ruh dejavu irade/istenc ra geceye gidis isra13 allahin boyna doladigi kus ba ruh anubis agizdan cikarmasi osirisin yanina ruh ba ceremony mouth opening pharaoh firavun agiz acmak toreni baqara73 suryani ezidi hacci lales

✔ ölmüş firavun cesedine yapılan son mumyalama işlemi, mumyalanmış firavuna ağız açmak seremonisi, bakara 72 ayetine aktarılmış, mitos anlatısından ayete dönüşmüş, dokundurulan et ile dirilen ölü. tıpkı isra13-15. ayetlerinde, allahın boyna doladığı kuş söyleminde olduğu gibi. allahın boyna doladığı kuş isra13-15.ayetleri, antik mısır’ın tanrı thoth ve ba-ruh inancının metafor yordam anlatısının mitosa-ayete dönüşmesi ile sonraki nesil insanlarına aktarılmış ki antik yıllarda bu yordam, yazılı tarihin aktarılma biçimi idi.

✔ opening of the mouth ceremony yazıp aratın bilgisini bulursunuz.

✔ suryanice'nin kuran ayetlerine etkisi.
✔ zümer 6 ayeti bergamalı galen den gelmiş allah dan değil. bergamalı galen kuran mucizeleri icazül kuran. bergamalı galen'in süryaniceye çevrilen gebelik tıp metinleri, anne karnında 3 karanlık zar ayeti olarak zümer 6 kuran'a geçmiş.

✔ manipüle ayet çevirileri
✔ kuran çevirilerine güvenilebilir mi?

✔ kuran ayetleri kaynağı hicaz değil, petra bölgesi olması gerektiği, kuzey mezopotamya tezimle çelişkili görünebilir ama aslında şöyle değil. Çünkü metnin kökenini oluşturan teoloji ve edebiyat aslında arabia petra bölgesi ve beşinci yüzyıl doğu hıristiyanlığı olabilir, fakat bu bölgenin yerleşik arap kavimlerinden bazıları, daha sonra zorunlu göçler neticesinde kuzey mezopotamya bölgesine gönderildi. Beraberinde teolojilerini de götürdüler ama ellerinde pek az yazılı kaynak vardı veya hiç yoktu. 7nc yüzyilda siyasi bir liderlik oluşturup savaştan yorgun düşmüş Sasani egemenlerini tek tek malup ettiler. Bu arada kendi yeni merkezi otoritelerini dini bir formulasyonla ilan etmek zorundaydılar. Bu en doğru Iseviligin kendi Isevilik anlayışı olduğu şeklinde bir ideoloji dir ilk kuran edisyonu buna yönelik dir.

✔ kehf 86'da batan güneş مَغْرِبَ الشَّمْسِ mağribe el şemsi, غروب dan sonrası. güneş balçıkta batıp gece oluştuğunda, güneş duat'a gitmiş olur, yani yör altı dünyasına. akadlarda erşetu, sümerlerde ereş-kigal, yunanlarda hades, misarlarda duat, bunlar yör altına giden güneş sebebiyle yör üstü dünyanın karanlık olduğunu söyler yani gecenin tanımı dır kehf 86. güneş erşetu'ya gider, gittiği yör altında aydınlık-gündüz olur, terk ettiği yör üstünde karanlık-gece olur. mısırda geceleyin güneş-ra, duat içerisinde batıdan doğuya seyahat eder, yasin 38de yazılmış, ve apep ile mücadele eder gece boyunca, yerüstüne ra-güneşi, yani kendisini getirmek için her şafak-fecir vakti, bakara 187de yazılmış fecir-doğan güneş الأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ el esvedi mine el fecri.

✔ kuş (طائر/tair) ve isra 13 ilahiyat erbabı isra 13 ayetindeki taire-hu (onun-kuşu) kelimesini içeren tümceyi, "Her insanın amelini boynuna yükledik veya boynuna taktık, boynuna doladık" minvalinde çevirmişlerdir. Arapça'da kuş طائر tair kelimesinin ebced değeri 211'dir. Tair'in çoğulu tayr طَيْر kuşlar demektir. Çoğul kuşların en meşhuru olarak, bakara 260'da İbrahim'in dirilttiği 4 kuş (erbeaten min et tayri : أَرْبَعَةً مِّنَ الطَّيْرِ) gösterilebilir. Orada 4 kuş ve buradaki kuş, aynı cinstir.

isra 13 : Her insanın amelini (taire-hu, onun-kuşu) boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız.
isra 13'de amel kelimesi yok işte, "Taire-hu" var, "Onun kuşu" anlamına geliyor. Peki ilahiyat erbabının, taire-hu, onun-kuşu kelimesini "onun ameli" anlamına çevirmelerindeki amaç ne? Sebebini kısmi alıntılarla açıklamaya çalışacağım. isra 13;

külle insanin : her insanın
elzemna-hu : onu bağladık, astık
taire-hu : onun kuşu, onun ameli
fi unukı-hi : onun boynuna

tairi-hu "onun kuşu" çevirisini yaparken bazı mealciler kuş tabirini kullanmışlardır. Peki niçin insanın ölümünde, insanın kıyametinde, yargılanmasıyla ilgili kuştan bahsedilmektedir? İşte bunun sebebi, eski Mısır inancında, ölümünden sonra insan ruhunun, ağzından kuş şeklinde çıkmasıdır. Eski Mısırlılara göre ölümden sonra ruh, ölenin ağızdan kuş şeklinde çıkardı ve eski Mısırlıların kuş başlı katip tanrısı Thoth, ölen kişiyle, ölümünün sonrasında doğrudan ilgilenirdi. Kuş başlı katip Tanrı Thoth, elinde bir kalemle herşeyi parşömenlere yazar şekilde, Eski Mısırlıların çizimlerinde ibiş kuşu başıyla resmedilmiştir. Katip tanrı Thoth, ölen kişinin kalbinin teraziye koyulması sırasında orada yer alarak yaşananları kayda geçirirdi. Thot her gece yolculuk yapardı. Güneş tanrısı Ra, her gece Duat'a (öbür dünya) geçmek için bir saltanat kayığı ile yolculuğa çıkardı. Thot’un eşi olan Tanrıça Maat, kaosa karşı düzenin sağlayıcısı olarak kayığın gideceği yolu belirlerdi. Gece ve gündüz şeklinde devam eden bu yolculukta eşi Maat gibi Thoth’da Ra’nın kayığında yer alırdı.

Kuş başlı Tanrı Thoth’un gece ve gündüzle bağlantısına değindikten sonra isra 12'ye bakalım; "Geceyi ve gündüzü 2 alamet yaptık. Yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gece alametini giderip gündüz alametini aydınlatıcı kıldık".

Tanrı Thoth’un ölülerin yargılanışına göre her ölüye ait kalp tartılma olayı vardı ve bu Tanrıça Maat’ın hakikat salonunda gerçekleşir idi. Tanrı Anubis mahşer günü ruhu terazide tartan tanrıydı. Terazisinde ölünün ruhunu temsil eden kalbi ile Adaletin tanrıçası Maat'ın tüyünü tartar, iyi birinin kalbi, Maat'ın tüyüne karşı hafif gelir ve ölünün ruhunu gökyüzüne bir daha doğması için gönderirdi. Eğer kötülük yapmış biri ise Maat'ın tüyü hafif gelir, ölünün ruhunu temsil eden kalp ağır gelir ve o kişinin ruhu yeraltı ülkesine yılanlara gönderilirdi. Bu da sonsuz azap demekti.

ölünün kalp tartılma ve yargılanma sahnesini gösteren Mısır çizimlerinde Tanrı Thoth, elindeki kalemi ve kağıdıyla olup bitenleri kayda geçirir bir vaziyette gösterilirdi. Eski Mısırlılara göre ölümden sonra ruh ağızdan bir kuş şeklinde çıkardı. Bunun için çakal başlı Tanrı Anubis, elindeki aletle ölünün ağzını açar, bu sayede ölünün ruhu rahatça gidip gelirdi. İnsan başlı bir kuş olarak takdim edilen Ba (ruh) sayesinde ölü aynı zamanda sonsuz boşlukta serbestçe yer değiştirebilirdi. ahitete giden ruhun yani Ba’nın bazı törenler sayesinde geri geleceği düşünüldüğünden ölünün uzuvları tekrar hareket kabiliyeti kazansınlar diye, mezara koymadan evvel rahip ölünün ağzını açardı. Yukardaki terazi resminde göründüğü gibi ölen kişinin yargılanmasıyla ilgili çizimlerde Ba da Thoth gibi orada bulunurdu.

Thoth’un Ra’nın kayığında yapmış olduğu yolculuk gibi Ba’nın anlatımlarında da gece-gündüz dönüşümüne değinilmektedir. Antik Mısır cenazelerinde okunan metinleri içeren ve “Günden Dışarı Giden (Ra nu pert em hru) adlı kitaptaki temel kavramlara ilişkin şu bilgiler verilmektedir: “Güne çıkmak : ölü için amaç gündür, çünkü gece düşmandır, bu nedenle Ba gündüz güneşini takip ederek onun ışığında yaşamakta, isteği her şekle girerek doğudan batıya yol almaktadır; burada önemli olan her gün yeni bir doğum ve yeniden canlanmanın vurgulanmasıdır. Gece ise Ba, batıdan doğuya alt dünyayı kat etmektedir. Eski Mısır lisanında mnj harfleri yani ölmek, ölümsüzlük kıyısına çıkmak ile aynı vurgulamayı vermekteydi. Eski Mısır'da hayat, öbür dünyada da devam ettiğine göre, günden çıkmak yalnız bu dünya sınırları içinde yaşama mecburiyetinden kurtulmayı ve yaşamı, artık zaman ve mekan sınır olmayan bir varlıkta sürdürmeyi belirtiyordu". Thot 'u anlatırken söylediğim gibi Eski Mısırlılara göre ölen kişinin yargılanması öbür tarafta kurulacak olan bir terazi aracılığıyla yapılacak ve ölen kişinin kalbi 42 öğüdü bulunan Adalet Tanrıçası Maat ’ın tüyü ile tartılacak.

isra 14: Kim dalalette ise sorumluluğu kendi üzerinde olarak dalalette kalır. Ağırlık taşıyan bir kimse, bir başkasının ağırlığını taşımaz.
Ayette terazinin kefesine konacakmış gibi ağırlıklardan bahsedilmektedir. Ölüm sonrası bir terazinin kurulacağı ise Kuran’daki diğer ayetlerde açıkça geçer. Örneğin "Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız" enbiya 47. kur'an'da amel sözcüğü ile kuş\tair sözüğünü değiş bakalım ne olacak? örneğin ali-imran 136 nın amel sözcüğünü al, tair sözcüğünü ver, ecru el-amilin : ecru et-tair.

allahın boyna doladığı kuş isra13-15.ayetleri, antik mısır’ın tanrı thoth ve ba-ruh inancının metafor yordam anlatısının mitosa-ayete dönüşmesi ile sonraki nesil insanlarına aktarılmış ki antik yıllarda bu yordam, yazılı tarihin aktarılma biçimi idi. gece&gündüz - kuş - ölüm - kitap - terazi - ağırlık gibi kavramlar ile aslında benzer şeylerin anlatıldığını söyleyebiliriz, böylelikle isra 13. ayetinde neden kuştan bahsedildiği daha da anlaşılır olmakta dır.

Eski Mısırlılara göre bilgeliğin kaynağı kalp idi ve ruh kalp'de yer alırdı. Terazi kefesindeki kalp ağır basarsa, Ammit adındaki Kalp yiyici iblis, kalbi yiyerek insana ait ruhu da sonsuza kadar yok ederdi. İblis Ammit'in ağzı timsah ağzıydı yani çenesi güçlüydü. Timsahlar çeneleri en güçlü hayvanlardır. Bu sayede hızlıca yerdi bir kalbi. Kalp yiyici Ammit bütün olarak 3 hayvandan oluşurdu. Yarı timsah, yarı aslan ve yarı yılan. Daha doğrusu, baş tarafı timsah, orta kısmı aslan ve kuyruk kısmı yılan şeklinde bir canavardı Ammit.

✔ allahın KUŞUN BOYNUNA DOLANMASI allahın kuş طائر tair demesinde amaç
✔ allahın boyna doladığı kuş طائر tair
✔ allahın boyna doladığı kuş طائر tair ateistplatform
✔ turandursun : allahın boyna doladığı tair kuş.

✔ stories from the bible. evreni bir yaratıcı yaratmış olabilir. yaratıcı olsa bile mükemmel, her şeye gücü yeten bir Tanrı olamaz yani bu evren biri tarafından yaratıldıysa bile bu yaratıcı tapılacak bir tanrı veya medet umulacak bir kurtarıcı değil. big Bang'in biri tarafından yapılıp yapılmaması veya bu gücün bir başkasına ait olup olmaması din tartışmasının odaklandığı bir nokta değil. Bilim adamları zaten sadece bu olayın nasıl geliştiğiyle ilgili fikir sahibi, elimizdeki imkanlar arttıkça yeni öğrenilenlerle belki bir açıklaması yapılır. evrenin belirli bir oran veya düzende oluşmadığını anlatmak için bunu kullanıyorlar. Onun dışında bunu kimin yaptığının bir önemi yok, bunu yapan kişi zaten tanrı olamaz.

✔ us'a mantık'a uygun gördüğün şeyler, akla uygun değil. sen o şeyleri hep gördüğün için akla uygun sanıyorsun çünkü biz doğa yasalarına alıştık. Bir cisimi havaya attığında yere düşmesi çok normaldir, çünkü doğduğumuz andan itibaren hep böyle gördük ve bunun akla uygun olduğunu sanıyoruz, halbuki olay tam tersi, olayı hep gördüğümüz için akla uyduruyoruz. Ben doğa yasalarına alıştığımız için böyle davrandığımızı düşünüyorum. insanlığa yararı dokunmuş hiçbir zararı olmamış ama sırf inanmıyor diye cehenneme girecek olması insanların açıkcası benim vicdanıma sığmıyor koskoca Allahın yaptığı sınav bu mu diyorum? ilahi kudretin akla aykırı bu şekilde bir tavrı var mı? İlahi kudretin tavrını bilmek olanaklı değildir. Yakacam dedi diyelim. Gidip güneşi tepemize dikse veya mitokondride enerji salınımı yapsa yine yakmış olur.

✔ bergamalı galen'in süryaniceye çevrilen gebelik tıp metinleri, anne karnında 3 karanlık zar ayeti olarak zümer 6 kuran'a geçmiş. zümer 6 ayeti bergamalı galen den gelmiş allah dan değil.

✔ What is the nature of unknowns? Three known unknowns.
✔ What we don't know of Philosophy.
✔ Epistemology is the study of knowledge.

islam ümit ve korkunun ürünü, cahil olanlara evrende bilinemeyenlerin doğasının ütopik açıklamasıdır. Bilinmeyenler arasında herbirinden biri bilindikçe tanrı kurgusu geri kaçar, tanrı ihtişamı uzaklaşır. Dinlerin gökyüzünden bahsetmeleri yeryüzünü sömürmek içindir. Ölüm varsa ben yokum, ben varsam ölüm yok demiş Epikür. Aslolan bu ama sindirmesi o kadar kolay değil. Bu mottoyu benimseyip içselleştirmek geriye doğru meşakkatli bir iç yolculuk gerektiriyor. If a little is not enough for you, nothing is. Baudlearie'in, "Azar azar yapılanın dışında hiçbir şey yapılamaz." sözüyle birleştiler kafamda; basitleşmek karmaşadan çok daha zor ve değerli geliyor bana. Pascal'ın "I would have written a shorter letter, but I did not have the time" diye belirttiği gibi. rasyonel yanımızla bunu kavrayabiliriz ama içselleştirip duygularımıza yedirmek zor ve meşakkatli bir iş.

Son kertede bizler birer duygu (içgüdü) makineleriyiz, mantık devrelerimizin olması maalesef bu gerçeği değiştirmiyor. Mantık devreleri de içgüdülere hizmet etmek için var. Ideoloji dedigin sey cikarlar birligidir. Cikarlari ayni yola cikan, ayni amac etrafinda toplananlar farkinda olmadan bir ideoloji icin calismis olurlar. Futbolcudan daha fazla, takımını tutan adam, takımın tüzel kişiliğinde unutulmazdır. ideolojik fanatizm, karakter olarak gelişememiş kişilik yapılarının, ideolojilerini ön planda tutarak yaşama bağlı kalmakta ve bununla kendini üstün görmektedirler. milliyetçilikte aynen öyle.

ideolojileri ve milliyetçilikleri ellerinden alınsa, suyu çekilmiş ırmak gibi olurlar. inançlar tarih boyunca birbirinden etkilenmemiş mi? Hepsinde belki insan aklının ürünü var belki de yok. Kesin bir şey yok. Ama çoğunda ortak geçen bir yaratıcı, öteki bir dünya var. Bunlar zaten insanlara göre birer inanç. Ama bu inançların olması doğruluklarını desteklemez. Bir doğruluğu desteklemesi için bir kanıt olması gerekmez mi? Kim gelmiş öteki dünyadan? Kim geri gelmiş ki? Nereden bilebiliriz sonraki dünya olduğunu? Kimse bilmiyor ki. O zaman bırakın bunlar inanç kalsın. güzel bir dünyamız var ama evrene baktığımızda dünyamız incir çekirdeğinden daha ufak bir pozisyonda kalıyor. Koskoca evrende milyarlarca galaksi, gezegen, yıldız vs vs var.

düşünün böyle bir evrenin yaratıcısısınız. Umrunuzda olan tek şey dünyadaki insanların size ibadet etmesi mi olurdu? Bütün yaşam bunun üzerine mi kurulu? Bunları sorgulamamız gerekli. Bu yaşlı dünyada birçok kişinin elinin değdiği kitaplara ibadet eden insanlar, daha doğru olup olmadığını bilmeden, körü körüne inanç sergiliyorlar. Yargılamadan. Siz düşünüp, yargılıyorsunuz. Biraz daha genişletin çerçevenizi. Tek bir yaratan olduğunu düşünüyoruz ama dünyada bu 1500 tane din ve değişik tanrı adları niçin var? Dinler ümit ve korkunun ürünüdürler, cahil olana bilinemeyenin doğasının ütopik açıklamasıdır. Bilinmeyenler arasında herbirinden biri bilindikçe tanrı kurgusu geri kaçar, Tanrıların insan yapımı ihtişamı uzaklaşır. Dinlerin gökyüzünden bahsetmeleri yeryüzünü sömürmek içindir.

Tanrı olsam yaratmazdım. hangi din olduğu önemli olmaksızın tüm dini kaynaklarda tanrı kibirini görüyoruz. eminim ki o da yaratmazdı. tanrı yarattığı evreni açıklıyor evet. ama en büyük benim, kaderiniz benim elimde, bana tapacaksınız, bana ibadet edeceksiniz, etmezseniz cehennemin bilmem kaçıncı katında yanacaksınız diyorsa bu kibirdir. en başta cennet ve cehennem bu kibirin ürünüdür. sosyolojik olarak zaten iki tane tanrı var bir gerçekte var olan tanrı birde bizim yarattigimiz tanrı? islamcıların cariye ile ilişkiye tecavüz diyemeyip zina demesi hangi vicdana sığar. islamcılığı uygulayanın kim olduğu önemli burada.

islam + lümpen halk = yozlaşmış islam.
islam + elit kimseler = insancıl evrensel islam.

malzemeyi kimin kullandığına bağlı. 1960larda istanbula göç başladığından beri halk lümpenleşmeye başladı, islami değerler de buna bağlı olarak çöp oldu. mesela islamcı dediğimiz kişi kuranın bütün surelerine hakim olmadan islamcılık yapmamalı ama kendi fikirlerine uygun gördüğü bir cemiyet bulup o doğrultuda renk değiştirebiliyor kuranın ne dediğine bakmadan. böyle durumlarda önemli olan şey enstrümanı kullanacak olan halktır. halk bizdeki gibi olunca eline ne verirsen onu paçozlaştırır. kuranı Turkçe okumaya baslayinca Kuran'ı sacmaliklarının farkina varılır. Turan Dursun, Arapça'nın eski halini de yeni halini de gayet iyi bilirdi. Türkçe okumasıyla alakası yok. Kendisi zaten aklı başında, sorgulayan bir adamdır. Cahil bir imam olarak ortaya çıkmamıştır. Türkçe okuyana kadar bir aydınlanma yaşamadığı anlamı çıkıyor. Bu doğru değil. Turan Dursun, İslam'ı kendi kaynaklarından kendi öz dilinde okuyarak geldiği noktaya varmıştır. Daha sonra bunları Türkçe olarak paylaşmıştır. Yoksa Türkçe okuyana kadar anlamamıştır gibi bir durum söz konusu değil. Zaten kitaplarını okursanız bunu çok rahatlıkla görebilirsiniz Hintçe ile İngilizce aynı kökenden geliyorsa efsaneleri neden birbirinden etkilenemesin, ilişki kuramasınlar?

✔ Hz Ömer, Peygamberin kabrindeki toprağı gören cehenneme gitmez demiş hemde Ömer yemin ederek söylemiş, Allah Paygamberimizi çok seviyormuş o seepten. Bu sözleri söyleyen ve bunlara inanan herkes kuranı inkar etmiş oluyor aslında.

Kılmadığın her namaz için cehennemde kızgın bir levha üzerinde namaz kılma, kaynamış sular içerek tüm iç organlarını eritme vs tarzı işkence çeşitleri seni bulanıma sokmuyor mu? ortada çelişkiler var. yaratıcının kelamı olduğu iddia edilen bir kitapta bu tarz basit çelişkilerin olması onun insan ürünü olduğunu kanıtlar. diğer dinleri bilmem de, kuranda baya çelişki var. tanrının varlıgıyla ilgili ise dinlerin tanımladıgı bir tanrının var oldugunu düşünmüyorum. çünkü tanrıyı tanımlarken tamamen insanlara hitap eden cümlelerle tanımlıyorlar. varlık, yaratmak kelimeleri tamamen insanlara hitap ediyor. insanlar kendilerinden yola çıkarak bir tanrı tanımı yapıyorlar ama yetersiz, yok olmanın oluşturduğu korku dinleri doğmasına sebeb oldu. eski mısır öncesinden beri süregelen ölümden sonraki hayat olgusunun sebebi bu.

insan denen canlı gen itibariyle bencildir, tüm varlıkların öldükten sonra (kedinin köpeğin balığın çiçeğin) yok olacağını kabul eder ama iş kendisine gelince kabul edemez. Yaptığım iyilikler boşa mı gitti veya bana yapılan haksızlıkların bir cezası olmayacak mı sorularına kendini avutmak için karma - reenkarnasyon veya cennet cehennem inanışlarına sarılıyor insan dnasına %95 ve üstü benzerlik gösteren canlı türleri var yani bu %5 için mi onlar toz olacak, insan sonsuza dek yaşayacak. 307 milyon yıl önce yağmur ormanlarının çöküşü, erken kara omurgalılarının evrimini etkiledi. Sürüngenler, kuşlar ve memelilerin ortaya çıkmasında ve bu grupların permiyen döneminde ve sonrasında kara omurgalılarının baskın grupları haline gelmesinde yağmur ormanlarının çöküşü amniyotların yolunun açılmasında kritik idi.

✔ Hayatta hakiki mürşit ilim dir ifadesi kimin için söylendi?
✔ Meral akşener'in evinin basılması gösterdi ki Kainatta DÜZEN yok KARMAŞA var.

✔ ölü şeyh'in parmaklarını emen tarikatçılar, şeyh Şerafettin Dağıstani hazretleri vefat ettiği zaman Şeyh Abdullah Dağıstani, onu yıkıyordu. Yıkayıp onu kefenledikten sonra ellerinden su fışkırmaya başladı. Şeyh Şerafettin hazretlerinin ellerinden parmaklarından su fışkırmaya başlayınca, onu yıkamakla görevli orada bulunan zatların hepsi, yapışmışlar Şeyh Şerafettin'in ellerine, o ellerinden fışkıran suyu içmişler. Şeyh Şerafettin Dağıstani öldükten sonra cereyan ediyor bu olay.

şeyhleri şerafeddinin parmaklarını emen tarikatçılar diyorki Hz Muhammd peygamberimiz dünyada ellerinden nasıl sular fışkırtmışsa Şeyh Şerafettin'in de aynı o şekil ellerinden su gelmeye, su akmaya başlayınca, hemen oradaki zatlar da "Büyük evliyadır Şerafettin Dağıstani, birazcık bereketlenelim ondan" diyerek Şeyh Şerafettin'in eline yapışmışlar ve parmaklarından çıkan o suları içmişler. Ölü Şeyh'in parmaklarını emen müslüman hiç iğrenir mi?

✔ Nazar ayeti Kalem 51'i doğrulamak. Müslümanlar, Kalem 51nc ayeti doğrulamak için nazarın gerçek olduğunu kanıtlamaya uğraşırlarken gavur oğlu gavurlar, sakatlığa çare olacak, beyin ile komuta edilen biyonik ayak geliştirdiler. Ateist olmadan önce bir düşün; Demir yığını uçak, Antonov 225 Mriya, 615 ton kalkış ağırlığıyla havada ipsiz nasıl asılı kalıyor! Hangi ilahiyat tecelli ettiriyor? bahane değil.

✔ Gavur ülkeler müslümanlara siyasi ve ekonomik boykot uygulasalar birkaç yıl ve islamın tüm dogma kültürüyle ve ayetleriyle tüm müslümanlar başbaşa kalsalar, nazar ayeti Kalem 51 veya kur'an'ın 6666 ayetinden herhangi biri, islam toplumlarının karınlarını doyurmaya çare olamayacaktır. Evliya kerametleri sayesinde islam ülkeleri huzur içerisinde yaşıyorlar. Dünyada bilimsel gelişmelere öncülük ederek kendi ülkelerinde refah seviyesini artırdıkları gibi, islamdan uzak yaşadıkları için toplumsal sıkıntılara düşen batılı ülkelere de, özgürlükleri çerçevesinde huzurlu yaşam olanağı sunuyorlar. Bugün huzur islamda söyleminin gerçekliğine erişmişsek, hep evliyaların hürmetine erişmişizdir. İşte O evliyalardan birisi Şeyh Şerafettin Dağıstani hazretleridir.

✔ Şakk-ı Kamer Hadisesindeki Tutarsızlıklar
✔ islama yabanci kelimeler nasil girdi?
✔ Kabe'deki Putların Kırılması

✔ Pagan bedeviler kendi dinlerine Din al-Aba i-ka yani Ataların dini derlerdi. Kâbe ve Mekke`nin içini putlardan temizlediği gibi, şehrin etrafındaki putları da yok etmek istiyordu.

Hâlid bin Velid`i otuz kişilik bir birlikle Nahle mevkiinde bulunan Uzzâ putunu yıkıp parçalamaya gönderdi. Kureyş yanında en büyük put sayılan Uzzâ`yı Hz. Hâlid emir gereği gidip yıktı.

Müşellel adındaki dağın tepesinde bulunan Menât putunu yıkmak için de Sa`d bin Zeyd el-Eşhel`i gönderdi. Menât; Evs ve Hazreç kabilelerinin putu idi. Emri alan Sa`d bin Zeyd beraberindeki Müslümanlarla giderek Menât`ı yıkıp geri döndü.

Süva Mekke`ye üç mil uzaklıkta bir yerde bulunuyordu. Kinâneoğulları, Hüzeyliler ve Müzeynelerin bu putunu yıkmak için Resûl-i Ekrem, Amr bin Âs Hazretlerini gönderdi. Amr, verilen vazifeyi yerine getirerek Mekke`ye geri döndü.

hiç görmediğiniz, varlığına dair belgeler olmadığı halde nasıl hayali varlığa (varlığı yokluğu belli olmayan) bağlanıyorsunuz ve bu uğurda insan bile öldürebiliyorsunuz? mantığın realitesine aykırı bu. kutsallık derecesine yükselterek siz gibi düşünmeyenleri de düşman ilan ederek cihad adı altında başkasının hak ve hukukuna tecavüz edebiliyorsunuz? imanın olduğu yerde mantık hükmünü yitirir. İman ile insanları yargılayamazsınız, çünkü yargı, mantık düzleminde gerçekleşir. Kısaca böylesi bir kaostan hareketle hangi saygıdan bahsediyorsunuz
1- Saygı duymak, kabullenip ses çıkarmamak mı?
2- Saygı, kabullenmeyip ama yine de ses çıkarmamak mı?
3- Saygı, fikir beyanında bulunmamak mı?

saygı, benimsemediğim bir şeyi zorla kabul edip ses çıkaramamak ise, ben saygı duymuyorum, saygı, kabullenmeyip ve buna rağmen tehditlerle susturulmak ise, saygı duymuyorum, saygı, bana saygısız boyutla yaklaşan bir şeyi kabullenmeyip, bu yanlış şeyleri de insanlara duyurup onların hiç olmazsa mantıklı yaşamalarını sağlamak için mücadele ederek fikir beyanında bulunmaksa zaten saygı duyuyorum lâkin saygı, fikir beyanında bulunmamaksa, buna da saygı duymam, yanlış şeyleri insanlara duyurmak ile saygısız oluyorsak, o halde iman ettiğiniz kaynakları, mantık perspektifinde değerlendirin. Bunun için de imanınız elden gidecektir. Çünkü iman ve idrak apayrı şeyler ve asla yoldaş iki kavram değildir. Taban tabana zıt kavramlardır.

✔ sümerler ve Muazzez İlmiye Cıg. sümerliler denmeli diyor sümerler değil.

✔ arap müslüman kız "cesetlerinizi gazze'de ezeceğiz inşallah" dedi.

✔ "vallahi filistin'i kurtaracağız vallahi şükür namazını aksa da kılacağız, lanetli siyonist cesetlerinizi gazze'de ezeceğiz" 10 yaşındaki şu çocuklara kin aşılayan islam sağlıklı insanların inanmalarını gerektiren bir din olamaz. toplum için tehlikeli olan, inançsızlık değil, islam inancıdır tehlikeli.

✔ ebubekir'in reddiye savaşları gerçekleştirmesi islamın siyaset destekli büyümesini sağladı. muhammed ölünce cesedinin kokması müslümanlar arasında kuşkulanma meydana getirdi ve buna arap kabilelerin ebubekir'e vergi-zekat ödemek istememeleri de eklenince mazeret büyüdü. muhammed tıpkı tayyip erdoğan gibi milis halk desteği sağladığı için ve kalabalık halkı istediği zaman kendi uğrunda ölüme sürebildiği için arap kabile reisleri sağlığında muhammed'e karşı çıkamamışlardı. muhammed'in kuzeni ebu süfyan'ın mekke fethi sırasında korkudan müslüman olması gibi, muhammed'in medine'de ümmetini kalabalıklaştırması sayesinde kazandığı milis kuvvetin verdiği gözdağı, islamın siyasi ayağını oluşturmuştu ki tayyip erdoğan'ın 2002 - 2008 yılları arasındaki ılımlı - hoşgörülü tavrına benzetiyorum ben muhammed'in hicret sonrası ilk yıllarını.