ucan kanatli kuslari havada tut allah ucak katir yelkenli gemi ruzgarsiz motor atmosfer iklim isinan gaz basinc yercekimi gok tavani cam fanusu havada tut melek menzili ars ay gok yarilmaz yildiz dusmez - 2

denizlerin karışmaması ve aral gölü; 2 denizin karışmama nedeni allah dilediği için mi veya deniz suları karışmaz mı birbirine? Denizlerin birbirine karışmaması aşırı genel sav. Akdeniz ile atlas okyanusu'nun birbirine karışmaması iddiası vardır ki allah acaba burada yanılmış olamaz mı diyen müslüman yoktur çünkü Quran'ın allah dan olduğunu kabul etmek zorundadır müslümanlar.

Furkan 53; iki denizi birbirine salmıştır, bu tatlı ve susuzluğu giderici; şu tuzlu ve acıdır. ikisinin arasına birbirine kavuşmalarına engel olan bir perde koymuş. furkan 53'de biri tatlı diğeri acı iki derya denilmiş. Şap denizine Nil, Basra Körfezi'ne Dicle dökülmüş olduğu gibi, diplerindeki suların birbirlerine kavuşması ile beraber birden bire diğeri ile karışmaksızın bir hayli mesafeleri uzayıp giden büyük sularla temsil edilmiştir. Buradaki iltika - karşılaşma fiili olarak birbirine temas anlamına gelmektedir. İltika, temas edecek şekilde yakınlık ve komşuluk olarak da yorumlanabilir. Bu, acı denizin altında veya yakınında yer alan su hazineleri şeklindeki düşünceye de uygun olabilir.

Denizlerin karışmaması gibi bir durum sözkonusu değildir tabi, tüm denizler karışır fakat tuzluluk oranları farklı olan denizler aynı olanlara oranla daha yavaş karışır ki buna da ''denizlerin karışmaması'' denemez. bu olayi gaius plinius zaten peygamberden 550 yil önce aciklamis ayrica tevrattada belirtilmis denizlerin karışmaması Muhammed zamanında biliniyordu. Muhammed’den yaklaşık 550 yıl önce yaşayan Romalı bir bilgin olan Gaius Plinius Secundus (M.S. 23-79),




Naturalis Historia adlı eserde bu varsayıma yervermiştir. "denize bir borudan akar gibi karışan tatlı suyun özellikleri daha da ilginç ve harikadır. Çünkü suda hayret edilecek özellikler vardır. Kendisi daha ağır olan deniz suyu, kendisinden daha hafif olan tatlı suyu üzerinde taşır. Dolayısıyla tatlı su, deniz suyundan hafif olduğu için deniz suyuna karışmaz ve denizin üzerinde yüzer.

✔ Gaius Plinius Secundus, Naturalis Historiae II, CVI 224.

✔ Muhammed'den önce bu bilgi biliniyormuş ki Gaius bu olayı daha detaylı bir şekilde keşfedip incelemiş ayrıca Tevrat, Quran dan daha önce ayrıntılı bir şekilde aynen şöyle geçmektedir; Vaiz 1-7: Bütün ırmaklar denize akar, Yine de deniz dolmaz. Irmaklar çıktıkları yere döner.

✔ Quran dan daha önce ve ayrıntılı biçime Tevrat'ta anlatılmış 2 denizin karışmaması. Irmakların denize akıp sonra çıktıkları kaynağa geri dönmesi demek, ırmak suyunun (tatlı su) deniz suyu ile karışmayıp, deniz suyundan ayrı bir şekilde tekrar çıktığı kaynağa geri dönmesi demektir. Yani tatlı suyun tuzlu suyla karışmadığı çok açıkça ve Kur'an'dan daha güzel anlaşılır anlatılmış. tatlı suyun deniz suyunda yüzdüğü,yolculuk ettiği ve daha sonra çıktığı kaynağa - evine geri döndüğü söylenmiş. Bilimsel anlanda denizler arasındaki akıntıların (yani karışmalarının) başlıca nedenleri aşağıdadır,
1- Denizler arasındaki yükseklik farkı, yağışlar, buharlaşma ve akarsular nedeniyle.
2- Denizler arasındaki tuzluluk farkı ve rüzgar.
3- Denizler arasındaki sıcaklık farkı ve gelgitler.

✔ evrimagaci; denizlerdeki tuz sürekli difüzyon halinde olmasına ve sürekli dalga ve akıntılarla karışmasına rağmen neden tuzluluk oranlarında ufak da olsa fark vardır? çünkü denizlere sürekli bir su girdisi ve çıktısı vardır. örneğin karadeniz.. akarsuların bolluğu, yağışın fazla ve buharlaşmanın az olması nedeniyle tuzluluk düşüktür. ancak kızıldeniz’e baktığımızda akarsuların azlığı, yağışların çok düşük olması ve buharlaşmanın çok fazla olması nedeniyle tuzluluk diğer denizlere göre yüksektir. eğer denizler karışmasaydı kızıldeniz’in kuruyup bitmesi gerekir idi.

✔ Kuran’da bilimsel mucize, 2 denizin karışmaması; Cebelitarık karışmıyor mu? Farklı sıcaklık ve yoğunluklara sahip (aynı türden) sıvıların karışmasının geciktiğinden bahsedilir. Denizlerde de aynı durum söz konusudur. Genel olarak daha tuzlu ve soğuk su derinlere çökerken daha sıcak ve tuzsuz su yüzeye yaklaşır. Bu su kütlelerinin arasında “perde” benzeri bir sınırlandırma yoktur. Bunun yerine iki su kütlesi arasında gradyan yani aşama aşama bir geçiş vardır. Cebelitarık boğazı’nda da aynı durum sözkonusudur. Öyleki meseleyi merak eden bir vatandaşımız tübitak'a soru sormuş ve yanıtını aşağıya eklediğim biçimde almış.

Murat Kırık : Cebelitarıktaki karışmama olayının nasıl olduğunu sormak istiyorum.

✔ Tübitak : Karışmama diye bir olayın varlığı kesinlikle doğru değildir. Karışmama değil aksine karışma iletişim aklınıza ne gelirse hepsi var. Cebelitarık boğazındaki karşımın Akdeniz için önemi deniz bilimleri açısından değerlendirilmekte. Özetle karışmama diye bir olay olmadığı gibi Atlantik sularının Doğu Akdeniz’de dahi izlenebilmesi mümkün olabilmektedir. (Tübitak - A. Cemal Saydam)

Biri tatlı ve tuzlu su kütlelerinde de karışmama söz konusu değildir ve bunun kanıtı da nehirlerin denize döküldüğü yerlerdir. Denizlere dökülen tatlı su, deniz suyuyla karışır ve homojenleşir. Denizlerde tuzlu suyla karışmamış serseri mayın gibi dolaşan tatlı su gövdeleri yoktur. Bu sular homojenleşir ve karışırlar. 2 denizin birbirine karışmaması bilimsel açıklaması böyle dir. Tatlı suda inci ve mercan olur mu muhammet? Furkan 53 : Salıverdi iki denizi, birisi lezzetli tatlı ve öteki tuzlu acılı ve yaptı aralarına berzah, engeli aşılamaz bir sınır koydu.

BBC : Kuruyan aral gölünün öyküsü, farklı sıcaklık ve yoğunluğa sahip sıvıların karışması gecikir. denizlerde de aynı durum söz konusudur. genel olarak daha tuzlu ve soğuk su derinlere çökerken daha sıcak ve tuzsuz su yüzeye yaklaşır. bu su kütlelerinin arasında berzah benzeri bir sınır-engel yoktur. iki su kütlesi arasında gradyan vardır yani aşama aşama bir geçiş vardır. cebelitarık boğazında da aynı durum sözkonusudur. söylemde kuranın, denizlerin karışmaması doğru olsaydı, yağışsız denizler aral gölünün kuruması gibi kururdu çünkü yağışsız denizlerde tuz oranı hep artar buharlaşandan dolayı ancak yağışlı denizlerden gelen akıntılar ile dengelenir bu.

Bölge akarsuları seyhun (siriderya) ve ceyhun (amudarya) ırmaklarının göle su taşımalarına rağmen buharlaşma, gelen sudan daha fazladır dolayısıyla göl gittikçe küçüldü. Aral gölü Sovyetlerin bölgedeki pamuk üretimini artırmak için gölü besleyen nehirlerin yönünü değiştirmesi üzerine 1960′lardan beri kurumaya başladı. Sovyetler pamuk tarlaları oluşturma planı çerçevesinde, 1940′larda sulama kanalları inşa edilmeye başlandı ve 1960′lara gelindiğinde yılda gölden 60 kilometreküp su çekiliyordu. 1997 yılına gelindiğinde ise göl orijinal büyüklüğünün yüzde 10′u kaldı ikiye bölündü.

Tuzlu su yoğunluğu itibariyle boğazın altından Karadeniz'e gider.Çünkü Karadeniz, Akdeniz, Ege ve Marmara ya göre tuz yoğunluğu az olan denizdir. Sularda tıpkı sıcak soğuk havanın bir birini etkileşmesinden doğan rüzgar gibi sularda bir nehir gibi akarlar. Boğazın altından akan nehir sistemi golfstrim su akıntısı da benzer bir olaydır. Labrador akıntısı Golfstrim, ekvator bölgesinde ısınan suyun Kuzey bölgeye doğru gidişi de yine benzer bir olaydır. Eski İstanbul Belediye Başkanı Bedreddin Dalan Haliç'in pisliğini Karadeniz'e bu yolla göndermek istemişti. Hesap tutmadı. Boğazın çıkış noktasına yakın bir bölümde, denizin altında ki büyük bir kaya bölgesine çarpan Haliç'in pisliği 1989 yazında Marmara Deniz'ine geri dönmüştü.

Denizlerin karışmaması TÜBİTAK’ın bu soru üzerine resmi internet sitesinde verdiği kısa ve net cevap: iki denizin birbirine karışmaması mucizesinde karışmama diye bir olay doğru değildir. Cebelitarık Boğazın’nın sadece su yüzeyinden Atlas Okyanusu’ndan Akdeniz’e saniyede 1 milyon metre küpten fazla akış olduğu bilinmektedir. Ana Britannica Ansiklopedisi’ nin “Cebelitarık Boğazı” maddesini işleyen kısmına bakalım (cilt 3, sayfa 426): Boğazda önemli bir su değişimi gerçekleşir. Doğu rüzgarlarınca engellenmez ise boğazın merkezinden doğuya doğru iki kol halinde bir yüzey akıntısı akar. Bu yüzey akıntısı su yüzeyinden yaklaşık 100 m. aşağıda batıya doğru akan daha yoğun, soğuk ve tuzlu bir akıntının üstünde yer alır. Böylelikle boğaz Akdeniz’ in giderek küçülen bir tuz gölüne dönüşmesini önler.

2 denizin birbirine karışmaması mucizesi denizlerin karışmaması Kur'an dan 600 yıl önce biliniyordu. Spilius un Doğa Tarihi notlarında mevcuttur. M.S. 1.yy da yaşayan Spilius, Historie Nature adlı kitabında bu olaydan bahseder. Ama olayın ilginç yanı, Tubitak'ın yaptığı açıklamaya göre Okyanus sularıyla Akdeniz suları birbirine karışıyor. Hatta Okyanus suları Doğu Akdeniz de bile gözükmektedir. iki denizin birbirine karışmaması mucizesi Cousteau bunu görmüş de müslüman olmuş, bu olay tamamen uydurmaca. Bunu iddia eden şahsa şöyle diyiniz “ Bana Cousteau'nun müslüman olduğunu yazan tek bir kaynak getir”. Üstünde durmaya gerek yok. milyon senedir ortalarda gezinen ama orijinali ortada olmayan bir kitaba, ve bilimsel olarak açıklayamadığın, gösteremediğin, kanıtlayamadığın bir ilaha inanıyorsun. Bir tebessümle kenara koyduğum tatlı ve tuzlu deniz mevzusuna geri dönüyorum. Ayette açıkça belirtiliyor ki tatlı ve tuzlu denizin varlığı söz konusu. TATLI ve tuzlu deniz. tatlı deniz okulda zeytinyağıyla suyun karışmadığını öğrendiğimiz gibi, dünyada tatlı denizin bulunmadığını da öğrendik kuran kendi kendini patlatmış durumda. allah tatlı denizden kuranda bahsetmiş ancak ne yazık ki yaratmayı unutmuş umarım farkına varır da bi ara tatlı deniz yaratır. Bizim mucize sever kankalarimiz da sevinir. kuran cok değişti kendini bilmezin biri tatlı denizi oraya sokuşturmuştur, orijinal değil ya, yazivermistir biri. yoksa allah oyle yazar mi hiç. allah tatlı deniz olamayacagini bilmez mi, sonradan eklenti ayettir diye arkadaşınızı teselli edin.

Denize bir borudan akar gibi karışan tatlı suyun özellikleri daha da ilginç ve harikadır. Çünkü suda hayret edilecek özellikler vardır. Kendisi daha ağır olan deniz suyu, kendisinden daha hafif olan tatlı suyu üzerinde taşır. Dolayısıyla tatlı su, deniz suyundan hafif olduğu için deniz suyuna karışmaz ve denizin üzerinde yüzer. (Gaius Plinius Secundus, Naturalis Historiae II, CVI 224) Gaius Plinius Secundus Maior MS 1. yüzyılda yaşamış İtalyan bir Yazar ve Filozoftu. O dönemden kaldığı bahsedilen Naturalis Historiae eserinde, yukarıdaki alıntının var olduğu idda edilmektedir. İddia diyorum çünkü, ateist, deist ve agnostik insanların çoğu, deniz sularının karışmaması olayından bahsederken, mutlaka Plinius'un bu alıntısından da bahsetmektedirler. Açıklaması kuran 'dan önce denizlerin karışmadığı biliniyordu.

Din, yoksulların teslim olması içindir, onların tesellisidir. Karnını doyurma mücadelesi ve korkusu, onun dünyayı anlama çabasını engeller ve kadercileştirir. O yüzden asalak iktidarlar, dini besler. Yoksullaştırdıklarına, dini, yani öteki dünyayı verir; kendisi ise bu dünyanın meyvelerini toplar. İnsanlar daha insani koşullarda yaşadıkça, Tanrı'ya daha az ihtiyaç duyar. Daha iyi eğitim aldıkça, etrafında Tanrı'nın müdahaleleri yerine, doğanın kurallarını ve neden-sonuç ilişkisini keşfeder. Din ile ateizm/agnostisizm arasında iki farklı evren algısı var.

Tek-tanrılı din, evrenin tanrı tarafından yaratılıp tabiat kanun işleyişi kuralları konulduktan sonra içindekilerle birlikte düzenli biçimde varlığını sürdürdüğünü öne sürer. İkinci olarak, dinlerin öngördüğü toplum düzeni de tıpkı evrenin düzeni gibi uyumlu işleyişe dayanır. Birçok dinde tanrı(lar) evreni yarattıktan sonra kenara çekilmeyip, insanlara nasıl yaşamaları gerektiğini bildiren kurallar da koymuşlardır. Bu kuralların namevcudiyeti hâlinde ise toplumu birarada tutan değerler sisteminin çökeceğine ve toplumun çözüleceğine inanılır. Buna mukabil, ateizm/agnostisizm tamamen farklı bir evren ve toplum tasavvuru içerir. Özellikle ateizm, evrenin oluşumunun bir tanrıya bağlı olmadığını savunduğu için, alternatif açıklamalar getirmeye çalışır.

Evrenin ezelden beri var olduğu savı, bu izah girişimlerinden bir tanesidir. Başka bir sav, evrenin "madde"nin gelişmesi ve genişlemesi sayesinde bugünkü hâline ulaştığıdır. Buna göre, maddenin diyalektik gelişim yasası gereğince, milyarlarca yıllık süreç sonunda evren şu anki hâlini almıştır. Toplum tasavvuru da dinlerden farklıdır. Bir ateist, toplumun gelişme yasasını da maddenin gelişimine benzer şekilde açıklayan tarihsel materyalist yaklaşımı benimseyebilir. Yahut bunun yerine kendiliğinden düzen tezini savunabilir.

Kendiliğinden toplum düzeninin merkezî bir akıl tarafından kurulmadığını, keza sosyokültürel normların da yine merkezî bir akıldan neşet etmediğini vurgular. Bunun yerine, binlerce yıllık tarihsel süreç içerisinde her topluluğun kendi normlarını kendiliğinden oluşturduğunu, farklı toplulukların etkileşime girmesiyle birlikte bazı normların yayıldığını ve bazılarının da geçersizleştiğini savunur. Dolayısıyla hiçbir normun evrensel ve genelgeçer olmayıp, tarihsel ve toplumsal bir bağlamda üretildiğini belirtir. dört kadın ile evlenmenin gönül işi olmadığını biliyorsun. 60 yaşında adamın 15 yaşında kızla gönül ilişkisi olmayacağını ve kadınların rızasını bırak düşüncesi bile alınmadan mal satar gibi satıldığını biliyorsun. kuranda temel sorun erkeklerin kadınla üzerinde tahakküm kılmasına olanak vermesi.Hatta bunu sistematikleştirmesi.

1500 yıl önce çöl toplumunda getirilen bu kurallar normal hatta çağına göre devrimci olabilir. Ama yine aynı noktaya geliyoruz. modern zamanlarda kadınların herhangi bir erkeğin koruması ve himayesi altında olmadan da kolaylıkla yaşayabileceğini özellikle batı coğrafyasında çok net görüyoruz. Hatta bu hakimiyetin kadınlar için ölümcül boyutlara ulaşabildiğini de görüyoruz. Atmosferin varolma nedeni siyano bakteriler dir dünya ilk oluşum zamanlarında neredeyse ayda bir göktaşı bombardımanına maruz kalıyordu. Özellikle ilkin ince atmosfere oksijen ve ozon birikmesi sonucu gezegen kendi içindeki bu sebepten dolayı atmosferin oluşumunu sağladı.

✔ gökyüzü yok aslında, gökkubbeli korunmuş tavan gök ifadesi, babil dünya haritası ile örtüşür. enbiya 32, göğü korunmuş tavan yaptık ifadesi babil insanları için doğru idi ama günümüz insanları için yanlış tanım.

✔ kur’an, göğün “tabaka tabaka” sağlam bir bina olarak yapıldığını söyler. onu, üst üste kubbeler şeklinde yükseltilen bir bina olarak düşleyerek, “direkler olmaksızın yükseltilen” ve “yere düşmemesi için allah’ın eliyle tuttuğu” üst üste yedi çatılı bir bina olarak tasvir eder. oysa gök, bir gaz kütlesi dir. dolayısıyla gök, üst üste direksiz duran, allah’ın tuttuğu yedi tabaka olarak tarifi yanlış.

✔ düz dünyada bulutlar, absu ve tiamat karışmayan iki deniz - uzay yıldızlar, guran'da cam fanus
✔ dinlerin kökeni sümerler

✔ harran ovası'nın adem'in yerleştiği bahçe olması iddiası.
✔ allah'ın tahtı - arşı ve allah'ın mekanını havada tutan 8 melek keçi

✔ kuran'da gök cisimleri, kuran'da astronomi hatalari
✔ dinlerde gezegenler.

✔ tahtında oturan allah 'ın mekanı 7 gök 'ün üzerinde kürsi katı ve arş/taht var. insan ve cin toplulukları 2. kat semaya veya üst semaya çıkamazlar. gökler arası geçiş noktaları, kapıları, bucakları muhtemelen varsa da buralar bizim için geçilemez, rahman suresindeki göklerin bucakları tabiri buralar olabilir. insanlık yaratılmadan önce 2.kat semaya çıkabildikleri anlaşılan cinlere de bu kapı sonraları kapatılmıştır.

✔ ayetlerde yüce konsey tabir edilen bir kat dan söylem, kelam çalmaya çalışan cinler olsa da alevli ateş toplarıyla ve delici yıldızlarla yanarlar ve taşlanırlar. işte kıyamet günü bu boyutlar arasındaki gök kapıları, geçiş noktaları açılacak ve allah'ın rahmetiyle nimetlendirilenler üst gök katlarına yani cennetlere çıkabilecek. ayetlerde eni yer ve gökler kadar olan diye tanımlanan cennetler muhtemelen işte bu 2.-6.kat gök katlarında, evrenlerdedir. her kat göğü ve kürsi katını (toplam 8 kat) devasa büyüklükte 8 melek çeker. kıyamet günü ise arşı işte bu toplam 8 melek taşıyacaktır. evrenin 6 aşamada yaratılması konusu ile ilgili ayrıca yer ve göğün altı günde yaratılması.

✔ 8 dağ keçisi melek, tahtında oturan allahı tutarak, düşmesine engel olurlar.
mezmur 10319, taht göklerdedir, mezmurlar 114, efendi tanrı, tahtını göklerde kurdu.
fecr 22, mülk 16,17, hakka 17

✔ yer ve gök altı günde yaratılması, sonra arşa-taht a oturması allahın.

✔ altı gün, evre, devre, safha falan başka bir zaman birimi olsun, farketmez.
1. gün - ışık. 2. gün - deniz ve gökyüzü. 3. gün - yeryüzü ve bitki örtüsü.
4. gün - güneş, ay ve yıldızlar. 5. gün - balıklar ve kuşlar. 6. gün - kara canlıları ve insan.

✔ gök katları kavramı pek çok gelenekte bulunan, beş duyu ile algılanamayan görünmez alemdeki farklı ortamları derecelendirmek üzere kullanılmış bir kavram olup çeşitli din ve mitolojilerde farklı sayılar ile ifade edilmiş.

✔ türk mitolojisinde renkler, gökler.

✔ en eski dünya haritası, imago mundi - babil dünya haritası fırat'ın doğu kıyısında bulundu.

✔ 7 yön 7 ada, babylonian seven islands seven directions
✔ antillia imago mundi
✔ babylonian world map

✔ Historical and Technical Notes on Aqueducts from Prehistoric to Medieval Times

✔ mesopotamia bodies of water, physical features water
winged hero fighting with a lion over a bull. Neo-Babylonian cylinder seal


✔ gökyüzüne çıkış ile ilgili efsaneler. antik mısır'da ölen firavunlara mumyalama işleminin sonunda yapılan ağız açmak seremonisi, kuran'ın bakara 73.ayetine geçirilmiş.

✔ celal şengör "tarihte musa peygamber yok, ibrahim hiç yaşamamış, bunlar masal figürleri, menkıbe tarih anlatıları"

✔ dinler uyanıkların aptalları uyutup soymak için uydurdugu masallardır. Dindar olup kalkınmış tek bir devlet yoktur. Ne mısır tarihinde ne roma tarihinde ne musafan ne isafan bir haber, bir mucize yoktur çünkü bu herifler uydurulmuş