kehf86 gokkubbe yoralti ersetu sidre münteha tuzlusu tiamat tatlisu absu mirac allahin tahti makami konumu yumurta gibi arz dunya duz istikamet kible petra yildiz kaymasi seytana atilan meteor - 4

✔ ay'ın gökteki hacmi ile, kubeys dağına düşmüş yarım ay'ın hacmini, aynı genişlikte-büyüklükte görmüşler ayetleri yazanlar. ama ay'ın hacmini hesaplamamışlar. ay'ın hacmi, dünya'nın 1/4'ü kadar, yani dünya'nın çeyrek'i kadar 'dır. ay, 384.400 km uzakta olduğu için küçük görünür dünya dan bakan insana/allaha. ay, gerçekte kubeys dağına düşseydi, dünya'nın 4 de 1'ini kapsaması gerekir idi, hacimsel olarak, ki istanbul'a bile ulaşmalıydı, yarılıp düşen yarım ay. (ay'ın çapı 3.476 km ve dünya'ın çapı 12.742 km) oysa ay'ın bir yarısı kubeys dağına, ay'ın diğer yarısı kuaykıan dağına düşmüş, yani gökteki ay hacmi ne kadar ise, aynı ay hacmi öylece korunmuş, kubeys ve kuaykıan dağları üstünde görünürken. kubeys ve kuaykıan dağları arası 3 km'lik mesafeye, ay'ın yarıçapı 1.738 km'lik hacimsel ay nasıl sığmış?

allah tıpkı dünyadaki insanın görüş açısından bakarmış gibi görmüş 384.400 km uzaktaki ay'ı. ay'ın çapı 3.476 km, yarıçapı 1.738 km ve dünya'ın çapı 12.742 km uzaktaki ay, dünya'ya yakınlaştıkça, gerçek hacmi ile yakınlaşır, 384.400 km uzaktaki küçük görünen hâli-hacmi ile yakınlaşmaz. allahın/muhammedin bakışında 384.400 km uzaktaki ay'ın küçük hâli-hacmi ne ise, kubeys dağına düşen ay'ın hâli-hacmi de o denli küçük görünmüş ki, 2 dağın 2 tepesine sığmıış koskoca ay, ki ay'ın hacmi, dünya'nın 4 de 1 'i. mekke ile istanbul arası 3bin km, mekke ile hatay arası 2bin km, ay'ın çapı 3.476 km, ay'ın yarıçapı 1.738 km dir. böylesine somut hacimlerin etkisinde, hatay'da yaşayanlar görmeli idi ay'ı, çünkü ay'ın bir yarısının ucu mekke'nin kubeys dağına oturdu ise, aynı ay yarısının öteki ucu, hatay amanos dağına oturmalı idi, ay yarılıp düşecek olsa yüzölçümü elverişliği bakımından.

mekke kubeys dağı - hatay amanos dağı arası mesafeye ay'ın bir (2/1) yarısı sığıyor.
hatay amanos dağı - romanya karpat dağı arası mesafeye ay'ın diğer (2/1) yarısı sığıyor.

ay'ın bir yarısı kubeys dağına düşerken, kubeys den 3 kilometre ötededeki kuaykıan dağına, ay'ın diğer yarısı düşebilemez, çünkü ay yarıçapı 1.738 km'lik mesafeye, yarım ay'ın teki sığar anca. diğer yarısı için yine 1.738 km'lik mesafe gerekir ki, ay'ın toplam çapı 3.476 km olduğuna göre, mekke'ye 3bin km uzaktaki istanbul bile, 2 parçaya yarılmış ay'ın düştüğü bölgeyi kapsıyor olacak idi, gerçek olsaydı. ayet hezeyanlarının dahası, kıyamet sahnesinde yöryüzüne dökülen yıldızlar, gökte şeytan taşlamak için var edilmiş (mülk 4-5). kehf 86'da şems/güneş'in toprak'a batıp erşetu'ya - yöraltına gittiği iddia edilmiş, oysa güneş toprak'a batmaz. necm 1-2'de نجم necm - yıldızın battığı iddia edilmiş yine akad erşetu kuramı gereği. bunlar kültür insanı bakış açısı. yöresel, töresel ve törensel görüş var ayetlerde. insan ne görmüşse, allah da öyle görerek ayetleri yazmış/yazdırmış.

✔ fussilet 9-12 ayetlerinde allah, dünyayı 6 günde yarattım diyor peki diğer gezegenleri kaç günde yarattı niçin bahsetmiyor? çünkü gök kubbeli, yör-dünya merkezli evren-dünya modeli var guran'da. mitoslardan araklanmış ayetler, sümer, babil, akad, asur, ugarit, fenike, hitit, antik mısır uygarlıkları döneminden beri bilinen dünya ile komşu güneş, ay, 12 gezegen ve çıplak göz ile gözlemlenen şira-isis yıldızı 'ndan bahsediyor ama gnz11 galaksisi 'nden bahsetmiyor allah, niçin, çıplak göz ile gözükmüyor diye mi? önceki uygarlıklar gnz11 galaksisi yörebinde bilgi aktarmamışlar diye mi?

✔ islam dan önceki uygarlıkların bahsetmediği diğer gezegenler den bahsedilmiyor kuran'da çünkü insanlar keşfetmemiş, kaşif ve mucit ender insanlar keşfediyor veya icat ediyor sonra allah ayetlerde bunlardan bahsediyor yani insanın bilmediğini allah da bilmiyor. muhammed zamanında dünya bilinen bir gezegen ama diğer gezegenler ve samanyolu dışındaki galaksileri allah bilmiyor çünkü 650 yıllarında insan da bilmiyordu başka galaksileri. ama allah biliyorsa diğer galaksileri ve gezegenleri neptün'ü uranüs'ü gnz11'i niçin ayetlerde bahsedilmemiş çünkü allahın ve muhammedin bildiği bilim ayetleri, bergamalı galen gibi bilginlerin kitaplarında yazdıkları metinler idi.

✔ insan türü, dünya üzerinde bigbang ile oluşan evren den 15 milyar yıl sonra varolmuş iken allah ilkin dünyayı sonra evreni nasıl yaratmış olabilir? bigbang ve dünyanın oluşum evrelerine aykırı fussilet 9-12 arası ayetler. fussilet 9 ayet metninde dünya, iki günde yaratılmış halde halihazırda bulunuyor henüz evren yaratılmamışken. dünyayı yarattıktan sonra allah fussilet 11 ayetindeki eylemi gerçekleştiriyor. allah önce dünyayı 2 günde yaratıyor, sonra duman haldeki göğe yönelerek evreni yaratıyor. fussilet 9-12 arası ayetleri okuyun allahın önce dünyayı yaratıp sonra duman halinde bulunan göğe yönelerek evreni yarattığını anlayacaksınız.

fussilet 9: arzı iki günde yaratanı inkar mı ediyorsunuz

fussilet 10: sabit dağlar oluşturdu orayı bereketli kıldı. orada (arzda) bulunanların besinlerini dileyenler için eşit olarak dört günde takdir etti.

fussilet 11: sonra duman halinde olan göğe yöneldi. Sonra da göğe)ve arza isteyerek veya istemeyerek gelin dedi. İkisi de: İsteyerek geldik dediler.

fussilet 12: onları 2 günde 7 kat gök olarak tamamladı ve her gök katına kendi emrini vahyetti ve dünya semasını kandillerle süsledik..

bingbang den beri geçen 15 milyar yıl içinde dünya bügünkü biçimine evrilmiş. dünya yaşı 4,5 milyar yıl olarak hesaplanmış. bingbang den 300 milyon yıl kadar sonra ilk galaksi ve ilk yıldızlar oluşmuş. günümüzden 5 milyar yıl önce güneş oluştu, bingbang den 10 milyar yol sonra oluştu güneş. oysa ayetlere göre, güneş yok iken, ilkin dünya var idi yazıyor.

dünya'da ilk yaşayan tek hücreli canlılar 3.7 milyar yıl kadar önce oluştu. insan türü dünya üzerinde bigbang den 15 milyar yıl sonra belirmişken allah ilkin dünyayı nasıl yaratmış olabilir, babil dünya haritasına mı bakmış? allah'ın ilkin dünyayı ardından evreni yaratmasına müslümanlar nasıl inanabiliyor?

✔ fussilet 9-12 ayetlerinde allah, dünyayı 6 günde yarattım diyor peki diğer gezegenleri kaç günde yarattı niçin bahsetmiyor? çünkü gök kubbeli, yör-dünya merkezli evren-dünya modeli var guran'da. mitoslardan araklanmış ayetler, sümer, babil, akad, asur, ugarit, fenike, hitit, antik mısır uygarlıkları döneminden beri bilinen dünya ile komşu güneş, ay, 12 gezegen ve çıplak göz ile gözlemlenen şira-isis yıldızı 'ndan bahsediyor ama gnz11 galaksisi 'nden bahsetmiyor allah, niçin, çıplak göz ile gözükmüyor diye mi? önceki uygarlıklar gnz11 galaksisi yörebinde bilgi aktarmamışlar diye mi?

✔ yahudilerde sünnet 7.günde dir. hz ismailin sünnet 13 yaşında olması ilginç. mihenk 7 sayısına dayanan inançlar kutlu uğurlu sayılır idi bunda yaşamın etkisi olsa gerek. çocuk dişlerinin 7 yaşında çıkması, 7 yaşın çocuk yaşamında mihenk olması etkilidir. 7 kat gök inancı babilde 7 kat yerinaltı inancı sonradan Anadolu ' ya gelerek oradakiler ile kaynaştı ortaya yeni kültür türedi.

kavramlar, içerdiği inançların doğuşunda uygarlıkların , uygarlık aşamalarının etkisi var. bir uygarlık düzeyinde bilinmeyen kavramla o uygarlığın ilgisi iilişkisi yok. grekler , uzun bir süre sıfır değerini bilmiyorlardı , bu yüzden onların düşüncesinde sıfır ile gösterilen ondalık sayı değerleri kavramları yok. Latinler için de öyle. Latin sayı düzeninde sıfır , onunla ilgili değer çizelgesi, değer dizisi yoktur , Sıfır nedir bilmez Latin düşüncesi , Araplar da bilmez. pusula , barut , matbaa VE kâğıt insanlığa Çin uygarlığının hediyesiyse sıfırı da araplar hindu medeniyetinden çalarlar VE birçok harfi de. Sadık Usta " Kuşkunun Tarihi " 'nde batının hırsızlığını VE ikiyüzlülüğünü anlatır.

7 sayısı ile ilgili inanç düzeninde görülen birtakım kavramların Batı ' da bulunmayışı , bu sayı değerine bağlanan inançların başka bir yerden oraya göcdüğünü gösteriyor. nereden gidebilir Batı ' ya bu yedi sayısına bağlanan inançlar ? O çağlarda , Doğu ' dan , Anadolu ' dan , Sümerlerden daha ileri uygarlık düzeyinde olan bir yer bilinmiyor. bazen ZOR soruların KOLAY yanıtları olabiliyor.

✔ sümerde rüyalar tanrı bildirisi idi. yakup oğlu yusuf, rüyasında, tarlada kardeşlerinin temsili başakları nın, yusufun başak ına eğilmesi, ardından, güneş, ay ve 11 yıldızın yusuf a eğilmesi anlamı, ilk oğulluk hakkına talip olması idi. ishak'ın 2.oğlu yakup da ilk doğan oğulluk hakkını 1.oğul esav dan kapmış idi, esav taklidi yaparak, yani hile ile babası ishak'ı aldatan yakup, kardeşi esav a yaptığını anımsadı yusuf 'un ruyasını işitince. demeli ki yusuf, babası yakup 'un, esav a yaptığının aynısını, yusuf da büyük abisi reuben e yapmaya yeltenmiş.

yusuf, güneş, ay ve 11 yıldız ve kendisi ile beraber 12 burç gördüğüne göre yusuf, jupiter olarak koç burcu, yani ilk doğan, ilk oğul hakkını ben istiyorum demiş oluyor.

✔ duku, sümer tanrılarının gökyüzünde toplandıkları yerin adı idi. duku, arş olmuş islamda. secde 4, hud 7, furkan 59.

✔ lahar ve aşnan, duku'da biçimlendi. lahar ve aşnan’ın ürünlerini, Duku’nun Anunnakileri yiyor, ama doymuyorlar. Has ağıllanndaki şum-sütünü ve iyi.

✔ amr bin hişam, ayetlerin akkad, babil, nabati mitoslarından alındığını biliyor idi. varaka nevfel ile dihye kelbi de biliyor idi. hz muhammed, el hamd ü lil lah ٱلْحَمْدُ لِلَّٰهِ el hamdü li lah, anlamı nedir bilmez iken amr bin hişam biliyor idi çünkü fatiha suresi ayetleri, teşrik tekbirleri gibi, muhammedin peygamberliğinden önce var idi.

✔ çok tanrılı dinlerde toplumlar, 4 bin sene boyunca özgürlükçü yaşantıyı uyguladılar ama tek tanrılı dinlerin 3 ü de, kendi kültürlerinde olan tek tanrıyı dikta ederek, ötekileri öldürdüler, cizye haracı aldılar, mülk gaspı yaptılar, savaş tutsaklarını köle ve cariye olarak kullandılar-sattılar vs. oysa çok tanrılı tüm dinler, günümüz tek tanrılı dinlerin hepsinden özgürlükçü idi.

✔ furkan 53 ve rahman 20.ayette tuzlu su tiamat ile tatlı su abzu 'nun "aralarında engel var kavuşamazlar-karışamazlar" ifadesindeki anlam, defacto tanrıların doğmasını engellemek idi bence. çünkü tuzlu su tiamat ile tatlı su abzu, her karıştığında yeni nesil tanrı ailesi doğmuş 'dur mitosta. var olan tanrılara yeni tanrı eklemek, tuzlu su tiamat ile tatlı su abzu 'nun karışımı ile mümkün idi. ayetlerdeki "engel var aralarında" ifadesi ile tiamat ve abzu çiftleşmesi-kavuşması engellenmek amaçlanıyor, ki yeni nesil tanrı, doğmasın diye artık. tanrı doğumunu sağlayan karışım-kavuşum olanağı kaldırılıyor, tuzlu su tiamat ile tatlı su abzu arasındaki karışım-kavuşum olmayınca, tanrı sayısı sabitleniyor, tanrıların çoğalması sonlanıyor/engelleniyor.

furkan 53, neml 61, fatır 12 ve rahman 20, ayetlerde birbirine karışmaktan koruyan bir engelden söz edilir. bu 4 ayetlerde tekrarlanmış ancak gerek tertip gerekse nüzul sırası itibarıyla ilk geçtiği yer, furkan 53 dür. hicr-i mahcur, çift yönlü engel anlamındadır. (el-Kurtubî, XIII/59).

✔ arap çadırına serilen kilim gibi zemini düz ve çevresi çember dir dünya. üst tarafı kubbe, alt tarafı irkalla dır. düz zemin nin dikine dağlar ise çivi dir, yeryüzü anlamındaki arz ı, rüzgar/el-lil sarsmasın, silkelemesin, savurmasın diye, arz ı, toprak a sabitleyen kazık dır (nebe 7). araplar, çadırları nın çevresine çivi/kazık (evtad/وتد) çakarak, çadırı sabitler idiler. bu arap töre zihniyeti ayetlere aktarılmış.

✔ yahudiler ağlama duvarında niçin ağlar? sümer efsaneleri ve dinlere etkileri.

✔ gökyüzüne çıkmadan çıkmış gibi anlatmışlar miraç olayı böyle birşey. etana, atena'ya mı dönüştü?

✔ ilk miraç öyküsü 3500 yıl önce yazılmış, etena'nın kartal lamassu ile gök'e uçması, son öykü 1450 yıl önce muhammed'in katır burak ile gök'e uçması, isra 1, 12 ve 13.ayetlere aktarılmış, akşam vakti ra/güneş 'in duat 'a yürümesi / isra ve gece boyunca duat 'da bir rotayı / güzergahı takip ederek (yasin 38), güneş/ra nın tekrar yeryüzüne tırmanışı, sabah gündoğumunu oluşturduğuna inanılmış. geceyi ve gündüzü tanımlayan bu mitosun akad versiyonunda, ra adı şamaş olur, yine güneş anlamında, arapça güneş / şems, akadça şamaş dan gelmiş, mitos ile beraber. kimbilir başka neler gelmiş.

✔ gökyüzüne çıkış ile ilgili efsaneler. antik mısır'da ölen firavunlara mumyalama işleminin sonunda yapılan ağız açmak seremonisi, kuran'ın bakara 73.ayetine geçirilmiş.

✔ musa'nın ölüm meleği azrail'e yumruk atıp gözünü çıkardığı hadis, sened itibarıyla sahih hadis. WADİ MUSA, petra şehrinin doğusundaki bölge. musa nin asasını vurarak su çıkardığı vadi, petra harabelerinin doğusunda musa vadisinde bulunur.

✔ musa'nın azrail'e tokat atarak gözünü çıkarması : "ölüm meleği musa’nın yanına gelerek; “Rabbinin davetini icabet et” dedi. Musa ölüm meleğinin gözüne bir tokat vurarak onun gözünü çıkardı. Melek Rabbine dönüp şöyle dedi: “Beni, ölmeyi istemeyen bir kuluna doğru gönderdin, o da vurup gözümü çıkardı.” Allah-u Teâla meleğin gözünü kendisine geri çevirip şöyle buyurdu: “Kulumun yanına dön ve de ki: Dünya hayatını mı istiyorsun? Öyleyse elini öküzün beline koy, eline ne kadar kıl çıkarsa onun sayısınca yaşayacaksın" dedi.

✔ islam’ın allah ’ı varken şeytan ’a gerek yok. doktor benzetmesi şunun icindi; zamanında cadı diye yakilanlar o dönemim sifacilariydi. Dünyanın en eski eczacıları kadınlardır. Toplum içindeki iş bölümünden dolayı kadınlar kimya ve biyoloji bilgisini elde ettiler. Zamanla yaptıkları din baskasi altında şeytani olarak görüldü üzerine efsaneler eklendi. Mesela lavanta örneğinde olduğu gibi "cadı, büyü yapiyor" denilen kişiler aslında lavantanın sakinleştirici ve uyku getirici etkisini öğrenmişlerdi. Yaptıkları buyu lavantayi kullanmaktı yada benzerlerini. Bu acıdan evet doktorlar ve eczacılar aslında büyücü oluyor günümüzde.

✔ adem’in kovulduğu cennet gerçek cennet değildi belki ara bir form. Çünkü yasağın olduğu ve daha da önemlisi şeytanın etki alanının devam ettiği yer hakiki bir cennet olamaz.

✔ mearic 4 çeliski
✔ ürkütücü 25 kadim yaratık, albız alkarısı, lilith değil Lamaştu 'dur

✔ kıyamet günü gök yarıldığı zaman 8 tane melek, allahın oturduğu tahtı, semada tutarlar, taht yöryüzüne düşmesin diye, hakka 17 ayetinde yazıyor bu, sebebi, allah'ın tahtını-arşını gökte tutan tatlı su absu, kıyamet sarsıntısında işlevini yitirince allah'ın tahtının alt kısmı, yani evrenin kenarlarından yükselip taht'a değen tatlı absu'nun yok olması, ki absu evrenin ilk tözü'dür mezopotamya mitoslarında.

✔ enam 99'da gök'den inen su absu'dur, su depolayan enki'dir. rüzgar ile aşılayan enlil'dir hicr 22'de. müslümanlar inanıyorlar enki ve enlil ayetlerine, allah dan geldi sanarak. yazı icadından sonra insanlık, yasal tanrı'yı kendi yansıması ndan yaratır iken, yalnızca insansı amaç suretini değil, kendi yaşam tarzını da göz önünde tutarak yarattı bu sebeple tanrılar, doğdukları kültürün ürünüdürler. geçmiş zamanda insanlar ibadet etmek için tanrı arayışı içinde idiler. yakın gelecekte insanlar kendilerini tanrılar dan korumak zorunda kalacaklar dır çünkü güncel tanrı, siyasetçi lider konumuna evrilerek diktatörce hüküm veriyor.

✔ fussilet 9 ve 12.ayetlerde dünya, 2 günde yaratılmış önce, sonra duman haldeki göğe yönelerek dünya dışındaki evren yaratılmış yani dünya, evren den önce yaratılmış, peki bu durumda evren içerisinde dünya nereye konumlanmış idi? öyle ya evren yok iken dünya var diyor ayetler. evren yok ama dünya var denmiş ama açıklaması yok.

düz dünya ve çevresi fanus, tepesi kubbeli evren modeline salık, rad 2.ayette, görebileceğiniz direkler عَمَدٍ olmadan gökleri yükselterek, tahtına-arşına oturdu allah denilmiş. direkler görünmüyor çünkü yok, dünyanın kenarlarında fanus var, tepesinde kubbe var, kubbenin ağırlığını fanusun kenarları tutuyor. kubbe nin fanus kenarlarına baskıladığı ağırlık, enbiya 44 de "el arde nenkusuha min etrafiha - etrafından arzlar-yerleri eksiltiyoruz ifade edilmiş bu sebeple.

ayetlerde güneş, dünyayı kaplayan fanusun içerisinde bir uc dan diğer uca hareket eder, ki bu sebeple belirli doğu ve belirli batı var. güneşin battığı toprak balçıklı çünkü güneş sert toprağa giremez, toprak cıvık sulu, gevşek toprak, yani balçıklı toprağın içerisine güneş girince dünyada gece oluyor, dünyanın her bölgesinde gece oluyor sanmış eskiler. güneş, dünyanın doğu ucunda balçık dan çıkınca gündüz oluyor sanmışlar her dünya bölgesinde.

✔ lokman 10 'da göklerin direksiz yaratıldığı yazılı. dünyanın yaşı 5 milyar yıl iken ve insan türünün dünya üzerinde bigbang den 15 milyar yıl sonra belirmiş iken, allahın ilkin dünyayı sonra evreni yaratması (fussilet 9-12 ayetlerinde) fiziksel olarak olanaksız.

✔ dünya ve evren, bilim nasıl ilerledi ?

✔ 1:10:55 demekki, önce anlam var olmuş idi. "evren agnostik devinir" yazısını okuyamayan birisi için harfler rastgele olmasa bile okuyup anlayamadığı için buradan anektod üretemediği için anlamsız dır evren agnostik devinir ifadesi. çünkü, önce türkçe konuşmayı ve işitmeyi bilmek gerek, sonra kelimelerin içerdiği bütüncül ifade anlaşılır olabilir ancak.

✔ dağlar, yeryüzü zemininden sökülünce, zemin yeryüzü ارض arz, sabitliğini koruyamaz ve savrulur, dağlar ise birbirine çarparak ufalanır (vakia 5,6). çöl rüzgarı koşulunda arap çadırı kurulumu ve sökülümü, yeryüzü meskenleri ile betimlenmiş ki zaten neml 61'de yeryüzünü mesken, ikamet yer yarattık أَرْضَ قَرَارًا arze qararan ifadesi var. neml 61 ve lokman 10 'da رَوَاسِيَ - رسو ravasiye kelimesi, yeryüzü zemini nin perçinlenerek sabitlendiği anlatılıyor. rasu رسو perçinlemek, denizde çıpa ile demirleyerek sabit durmak. ayrıca, yeraltı irkalla /duat ölüler dünyası kuramı var idi 7.yüzyıl arap töresinde. yeryüzü arz, yeraltı irkalla ile ters dönecek revasiye dağlar sökülünce.

✔ Limana yaklaşan gemiler için irsaye fiili kullanıldığında onların revasi olduğu belirtiliyor, mesela, ersâ essefinete. (mevlüt Sarı: Arapça Türkçe Lügat) Günümüzde tırların belirli alanda yerlerinden oynatılamayacak şekilde franleri çekilip bırakılmaları mecazen revasi olabilir. şemeha, yükselme işini yapmayı, yükselişi gerçekleştirmeyi belirten fiildir. şamihat, bu fiillerin görüldüğü oluşumlar. revasiye şamihatin' tamlaması, yerlerinden ayrılmayacak şekilde sabit olan ama yükseliş vasfını kazanan yapılar anlamında olur. revasiye şamihatin', belirli alanlara konan, biriktirilen veya yığılan ehya ve emvat nesneleriyle oluşur. Onlar olmadan olay gerçekleşmez. Lakin yetmez. Tamamlayıcısı vardır... Tamamlayıcı, ayetin devamında belirtilir. maen füraten dir o, yani, furat suyu. maen furaten, bol temiz su demek. Furat, Anadolu'dan çıkıp Arabistan'ın Basra körfezine dökülen Fırat nehrinin adı dır. temiz ve bol su, bu nehirden veya benzeri nehirlerden karşılanacak dır. ehya nın tazyikiyle emvat, furat suyuyla karıştırılacak. karışım, arz sathı ndan arzın derinine doğru açılan temellere sırayla gerektiği kadar dökülecek. Rasiyelerin (revasiyenin) oluşmasına başlanacak. şemeha fiili gerçekleşmiş, oluşan yapılar günümüzde yerden göğe doğru 300 metreyi bile aşmışlar, ayette zikredilen revasiye şamihatin olmuşlar. Türkçe bunların adına gökdelenler deniyor.

tur 10, dağlar yerlerinden sökülüp süratle yürütülecek. Dağlar yürüdükçe yürür.
taha 105-107, dağlar kül gibi ufalayıp savuracak! Yerlerini dümdüz, bomboş bırakacaktır. Öyle ki, orada ne bir çukur ne de bir tümsek görebileceksiniz

karia 5, dağlar atılmış renkli yün gibi olur.
hakka 13, 14, 15, sur'a ilk nefha üflendiği, yer ve dağlar kaldırılıp birbirine şiddetle çarpılarak darmadağın edildiği zaman; işte o gün olacak olur, kıyamet kopar.

müzemmil 14, yer ve dağlar sarsılır, dağlar dağılmış kum yığınına döner.
kehf 47, dağları yürütürüz, yeryüzünün ise çırılçıplak olduğunu görürsün

mürselat 10, dağlar ufalanıp savrulduğu zaman.
nebe 20, dağlar yürütülür, bir serap olur.
vakia 5,6, dağlar ufalanıp toz duman haline geldiği zaman.
mearic 9, dağlar savrulmuş pamuğa benzer.

arapça’da dağ cebel dir. Çoğulu dağlar cibal dir. Dağların Kıyamet Esnasındaki Durumu ürperten bir sahnedir. Yer Tasviri (Topograhie): Bir dağın, ovanın, şehrin, köyün, evin, bahçenin. yerinde sabit olduğunu ve sökülüp atılmasının son derece zor olmasın allah gerçekleştirebilir betimi edilmiş.

✔ nanna/sin/ay zigguratı tapınaklarına sunulan, senelik ilk hasat ürünü ve ardından yapılan, 7 kez ziggurat tavafı, akkadlarda var idi, sebebi, hasat nakliyesinde akkadların gece kervan sürmeleri sürecinde, ay'a / sin'e rüşvet vermek idi, çünkü, akkadlı kervancılar, gece karanlığında, kervan hırsızlarının baskınlarından korkmuş idiler. ay / sin aydınlığı sayesinde, ağaçsız arazide geceleyin, çevrelerini ve istikamet ufkunu görebildikleri için sin'e minnet duymuşlar. ışık ve ısı ile dünyaya etkiyen ay (sin / qamer) ve güneş (şamaş / şems), yıldızlar gibi cisim değil, benlik / kişilik sahibi varlıklar imiş gibi kurgulanmış akkad, nabati, gassani, arap töresi mirasında.

✔ akkadça sin, sümerce nanna, hem ay, hem aydınlatıcı / aydınlatan anlamında kelimeler. yusuf 4nc ayette, 11 yıldız, ve şems/güneş ve qamer/ay, ayrı ayrı anılma sebebi, ay (sin) ve güneş (şamaş) 'in, gök cismi değil, insanüstü / ilahi varlık olmaları kabulü idi. güneş (şamaş/şems) yeryüzü altında irkalla'ya gidince gece oluşur ve geceyi ay (nanna/qamer) aydınlatır. sabah olunca güneş, yeryüzüne tırmanır irkalla dan ve gündüz oluşur, kehf 86, yasin 38, bakara 187 ayetlerinde, irkalla 'ya gidip gelen şems/şamaş 'ın, geceyi ve gündüzü oluşturması kuramı anlatılıyor.

✔ deniz yarmak, bugün bildiğimiz anlamda deniz ve ikiye yarmak ile benzerliği yok, esatir evvelin öykülerinde abartı ve benzetim var idi. antik uygarlıklar, kendilerine köken tarih oluşturmak ve dünya yaşamını tanımlamak için kurgusal mitos öyküler yazmışlar. bilimsel yordam ile ispatlama yapılamadığı için bunlara inanmak, tek çareleri idi antik dönemde insanların.

✔ nasıl ki ay yarılması öyküsünde, yarılan ay, gökyüzünde görülen hacmi / yarıçapı değişmeden gelip mekke dağına oturma tuhaflığı gibi. çünkü, ay yarıçapı, dünya nın %27 'si, yani dünyanın 4 de 1 i kadar bir cüsse, dağ a iniyor ve bu olaya mekke 'de 3 kişi tanıt oluyor sadece, olacak iş mi? ay yarılması gerçek olsa idi, istanbul da bile tüm gökyüzünü kaplaması gerekir idi ve 3 kişi den epey fazla göreni olur idi. 384bin km. uzak dan gelen ayın, dünya ya yaklaştıkça gerçek büyüklüğünü görmemiz gerektiğini,antik insanlar bilememiş.

✔ yunanca hades, mısırca duat, ibranice şeol, akkadça erşetu, sümerce irkalla, yeraltı ölüler dünyası kurgusu 'dur. güneş/şamaş, yeraltı hades / irkalla 'ya gider, akşam olur. güneş/şamaş, irkalla dan gelir, sabah olur. akkadlar erşetu, sümerler irkalla, mısırlar duat demişler, güneş/şamaş 'ın yeraltına gitmesi sonucu gecenin oluşmasına.

✔ her sabah yeraltından çıkıp gün doğumuna sebep olan güneş (ra/hades/şamaş/utu), tüm dünyada aynı dakikada gündüz aydınlığı yaptığı zannedildiği için, güneşin farklı dakikalarda battığı ve doğduğu yoktur kutsal kitaplarda.
90.kuzey boylamında 186 gün güneş (şamaş/şems) hiç batmaz ama bu bilgi ortadoğuda bilinmediği için kutsal kitaplara aktarılmamış.

✔ 80.kuzey boylamında 134 gün güneş hiç batmaz.
70.kuzey boylamında 65 gün güneş hiç batmaz.
60.kuzey boylamında 22 gün güneş hiç batmaz.

✔ böylesi evrensel ve genel bilgi ayetlerde yazmaz çünkü mitoslarda yazılmamış idi. demek ki ayetlerin öncesindeki mitosları yorumlayarak, ekipleri ile beraber ezra tevratı, petrus incili, muhammed quranı oluşturmuşlar, ve tanrıları nın ismini/yetkisini kendilerine, siyasi amaçlarına kılıf/kukla etmişler.

✔ sisifos, yunan yeraltı dünyasında sonsuza dek bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına yuvarlamaya mahkum edilmiş bir kral/tanrı.

✔ arap tanrı allah dan geldiğine inanılan, quran ayetlerinde muhammed'e inanmayalara,
araf 176 da, dilini sarkıtmış köpek (tehmil kelbi tetrukhu yelhes تَحْمِلْ كلب تَتْرُكْهُ يَلْهَث) denilmiş.
maide 60 da, allahın lağnetli maymunları ve domuzları, (allahi lağnehü qıredete ve hanazire اللّهُ عَلَيْهِ قِرَدَةَ وَالْخَنَازِيرَ ) denilmiş.
kalem 13 de, piç/zenim, zina dan üremiş, (ğutullin zenim عُتُلٍّ زنم) denilmiş.

bakara 65 de, aşağılık maymunlar (qıradeten hasiyn قِرَدَةً خَاسِئِينَ) denilmiş.

münafikun 4 de, kereste (huşubun خُشُب), tevbe 28 de, pislik (necesun نَجَس) denilmiş.

furkan 44 ve araf 179 da, cehennem için yarattığımız müşrikler, hayvanlar dan daha sapkın dır (enğami bel hüm edallu أَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَل) denilmiş.

cuma 5 de, taşıyıcı eşek, (himari yehmilü حِمَارِ يَحْمِلُ), bakara 171 de hayvanımsı şeyler (yenğigu bima يَنْعِقُ بِمَا) denilmiş.

arap yöresi ve töresi bağlamında kendi yarattıklarını aşağılayan allah, gerçek tanrı olabilir mi?

✔ quran'da yeryüzü أرض arz, serili halı-kilim gibi düz'dür düzlük'dür, dağlar hariç, çünkü dağlar, arap çadırını çöl rüzgarında sabit tutan çiviler dir, revasi رسو denilen dağlar, ayetlerde çivi-kazık anlamında dır. dünya düz çadır tablası-zemini gibi, revasi çivileri ise, çadır tablasını-zeminini sabitleyici aparatlar dır ayetlere göre. dağlar kazık-çivi olarak işgörür, tepsi-tabla gibi düzlük yeryüzü(arz)nü, sabit tutar revasi رسو dağlar, çünkü dağlar ağır'dır ayetlere göre : revasiye رَوَاسِيَ ağır dağlar, gemiyi park halinde sabitleyen admiralti çıpa demiri gibi sabitleyici ağırlık çıpa görevi görür ravasiye dağlar. lokman 10, nahl 15, enbiya 31, nebe 7, mürselat 27, yeryüzünü sabitleyen رسو ağırlık çıpası dağlar sayesinde çalkalanmaz/sarsılmaz düz dünya yeryüzü/arz.

✔ arapça cebel bir tane dağ, çoğulu cibal dağlar anlamında. revasiye ise, derin çakılmış kazık gibi sağlam ve ağır dağ anlamında'dır. böylece, ağır çıpa demiri ile bir geminin rıhtıma sabitlenmesi gibi, revasi رسو ağır dağlar ile sabitlenmiş düz dünya yeryüzü/arz. revasi رسو dağlar, deprem/sarsıntı engellemez, çalkalanmayı engeller çünkü yerin altında yaşayan tiamat var, yeraltı ölüleri var ve gallu cinleri var, hepsi irkalla/erşetu/şeol/duat 'da yaşıyorlar, mitos olarak.

yeraltında yaşayanlar yerüstünde bizleri çalkalamasın diye dağlar ile arz/yör sabitlenmiş. yoksa, dünya uzayda devindiği için değil yani. ayetlere göre arz/yeryüzü dönmüyor ve devinmiyor, tek istisna yeraltı diyarında ölüler ve bekçileri, ve gallu cinleri ve tiamat/yeraltı tuzlu suları, alt dan çimdikledikleri zaman çalkalanırız.

✔ ayetlere göre arz altında yani yerin altında ölülerin yaşadığı yöraltı diyarı erşetu/duat var. kehf 86'da batan güneşin erşetu'ya gitmesi, gece olmasının açıklaması dır arz/yör'de. bakara 187'de fecir ile güneş, erşetu dan gelerek, tekrar arz/yör'e çıkar-tırmanır ve sabah olur. yasin 38'de güneşin menzili, yöraltı erşetu'da güneşin, sabaha dek ilerleyen rotası dır. kehf 86 ila bakara 187 arasındaki güneşin yöraltı'nda/erşetu'da güzergahı dır yasin 38.ayette güneşin seyahati. akadların erşetu/yöraltı ölüler diyarı kuramı, kehf 86, yasin 38, bakara 187 ayetlerine işlenmiş.

✔ kehf 86 : güneş, gevşek toprak'a batıp/dalıp yeraltı dünyasına geçiyor. ğaynin hamietin عَيْنٍ حَمِئَةٍ dalçık geçiti, yeryüzü nden yeraltına geçer iken güneş, bu gevşek/balçık toprağı geçit olarak kullanıyor.

yasin 38 : güneş koşar, kendi sıtabil durak'ına. yerin altında ilerleyen güneş, yerin üstüne çıkacağı karargah/müstekar/durak 'a giderek, burada tekrar yerüstüne çıkar, böylece güneş doğar arz'da/yeryüzünde.

bakara 187 : oruç gecesi yemek yeyin, sevişin, fecir'in/şafak'ın beyaz aydınlık'ı, gece karanlık'ı ndan belirinceye dek. güneş, yerin altından yerin üstüne çıkarken ki cırtlak aydınlık, fecir فجر fecir/şafak /gündoğumu. kehf 86'da yerin altına batıp yol giden güneş, erşetu/yeraltı nda yolun sonuna varıyor ve buradan tekrar yeryüzüne çıkınca gün başlıyor, oruç başlıyor, yemek yemeyin, sevişmeyin yasakları başlıyor, taaki tekrar güneş, yeryüzünde yol giderek, dalçık geçitinde yerin altına geçinceye dek, böylece karanlık/gece oluyor yeryüzünde.

✔ yani güneş, hem erşetu/yeraltında ilerliyor gece boyunca, güneş, hem arz/yerüstünde ilerliyor gündüz boyunca. ortadoğu 'nun 4 bölgesinde yeraltı dünyası mitosu, farklı adlar ile törelenmiş.

1, duat / yerinaltı : mısır mitosunda ra/güneş, kayık ile duat/yerinaltı'na gidince, gece olur yeryüzünde, ra'nın duat'da takip ettiği yol vardır tıpkı kehf 86, yasin 38, bakara 187 'de yazılan gibi. tek fark, mısırda ra/güneş, balçık/gevşek/hamietin toprak geçitinden geçerek yerinaltı duat'a gitmiyor, geçit olarak nil nehri suyunu kullanarak duat'a gidiyor ra/güneş. böylece geceyi tanımlamışlar, arz'da, yeryüzünde.

2, erşetu / yeraltı, akad mitosunda ölüler diyarı ve yeryüzü gece iken güneşin bulunduğu mekan, ölü/cin/zebani meskeni.

3, irkalla / yerinaltı, sümer mitosunda ölüler diyarı ve yeryüzü gece iken güneşin gittiği mekan, ölü/gallu/cin meskeni.

4, hades / yerinaltı, yunan mitosunda ölüler diyarı ve yeryüzü gece iken güneşin bulunduğu mekan, ölü/ruh/cin meskeni.

✔ her sabah yeraltından çıkıp gün doğumuna sebep olan güneş (ra/hades/şamaş/utu), tüm dünyada aynı dakikada gündüz aydınlığı yaptığı zannedildiği için, güneşin farklı dakikalarda battığı ve doğduğu yoktur kutsal kitaplarda.
90.kuzey boylamında 186 gün güneş (şamaş/şems) hiç batmaz ama bu bilgi ortadoğuda bilinmediği için kutsal kitaplara aktarılmamış.

✔ 80.kuzey boylamında 134 gün güneş hiç batmaz. 70.kuzey boylamında 65 gün güneş hiç batmaz.
60.kuzey boylamında 22 gün güneş hiç batmaz, ama bu genel bilgi ayetlerde yazmaz çünkü mitoslarda yazılmamış idi. demek ki ayetlerin öncesindeki mitosları yorumlayarak, ekipleri ile beraber ezra tevratı, petrus incili, muhammed quranı oluşturmuşlar, ve tanrıları nın ismini/yetkisini kendilerine, siyasi amaçlarına kılıf/kukla etmişler.

✔ sisifos, yunan yeraltı dünyasında sonsuza dek bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına yuvarlamaya mahkum edilmiş bir kral.

🙄 19:03 ayetlerde, dünyamızın güney kutup bölgesi ve kuzey kutup bölgesi hakkında bilgi yok, çünkü 6.yüzyılda araplar oraları bilmiyor idiler. dünyamız 80.kuzey boylamında 134 gün, güneş hiç batmaz. 70.kuzey boylamında 65 gün güneş hiç batmaz. 60.kuzey boylamında 22 gün güneş hiç batmaz, ama bu genel bilgi ayetlerde yazmaz çünkü mitoslarda yazılmamış idi. demek ki ayetlerin öncesindeki mitosları yorumlayarak, ekipleri ile beraber ezra tevratı, petrus incili, muhammed quranı oluşturmuşlar, ve tanrıları nın ismini/yetkisini kendilerine, siyasi amaçlarına kılıf/kukla etmişler.

quran'da yeryüzü أرض arz, serili halı-kilim gibi düz'dür düzlük'dür, dağlar hariç, çünkü dağlar, arap çadırını çöl rüzgarında sabit tutan çiviler dir, revasi رسو denilen dağlar, ayetlerde çivi-kazık anlamında dır. dünya düz çadır tablası-zemini gibi, revasi çivileri ise, çadır tablasını-zeminini sabitleyici aparatlar dır ayetlere göre. dağlar kazık-çivi olarak işgörür, tepsi-tabla gibi düzlük yeryüzü(arz)nü, sabit tutar revasi رسو dağlar, çünkü dağlar ağır'dır ayetlere göre : revasiye رَوَاسِيَ ağır dağlar, gemiyi park halinde sabitleyen admiralti çıpa demiri gibi sabitleyici ağırlık çıpa görevi görür ravasiye dağlar. lokman 10, nahl 15, enbiya 31, nebe 7, mürselat 27, yeryüzünü sabitleyen رسو ağırlık çıpası dağlar sayesinde çalkalanmaz/sarsılmaz düz dünya yeryüzü/arz.

arapça cebel bir tane dağ, çoğulu cibal dağlar anlamında. revasiye ise, derin çakılmış kazık gibi sağlam ve ağır dağ anlamında'dır. böylece, ağır çıpa demiri ile bir geminin rıhtıma sabitlenmesi gibi, revasi رسو ağır dağlar ile sabitlenmiş düz dünya yeryüzü/arz. revasi رسو dağlar, deprem/sarsıntı engellemez, çalkalanmayı engeller çünkü yerin altında yaşayan tiamat var, yeraltı ölüleri var ve gallu cinleri var, hepsi irkalla/erşetu/şeol/duat 'da yaşıyorlar, mitos olarak.

yeraltında yaşayanlar yerüstünde bizleri çalkalamasın diye dağlar ile arz/yör sabitlenmiş. yoksa, dünya uzayda devindiği için değil yani. ayetlere göre arz/yeryüzü dönmüyor ve devinmiyor, tek istisna yeraltı diyarında ölüler ve bekçileri, ve gallu cinleri ve tiamat/yeraltı tuzlu suları, alt dan çimdikledikleri zaman çalkalanırız.

ayetlere göre arz altında yani yerin altında ölülerin yaşadığı yöraltı diyarı erşetu/duat var. kehf 86'da batan güneşin erşetu'ya gitmesi, gece olmasının açıklaması dır arz/yör'de. bakara 187'de fecir ile güneş, erşetu dan gelerek, tekrar arz/yör'e çıkar-tırmanır ve sabah olur. yasin 38'de güneşin menzili, yöraltı erşetu'da güneşin, sabaha dek ilerleyen rotası dır. kehf 86 ila bakara 187 arasındaki güneşin yöraltı'nda/erşetu'da güzergahı dır yasin 38.ayette güneşin seyahati. akadların erşetu/yöraltı ölüler diyarı kuramı, kehf 86, yasin 38, bakara 187 ayetlerine işlenmiş.

kehf 86 : güneş, gevşek toprak'a batıp/dalıp yeraltı dünyasına geçiyor. ğaynin hamietin عَيْنٍ حَمِئَةٍ dalçık geçiti, yeryüzü nden yeraltına geçer iken güneş, bu gevşek/balçık toprağı geçit olarak kullanıyor.

yasin 38 : güneş koşar, kendi sıtabil durak'ına. yerin altında ilerleyen güneş, yerin üstüne çıkacağı karargah/müstekar/durak 'a giderek, burada tekrar yerüstüne çıkar, böylece güneş doğar arz'da/yeryüzünde.

bakara 187 : oruç gecesi yemek yeyin, sevişin, fecir'in/şafak'ın beyaz aydınlık'ı, gece karanlık'ı ndan belirinceye dek. güneş, yerin altından yerin üstüne çıkarken ki cırtlak aydınlık, fecir فجر fecir/şafak /gündoğumu. kehf 86'da yerin altına batıp yol giden güneş, erşetu/yeraltı nda yolun sonuna varıyor ve buradan tekrar yeryüzüne çıkınca gün başlıyor, oruç başlıyor, yemek yemeyin, sevişmeyin yasakları başlıyor, taaki tekrar güneş, yeryüzünde yol giderek, dalçık geçitinde yerin altına geçinceye dek, böylece karanlık/gece oluyor yeryüzünde.

yani güneş, hem erşetu/yeraltında ilerliyor gece boyunca, güneş, hem arz/yerüstünde ilerliyor gündüz boyunca. ortadoğu 'nun 4 bölgesinde yeraltı dünyası mitosu, farklı adlar ile törelenmiş.

1, duat / yerinaltı : mısır mitosunda ra/güneş, kayık ile duat/yerinaltı'na gidince, gece olur yeryüzünde, ra'nın duat'da takip ettiği yol vardır tıpkı kehf 86, yasin 38, bakara 187 'de yazılan gibi. tek fark, mısırda ra/güneş, balçık/gevşek/hamietin toprak geçitinden geçerek yerinaltı duat'a gitmiyor, geçit olarak nil nehri suyunu kullanarak duat'a gidiyor ra/güneş. böylece geceyi tanımlamışlar, arz'da, yeryüzünde.

2, erşetu / yeraltı, akad mitosunda ölüler diyarı ve yeryüzü gece iken güneşin bulunduğu mekan, ölü/cin/zebani meskeni.

3, irkalla / yerinaltı, sümer mitosunda ölüler diyarı ve yeryüzü gece iken güneşin gittiği mekan, ölü/gallu/cin meskeni.

4, hades / yerinaltı, yunan mitosunda ölüler diyarı ve yeryüzü gece iken güneşin bulunduğu mekan, ölü/ruh/cin meskeni.

✔ her sabah yeraltından çıkıp gün doğumuna sebep olan güneş (ra/hades/şamaş/utu), tüm dünyada aynı dakikada gündüz aydınlığı yaptığı zannedildiği için, güneşin farklı dakikalarda battığı ve doğduğu yoktur kutsal kitaplarda.
90.kuzey boylamında 186 gün güneş (şamaş/şems) hiç batmaz ama bu bilgi ortadoğuda bilinmediği için kutsal kitaplara aktarılmamış