - Kadını kendi yaratıyor ve saçlı yaratıyor ama sonra yarattığı bu saça takıyor ve gösterilmesini istemiyor. - Erkeği de tüm organları ile kendi yaratıyor ama sonra bu organlarından birinin çocukken ucundan kesilmesini istiyor. - Domuzu yine kendi yaratıyor sonra kendi yarattığı bu hayvanı lanetlenmiş ilan ediyor. - Yine kendi yarattığı bir takım hayvanları bana kurban edeceksiniz diye tutturuyor. - Kendi yarattığı insanları ötekileştiriyor. Köle, cariye, kafir, müşrik vs vs diye ayrıştırıyor. - Birbirinden farklı farklı dinler ve kitaplar gönderiyor. Eline yüzüne bulaştırıyor. - Önceki dinleri ve kitapları da kendi yolladığı halde son yolladığı dinde önceki kendi yolladığı dinlere inananları cehennemde yakmakla tehdit ediyor. - Yolladığı kitaplar zaten karman çorman. Son yolladığı kitabı 1400 yıldır doğru dürüst anlayan olmadı. Birileri okuyor, pavyon ortamında kadın oynatıyor, birileri okuyor kafa kesiyor. - Özgür irade'den bahsediyor, ama ona inanmayınca seni sonsuza dek ateşte yakıyor. - Küçük çocuklarla evliliği, köleliği-cariyeliği normal görüyor ve izin veriyor ama domuz eti yemeyi, içki içmeyi bunlardan daha sakıncalı görüp yasaklıyor. - Bu benim elçimdir diye 1400 yıl önce bir son peygamber gönderiyor ve ona kadın ayarlıyor. Onun uçkurunun derdi kendi derdi oluyor. - Sanki saklambaç oynamayı seviyor. Kendini göstermiyor ama araya birilerini koyup kendine kesinlikle inanılmasını istiyor aksi takdirde ne kadar iyi biri olursak olalım bizleri ölünce yakacağını söylüyor. - Sinirli, asabi, kendi yarattığı insanlara hakaretler ediyor. "Ben sonsuz merhamet sahibiyim" diyor ama ölünce insanlara inanmadıkları için cehennemde işkence ediyor. Yakıyor, kazanda kaynatıyor, kızgın demirle dağlıyor, irinli su içiriyor, kaynar su içiriyor.
-
-
✔ musa موسى penknife, çakı, törpüleyen demek. firavn فرعون sivrilti, çıkıntı, ucu batan çıkıntı, batıl denizinde sivrilti büyümüş demek. excelled تفوق sivrilti, sivriltiyi kemiren törpüleyen penknife مطواة, مدية, سكين القلم, موسى. Asa bilgelik temsili, hak ile denizi yani batıl olanda firavun ve yandaşlarını boğuyor. Peşindeki halkı bu batıl kişinin pençesinden kurtarıp doğru yöne götürüyor. Eli koynundan beyaz çıkıyor; hakkın işini başarması anlamina geliyor. 12 pınar meselesi metafor, alegorik olduğu için insanlar fiziksel mucize arıyor fakat öyle durum yok.
✔ son sahnede beyaz el, çakı-musa nın elini çıkarışını anlatırken, bu işi talim için kullanılan ahrece fiilini değil, neze`a fiili var. Bu kelime, kılıç gibi çekişi, sıyrılışı anlamlandırır. eli rehin olan kişinin, elini çekmesi, itaat - kölelik den çıkarması demek. musa kölelik ahdini bozmuş ve onun eli, kendisine bakanlar için beyaz dır.
-
-
✔ 1- ilk aşama su, ortadoğu sıcağında ısınan su, buharlaşır. 2- ikinci aşama kan, su dan kan oluştuğu sonucuna varılmış, kan böyle tanımlanmış 5bin yıl önce. adem kelimesinde dem, kan anlamında, arapça, farsça vs ortadoğu lisanlarında. ✔ 3- üçüncü kemik, sıvı kan kuruyunca ve pıhtılaşınca katı hâle - katı kütle durumuna geçer, katılaşan kan, kemiksi kütle gibi görünür. havva. varlığın başlangıcını açıklamak için kurgulanmış bi öykü biçimi, su, kan, ve kuruyup katı maddeyi oluşturduğu düşünülen, pıhtılaşan kan'ın katı maddeleri oluşturması. adem ve havva, insanı tarif etmiyor ugarit ve fenike yazıtlarında, dünyayı oluşturan madde kökenini tarif ediyor.
✔ 3'lü teslis kurgusu bile bu mantık a dayanıyor.
✔ ortadoğu sıcağında kuruyan su, buharlaşır. ortadoğu sıcağında kuruyan kan, katılaşır. katılaşan kurumuş kan, kemiksi görünümde olur. işte bu görünüm, dünyamızdaki katı maddeleri oluşturmuş fikrine salık vermiş 5bin sene önceki insanların beyinlerinde. kan anlamında dem دم sözcüğünden türeyen a-dem آدم "demleşen, kanlaşan" kansız doğa 'nın, kanlı doğa'ya evrilişidir a-dem, evrende ilk kan maddesi oluşumu adem. kansız madde 'nin kanlı madde 'ye evrimi a-dem.
quran'da evren dünya bilgisi ilkokul kitabı kadar bile açıklayıcı değil dir. ✔ yusuf 2 : quran'ı anlayasınız diye konuştuğunuz arapça olarak indirdik. yusuf 4 : muhammed e seslenildiği ve onun kavminden bahsedildiği için mantıki olarak araplara arapça indirilmesi gerekiyor
✔ ellibin yılda arş'a giden meleklerin niçin kanatları var? kanat atmosferi olan bir ortamda işe yarar, sınırlı bir yüksekliğe kadar. oysa melekler göğün 7 kat üstüne çıkıyor.Yani atmosferi geçince kanat bir işe yaramaz. allah istese kanatsız da uçurabilir ona gücü yeter, o zaman 600 kanat ne diye ? Tabi bunu bir insan oğlu düşündüğü için bi bakıyor uçan canlıların hep kanadı var ordan yapıştırmış ama allahın meleklere ihtiyacı yok istediği şeyi yapabiliyor. Herşey insan icadı olduğu için hayali varlıklar.
✔ şeytan'ın kanatları var mı? kanatlı ejderha bile uydurmuş yetmemiş birde ağzından ateş çıkartıyor. Kanatlı Çocuk tasvirli melekler. İnsanlar o devirlerde uydurmuşlar durmuşlar. Bizimkiler zaten onlardan arakladıkları için kanatlı meleğide araka etmişler. Herhalde estetiksel güzel gelmiş. Masalda realite aranmaz. uzay boş deil.hava yok ama kara enerji var. ha melek diye bişi gercekten var mi?
✔ şapkasız adem, yokluk anlamında. şapkalı âdem ilk insan; âdem baba, adem ata. intiba, izlenim anlamında, intibah, iuyanmak, uyanış demek. intibak, uyum, bir memurun belli bir dereceye yerleştirilmesi veya iki şeyin ölçülerinin birbirini tutması, anlamında. fabıl, hayvanların, ağaçların, mağara dan deve doğması gibi doğa'nın konuştuğu öyküler.
|
|