quran anlasilir turkce mucize rumi galebet gulubet 19cu edip cinci hoca ezan camilerde paratoner duayi siler azraili dovmek kurak nehirden su akitmak keramet ucan adam sabri testis sperm ve yumurta atimi

✔ 1. arapçada olmayan türkçede (miş’li geçmiş) zaman kipi, ayetleri anlamayı kolaylaştırıyor. miş’li geçmiş zaman kipi arapça’da bulunmaz ancak siyaktan ve muhtevadan çıkarılabilir. türkçe’de, bu manayı ifade eden başlı başına bir zaman kipi mevcut. gereği gibi kullanmak Türk okuyucular için oldukça cazip gelecek, bu sayede Kur’an’ın ihtiva ettiği bir kısım manalara daha mükemmel şekilde nüfuz etme imkanı bulacaklardır. Çoğu defa kullanılan bu imkanın bazen kullanılmadığını görmekteyiz.

Taha 71: firavun dedi "size izin vermeden o’na iman mı ettiniz? Şüphesiz ki o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Halbuki Fir’avun, bu bilgiye müşahedesine dayanarak ulaşmış değildi. Bilakis neticenin ortaya çıkmasından sonra zan ve tahmini ile bu sonucu çıkarmıştı. Türkçe’mizde, kişinin görmediği veya kendisince kesin olmayan bir durumu, mi’şli geçmiş zaman kipi ile ifade etmek daha uygun olur. Mesela şöyle ifade edilebilir: “Ya Fir’avun, “Benden izin çıkmadan ona inandınız ha! Demek ki size sihri öğreten ustanız oymuş

Kehf 63: (Uşağı): “Gördün mü dedi, Kayaya sığındığımız vakit balığı unuttum. Oysa musa nın yardımcısı, bilinçli bir tarzda balık konusunu unutmuş değildi. Bu manayı, Türkçe’deki miş’li geçmiş zaman kipi, daha net ve sıradan bir okuyucunun bile hemen fark edeceği bir tarzda gösterme imkanı vermektedir. dolayısıyla şöyle ifade etmek daha münasip olur: “Gördün mü? dedi, o kayanın yanında mola verdiğimizde balığı unutmuşum. Burada ayrıca şunu da belirtelim ki; ayette geçen kaya, muayyen bir kaya olduğu için Türkçe’ye çevirirken “o” işaret sıfatını ilave etmek gerekir, aksi halde konu muğlak kalır.

Yusuf 17: “Yusuf’u eşyamızın yanında bırakmıştık Bir kurt onu yedi. Kurd'un onu yediğini onlar görmediklerine göre Türkçe’de bu durumun, görülen (di’li geçmiş) yerine, rivayet edilen (miş’li geçmiş) kipi kullanılarak ifade edilmesi daha güzel olur: döndük ki o’nu kurt yemiş!

Yusuf 81: “Ey babamız Şüphesiz oğlun hırsızlık etti. Halbuki onlar, o kardeşlerinin hırsızlık ettiğini görmedikleri gibi onun hırsızlık ettiğini kesin bir şekilde de öğrenmiş de değillerdi. Dolayısıyla bu durumu Türkçe’de, miş’li geçmiş zaman kipi ile şöyle ifade etmek daha uygun olur: “Sevgili babamız (Biz farkına varmadan) inan ki oğlun hırsızlık etmiş

Şuara 96-97: “Orada putlarıyla çekişerek: “Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik” Oysa: “vallahi biz bes belli bir sapıklık içinde imişiz, demek daha uygun olurdu. zira onlar bile bile bilinçli olarak sapıklığa girmiş değillerdi. Ahirette yaptıklarının sapıklık olduğunu anlamışlardı. Bu durumda: “meğer sapıklıkta imişiz!” diye ifade etmek daha münasip olur.
2. Mazi-Muzari İkilemi:
Nahl 1: “Allah’ın emri geldi. Artık onu vaktinden evvel istemeyin.
“Allah’ın buyruğu gelecektir.
“Allah’ın emri gelmiştir.
“Allah’ın emri geldi. onunla yüz yüze gelmekte acele etmeyin.
“Allah’ın emrini gelmiş bilin.
ayet'de bu fiil “eta amrullah” şeklinde.

bazı meal yazarlarının mazi fiili ile çevirmeleri asıl lafza uygun olma endişesinden ileri gelmiştir. Bazıları ise gelecek zaman kullanırken, mana ve maksadı gözetmişlerdir. bu ayette Allah’ın emrinden maksat, kıyamettir. Demek ki Kur’an-ı Kerim her iki fiil ile de ifade edilebilecek bir intiba vermek istemekte yani gelecekte gerçekleşecek bir hadisenin zamanının müphem olması sebebiyle, yakında olabileceği intibaını da vermek istemektedir. İşte bu gayeyi ifade edecek altın bir fırsat Türkçe’mizde mevcut. Bunu kullanmak, en alimden en amiye kadar herkesin bu maksadı bir anda ve pek beliğ bir şekilde anlamaları sağlanabilir. O da şöyle çevirmekle olur: “Allah’ın emri ha geldi, ha gelecek. bu kullanılış, şimdiki ve  gelecek zamanı bir arada bulundurmakta.

3. Geniş Zaman : hicr 23: “Biz hepsinin varisleriyiz" bunun yerine geniş zaman kullanarak mesela:” Doğrusu dirilten ve öldüren biziz; hepsinin gerisinde de biz kalırız.”[18] veya: “Hepsinden sonraya kalacak olan baki Biziz denilebilir.
isra 84: “O halde kimin daha doğru yolda olduğunu Rabbiniz daha iyi bilicidir. Yerine “Rabbiniz kimin en doğru yolda olduğunu bilir veya halde yolca daha doğru yolda olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir.” veyahut: “Kimin daha isabetli olduğunu ise asıl Rabbiniz bilir.
şuara 39: “Ve insanlara: siz de toplanıcılar mısınız?” denildi.

insanlara siz de toplanır mısınız denildi. insanlara da toplanmış mısınız denildi. bu kelimeyi geniş zaman ile çevirmek daha uygun olur. Hatta burada asıl maksat, bu işi derhal yapmaları için bir teşvik olduğundan, şöyle çevirmek daha isabetli olabilir: “Halka da: “Haydi ne duruyorsunuz, siz de toplansanıza!” denildi.[27]
enbiya 81: “Biz her şeyi bilenleriz.”[28] “Biz her şeyi biliriz” [29] demek daha tercihe şayandır.

4. Mahzuf Fiiller : bakara 213: “Bütün insanlar bir tek ümmet teşkil ediyorlardı. Aralarında ihtilaf başlayınca Allah onlara peygamberler gönderdi”[30]. Bu mealde, ayetin aslında mahzuf olan ve çizilen kısım belirtilmiştir. Karine ve diğer kesin bilgiler ile malum olan mahzuf fiil konulmayınca cümlede bir boşluk hasıl olmaktadır. Mesela "insanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah peygamberleri (…) gönderdi mealinde bu mana boşluğu bulunmaktadır.

Kehf 54: “Biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misal ve öğüdü farklı üsluplarla tekrar tekrar ifade ettik. Fakat bir çoğu bunları anlamadı. Zira bütün varlıklar için de tartışmaya en düşkün olan varlık, insandır. burada altı çizili cümle mahzuf 'dur fakat ayetin siyakında zımnen mevcut. O kısım konulmayınca şu mealde olduğu gibi boşluk ve kopukluk meydana çıkmakta: "hakikaten Kur’an’da insanlar için her türlü misali sayıp dökmüşüz fakat tartışmaya çok düşkün varlık insandır. fakat ile başlayan cümle boşlukta kalmakta,öncesi ile olan uyumsuzluk ve aykırılığın sebebi anlaşılmamakta.

şuara 173: üzerlerine taş yağmuru yağdırdık. bak azapla korkutulanların yağmuru ne kötüdür, Oysa, Burada mahzuf olup Türkçe’de genellikle “sorma!” şeklinde açıkça ifade edilen fiili kullanmakla kast edilen anlam daha açık bir şekilde verilebilir. üzerlerine öyle helak eden bir yağmur yağdırdık ki sorma! Uyarılanların başına yağan musibet ne fena idi

5. Zaman Uyuşmazlığı : şuara 173: “Üzerlerine taş yağmuru yağdırdık.İşte bak, azapla korkutulanların yağmuru ne kötüdür!”[36] Burada zaman uyumunu sağlamak için cümlenin sonunu “ne kötü oldu” diye bitirmek gerekir idi.

Kehf 47: “O kıyamet gününü hatırla ki dağları yürüteceğiz ve arzı çırılçıplak göreceksin. İnsanları hesap yerine toplamışız da onlardan hiçbir kimse bırakmamışız.
burada “göreceksin” ile “bırakmamışız” arasında zaman uyumu bulunmamaktadır. Diğer taraftan “hatırlamak” kişinin bizzat kendi başından  geçen veya geçmiş zamandaki  olaylar hakkında kullanılır. İnsanın, istikbalde meydana gelecek kıyameti hatırlaması Türkçe  kullanılış bakımından müphem kalmaktadır. Bunun yerine şöyle demek daha uygun olur:”Gün gelir, dağları yürütürüz, yerin dümdüz hale geldiğini görürsün. İşte bütün insanları mahşer meydanında topladık; eksik bıraktığımız bir tek kişi bile kalmadı.

Bakara 34: “Onu hatırla ki meleklere: “Adem’e (hürmet olarak) secde edin” demiştik de bütün melekler secde etmişlerdi”[39] Bunun yerine şöyle demek daha uygun olur. O vakit meleklere: “Adem (e hürmet) için secde edin!” dedik. iblis dışındaki bütün melekler secde ettiler, İblis bunu yapmadı, kibirine yediremedi ve kafirlerden oldu.”[40]

mümin 47: hatırla o vaktı ki ateşte birbirleri ile çekişirlerken zayıf olanlar büyüklük taslayanlara şöyle diyecekler. Bunun yerine şöyle demek daha uygun olur. “Ateşin içinde birbirleri ile tartışırlarken zayıflar, dünyada büyüklük taslayanlara: “Biz bunca zaman size tabi olduk, bari ateş azabının bir kısmını olsun kaldırabilir misiniz.?” (…)derler.”[42]

6. ism-i failler : arapçada çok yerde ism-i fail sigasıyla irad edilen hususlar, Türkçeye geniş zaman kipiyle çevrilebilir. Zaten Arapçada ism-i failin muzari (şimdiki veya geniş zaman)  manası taşıdığı, bir kural olarak ifade edilir.
Şuara 5: “(…) ille bundan yüz çeviricidirler onlar. "ondan yüz çevirici olmuşlardır". Bunun yerine” mutlaka yüz çevirirler veya: “mutlaka arkalarını dönüp uzaklaşırlar”[46] denilmesi daha uygun olabilir.
Enbiya 50: “Şimdi siz mi bunu inkar edicilersiniz?”[47] yerine: “Şimdi onu inkar mı ediyorsunuz? demek daha tercihe şayan.
Enbiya 51: “ve biz onu(n buna ehil olduğunu) bilenlerdik” [49). Bunun yerine: “Biz, onun halini pek iyi biliyorduk.
7. Bazı kelimelere daha uygun karşılıklar
Yusuf 18: “yalan kan” yerine “sahte kan, olmalı dır.
Kehf 63: kayaya sığındığımız” yerine: “o kayanın yanında mola verdiğimiz olmalı dır.
Kehf 26: onların O’ndan başka bir yöneticisi yoktur, yerine: “O’ndan başka bir hamileri yoktur
Fatiha 4: ceza gününün maliki” yerine: “Hesap gününün tek Hakimi, olmalı.

II. DEYİMLERDEN İSTİFADE ve DAHA UYGUN KARŞILIKLAR

1. Deyimleri kullanma : Yusuf 14: “Vallahi biz böylesine dayanışma içinde bir ekip iken onu kurt yerse, o takdirde biz hüsrana uğrayan kişiler oluruz[59]
Burada altı çizili cümle, farklı eserlerde: “(…) biz aciz sayılırız”.[60].
O takdirde biz de husrane uğrayanlar(dan)oluruz”[61].
biz o halde çok ziyan çekeriz. o zaman biz tamamen becerisiz kimseleriz, demek" gibi çevriler yapılmıştır. Bunlar Türkçe’deki güzel üslup zevklerini tatminden uzaktır. Lafız yönünden birbirinden hayli farklı olan bu çevrilerin daha çok, kelamın maksadını anlatmayı hedefledikleri meydandadır. Bu durum özellikle tercümenin oldukça zor olduğu böyle yerlerde normaldir. Ancak bu maksadı anlatmak için Türkçe’mizdeki şu deyim kullanılsaydı ifade daha munis olur ve okuyan herkes manayı daha kolay anlardı: “Biz böylesine güçlü bir grup iken onu kurt yerse yazıklar olsun bize.

Neml 20: “Hüdhüdü neye görmüyorum? Yoksa gaiplerden mi oldu" Oysa bunun yerine:” Yoksa kayıplara mı karıştı" denilmesi daha iyi olurdu

2. Daha isabetli karşılıklar : yunus 79: “Fir’avun: Ne kadar bilgiç sihirbaz varsa hepsini bana getirin” dedi.
"bütün bilgin sihirbazları bana getirin” dedi.
"bana bütün bilgili sihirbazları getirin” dedi.
"tüm bilgin büyücüleri bana getirin” Bunların yerine: "e kadar usta sihirbaz varsa hepsini bana getirin" demek daha iyi olurdu. Zira Türkçe’de herhangi bir işte uzman olanlar hakkında “usta” sıfatı kullanılır. Burada da maksat odur. Diğer taraftan “bilgiç sihirbaz”, “bilgin büyücü” tehditleri garip karşılanmakta, dolayısıyla mana muğlak kalmaktadır. Oysa “usta sihirbaz” deyince en alimden en amiye varıncaya kadar herkes konuyu bir anda olanca kapsamıyla kavramaktadır.

isra 14: “Her insanın uğursuzluk kuşunu onun boynuna takmışızdır. Kıyamet günü kendisine, önünde açılmış olacağı bir kitap çıkaracağız: “Oku kitabını, Bugün sana hesap sorucu olarak özbenliğin yeter. Diğer tarafları farklı ifade etmekle beraber meallerin hemen hepsi de her iki ayette geçen “kitabı” kitap olarak tercüme etmişlerdir. Burada metnin aslında “kitap” kelimesi geçtiği için böyle de çevirmek isabetsiz değildir. Fakat Türkçe yönünden bir incelik vardır. Burada kitaptan maksat bütün tefsirlerin belirttiği üzere amel defteridir. Her insanın şahsi hesaplarının ve notlarının yazıldığı nesneye kitap yerine defter denilir. Yazılı her şeye kitap denilmesi itibarıyla bu defter de, aynı zamanda kitaptır. Fakat dilimizde şahsi olan defter hakkında “amel defteri”, veya “hesap defteri” denilmesi galiptir. Dolayısıyla burada kitap diye tercüme ettiğimizde “okunacak herhangi bir kitap” manası akla gelir. Oysa “amel defteri” dediğimizde maksat tam kesin ve başka hiçbir ihtimal hatıra gelmeksizin anlaşılır. Öyle ise bu ayette şöyle meal vermek daha isabetli olur:

her insanın vebalini kendi nefsine bağladık. (Her insan yaptıklarına göre muamele görür). Nitekim kıyamet günü, önüne açılan bir defter çıkaracağız: “Amel defterini oku! Bugün muhasebeci olarak kendi hesabını görmeye kendin yetersin.

Hud 20: “Onlar yeryüzünde (Allah’ı) aciz bırakacak değillerdir. Halbuki insanın Allah’ı aciz bırakması zaten söz konusu değildir. Maksat, onların Allah’ın cezalandırmasından kaçamayacaklarını bildirmektir. binaenaleyh "onlar dünyadan kaçıp Allah’ın hükmünden kurtulamazlar diye çevirerek maksadı kolay bir tarzda anlatmak daha isabetlidir.

Sad 85: “Senden ve onlar için de ona uyan kimselerden (gelenler ile) cehennemi dolduracağım. mutlaka sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım. bu meallerde “senden” denilmekle İblisin cinsinden, yani onun soyundan gelenlerin de söz konusu olduğu hatıra gelmemektedir. Bunun yerine şöyle denilmesi daha isabetli olur: cehennemi gerek senin cinsinden gerek insanlardan sana uyanlarla dolduracağım

3. Muğlak ve Müphem İfadeler, kehf 105: “Biz kıyamet gününde onlar için hiçbir ölçü tutmayacağız. biz onlar için kıyamet gününde  hiçbir ölçü tutmayacağız.
“Bu yüzden kıyamet günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayız/onlara hiçbir değer vermeyiz.
Bu kabil ifadelerin yerine ya zahiri anlam esas alınarak:
bu yüzden de yaptıkları iyi işler boşa gitmiştir. Tartılacak şeyleri kalmadığından kıyamet günü onlar için artık tartı aleti koymayacağız" denilmeli yahut maksut olan mecazi anlam verilmeli :
kıyamet günü biz onlara değer vermeyeceğiz.

4. Cümle düşüklüğünden uzaklaşma gereği, kehf 47: O Kıyamet gününü hatırla ki dağlarɪ yürüteceğiz ve arzı çırılçıplak göreceksin. insanları hesap yerine toplamışız da onlardan hiçbir kimse bırakmamışız. hatırlamak” Türkçe’de, geçmişteki olaylar hakkında kullanılır. Kıyamet esnasında, uzak bir gelecekte gerçekleşecek olaylar hakkında “hatırlaki” demek, okuyucular için muğlak kalır. Diğer taraftan allah hakkında, rivayet edilen geçmiş zaman ifadesiyle “toplamışız” demek uygun düşmemektedir. Zira bu kip ekseriya, insanın bilinçli olmayarak yaptığı işler hakkında kullanılır.

kehf 54: insan ise batıl ile düşmanlık ve münakaşa etmekte her şeyden fazla. burada, insanın eylemine ait olması gereken bir sıfat, insanın kendisine izafe edilince cümle düşüklüğü ortaya çıkmış. hakikaten biz Kur’an’da insanlar için her türlü misali sayıp dökmüşüz fakat tartışmaya en çok düşkün varlık insandır. Bu mealin iki cümlesi arasında irtibatsızlık bulunduğundan anlamda bir boşluk ortaya çıkmıştır. Bu ayete şöyle anlam vermek daha uygun: biz, bu Kur’an’da, insanlar için her türlü misal ve öğüdü farklı üsluplarla tekrar tekrar ifade ettik fakat birçoğu bunları anlamadı. Zira bütün varlıklar içinde tartışmaya en düşkün olan varlık, insandır.

5. Garip veya arkaik kullanılışlar
Zümer 11-12: “De ki: “Ben Allah’a O’ nun dininde ihlas edici olarak ibadet etmemle emr olundum.
“De ki: “Ben, Allah’a O‘nun dininde ihlas sahibi olarak ibadet etmekle emr olundum. Ve Müslümanların ilki olmakla emr olundum.
“De ki: “Bana, dini yalnız Allah’a özgüleyerek O’ na ibadet/kulluk etmem emredildi. Bunların yerine şöyle denilebilir:
“De ki: “Bana, din ve ibadetimi yalnız Allah’a has kılarak gönülden O’na kulluk etmem emredildi. De ki: “Rabbime isyan ettiğim takdirde müthiş bir günün azabından endişe ederim.”[92]
Boşanma halinde verilen mehri, kocanın karısından geri almasını men ederken Allah Teala şöyle buyurur:
“Onu nasıl alırsınız ki birbirinize karılıb katıldınız
onu nasıl alırsınız ki birbirinizle birleşip katıldınız
onu nasıl alırsınız ki birbirinize katılmıştınız
onu nasıl alırsınız ki birbirinizle derinden derine kaynaşmıştınız.
onu nasıl alırsınız ki birbirinize geçmiş (içli dışlı olmuş) idiniz.
onu nasıl alabilirsiniz ki birbirinize karılıp katıldınız, bir yastığa baş koydunuz. Son iki meal ayetteki efda ba’dukum ila ba’d  cümlesini karşılayan Türkçe deyimi kullandıklarından manayı daha uygun tarzda nakletmektedirler.

ankebut 14: “And olsun ki biz Nuh’u kavmine göndermişizdir de o, aralarında elli yılı müstesna olmak üzere, bin sene kalmış.
Bunun yerine şöyle denebilir idi:
gerçekten biz Nuh’u kavmine Peygamber gönderdik de aralarında bin seneden elli yıl eksik (950 yıl) kaldı.

karia 3: “O felaket kapısını çalacak (kıyametin dehşet ve azametin)i sana bildiren nedir?. Türkçe bakımından şimdi biraz eskimiş olan bu ifade yerine:
felaket kapısını çalacak kariayı sen nereden bileceksin ki?
tarık 2: “Taarık’ın ne olduğunu sana hangi şey bildirdi yerine "nereden bileceksin veya "tarık nedir bilir misin?
şuara 210-211: o kur’an’ı şeytanlar (cinler) indirmedi. Bu onlara yaraşmaz.

onu şeytanlar indirmedi. Onlara yaraşmaz. yerine: “Bu onlara düşmez, veya: “Bu, onların yapacakları iş değildir.
nahl 18 “Şeksiz şüphesi Allah çok yargılayıcı, çok esirgeyicidir.
doğrusu Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
hakikaten Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir.
türkçe’de: “esirgemek: korumak veya bir şeyi yapmaktan kaçınmak” anlamına gelir.
bağışlama”nın ilk anlamı: Teberru etmektir. “affetmek” manası da olmakla birlikte çok defa öteki manasıyla karışmaktadır. Dolayısıyla bunun yerine, ayetin anlamını şöyle vermek daha uygundur: gerçekten Allah gafurdur, rahimdir (affı ve merhameti çoktur).
Kehf 63 ayetinde musa ile yardımcısının, muayyen bir kayanın yanında mola vermelerini, hemen bütün mealler "kayaya sığındığımız vakit” şeklinde çevirmişlerdir. Gerek aklen, gerek Türkçe yönünden  “kayaya sığınmak” anlaşılır bir şey değil. ayette es-sahre diye eliflamlı olmasından, belirli bir kaya olduğunu belirtmek için "o kayaya" demek gerekir. Şu halde “o kayanın yanında mola verdiğimizde" demek, daha uygun olur.

6- Lisan ve mantık yönünden boşluklar. saffat 103: ibrahim, oğlunu kurban etmek üzere, şakağı üzerine yatırmıştı. Alnı üzerine yatırdığını söylemek, ensesinden boğazlamak üzere bir hazırlık yapma anlamına gelir. Halbuki ayette geçen cebin kelimesi, alın değil, şakak anlamına gelir.

yunus 78: musa’ın muhalifleri, onun ve kardeşinin Mısır’da liderlik peşinde koştuklarını iddia ediyorlardı. ayetteki arz kelimesini ülke diye çevirmek gerekir. yeryüzü deyince, bütün dünya olarak anlaşılır.

hud 21: “Uydurmakta oldukları şeyler kendilerinden kaybolup gitti. Burada hem uydurulan şeyler, hem de “kendilerinden kaybolma” tabirleri muğlaktır. ayette, allaha ortak diye uydurulup ortalıktan kaybolan şeyler, putlardır. Oysa şu ifadeden bu mana anlaşılmamaktadır: iftira için kullandıkları şeyler de kendilerini bırakıp kaybolmuşlar.

kehf 54: “Hakikaten biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali sayıp dökmüsüzdür. Fakat tartışmaya en çok düşkün varlık, insandır" fakat bağlacı, önceki cümleye aykırı bir fikre yer vermek için kullanılır. Burada ise böyle bir durum olmadığından mantıki bir boşluk ortaya çıkmaktadır. Halbuki anlam şöyle verilirse bu boşluk olmaz: “Biz, bu Kur’anda insanlar için her türlü misal ve öğüdü farklı üsluplarla tekrar tekrar ifade ettik. Fakat birçoğu bunları anlamadı. Zira bütün varlıklar içinde tartışmaya en düşkün olan varlık, insandır.

Hud 110: “Rabbinden bir kelime önceden gelmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Onlar bunun hakkında kafaları karıştıran bir kuşku içindedirler, burada, “önceden gelen kelime”, “bitirilen iş”, “kuşkunun” konusu hep belirsizdir. Benzeri belirsizlik başka bir çok eserde de vardır.
Şöylece anlam verilebilir idi: "Rabbinin, insanlara mühlet verme vaadi olmasaydı, elbette haklarında nihai hüküm verilmiş, iş bitirilmiş olurdu. Bu gerçeğe rağmen, senin halkın hala, Kur’andan ve  hükmedilen azaptan yana şiddetli bir şüphe içindedir.
7. Konuşma üslubuna dikkat
Kur’an birçok yerde kişiler arasında geçen konuşmalar nakl eder. Bunları yazı üslubu ile çevirmekten ziyade, konuşma üslubundaki canlılığı ve hareketi yansıtacak tarzda çevirmeğe gayret göstermek iyi olur.
yusuf 18: “Yakub "sizi nefsiniz bir işi yapmaya sürükledi.
Bunun yerine şöyle demek daha tercihe şayan olabilir:
“Hayır, dedi Yakub, “nefisleriniz sizi aldatmış, artık bana düşen, güzelce sabr etmek.
taha 71: “(Fir’avn) dedi:”Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Şübhesiz ki o, size sihri öğreten büyüğünüz dür. Şöyle bir çevirinin, hitaptaki canlılığı daha iyi yansıtacağını düşünüyorum:
“Ya! dedi Firavun, “Benden izin çıkmadan ona inandınız ha! Demek, size sihri öğreten ustanız oymuş.

BAZI ÜSLUPLARIN ÇEVRİLMESİNDEKİ ÖZELLİKLER
1. Kasem (yemin) üslubu : Arapçada kasem üslubu yaygındır. Ekseriya ifadeyi tekid işlevi vardır. Fakat Türkçede  ifadeyi tekid için bu üslubun kullanılması  yaygın değildir. Sarih kasemleri mealde belirtmek gerekir. Fakat nahivde lam-ı kasem denilen edatın başında yer aldığı her  fiili  çevirirken önünde ”And olsun ki” tabirini  kullanmak, bir yandan ifadeyi ağırlaştırmakta, öte yandan bazen muğlaklığa da yol açmaktadır. Halbuki bir çok durumda Türkçe ifade alışkanlığını göz önünde bulundurarak, metnin aslında olmayan bu  kelimeyi koymamakla bir eksiklik hissedilmez.
mesela: enbiya 46:”And olsun ki Rabbinin azabından onlara edna bir şey dokunsa (…) diyeceklerdir.
enbiya 48: “And olsun ki biz, Musa ile Haruna(…) furkanı verdik”[133].
enbiya 51:”And olsun ki biz daha evvel ibrahime de rüşdünü verdik”[134].
enbiya 54:”And olsun, siz de atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz”[135]. Doğrusu, kısa bir pasajda peşpeşe  dört defa  yemin fiilini kullanmak,  hayli ağırdır.  Bu dört yerde de maksad tekid olup,  

and olsun ki, tabiri olmaksızın bu tekid “gerçekten”, “doğrusu” gibi başka bir lafızla veya zımnen yapılabilir. Türkçemizde, üzerine yemin edilen varlığın tasrih edilmesi genellikle beklenir: “Vallahi” “Allaha yemin ederim ki” “Kur’an üzerine yemin ederim ki” gibi. fakat “And olsun ki” deyip bırakma halinde mana muğlak kalabilmektedir.
2. İnne te’kid edatının tercümesi
Arapçada çok kullanılan bu edatın geçtiği yerde bunu belirtmek için “muhakkak ki” veya “hakikat” gibi bir tabir kullanmak gerekmez. Türkçede bu kabil tekid alışkanlığı fazla değil, mesela:
Ankebut 28: “Siz, sizden evvel alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasızlığı yapıyorsunuz veya benzeri bir çevrinin yerine: “Siz, dünyada sizden önce hiç kimsenin yapmadığı hayasızlığı yapıyorsunuz" demek tercih edilmelidir.
3-Bazı zarfların kullanılması
Yusuf 15: “And olsun ki sen onların bu işlerini onlar, (işin) farkına varmadan kendilerine haber vereceksin diye vahy ettik. Diğer bazı mealler[139] de buna yakın tarzda çevirmişlerdir. Bunların yerine şöyle demek tercih  edilebilir: “Zamanı gelecek, onların hiç hatırlarına gelmediği bir sırada, kendilerine yaptıkları bu işi hatırlatacaksın veya (Bir gün) bu işlerini haber vereceksin. son iki tercüme, böyle durumlarda kullanılan “zamanı gelince” veya “bir gün” zarflarına yer verdiklerinden, Türkçe zevki bakımından bariz bir üstünlük sağlamışlar dır.

şuara 173: üzerlerine taş yağmuru yağdırdık. bak, azapla korkutulanların yağmuru ne kötüdür.
Oysa şöyle demek, daha uygun bir çevri olur: “Üzerlerine öyle helak eden bir yağmur yağdırdık ki sorma! Uyarılanların başına yağan musibet ne fena idi
Kehf 26: Allahın görüp işitmesinin insanı hayran bırakacak derecede muazzam olduğunu taaccüb siğasıyla bildiren bu ayet şöyle çevrilmiştir: “O’nun görmesi de, işitmesi de şayan-ı hayrettir”[144]. Oysa burada “öyle!” zarfı kullanılarak şöyle denilse, taaccüb siğasının işlevi daha beliğ bir ifade ile gösterilebilir: “O, öyle güzel görür, öyle güzel işitir ki.

Kehf 47: “Onları da mahşerde toplamışızdır da içlerinden hiç birini bırakmamışızdır”[146]. Bunun yerine Türkçe’mizdeki "işte" zarfını kullanıp, ayetin aslındaki mazi siğasını da aynen alma imkanını sağlayarak, daha beliğ bir tarzda şöyle ifade etmek mümkündür: “İşte bütün insanları mahşer meydanında topladık, eksik bıraktığımız tek kişi bile kalmadı. İşte zarfı buraya pek uygun düşmektedir. bu zarf, anlatılan bir durumun sonucuna gelindiğini ifade eder.

isra 90-93: ayetlerinde kafirlerin, muhammed e, “Sen yerden pınar fışkırtmadıkça, melekleri önümüze getirip bize göstermedikçe, göğü parça parça  yere indirmedikçe vs.  sana inanmayız” dediklerini nakl ettikten sonra, Allah ona hitab edip şöyle  demesini emr eder: “De ki: Fesübhanellah! Ben, sadece elçi olan bir beşerden başka ne olabilirim ki!”
Fakat  Arapçada olduğu gibi Türkçede de  bazen taaccüb için kullanılan fesübhanellah! ünlemi kullanılmayıp: “De ki: Rabbimi tenzih ederim. Ben, sadece beşer bir elçiyim”[149] denilmesi halinde  bu anlam kaybolur.

4. Hitap şekilleri
Hitaplarda bazen  eskimiş, dolayısıyla  günümüzde garip karşılanan ifadeler bulunmaktadır.
Lokman 13: “Oğulcağızım, Allah’a ortak koşma!”[150]
Lokman 16: “Oğulcağızım, hakıykat (yapdığın iyilik veya kötülük) bir hardal tanesi kadar olsa dahi (…) Allah, onu getirir”[151]. Bunun yerine “Evladım!”[152], veya “Yavrucuğum!”[153] denilmesi daha iyi  olur.
Meryem 42.43.44.45 ayetlerinde peşpeşe dört yerde “Ey babam!”[154]. Bunun yerine bir çok yazar gibi “Babacığım!” hitabını tercih etmek gerekir.

5. Bazı çoğul şekillerinin tercümesi
Yusuf 17: “Biz doğru söyleyenler olsak da (biliyoruz ki) sen bize inanıcı değilsin”[155]  “Biz doğru söyleyenler olsak da sen bize inanmazsın”[156]. Çoğul şeklini Türkçede de  belirtmek şart değildir. Nitekim şöyle demek daha uygun olabilir: “Biz doğru söylesek de sen bize inanmayacaksın”[157]
Yusuf 20: “Ona fazla rağbet gösterenler değillerdi”[158] yerine "ona pek kıymet biçmiyorlardı”[159] veya “Ona zaten değer vermemişlerdi.
Duhan 5: “Çünkü biz, peygamber gönderenleriz yerine:”Biz, peygamberler göndermekteyiz veya “Çünkü Biz, hep resuller göndermekteyiz”[163] denebilirdi.
Yusuf 81: “Biz gaybı bilenler değiliz yerine “Biz gaybın bekçileri değiliz”[165] veya “Gayp bize emanet edilmiş değil ki!”[166]

6. İsm-i tafdilin tercümesi
Kehf 44:”O (Allah) mükafatça da hayırlıdır, akıbetçe de hayırlıdır”[167]. Bu ifadede mana müphemdir. Hatta allah’ın  akıbetinin hayırlı olduğu gibi yanlış bir anlam çıkarmaya da müsaittir. Bunun yerine: “En iyi mükafatı da, en güzel akıbeti de veren O’dur” demek daha uygundur[168]
7. Bazı bağlaçlar kullanmakla irtibat sağlama
Karine ile anlaşıldığı için hazfedilen kısmı Türkçe’ye çevirirken bazı bağlaçlar kullanmak suretiyle karşılamak gerekir. Tefsirler, genellikle bu manalara yer verirler. Bu manalar meale  konulmazsa, boşluk ve kopukluk ortaya çıkar. Mesela:

Hud 20 : “Azap onlara kat kat verilir; işitemezler ve göremezlerdi. burada azabın sebebi karine ile anlaşılıp meale yerleştirilmelidir: “Çünkü gerçeği işitmeye tahammül edemiyorlar ve onu göremiyorlar idi.
Şuara 4: “Dilesek onların üzerine gökten bir mucize indiririz de boyunları ona eğilir (inanırlar)
Şuara 5: “Rahman’dan onlara hiçbir Zikir (uyarı) gelmez ki   mutlaka ondan yüz çevirici olmasınlar
Şuara 6:“Yalanladılar, ama alay edip durdukları şeyin haberleri yakında kendilerine gelecektir
Şuara 7: “Yere bakmadılar mı? Orada her çeşit güzel çifti  bitirmişiz
Bu 4 ayet arasında irtibatı kurmak zordur. Oysa 5. ayet mealinin başına “Fakat”, 6.ya “Nitekim”, 7.ye “Peki” bağlaçları yerleştirilince bu boşluklar kalmaz. Şöyle ki:
4- Eğer dileseydik onlara gökten öyle bir mucize indirirdik ki onun karşısında ister istemez boyun bükerler idi.
5- (Fakat Biz bunu istemedik) O sebeple, ne zaman onlara Rahman’dan yeni bir mesaj gelse, mutlaka ona arkalarını dönüp uzaklaşırlar.
6- Nitekim işte bu mesajı da yalan saydılar; ama alay edip durdukları Kur’an’ın bildirdiği olaylar, yakında başlarına gelince, alay etmenin ne demek olduğunu anlayacaklar.
7– Peki bunlar yeryüzüne, orada her güzel çiftten nice nebatlar yetiştirdiğimize hiç bakmıyorlar mı?”
8. Harf-i tarifler, işaret sıfat ve zamirleri.
Bunların mealde hakları verilmediği takdirde, anlam eksik kalabilmektedir.
Kehf 63: “(Uşağı): “Gördün mü, dedi, kayaya sığındığımız vakit balığı unuttum. Ayetin aslında kaya  manasına gelen es-sahre kelimesinin başında harf-i tarif olduğundan, herhangi bir kaya değil de belirli bir kaya sözkonusu olduğundan, Türkçe’de “o kaya” demek gerekir. Şöyle: “Gördün mü, dedi (yardımcısı), o kayanın yanında mola verdiğimizde balığı unutmuşum

✔ Which jesus are you? su'yu şarap'a dönüştüren isa. Gavur icadı pezasını çekebilir oluyor bu mantık içerisinde.

✔ dua eden fenerbahçe taraftarları ümraniye 1 - fenerbahçe 0.

iblis-şeytan bakara 34 ′e göre melek, kehf 50 ′ye göre cin dir.
kehf 50 : iblisin cin olduğunu değil min el cinni yani cinlerden oldu cinlerin tarafını tuttu demekte. beni bırakıp iblis in zürriyetini kendine dostlar mı ediniyorsun? hâlbuki onlar sizin için birer düşman. iblis'in zürriyeti vasıflara bakmalı. Hayvanlarda topraktan yaratıldı diye insana tıpkı hayvan denmiyor. insan ve hayvan aynı hammedde den yaratılmasına rağmen ayrı bir varlık.

bakara'ya göre şeytan, melek birisi aslında kehf'e göre de meleklerden çünkü Allah meleklere emrettiğinde, eğer melek değilse, meleklere emredilen bir şeyi yapmadığı için emirden dışarı çıkmış sayılmaz idi ama nedense kehf suresine şeytanın cin olduğu eklemesi yapılmış.
tanrı, tanrı olduğunu nasıl bilebildi? kendinin tanrı olduğunu ilk ne zaman anladı tanrı?

✔ gavs : biz istesek ahırı meleklere temizletiriz.
✔ nakşibendiler uzay mekiğini biz düşürdük dedi.

45 çocuğa tecavüz edilen ensar vakfı başkanı akp den aday oldu. allh islamı insan öldürmeden yayamıyor mu? allah istese, insanları öldürmeden, cihat yapmadan islamı yayamaz mı? Her dua'nın bir imei numarası olsa, kabul olunmayan dualar bu imei numarası ile dua çağrı merkezlerinden sorgulansa çok yararlı bir hizmet gerçekleşir. Akrabalarımızdan kimleri sevip evlenebiliriz ve orucu ne bozar kadar olmasa da, ettikleri zaruret hâli duâlarının akıbetini merak etmek, müminlerin günlük yaşamlarını sıkıntıya sokabiliyor.

Prof. Fatih Şeker diyorki Kuteybe bin Müslim, Talas, Talkan ve Curcan'da Türkleri iyiki kesti yoksa Türkler müslüman olmayacaktı. Türkler islama kılıç zoruyla geçmiştir Fatih Tezcan kabul etti ki Hz Muhammed Kafa Kesmiştir özellikle yahudi kafası çok kesmiştir. Talas savaşında Kuteybe Türkleri Zorla Müslüman Yaptı Mı sorusuna Tarihin Arka Odasında Prof. Fatih Şeker, Kuteybe nin Türkleri kesme faliyetleri olmasaydı Türklerin müslümanlaşması olmayacaktı dolayısıyla kuteybe o demir yumruğuyla islamlaşmanın önünü açmıştır iyi etmiştir dedi. Kuteybe Türkleri kesmekle iyi etti dedi.

Prof. Fatih Şeker başka bir programda da Türkler İslam Öncesi Tek Tanrılı Değildir demişti. Prof. Fatih Şeker, Kuteybe nin Türkleri kesme faliyetleri olmasaydı Türklerin müslümanlaşması olmayacaktı dolayısıyla Kuteybe bin Müslim, Talkan ve Curcan kıyımlarında Türlerde islamlaşmanın önünü açmıştır iyi etmiştir, Kuteybe bin Müslim, Türkleri müslümanlaştırmak için kesmekle iyi etmiştir dedi.

kenan evren'den nefret etme sebebimiz bugün yaşadığımız akp döneminin, dincilerin ülkeyi ele geçirmesinin temeli de o dönemde atıldı. solculara ve milliyetçilere darbe vurulurken islamcılara, tarikatlara dokunulmadı. devletin içinde güçlenmelerine izin verildi. nasıl atatürk dönemini yaşamamış ama onu seven ve saygı duyan insanlar olarak varlığımızı sürdürüyorsak, kenan evren dönemini yaşamayıp onu sevmiyor olabiliriz. kenan evren demir yumruğu direk halkın beynine indirmiştir. 12 eylülü savunmak için insanlatın çok ama çok farklı bir kafada olması lazım gelir.

zorunlu din dersini getiren kenan evren dir. Evet öbür dünya felan olmayacak ama lanetle anıyoruz kendisini. Darbe sonrası o kadar insanın ölümünden işkencesinden sorumludur kendisi bunu bilyoruz ama zorunlu din dersini getiren bu şahıstı, şu sözleriyle hatırlıyoruz kendisini. Ateizmin çöküşü sergisindeki 120 milyon yıllık insan fosilinin adı ne imiş, nerde bulunmuş? kürt mü imiş ki hiç eser bırakmamış. Kenan Evren: Bir insan hiç olmazsa 2 rekat namaz kılmasını bilmeli" dedi. ateist bir genelkurmay başkanı tabi ki beklemiyoruz ama Kenan Evren Atatürkçü kisveti altında dini alet eden, miltinglerde Kur'an'dan ayetler okuyarak islam dinini Türk toplumu bütünleştirecek çimanto gibi kullanmaya çalışan milletin din duygularını sömüren dinci faşistin tekiydi. Ateist olmasına gerek yok laik bir komutan olsaydı yeterdi. Zaten o konuda eleştiren kuvvet komutanları da çok vardı.

Gök Tanrı'dan kasıt Göktengri ise, Tenriteg tenride'den anlaşıldığı üzre evrim yolu islam çizgisindeki allah ile değil, "bilinçli doğa, canlı evren" çizgisindeki panenteizm ile örtüşür. islamda allah kendine ben tek tanrıyım diyen insansı bir öznedir. La ilahe illallah" cümlesindeki ilahe tanrıça (ilahe) anlamına mı yoksa tanrı (ilah) anlamına mı gelir? "ilah yok, allah var sadece" şeklinde algılanabiliyor arapçaya göre, hatta allah bir ilah değildir diyenleri de görmekteyiz örneğin ahmet hulusi gibi Ne varki kur'an'a göre "ilah yok, allah var" dediğimizde, güdük bir anlam çıkıyor la ilahe illallah'tan. Çünkü kur'anda "allah tek ilahtır - ilahün vahid" (nisa 171) ayetinden çok var.

Nahl 22: ilahınız tek ilahtır : ilahü-küm ilahün vahidün
Maide 73: tek ilahtan başka ilah yoktur : ma min ilahin illa ilahun vahidun
Enam 19: o tek ilahtır : hüve ilahun vahidun
Enbiya 2: ilah yok benden başka bana tapının : la ilahe illa ene fa’budün
Sad 5: ilahları tek ilah mı kıldı : E cealel alihete ilahen vahiden

ahmet hulusi gibi düşünenlerden bakınca allah bir ilah değil ve ilah diye bir şey yokken, o halde allah da yoktur haliyle. enbiya 2'de allah kendisini tek ilah olarak tanıttığı için ahmet hulusi gibi düşünenlere katılmıyorum ben. cinsiyeti erkektir bu arada dişi olsaydı hiye هي biçiminde çekimlenirdi, hep hüve هو biçiminde çekimlenmiştir. ilahe'nin sonunda yuvarlak te (ة) olmadığı için ve ilahe'nin e sesinin fetha\üstün harekesinden kaynaklandığı için dişi diyemeyiz. Arapların dinine karişmıyorum da niye arap gibi giymek istiyorsunuz, onlar gibi yaşamayı seciyorsunuz? kuranın kültürel kaynakları için ne düşünüyor sunuz?

Hicr 8: Biz o melekleri ancak hak ile indiririz, indirildikleri vakit o kâfirlere mühlet verilmez.
Kur'an Mearic 4.ayeti: Melekler ve Ruh (Cebrail), oraya, miktarı (dünya senesi ile) ellibin yıl olan bir günde yükselip çıkar.
Uzayın başka bir yerinde zamanın Dünya'dan 50.000 kat daha yavaş olabilmesi için ordaki, Gök cisminin dönüş hızı, dünyanın 50.000 kat daha hızlı olması gerekir. Işık hızını (kat-kat) aşan bu kadar yüksek bir hızda hiç bir gök cisimi yörüngede durmaz.

Bilimsel bilgi yaşamın içinde vardır tecrübe insanın gündelik yaşamda karşılaştığı sorunları çözmeye, elde edildiği için, olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkisini bize gösterir ve ... gözlem, tecrübe ve ölçmeye dayalı bir bilgi edindiğimizde buna bilimsel. Bilimsel bilgi yaşamın içindedir
İslam kurucusu muhammet kimdir ? (# Parapsikolojinin Bugünü)
1-) Annesi yaşta 3 kocadan dul, 3 çocuklu, Hatice'ye içgüveysi-servet avcısı,
2-) Torunu yaşta Ayşe'ye içgüveysi-servet avcısı.
3-) Anne-Babasına vermediği evlat edindiğini söylediği Zeyd'e Süt Annesini nikahlıyan.
4-) Evlatlık edindiğim dediği Zeyd'e eşi (Gelini) Zeyneb'i boşatıp nikahına alan, yaptığının ahlaksızlık olduğu dedikoduları üzerine Ahzab Suresi 4-5-36-(37)-38-60 ayetleri ile konuyu ört-bas eden.
5-) Zeyd'i kabile ordusu başında Bizans İmp. Mute savaşında öldürten. 6-) Mustalıkoğulları baskını dönüşünde Abdullah Bin Ubeyin Ayşe'yi Saffan ile zina yaparken gördüğünü söylemesinin iftira olarak niteleyip. Nur Suresi 13 ayet ile Allah'ın ağzından 4 şahit isteyip zinayı ört-bas eden açıkgöz. 7-) Mekke' yi mümin-müşrik-kafir birbirine düşürüp 622 kovulan hizipçi...

Deve idrarı içen 2 Türk hastanelik oldu Umre ziyareti sırasında hadislerde yazdığı gerekçesiyle deve sütü ve idrarı içen 2 Türk hastaneye kaldırıldı. "Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup Medine'ye gelerek müslüman oldular. Medine'nin havası onlara dokununca Peygamber onlara deve sidiği içmelerini öğütledi. Adamlar develeri dağıttılar va çobanı da öldürdüler. Peygamber onları yakalattı. Ellerini ve ayaklarını kesti. Gözlerini oydu. Çölde susuz ölüme terketti. Biz onlara su vermek isteyince Peygamber bizi engelledi" (Buhari 56/152, Tıb 5/1; Hanbel 3/107,163).
Tur 45 sen çarpılacakları günlerine kadar onları kendi hallerine bırak.

Muhammed günümüzde Türkiye'de yaşasaydı, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek, müslüman olmayanlara karşı nefret suçu işlemek, çocuk yaştaki kızlara cinsel istismar yapmak ve ırza geçmek, kanıtlı pedofili suçu işlemek (ayşe, cüveyriye), savaş esirlerini köle yapmak ve tecavüz etmek (safiye, cüveyriyecüveyriye, mariye), planlayarak adam öldürmek, gasp, ganimet ve haraç elde etmek, toplu katliam yapmak, suçların cezaevine atılacaktı, Amerikada yaşasaydı idam edilecekti. muhammed dediğin adam zeyd'i kabile ordusu başında dikip koskoca bizans ile mute savaşında öldürten adamdır sırf zaynebin, zeyd'e olan saklamak zorunda kaldığı sevdası küllensin diye. mustalıkoğulları baskını dönüşünde Abdullah Ubey'in, Ayşe ile Safvan Muattal'ı zina yaparken gördüğünü söylemesi üzerine nur 13 ayetini yazıp allah'ın ağzından 4 şahit isteyip zinayı örtbas eden adamdır muhammed.

Ay'ın ikiye bölünme mucizesi yalanı. Muhammed Mekke Halkını (Kureyş Kabilesini) Ay'a tapmaktan vazgeçirmek için, Ay'ı ikiye böler. Ay tanrısı Al-İlah, Allah'ı, (Ay'ı) ikiye bölerek Kureyş kabilesini Ay'a tapmaktan vazgeçirmeye çalışır. Tevrat, İncil ve Kur'an, Mitoloji ile harmanlanmış yalanlardan oluşur. Ay'ın ikiye bölünmesi de Muhammed'e ait bir yalandır. Mucize diye bir şey yoktur (Ay'ın ikiye bölündüğü Mucize yalanın esin kaynağı "Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı" şiiri yazan" Muhammed' den 30 yıl önce yaşamış Arab Şairi imrul Kays dtır.

Muhamedin öğretmenleri; Belam, Yaiş, Addas, Yesar, Cebr, İranlı Selman - Selman Farisi.
Rusus atasözleri : Aynı anda iki tavşan kovalarsan, ikisini de kaçırırsın."
Bir erkek kadının gözlerine uzun uzun bakıyorsa, emin olun ki diğer yerlerine çoktan bakmıştır.
Zaman arkamızda, zaman önümüzde, zaman yanımızda değil.
allahın ganimetteki payı allah yolunda harcamak içindir, li allahi humuse hu, allahındır beşte biri, enfal 41.

Bazı insanlar vardır yanlışta olsa bir dine inanmaları gerekir. o din göklerin direksiz yaratıldığını (lokman 10) iddia eden ve dünyanın bugünkü yaşı 4,5 milyar yıl iken ve insan türünün dünya üzerinde Bigbang'den 15 milyar yıl sonra belirmişken, allahın ilkin dünyayı sonra evreni yarattığını (fussilet 9-12) açıkca ifade eden islam bile olsa! islam dini adli şahitlikte ve miras payında kadına, erkeğin yarısı kadar hak tanır, islam dini erkeğe aynı anda 4 kadın ile evlilik hakkı tanırken kadının yüzünü aynı evde yaşamayan başka bir erkeğe göstertmez bile ve dünyada şarap ve zinayı, kadının baş örtmemesini haram kıldığı halde cennette birer ikram olarak erkeklere başı açık kadınları sunar. ruhsal sıkıntı içerisindeki insanların hangi dine inandıklarının seçim olarak bir önemi yoktur yeterki bir din olsun. islam dininin dünyada taşla insan öldüren tek din olması veya kadınlara çarşaf peçesi altından su içirtmesi, makarna yedirtmesi, tahareti sol el ile yaptırtması, hava değişiminden hastalanan kişiye deve sidiği içirtmesine, o din ihtiyacındaki insan takılmaz, kendine sorgulatmaz bunları. islamı bütün olarak sorgulamadan yutmuştur çünkü o.

muhammedin gerçekte yaptığı sübyancılığı örtmek için hemen Atatürk'e iftira attın saudi, klasik müslüman taktiği bu. muhammed, hatice için çalıştığı kervancılık zamanlarında tıpkı başka tüccarlara çalışan diğer emanetçiler gibi emin ünvanıyla tanınırken günümüzde biz Türklere muhammedül emin ünvanını sanki muhammedin kişiliğinde erdem varmışcasına, yaşadığı ve uğraştığı kervancılık mesleğinde tek o emin ünvanını kullanırmış gibi anlatmalarına örnek yalpalamalar bunlar, her ümmetçi müslüman yapıyor bu yalpalamayı. Muhammedin kadınlarla cinsel ilişkisinin tanığı var, ilginçtirki vahyin tanığı yok ama muhammed ile başbaşa konuşacağınız zaman, konuşmanızdan önce ona sadaka \haraç verin ayeti (mücadele 12) var, evi boşaltın gidin artık ayeti (ahzap 53) var, mariye'den doğan çocuk var adını ibrahim koymuşlardı.

Tesla bobini, 1954 yilinda Rus Kuantum Fizikcisi Alexandr Kasparov tarafindan icat edilmistir. Bir insani 1,24 milyon volt elektrik ile carpip molekullerini paramparca edebilecek guctedir. Bu gucteki bir alet, ancak gectigimiz yuzyilda bulunabilmistir. Peki bu kadar yakin zamanda bulunmus bir icadin, 3522 sene once yazilmis Kuran'in icinde yer almasi nasil tesaduf olabilir?

18 yaşını geçen insanlar boşanır evlenir ahlaka uygun olduğu sürece sorun yok. muhammedi eleştirmemizin nedeni evliliklerinin 18 yaş altında olması kendi yaşı 52 olmasına rağmen ve evlendiği kadınların 18 yaşından büyük olanları da ahlahsızca elde etmesi, zeynep ve safiye örneğinde olduğu gibi hatta cüveyriye. cüveyriye, beni müstalik aşireti her şeyden habersiz su kenarında davarlarını sularken muhammedin onlara sürpriz saldırısı sonucu esir alınıp saldırı gününün akşamı muhammede cariye yapılmıştır. Zsa Zsa Gabor'un iddiasında ise; Atatürk 56 yaşındayken birlikte olduğunu söylüyor. Atatürk 57 yaşında 1938'de öldü. Bu durumda 1937 de birlikte olmuşlar. Bakıldığı zaman Atatürk 1936'dan 1938'e kadar hep hastalıkla mücadele etmiştir başını kaldırıp memleket meseleleriyle bile zor uğraşmışken ve en son siyasi manevrasını 1937'de Hatay'a gitmekle yapmışken ve Hatay dönüşünde yatağa düşüp bir daha belini doğrultamamışken 56 yaşında bu kadınla nasıl beraber oluyor enteresan. 5 yıl boyunca ilişkiye girdiklerini, Atatürk 56 yaşındayken birlikte oldukları yazıyor haberde. Atatürk'ün 57 yaşında öldüğünü biliyoruz demek ki bu durumda Atatürk öldükten sonra da 3 yıl birlikte olmuşlar, ilginç. Zsa Gabor adlı yalancı kadının hayal ürününden başka bir şey değil bu iddialar. Tamamen uydurma haberi yapanlar Atatürk'e nereden ve nasıl çamur atacaklarını şaşırmış durumdalar.

✔ hocaefendi ile manevi haz, maddi fantazi yaşayan mürid;

hocaefendinin yanına gittim, aramızda kimse kalmadı, o an içimde bir his kabardı ve hocaefendinin üzerine atladım, eli ellerime değdi. yüksek volt ceyrana kapılmışım gibi titredim. o heyecanla atladım üzerine hocaefendinin pazılarından tuttum, çektim kendime, boyunlarını, gözlerini öptüm. o zaman daha bi acayipleştim, bir kez daha atıldım üzerine. hocaefendi kendini çekti, benden kurtulacağım diye uğraşıyor. bende iyice sardım beline tekrar çektim kendime böyle adeta kaburgalarımın çıtladığını hissettim. Ben alacağımı aldım. Manevi lezzetimi alınca bende bi gevşeme oldu, hocam da kurtuldu zannetti, ben de bıraktım. Ama heyecanımın doruk noktasında iş halloldu.

ateizm'den önce teizm'in teist insanları tanrı var iddiasını ortaya atınca, ateizm, "olmayan birşey eğer varsa ve bu varlık yalnızca teistlere beliriyorsa, o varlık teistlerin kafasında olmalı çünkü evrende tanrı yok" diyerek, teistlerin "tanrı var" iddiasını savuşturmak için o koşullar altında mecburiyetten filizlenerek yetişti.

ENBİYa 22 göklerde ve yerde Allah'tan başka tanrılar olsaydı, bu iki alem de kargaşalık içinde yıkılıp giderdi. bu ayet e göre tanrı insan zekasını kullanıyor veya aynı seviyede zakası var düşünme bişçimi tıpkı insan giibi. .

din varlığı izah eden bir kavramdır ve bunu en güzel islam izah eder yaratıcı sonsuz kudretiyle kainatı bir ilim dairesinde yaratmıştır. bu gün senin bilim dediğinde onun sonsuz ilile yarattığı kainattan öğrenip bildiğindir. yani ilim bir deniz ise senin bildiğin daha bir damla. ben her şeyi bildiğimle açıklarım demek damlaya inanıp denizi inkar etmektir. evrendeki kusursuzluk onu kurgulayan varedenin kusursuzluğudur. akılını bu işlere vermiş ilim adamlarının teorileride varsayımdan ibarettir mutlak gerçek değil geçmiş teorilerin zamanla yanlış olduğu ortaya çıktığı gibi bugün varsayılan gerçek gibi kabul edilen teorilerde gelecekte çürüyebilir bir misal vereyim hepimizin bildiği su su ısındığında genleşmektedir bu örneği bilen bunun zıddı durumund büzüşeceğini varsayar ve ona göre hesaplamalar yapar oysa su soğuduğundada genleşmektedir yani uzay hakkında birebir gidip görmediğimiz elle tutmadığımız labratuarda testini yapamadığımız her bilgi varsayımdan ibarettir milyonlarca ışık yılı uzaklıklar hakkında atıp tutuyoruz hemde atmosferin dahi ötesine gitmemiş.

✔ muhammedin zevceleri dinsiz.blogspot
✔ muhammedin eşleri eksisozluk

Filistin - israil ilişkileri ve Türkiye : Rafael sadi ile röportaj. Hitler den kaçıp Türkiye'ye gelen Yahudi Almanların Ülkemize Eğitim ve Bilim alanında yaptıkları faydalarını unutmayalım. Biz Yahudilerden fayda gördük şimdiye kadar, Araplardan ise katliam, ihanet ve bu islam denen Rezilliği gördük. Adam 18:45 de aslında her Türk'ün düşünmesi gereken bir gerçeği anlatıyor. tarihi unutmamak gerek. yahudiler türklere bu zamana kadar bırak düşmanlığı yardımcı bile oldu zor zamanlarda. araplar düşman diye biz niye düşman oluyoruz? filistin ermeni soykırımını tanıyan bir toplumdur. ihanete bu.

Tel Aviv'de müslümanlar ve Yahudiler yanyana tezgah açıyor zira o bölgedeki tek güvenli bölge orası. Geçtim, Filistin başındaki arkadaş neden Şimon Perez 'in cenazesinde ağladı. Senelerce Filistin için üzüldük de değmez. Kendilerini acındıran halk sayesinde başlarındaki herkes cebini dolduruyor. Arafat'ın milyonlarca dolar parası çıktı. Karısına her ay binlerce dolar dul (?) maaşı ödeniyor. Geçiniz. Artık din için canından olan, olmak isteyen kimse için üzülmüyorum hele Türk düşmanı Filistin ise. filistin davasi araplarin meselesi biz Türkleri hiçbir şekilde bağlamaz.  

✔ uçan adam sabri bu kez uçamadı

✔ uçan adam sabri'nin okuduğu dua.

✔ uçan sabri lyrics:
zebure kakasa lugaste azdana mananga kinama kazanda
diganda himarasta hiyana yaga habana lento
neroni santo taybo konto çinoso ente rabono.

✔ abdullah ağar : ruhbanlığın din tüccarlığının fetvacılığın bedeli, din gibi devleti de menfaatlerin için kullandığına delalet eder

✔ diyanetin temsili cuma namazı kararı : islam dini oyun hamuru, kim elinde tutuyorsa o istediği gibi şekil veriyor.

✔ aksesuar olarak kursağımdaki hevesleri kullanıyor islam. secular talk, arabia sentences 3 Moderate sunni scholars to death

✔ hakan aygün'ün tutuklanması, diyanetin şikayeti üzerine tutuklanmış hakan aygün. oysa ayetlere bakara makara diyen egemen bağış cekya'da büyükelçi - sefir. iban ve imanın kimde olacağı belli olmadığından nötr kaldığım durum.

hakan aygün "iban suresi ayet 1; ey ıban edenler size ayrı bankalardan iban numaraları verdik ki ıban edesiniz diye, şüphesiz ahiret gününde ıban edenle ıban etmeyenler ayrılacaktır" hakan aygün 'e vahiy geldi ve bunu yaymak istedi ise hukukrn neresi suc bunun peygamberim diyene bisey olmuyordu. inandığınız şey komikse adam ne yapsın izahı olmayan şeyin mizahı olur, özgürlük isteyerek iktidara gelen siyasal islamın, özgürlükle olan kavgası sonucu, vuku bulmuş olaydır.

✔ bu bakara iyi makara her gün bir ayet sallıyorum fatih tezcan

✔ yediğini içtiğini hangi karısıyla yattığını, suyu hangi eliyle içtiğini vb kendinden yaklaşık 200 sene sonra ve yaklaşık 3000 km. uzaktaki Buhariye duyurmuş. ben şu teknoloji çağında 15 gun önce instagrama attığım şeyi bulamıyorum. Adam hiç kayıtsız buhariye ulaşıyor. Sonrası malum. Şoför aşçıya aşçı bahcevana sonra bize kadar 124 bin, ibret almazsınız zındıklar

✔ iran'da 14 yaşındaki kızının kafasını kesen adama sadece 9 yıl hapis cezası verilmesi büyük tepki çekti. Öldürülen Romina Eşrafi'nin annesi Rana Daşti katile sadece 9 yıl ceza verilmesinin kendilerini çok öfkelendirdiğini ve korktuklarını dile getirdi.

✔ 3 ÇOCUK BABASI 36 YAŞINDAKİ ADAM 15 YAŞINDAKİ KIZA TECAVÜZ ETTİ 12 GÜN TUTUKLU KALIP TAHLİYE EDİLDİ

✔ BAŞAKŞEHİR 'de 5 yaşındaki Yakup Berk, babası ve babaannesiyle dişçiden çıktığı sırada muştalı saldırıya uğradı. Kafatası delinen Yakup Berk'in babası İbrahim Berk in kafatası delindi, 3 dikiş atıldı.

✔ kötülük gördüğü kişiden intikam almayan insan

✔ allah intikam alıcıların en hayırlısıdır, allah el-MÜNTEKİM allah intikam alan, asla zarar verilemeyen bir allah nicin gazap eder, intikam güder, zarar verilemeyen allah neden azap eder gazap eder, suçluya azap ve ızdırap vermek maksadını güden cezalar sistemi yerine

✔ allah bir şeye kızdığı zaman, kişi ne yaparsa yapsın asla iflah olmaz. Ta ki Allah bu gazabı kaldırana dek zarar verilemeyen bir allah nicin öfkelenir gadap eder

✔ Suudi Arabistan’da Esra el Gamham hakkında idam kararı istendiği doğru. Karar henüz kesinleşmiş değil. İddia ile birlikte paylaşılan fotoğraftaki kişinin Gamham olduğu iddiası ise doğru değil. Fotoğraftaki kişi Suudi Arabistanlı aktivist Samar Badawi.

✔ Gadab Arapça bir kelime olup, “öfke, sinirlenme, kızma” anlamlarına gelir.

✔ Edip Yüksel, İhsan Eliaçık ve Abdülaziz Bayındır

✔ Kumar masasından Diyanet TV'ye, kumarhanede yakalanan İbrahim Sadri, Diyanet TV’de programa başladı. Sadri’nin program başına binlerce lira alacağı öğrenildi

✔ Erkan Naldemirci 10 yaşındaki Atakan Kayalar 'a "inşallah 11 yaşına girdiğinde ölürsün 10 yaşında velet ya da benim lisanım ile fırlama pi*, dünya düzeninden bahsediyor bir de akıl veriyor, tek yol anarşi diyor. Basın bunu öyle bir allayıp pulluyor ki, 250 kitap okumuş filozof bilim adamı diye lanse ediyor. Okuduğun kitaplar içinde Allah kelamı yoksa, tevazu yoksa, edep yoksa, sen koca bir hiçsin Atakan bebe. Annene karşı tavrından senin ileride nasıl gö*veren yav*ak olacağın belli zaten, inşallah 11 yaşına girdiğinde ölürsün de başımıza bela olmazsın a* pi*i" dedi

✔ erkan naldemirci, çocuk tecavüzcüsü sapık

✔ cennette erkeklere tüysüz oğlan verilmesi

✔ duanın işe yaramaması

✔ Nihat Hatipoğlu Erdoğan'ı Kurtaran Fetvayı Verdi! Hırsızlar da cennete girecek

✔ şeyhdeğilşarlatan, bugünkü şeyhler ile geçmiştekiler arasındaki fark geçmişte kamera ve internet olmadığı için onların şarlatan olduğu anlaşılmıyordu.

✔ Mevlana, kendi yazdığı mesnevi için 'Allah indirdi' demiyor mu? imam Rabbani, Mektubat'ta 'Allah bana kadın uzvu olarak göründü' demiyor mu? saidi Kürdi, Risale-i Nur'da 'Nur suresi benim için indi' ya da 'rüyamda Kuran bana verildi' demiyor mu?

✔ Kılavuz akıl ve bilim yerine; soba ile konuştuğunu söyleyen saidi nursi, Kuvayi Milliyecilerin kanı helaldir diyen iskilipli atıf, şeyh sait olursa sonunuz kandırılmak olur, Menzil seyhi kendisini tövbe almakla yetkili görüyor

✔ dini paravan olarak kullanıp cehalet ile kutsayan Karabaş-ı Veli tekkesini milletin parasıyla restore edip bu naylon fatura suçlusuna hibe eden AKP dir.

✔ Manisa'ya deprem geliyordu allah sordu bana, ben gelmesin dedim doğuya gitsin dedim.

✔ diyanet kurul fetvası "TOKİ nin faiz getirisi haram değil" dedi

✔ 1:38:27 de Edip bey Kur'an'i kastederek "matematiksel olarak ispatlanmis bir kitabi" deyip devam ediyor.
Kur'an matematiksel olarak ispatlanmis ise bu ispat "mutlaka bir MAKALE vasitasi ile yayinlanmis olmali."
Tam da bu noktada Edip beye sorularim sunlar:
1-: Sözünü ettiginiz makalenin yazarinin veya yazarlarinin adini verebilir misiniz?

Melekler Allah katına insana göre 50.000 yıl olan 1 günde çıkıyorlarmış ve bu da ışık hızına denkmiş... Öyle diyor Edip bey. Halbuki Güneş'ten sonra "BİZE EN YAKIN YILDIZ" olan Proxima Centauri dahi dünyamızdan 4.2 ışık yılı (Dikkat ışık günü değil, IŞIK YILI) uzaktadır. Edip beyin bu iddiası doğru kabûl edildiği takdirde Allah Proxima Centuari ile Güneş arasında, Güneş'in "az ötesinde" bir yerde duruyor. Milyarlarca ışık yılı ötede. milyarlarca yıldız kümesi var olduğunu dikkate alsaydı bari.

Allah kendisi gibi bir allah yaratabilir mi? Böyle bir soruya allah nasıl cevap vermiş bakalım allah yaratırken örnek kullanmaz, bunu şu ayetten anlıyoruz

Bakara 117: O, gökleri ve yeri örneksiz yaratandır bir işe hükmetti mi ona sadece ol der, o da hemen oluverir.

Allah kendisi gibi bir Allah yaratmaz çünkü bu kendisine örnek olur Allah örneksiz yaratandır. Allah kendisinden büyük taş yaratmaz zira Allah'ın büyüklüğü kendisine ÖRNEK olur. Allah ise örneksiz yaratandır Kısaca Allah diyor ki ÖRNEĞİ olmayan bir şey getirin yaratayım Peki ÖRNEĞİ olmayan bir şeyi kim getirebilecek ? Allah dilediğini yapar. O'na sınırlama koyma yetkisine sahip değiliz. Kur'an abartılı şekilde Allah inancına sınırlama getirmeyi öğreten belkide tek kitaptır. Allah şunu yapabilir mi,bunu yaratabilir mi gibi soruların arkasında Kur'an' ın zorlayıcı dayatmacı öğretileri vardır. mesela Allah doğmadı ve doğrulmadı ifadesi. evreni yokdan var eden,görünmeyen, sonsuz güç ve kudrete sahip bir varlığın doğrulacağını ve doğuracağını kim iddia etmiş ki böyle söylenmiş madem Allah etten ve kemikten bedenli bir varlık değildir, öyleyse doğurması ve doğrulması düşünülemez.

Allah'ın her şeye.gücü yeter. Allah istese insan şeklinde gözükebilir mi ? Gözükebilir gözükemez mi? Hem Allah'ın herşeye gücü yeter diyorsun,hemde Allah şunu yapar, bunu yapmaz diyerek Allah adına karar veriyorsun. Allah'ın Dilediği zaman neyi yapıp yapamayacağını söylemen için O'nu çok iyi tanıyor olman veya aynı güç ve özellikte bir varlık olman lazım.tıpkı bir arkadaş,dost gibi. sadece ne söylenmişse ona inanıyorsun. Kur'an 'da Allah defalarca övülerek, Allah şunu yapar bunu yapmaz dedirtecek kadar haddinden fazla tekleştirerek yanlızlaştırılmış, kullarından uzaklaştırılmıştır Öyle ki kulları O'nu ulaşılmaz bir varlık olarak görmeye başlamıştır. böyle düşünenler türbeleri ziyaret ederek dilekte bulunur, direk dua ettiklerinde dualarının kabul edilmeyeceğinden endişe ederler, böylece ölülerden yardım dileme, şeyhinden medet ummakla Kur'an' a göre şirke girilmiş olunur halbuki Kur'an' da "yardım sadece Allah'tan istenir "denir.amacıyla çelişen bir durum.

kul allah dan uzaklaştırılmış. allah'ı, aşırıya kaçarcasına abartarak överek, genel bir ifadeyle insan nankördür, cimri dir, sperm den yaratılmış, insan ne den yaratıldığına baksın, kahrolasıca insan, yürürken dik yürüme boyca dağları geçemez, yeri delemezsin "diyerek aşağılayıp küçümseyerek, yürümesine dahi tahammül edemeyerek insana haddini bildirerek Allah ile kul arasında ki mesafeyi açtıkça açmıştır. sonrada " Allah kuluna şah damarından daha yakındır "demiş, durumu kurtarmaya çalışmıştır. bu tıpkı popüler bir sanatcının zenginliği ayrıcalıklığı ulaşılmazlığı şık giyimi, şöhretine rağmen hayranlarına "bende fakirdim, içinizden biriyim " demesi gibidir. böylesi acziyeti ifade eden samimiyetsizlik Tanrıya değil insana özgü dür.

"allah şunu yapabilir mi" gibi soruların sebebi, insanlar dan haddinden fazla uzaklaştırılan ütopik tanrı inancı dır.

✔ niçin sokrates idam edildi?

✔ Notre Dame Katedrali’nin yanması ile alay etti Taras Berezovets.

✔ siz araplar anlayasınız diye arapça kur'an indirdik. süryanice dini-mitos masalların arapçaya çevrilerek yazılması dır kur'an. önce mişna ve yeşua kitapları okunursa kur'an kolay anlaşılır. yeşua yasin dir. arapçaya çeviren arapca bilen bir süryani olmalı. sonra muhammed'e ait hikayelere araplar tarafından ilave edilmiş süryani ve sabi, hanif kaynakçalar. kuran arapçaya çevrilen yahudi hikayelerine 6. ve 7. yüzyıl arap kabile hikayelerinin zaman içersinde eklenmesi ile oluşmuş. ayet konularının parçalı karmaşık olması ve yaşanılan tarihi verilerin zaman yanlışlarında sapmaların olması ndan anlaşılıyor ki siyasi düzenlemelerin sonucu bu yanlışlar var. surelerin iniş ve siyer yerlerini de karıştırmışlar çorba olmuş kur'an. bakara suresi, antik mısır dan süryanice'ye sonra süryanice metinlerin arapçaya çevrilmesi ile oluşturulmuş. bakara 73.ayetinde "ölü adama vurun, kesilmiş ineğin bir parçası ile, ölü dirilsin, işte böyle allah diriltir ölüleri" ifadesi, aslında firavun mumyasına yapılan son işlem olan, ölü nefes alsın diye ağız açmak ritüeli adlı ahiret-öte dünya'ya kolay gitmek uygulaması idi.

✔ bakara 73 ayetinde "ölü adama vurun, kesilen ineğin bir parçası ile, böyle allah diriltir ölüleri" ifadesi, aslında firavun mumyasına yapılan son işlem olan mumya'nın ağız açmak ritüel uygulaması idi. yalnızca firavun mumyalarına yapılır idi, ölümünün 70.gününde. mumyalama işleminin 70 gün sürme sebebi, 70 gün boyunca osiris-orion takım yıldızı'nın görünmemesi gökde. nil taşması sırasında 70 gün boyunca osiris-orion takım yıldızı gökde görünmezdi yine. bu takvim döngüsüne eski mısırlılar ölüler kültü ve tarım panteon'u oluşturmuşlar.

✔ orion/osiris 'in mısır'daki adı as-ar, orion takım yıldızı ile temsil edilir. ölülerin yöneticisi osiris - asar idi. ölüm ötesi yargılamyı ve yeniden doğuşu simgeler. ölü ruhların tartılmasında karar veren yargıç osiris - asar olarak tanımlanmış.

✔ sirius/isis, sirius yıldızının mısır’da kişileştirilmiş hali - vasfı idi. sirius -isis, esi, as-t, eset, sothis, sodpet olarak da bilinir. evrendeki en güçlü dişi sembolik isis, doğurganlık, bereket, besleyicilik, koruyuculuk, sadakat, sorumluluk gibi vasıfları var idi. isis-sirius aynı zamanda şifacı ve kahin idi. rüzgarlara, yağmurlara, ırmaklara, gemilere ve tüm sulara hükmeden isis/sirius idi.

✔ mısır'da geb/yör ve nut/gök den doğan 4 kardeş; isis/sirius, osiris/orion, seth, nephthys idi.

✔ islam, siyasal amaç ile kurulmuş. nisa 59 ayetinde dönemin siyasetçileri ülül emr 'e itaat edilmesi yasalaşmış. muhammed'in siyasi amacı, büyük dedesi abdümenaf bin kusay 'ın bıraktığı haşimoğulları siyasi iktidarını tekrar ele geçirmek idi. muhammedin babası abdullah erken öldüğü için muhammedin, haşimoğulları sülalesinden gelen aile mirası, siyasi beklentisini karşılamaz düzeyde kopmuş idi.

✔ ilkin, arapların mesih beklentisini, islam devriminde malzeme olarak kullandı. sonraları askeri başarılar artınca ve ganimet ekonomisi oluşunca, yarattığı devrime islam adını verdi, sondan 2. sure olan maide 3.ayette. maide 3 den önce, saduki düşmanı yahudi mezhebi farisi kolundan idi muhammed ve asıl sahabeler. maide 3'de "size islam'ı seçtim, dininizi kemale erdirdim" demesi, sürpriz sonlu islamın niteliğini, muhammedin kendisi de ummadığını gösteriyor bence. gerçek adı abdulkabe/abdulka'ab olan cellat ebubekir'in epey rolü olsa gerek. muhammed 'in sağlığında siyasal islam diye ayrı bir islam yok idi.

✔ nitelik olarak islamın kendisi siyasi din 'dir ayrıca yusuf 76'da fi dini meliki, kral'ın din yasaları-töresi gereği yapılması gerekenleri anlatır. 20 yıl boyunca islamcı tayyip siyaseti olmasaydı halen 33 kere sübhanallah, 33 kere elhamdülillah, 33 kere allahüekber deyişleri ile putperest arab vasnam vasen وصنم وثني namazlarını eda ediyor olacaktım ben.

✔ Muhammed eleştirisi, Criticism of Muhammad
✔ muhammedin ölümünden 120 yıl sonra biyografisi.

✔ Kuran’da sorunlar.
✔ muhammed okuma yazma bilmiyordu iddiası

✔ muhammed'in niye yazdığı anlaşılamayan ayetler
✔ ahzap 56.ayetinde allah ve meleklerinin peygambere salat edip salavat getirdiği

✔ evrenin başındaki entropinin ayarı: 1/10^10^125 (yazıyla: on üzeri on üzeri yüz yirmi beş'te bir) ihtimal.
✔ denizdeki su moleküllerinin birbirinden ayrılma ihtimali, evrenin kendiliğinden oluşması ihtimalinden fazla.

✔ fatiha dua ise allahın kendine dua etmesi ilginç. mushaf kuran'a başlangıç sondan ve ortadan başlarsanız manaları yazıldığı gibi okursunuz anladıklarınız onlar olur örneğin ilk sure alak oku yaradanin ilmi ile o sana (hepimize) kalemle bilmedigimizi öğretti burayı konuşmaya kalksak sayfalar yetmez ama ilk akla gelen kalem bildigimiz kalem ve resul ümmi okuması yazması yok cebrahil kanatlı melek öğretti hal böyle olursa kimse inanmaz evrenin yasasına aykırı. Quran'ın puzzle hâlden farkı yok herşey dağınık, parçaları birleştirmek zorundayız.

✔ quran'ın bu sıralamasının iniş sırasına göre olmamasını peygambere cebrail tarafından vahyedıldığı bilgisi var. Yani bu sıralamayı Allah yaptırıyor. ayrıca şöyle görüşler de mevcut; quran 23 senede nazil olmasına ve her bir ayetin de ayrı ayrı konular sebebiyle inmesine rağmen bu kadar konu birliği içerisinde olması bir mucizedir. Hayatın her yönünü içine alan ve iki dünyanın saadetini temin eden Kuranın, bu kadar değişik zaman diliminde ve değişik problemlere göre nazil olması, ayrıca farklı zamanlarda inen ayetlerin yerlerinin sırayla olmadığı halde konu birliği ve bütünlüğü bulunması mucizedir dolayısıyla herşey kurana uygun ilerleyecektir. Quran'ı puzzle hâle getiren arap sahabe müslümanları, işlerine geldiği gibi birleşim yapıp kendi siyasetlerine göre doğru çıkartmışlar biz de onu savunur olmuşuz zamanında araplar birşeyler yapmışlar işte siyasi devrim için şimdi beğenmiyoruz onlarınkileri.

✔ kabe ve hubel.

cebrail ne demek, gerçek tanrı mübalağa kitap yollar mı, yolladığında işe yaramaz mı? Quran ne işe yarar, anlatıldığı gibi okursak boşuna okumayalim, bilim zeka ilerledi 1500 önceki anlatımlar ile bugünküler bir değil. insanların inançlarından ve kuranın uzun olmasından dolayı içeriği net görememeleri, dolayısıyla da kuranın mükemmelliğine olan inançlarını muhafaza etmeleri. Bu yöntem ile kuranın neler üzerine yoğunlaştığını çok hızlı bir şekilde görmemizi sağlayacak birkaç sayfalık bir metin kalacak. ayetlerin içeriğine veya yorumuna bakarak onlardan bir takım anlamlar çıkarmak bence boş bir çabadır. Kur'an'ı bir araya getirenlerin - ki Muhammed'in yaşadığı iddia edilen 600'lü yıllardan çok sonra kitap haline getirilmiştir- amacı, çobanlıktan devlet başkanı olma imkanının temini için siyasi devrimdir. Muhammed'in ölümünden sonra Kur'an 800'lü yıllarda, hatta daha da sonra, kitaplaştırılmıştır. Ayetlerin, surelerin ve onların sırasının bilinen hiçbir anlamı yoktur. Var olsa bile o kitaplaştırıldığı zamana ait bir anlamdır. Bizim şimdi anlamamız imkansız denecek kadar zordur. Okumanızı tavsiye ettiğim önemli bi betik var bu konuda;

✔ The Quran in its historical context.

✔ yaşamın ilk varoluş gizemi olmasa, vaadleri kanıtsız dini inançlara gerek olmazdı. gizemli olana erişmek vaadi, argümanları veri kayıtsız dinlere ilham sağlamış görünüyor. dini inançların, gerçekmiş gibi ciddiye alınmasını hatta akademik incelenmesini, başlangıcın gizemi sağlatıyor halen.

🙄 evrenin başlangıcında rolü olduğu var sanılan zeus, brahma, eloh, allah adlı tanrıların, akıllarında neyi planladıklarını, zihindekileri bilmeyi umamayız insan olarak ama tarihsel konjektör gösteriyor ki, tanrılar, insanların siyasi fikir yansımaları olmuş çoğu kültürde. yöneten insanlar dan yönetilen insan'a devlet yasası buyrukları, allah dan vahiy geldi göstertili siyasi arzuları, yönetilen insan'a paketlemişler ve lugal rasul yetkinliği oluşturmuşlar.

✔ polis asayiş teşkilatının olmadığı zamanlarda toplumsal barışı ve birey'in can ve mülk güvenliğini sağlamak için günün siyasetçilerinin, kutsal göstertili tanrı'yı kurgulamaları gerekli idi. toplumu rahat yönetmek için siyasetçilerin, tanrı'da olmasını arzuladıkları donanımlara tanrı'nın sahip olması tesadüf değil. siyasetçiler tanrı'yı donatmışlar tam arzuladıkları özellik ve sıfatlar ile.

yüce taht/arşı-ala'dan tecelli-vahiy işiten bir lugal rasul, dili ile konuşmaksızın/konuşamayan dilsiz bir insanın aklından ne geçirdiğini işitemez mi? peki tanrı, ortadoğulu bi peygamberi araya sokmaksızın, tüm dünya'da, tüm zamanlarda yaşayan insanlara amacını aracısız belirtemez mi?

ortadoğu'da devlet-toplum yasalarını düzenleyen lugal - rasul peygamberler aslında siyasetçi insanlar idi. tanrı, insanlara birer beyin, kalp, duygu, mantık vermiş ise, bireysel olarak insana aracısız ulaşabilir demek dir ama vahiyli dinlerde tanrı'ya aracılık var, peygamber aracı olmak zorunda bıraklmış tanrı'ya ki bu güvensiz yordam çünkü peygamberler sosyal yaşama karışmışlar, karıştırmışlar toplumu, düşman etmişler amcayı yeğene, dayıyı kuzene vesaire. öylesine düşmanlık körüklemişler ki, kucağında emzirdiği bebeğini uyutan kadın esma bint mervan 'ı öldürtmüş muhammed.

arap tanrısı allah'a lokman 34.atette; yağmurun ne zaman yağacağını, ana rahmindeki çocuğun mahiyetini, bebeğin cinsiyetini, yalnızca allah bilir dedirtmişler ama bugün haftalık meteoroloji raporları ile insanlar yağmurun ne zaman yağacağını bilebiliyor, ve bebeğin cinsiyeti 17.haftada belli oluyor yani allah'a yalnızca ben bilirim dedirtmişler ama insanlar ultrason sayesinde bebek cinsiyetini de bilebiliyorlar bugün, yağmurun ne zaman yağacağını da. muhammed'in yaşadığı 7.yüzyılda ultrason yoktu, meteoroloji uyduları yoktu, bu fırsat ile muhammed meydanlarda genişce sallamış. alla adı eloh dan sonra varoldu, yani allah sosyal evrim ürünü. hristiyan gassaniler allah adını eloh dan türetmişler.


✔ muminun 14de, meni den çocuk yaratıldığı ve Kemiklere et giydirildiği söylenmekte. bilime göre ise; çocuk olması için Anne yumurtasının Erkeğin spermi tarafından döllenmesi gerekir. kemiklere Et giydirilmez sommitler kemiğe dönüşür. anne nin hamileliğinin 5. haftasında, Bebeğin ilerleyen dönemlerde omurlarını, kaslarını ve derisini oluşturacak olan yapılar, yani somitler oluşur.

✔ müminun. 14 : nutfeyi (meni) bir alaka (kan) olarak yarattık. alakı mudğa (cenin ) olarak yarattık. mudğa dan kemikleri yarattık. Kemiklere et giydirdik. onu başka bir yaratılışla şekillendirdik