kehf86 gokkubbe yoralti ersetu sidre münteha tuzlusu tiamat tatlisu absu mirac allahin tahti makami konumu yumurta gibi arz dunya duz istikamet kible petra yildiz kaymasi seytana atilan meteor - 3

✔ allah bir dönem ayların sayısı nın 16 olduğundan habersiz

✔ ali imran 54.ayette allah'ın tuzak kurması, makirin allah söylemi var, mekara allah مَكَرَ اللّهُ tuzakçı allah. araplar kendilerinden birisi imiş gibi allah'ı arap devlet kralına benzeterek donatmışlar, hadid 4.ayette söylenmiş, allah esteva ala el arş اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ allah oturdu tahtına. tıpkı devlet kralı 'nın hükümet tahtına-arşına oturur gibi allahı oturtmuşlar taht-arş koltuğuna, sanki allah, arap mizaçlı insani özelliklerde bir kral.

allahın tuzak kurmasına ilave, allahın öfkesi, allahın kindar oluşu ve intikamcı (müntakim) duyguya sahip oluşu var allahın sıfatlarında ve muhammedin ayetlerinde. allahın öfkesi var 2 çeşit. sehita بِسَخْط ve Ğazab/Ğadab غَضَب : var allah 'da 2 çeşit öfke/kızgınlık.

zuhruf 55 : asefuNa entegamNa آسَفُونَا انتَقَمْنَا bize asilere intikam verdik/öc aldık.

ali imran 162 : allahi ba'e bisehatin اللّهِ بَاء بِسَخْط allah'ın hışmına/öfkesine uğrayan.

maide 80 : sehita allahu aleyhim ve fil azabi hum halidun. سَخِطَ اللّهُ /sehita allahu/allahın öfkesi/allahın kini.
kinli/öfkeli allah onlara ve azap/işkence onlara sürekli.

muhammed 28 : ma eshata allahe مَا أَسْخَطَ اللَّهَ allahı kızdıran/öfkelendiren şeyler var.

nahl 106 'da allah dan insanlara hem Ğazab غَضَب öfke/kızgınlık, hem azab عَذَاب işkence var.
aleyhim Ğadebun min allahi ve lehum azabun azimun.
üzerlerine Ğazab/Ğadab allah dan ve onlara işkence azim/harika.

taha 81'de : Ğazabım tepenize çarpar ve Ğazabım kime çarpar ise o uçuruma düşer, ayetin söylemi, allahın ruhsal durumunu, psikopat bir mizaç-insansı karakter taşıdığına salık veriyor.
taha 81 : يَحِلَّ عَلَيْكُمْ غَضَبِي yehille aleyküm Ğadebi : çarpar üzerinize Ğazabım/öfkem/kızgınlığım.

intikamcı allah müntakim allah, tuzakçı allah makirin allah, öfkeli allah Ğadebun allah, kindar allah أَسْخَطَ اللَّهَ eshata allahe, vesaire, bunca psikopat duyguyu eylem olarak gösteren bir insan olsa, hapis'e atılır ki diğer insanlar güvende olsun ama allah psikopat ise ve ona inanan 1,5 milyar insan varsa ne yapılabilir? allah yok ama psikopat insan duyguları ile allahı donatan, kodaman ülül emr - siyasetçi insanlar var, ve allahı bu ülül emr insanlar var etti, öncekilerin öyküleri / esatirul evvelin den.

✔ enbiya 32'de : gökyüzü korunaklı bir tavan سَّمَاء سَقْفًا مَّحْفُوظًا semae sakfen mahfuza : denilmiş çünkü quran'da evren ve evrim yok كائنات kainat'ın anlamı evren değil, görülebilen nesneler dir. arapça'da kainat كائنات : nesne/ kain كائن 'nin çoğulu, nesneler-nesnel varlık anlamında dır, türkçedeki evren anlamında değil, tam değil çünkü türkçede evren, evre ve evrimi çağrıştırıyor, oysa arapçada kainat, sabitlik çağrıştırır.

arapça'da olmak anlamında كان kâne den türemiş كون kavnu denir universe/evren 'e.
arapça'da cosmos/kozmos الكون el kavnu. arapça'da universe/evren كون kavnu.

kainat gökkubbe ve altı günde yaratılış. batlamyus evren modelinde yıldızların, gök kürelerinin dışında göksel bir küre üzerinde hareket ettiklerini varsaymış. guran'da ise yıldızların en Yakın Gök 'te bulunduğu savlanmış yani batlamyus'un modelinde yıldızlar en dışta, Kuran'da ise en içte yer alır. burada bir gariplik yok mu? guran'da En Yakın Gök olarak bahsedilen bizim evrenimiz, diğer gökler olarak bahsedilen extra uzay boyutları dır. kâfir olan cinler ve bir de şeytanlar ışından yaratılmışlardır. Göklere çıkma yeteneğine sahiptirler. Fezada yine sayısı belirsiz melekler, emir ve komuta zincirinde ilâhî buyruk gereği devamlı haberleşme halindedirler. Şeytan ve kâfir cinler bu esrarlı âlemde inen haberleri dinlemek isterler. Oysa bu onlara yasak kılınmıştır. Yükselmeye başladıkları zaman şihab denilen meteoritler birer roket veya nükleer başlıklı füze gibi onlara fırlatılır ve böylece geri dönmeleri sağlanır. Zaten biliniyor ki dünyada kaç tane gök taşının çarpmakta olduğunu ve bilim insanlarının karanlık madde fikri galaksimizin kütlesini galaksimizin kütle çekimi ile hesapladığımızda 3 kat az kütle görüyoruz muhtemelen ve bundan karanlık madde diye bir şey atılmış ortaya madde nin bu formundaki cisimler olabilir şihablar.

✔ olmak : يكون : yekün :
diri nesne : كائن حي : kainat :
mevcut : موجود : mevcut :

matter/ theme : موضوع : mevcut :
oluşumu : تكون : formation :
matter/ theme : موضوع : tema/tip :


kaināt كائنات "varolanlar, tüm varlıkar, evren" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça kwn kökünden gelen kāˀin كائن "varolan, varlık" sözcüğünün çoğuludur. Bu sözcük Arapça kāna "var idi, mevcut idi, oldu" fiilinin faili dir. Arapçada "varolma" anlamını taşıyan kwn kökü, İbranicede "ayağa kalkma,ayakta durma" anlamında.

✔ melek ve cin mitolojik varlıklar ama Dünya'da bitkiler ve hayvanlar dışında mantarlar, protistler, arkeler ve moneralar da canlı grubuna girer. tabii Orta Çağ'da bunlar bilinmiyordu.

✔ quran'da kainat.

✔ kehf 86.ayette şamaş شمس şems/güneş, balçık toprak yani gevşek toprak dan geçerek, sümerlerin, yeraltında ölüler dunyası irkalla dedikleri bölgeye gider ve gece boyunca irkalla 'da kalır ama mesafe yol giderek, katederek, ki bu kurgu yasin 38.ayete aktarılmış. bir uc/guduk dan girdiği irkalla'nın diğer guduğundan yeryüzüne çıkar şems/güneş her sabah, tekrarlanır, balçık toğrağa batması, geceyi oluşturması gibi, fikre varmışlar. böylece sabah olur, şamaş/şems/güneş doğar yeryüzüne. şamaş, arapça'ya شمس şems olarak aktarıldığına göre, güneşin, yeraltı irkalla'ya gidişi kurgusu da aktarılmış olabilir, ki zaten şamaş'ın, irkalla dan yeryüzüne çıkışı sayesinde, yeryüzü coğrafyası'nın tamamında güneşin doğması fikri bakara 187.ayete aktarılmış. oysa güneş açısı, ısısı ve ışığı'nın yeryüzüne yansıması farklı 'dır. kutuplarda oruç tutmak fikri, ayetleri yazanların akıllarına gelmemesi ile şamaş'ın, irkalla'ya gitmesi arasında, mitosun ayete aktarımı veya dönüşümü var. müslümanlar 51.kutup meridyenleri kuzeyinde ve güneyinde oruç tutamazlar bu sebeple.

✔ kehf 86'da gevşek/balçık toprak dan geçip yeraltına giden şamaş/şems/güneş 'in yokluğunda yeryüzü gece dir ve şamaş/şems irkalla'da, bizim gecemiz boyunca rotasını takip ediyor, (yasin 38.ayet), ve rotası'nın sonunda yeryüzüne çıktığında gündüzü yaratıyor, ki bu kurgu neml 86.ayete aktarılmış yine. şems/güneş, yeryüzüne çıktığında, tüm dünya aynı dakikada aydınlık/gündüz 'e bürünüyor kurgusu, bakara 187.ayete aktarılmış bu sefer. kehf 86, yasin 38, bakara 187, neml 86. ayetler, aslında şems/şamaş'ın irkalla yolculuğu 'dur. benzer mitos, antik mısır'da güneş/ra 'nın, gece istikametinde yürüyerek duat 'a gitmesi var, ki ben, isra 'nın bu duat kurgusu olduğunu düşünüyorum. islamda isra, gece yürüyüşü 'dür ama eksik tanım bu çünkü tam anlamıyla "ra'nın geceye yürüyüşü" dür سري isra, sırlı/gizli.

✔ abzu 'nun altında irkalla/yeraltı dünyası var idi. irkalla'ya ulaşmak için nehri (hubur) geçmek gerekir idi. mezopotamya'nın güneyinde ırmakların, derelerin, göllerin, pınarların sularını, yeryüzü'nün altında, absu'daki tatlısu okyanusundan sağladıklarına inanılmış. enki'nin annesi namma 'nın ve karısı ninmah/damgalnuna 'nın yurdu absu idi. enki'ye bağlı bilge yaratıklar olan 7 abgal ve 7 gallu (seven devils, offspring of hell) bulunmaktaydı. absu'nun tatlısularında ortaya çıkan bilge abgallar, yarı balık yarı insan idiler. tatlı okyanus/içimlik su absu; denizsuyu/tuzlusu tiamat'ın kocası idi.

hud 7- allah arşuhu ala el mai - su üzerinde allahın saltanat tahtı-arşı عَرْشُ throne.
rahman 7, allah yör-arz dan, gökü-semayı yükseltti.
rahman 10, yöreyi-arzı yaratıklar için alçalttı ضَعَهَا değaha.

enki, absu'yu öldürdükten sonra evini absu'nun cesedi üzerinde yaptı, bu sebeple enki'nin oturduğu yerin adı absu oldu. enki'nin oğlu marduk'a, absu'nun ilk çocuğu denmiş. enki'nin eridu'daki e-absu/absu-mabedi bu öykü temelli yapılmış. absu terimi bu tapınağın avlusundaki kutsal su havuzunu adlandırmak için de kullanılmış. gallu galatura ve gallu kuryara adlı 2 devil/gallu, yeraltı dünyasına inerken inanna'ya refakat etmişler. asag adlı diğer devil/gallu'yu, ninurta öldürmüş, büyülü gürz/tokmak şarur - sharur mace kullanarak.

7.yüzyıl arap siyasetini besleyen ayetlerin kökleri, antik mısır, ancient levant, ancient persian ve mezopotamya mitos aktarımları'ndan derlemeler idi. süryanice/aramice (syriac/aramaic) translation, bizans yunancası'ndan süryaniceye, süryanice den arapçaya tercümelerin yapılması, antik metinlerin petra'ya taşınmasını kolaylaştırdı ve dıhye kelbi ve varaka nevfel gibi tercümanlık ve yazarlık yapan insanlar, ayetlerin derlenmesine ve iyas qabisah'a - yani 1.muhammed'e ulaşmasına katkı sağladılar. bu sayede aktarılan bu derleme ayetler, kureyşli devrimin amacına temel oluşturdu ve başlangıç yaptılar. muhammed'in evlatlığı zeyd bin harise'nin süryanice/aramice (syriac/aramaic) konuşabildiği ve ticari - siyasi mektuplar yazdığı ve kabile reislerine gönderdiği islam siyerinde var.

çevredeki kadim milletler den gelen mitos argümanlı bilgiler, insanlığın tamamına hukuk kaynağı nasıl olabilir diye düşünemediler o vakit, bunlardan ayet oluşturmaya koyuldular. 620'li yıllardaki bir insan gibi duygu ve düşünç biçimli eloh kurguladılar, ki eloh 'dan allah adını türeterek ilk defa allah söylemini hıristiyan arap gassaniler kullandılar. islam 'dan önce allah adı hıristiyan gassanilerde var idi yalnızca. aramice/süryanice ve arapça konuşan monofizit gassaniler, apostolik çağ havarileri 'nin anlattığı eskatolojik isa gerçekleşmesi doktrininden ve bölgedeki bizans vassalı/özerk siyaset den ayrılıp, bağımsızlığa ve rahip bahira gibi hıristiyanlık dan nesturi din'e evrilen arap devleti mücadelesi vererek islamın tarlası ve antrepo'su oldular, muhammed'in doğum yılı 571'ye yakın tarihlerde.

✔ hıristiyanlık, güneş kültü üzerine kurulu olduğu için kutsal günleri pazar (sun day- güneş günü) 'dır. islamda kutsal cuma günü, islam'dan önceki mezopotam akad araplarında var idi, cuma gününün arapçası ''yevm el arab - araplık günü'' demek idi. muhammed medine'ye hicret edince siyasi destek toplamak için cuma suresini yazdı, ezan okuttu ve ilk cumayı medine'de kıldırdı.

kabe satürün evi betimi 'dir, kötülük simgesi/tanrısı set/satürn simgesi 'dir, araplar, yahudi şapkası tefilin kabesini almışlar, beyt el allah - allahın evi beytullah yapmışlar. yahudiler mısır'dan çıkış döneminde set/satürn yardımını hatırlamak üzere tefilin'i siyah şapka yapıp kafalarına takmışlar, siyah kabe örtüsü ve cuma satürn günü 'dür. yahudilerde tefilin ile araplarda kabe, aynı siyahlık betimin farklı göstertisi dir.

kötülük ve karanlık temsili satürn-set'in baş tarafı örtülü veya maskeli temsil edilir. roma heykelinde satürn/set, tahtı nın üzeri siyah örtülü betimlenmiş. yahudi tefili nin kare köşesinde 3 dallı çizim ibranice sin harfi, sin/set tanrı'nın başharfi. kabe'nin örtüsüz fotoğraflarına bakın, kapı bölümünde duvarda 3 tane beyaz işaret göreceksiniz, onlar pencere değil, ibranice sin harfi'nin 3 ucu 'nun betimi.

571 haziran pazartesi gecesi muhammed doğmuş. ingilizce pazartesi; monday/moon day/ay günü. akad mitoslu islam, ay kültü kameri-aysal/aycıl 'dır. günümüzde islam ülkeleri bayraklarında hilal, ay kültü'nün devamı 'dır. muhammed ile başlayan islam'da kutsal gün pazartesi olmalı iken, muhammed öncesi arab-i cuma kültünün, moon day/pazartesi kültüne yeğ tutulup cuma'nın hayrlı olması handikap 'dır, oksimoron 'dur. hayrlı cuma aslında hayrlı pazartesi olmalı idi. semavi/göksel vahiyli ve elçili din-ayet savları'nın, mezopotam astrolojisine bağlantısı var.

✔ ra nın gözü ve semavi dinlerin mısır tanrılarına göndermeleri.

mezopotam ve mısır mitosları, muhammed ve sahabeler kotarımı ile guran ayetlerine geçmiş. başlangıçta gök-anu ile yör-ki, tek birleşik den oluşmuş idi, 2 cinsin birbirinden ayrılması eyleminde gök ve yör mekanları oluşmuş. tanrılar kendilerine gök'ü mekan seçmesi, guranda allahın arş'a istiva سِوًى etmesi - taht 'a yerleşmesi ayetleri hud 7, araf 54, buradan geliyor. yaratılmış yaratık insanlara ise yör'ü mekan seçmesi yine sümer mitosundan bakara 22.ayete geçmiş "yöryüzünü size döşek yaptı" ifadesiyle. ayetlerin aslını mitos dan alan muhammed, gök'ün, yör den yükseltildiğini yazmış, oysa gökyüzü ve yıldızlar, dünya yör'ü henüz oluşmamış iken var idiler gökte. evrende, dünya dan önce var olan yıldızlar, kütleçekim ile topaklandı, süreçte bu yıldız parçalarından dünya gezegeni oluştu. ne ki muhammed, kütle çekimi nedir bilmediği için yıldızlı gök'ün, yör den ayrılıp yükseltildiğini sanmış, yör'ün alçaltıldığını sanmış, sümer, akkad, babil mitoslarındaki gibi.

rahman 7: allah yör-arz dan, gökü-semayı yükseltti.
hud 7: allah arşuhu ala el mai - su üzerinde allahın arşı.
rahman 10: yör'ü-arz'ı yaratıklar için alçalttı ضَعَهَا değaha.

erkek cins doğa/kozmos etkisi, sümerde anu/gök, mısırda amun/gök.
kadın cins doğa/kozmos etkisi sümerde ki/yör, mısırda neith/yör.

fussilet 9 ve 12.ayetlerde dünya, 2 günde yaratılmış önce, ardından duman haldeki göğe yönelerek dünya dışındaki evren yaratılmış yani dünya, evren den önce yaratılmış, peki bu durumda evren içerisinde dünya nereye konumlanmış idi? öyle ya evren yok iken dünya var diyor ayetler. evren yok idi bigbang den önce ama dünya var idi denmiş elbette açıklaması yok.

✔ düz dünya ve çevresi fanus, tepesi kubbeli evren modeline salık, rad 2.ayette, görebileceğiniz direkler عَمَدٍ olmadan gökleri yükselterek, tahtına-arşına oturdu allah denilmiş. direkler görünmüyor çünkü yok, dünyanın kenarlarında fanus var, tepesinde kubbe var, kubbenin ağırlığını fanusun kenarları tutuyor. kubbe nin fanus kenarlarına baskıladığı ağırlık, enbiya 44 de "el arde nenkusuha min etrafiha - etrafından arzlar-yerleri eksiltiyoruz" ifadesi edilmiş bu sebeple.

✔ ayetlerde güneş, dünyayı kaplayan fanusun içerisinde bir uc dan diğer uca hareket eder, ki bu sebeple belirli doğu ve belirli batı var. güneşin battığı toprak balçıklı çünkü güneş sert toprağa giremez fikrini benimsemişler, bu sebeple balçık toprak, cıvık sulu, gevşek toprak, yani balçıklı toprağın içerisine güneş girince, toprak üstü arz-yörede, dünyada gece oluyor, dünyanın her bölgesinde gece oluyor sanmış eski araplar. güneş, dünyanın doğu ucunda balçık dan çıkınca gündüz oluyor sanmışlar her dünya bölgesinde. tıpkı antik mısırda güneşin-ra'nın, kayık ile duat 'a gitmesi ile gerçekleşen gece oluşumu gibi, araplar, güneşin balçığa batıp yöre altına gitmesi ile gece oluşumunu tanımlamışlar idi ve mekke'de gece olunca dünyanın tamamında gece olduğuna inandıkları için ramazan orucunda sahur ve iftar vakitlerinde mekke saatini temel alırlar halen.

✔ antik mısırda ra, güneş kayığına biner duat 'a gider, gece oluşur arkasında kalan mısırda. ra, güneş anlamına idi. hiyeroglifte daire-disk biçiminde güneş-ra simgesi, bir ad ve sıfat seslemi-telafuz etmediklerinde, "o" diye hitap ettikleri tek tanrı 'yı simgelemek amacıyla ra-güneş disk biçimi kullanılır idi.

✔ ra on the solar barque, آلهة شمسية ra going in the underworld, yöraltı ölüler diyarı.

✔ ra and the sun boat. sun god ra, boat hi-res, solar barques were the vessels used by the sun god ra in ancient egyptian. during the day, ra was said to use a vessel called the Mandjet

✔ khufu's solar ships

✔ ملكة السماء (إيزيس - isis), وعشتروت - astarte, وعشتار - ishtar, وإنانا - inanna.

✔ erkek cins anu : gökyüzü, ve kadın cins ki : yöryüzü, sümer mitosu ndan ayetlere geçmiş. başlangıçta gök-anu ile yör-ki, tek birleşik den oluşmuş idi, 2 cinsin birbirinden ayrılması eyleminde gök ve yör mekanları oluşmuş. tanrılar kendilerine gök'ü mekan seçmesi, guranda allahın arş'a istiva etmesi ayetleri hud 7, araf 54, buradan geliyor. yaratık insanlara ise yör'ü mekan seçmesi yine sümer mitosundan bakara 22.ayete geçmiş "yöryüzünü size/insana döşek yaptı" ifadesiyle. tanrıların meskeni gök, insanların meskeni yör, sümer mitosunda yazılmış idi, bakara 22 den önce.

ayetlerin aslını mitos dan alan muhammed, gök'ün, yör den yükseltildiğini yazmış, oysa gökyüzü ve yıldızlar, dünya yör'ü henüz oluşmamış iken var idiler gökte. evrende, dünya dan önce var olan yıldızlar, kütleçekim ile topaklandı, süreçte bu yıldız parçalarından dünya gezegeni oluştu. ne ki muhammed, kütle çekimi nedir bilmediği için yıldızlı gök'ün, yör den ayrılıp yükseltildiğini sanmış, yör'ün alçaltıldığını sanmış, tıpkı sümer, akkad, babil mitoslarındaki gibi.

hud 7- allah arşuhu ala el mai - su üzerinde allahın saltanat tahtı-arşı عَرْشُ throne.
rahman 7, allah yör-arz dan, gökü-semayı yükseltti.
rahman 10, yöreyi-arzı yaratıklar için alçalttı ضَعَهَا değaha.

fussilet 9 ve 12.ayetlerde dünya, 2 günde yaratılmış önce, sonra duman haldeki göğe yönelerek dünya dışındaki evren yaratılmış yani dünya, evren den önce yaratılmış, peki bu durumda evren içerisinde dünya nereye konumlanmış idi? öyle ya evren yok iken dünya var diyor ayetler. evren yok ama dünya var denmiş ama açıklaması yok.

düz dünya ve çevresi fanus, tepesi kubbeli evren modeline salık, rad 2.ayette, görebileceğiniz direkler عَمَدٍ olmadan gökleri yükselterek, tahtına-arşına oturdu allah denilmiş. direkler görünmüyor çünkü yok, dünyanın kenarlarında fanus var, tepesinde kubbe var, kubbenin ağırlığını fanusun kenarları tutuyor. kubbe nin fanus kenarlarına baskıladığı ağırlık, enbiya 44 de "el arde nenkusuha min etrafiha - etrafından arzlar-yerleri eksiltiyoruz" ifadesi edilmiş bu sebeple.

ayetlerde güneş, dünyayı kaplayan fanusun içerisinde bir uc dan diğer uca hareket eder, ki bu sebeple belirli doğu ve belirli batı var. güneşin battığı toprak balçıklı çünkü güneş sert toprağa giremez, toprak cıvık sulu, gevşek toprak, yani balçıklı toprağın içerisine güneş girince, tüm dünyada gece oluyor, dünyanın her bölgesinde gece oluyor sanmış eski araplar. güneş, dünyanın doğu ucunda balçık dan çıkınca, fecir beyaz iplik görünümünde, gündüz oluşumu başlıyor dünyanın her tarafında mekke ile aynı vakitte, yani antik mısırda güneş-ra, kayık ile nili kullanarak duat a gidince gece olması metaforunu uyarlamışlar kendilerine.

antik mısır lisanında güneş, ra sesleminde seslenilir idi, güneşin-ra 'nın, kayık ile duat 'a gitmesi, gece oluşumu nun tanımı-açıklaması idi. güneş, gece boyunca duat-yöraltı içerisinde yolculuk eder, battığı balçıklı batıdan, fecirli doğuya doğru. araplarda gecenini tanımı, balçığa batarak yör altına giren güneş dir, ta ki doğu uc daki balçıklı toprak dan tekrar yöryüzüne çıkana dek gece dir. araplar, güneşin balçığa batıp yöre altına gitmesi ile gece oluşumunu tanımlamışlar idi ve mekke'de gece olunca dünyanın tamamında gece olduğuna inandıkları için ramazan orucunda sahur ve iftar vakitlerinde mekke saatini temel alırlar halen, bakara 187 ayetinde yazar bu konu.

antik mısır'da yöraltı dünyasının adı duat idi, osiris tarafından yönetilirdi duat. sümer'de yöraltı dünyasının adı irkalla idi, ereşkigal tarafından yönetilirdi irkalla.

✔ yasin 38: şemsu tecri li mustekarrin - güneş akıp gider karar bulacağı yöreye-doğuya. geceleyin, güneşin yolculuk ettiği yöraltı menzili islamda güneşin تَجْرِي tecri etmesi, جري cariun koşmak-koştu sözcük'ü türeyeni تَجْرِي tecri ile anlatılmış yasin 38 ayetinde. yani balçık toprakta batan güneş, yöraltında batıdan doğuyor, güneşli yöraltında gündüz, güneşsiz arzda-yörde gece oluyor böylece.

✔ kıyamet olayında yöraltı ve yörüstü birbiri ile değiştirilince, biz yörüstündekilere güneş batıdan doğacak çünkü kıyamet den sonra insanların mekanı yöraltı-duat-irkalla olacak sanılıyordu 1450 yıl önce. yöryüzüne düşebilir yıldızlar hac 65de allah tutuyor gök'ü düşmesin diye arz-yörün üstüne. yani, duat-irkalla yöraltı dünyası ilintili dir. guran'da kubbesi allahın arşı-tahtı ile kapalı evren modeli, düşen yıldız betimi ile örtüşüyor.

✔ diyanet "enflasyon ve zam allah dan geliyor, akparti den değil, sabredin" demesinin karşı savı, şura 30 ayetinde "başınıza gelenler kendi yaptıklarınız sebebiyle'dir" savı'dır. şura 30 ayetini bilmeyen din ilahiyatı, bakara 73'de inek etini ölüye vurup ölüyü diriltmek savının aslı, firavun ölü mumyasına yapılan ağız açmak töreni'nden geldiğini nasıl bilsin?

bakara 73; kestiğiniz inek'in parçası ile ölüye vurun" dedik, vurdular ve ölü dirildi.

öldükden sonra öteki yaşama geçip başka türlü yaşadıklarına inanan ölü firavunların ağızlarına, kurban kesilmiş inek ön ayağı sürülerek ağızları açılır ve nefes aldırılır idi. ağzını açarak soluk alsın diye ölen firavun'a yapılan ağız açmak ritüeli bakara 73 ayetinde anlatılan ölü firavun'a yapılan tören sahnesi'dir, islamcılar quran'da ne yazıyor bilmedikleri için ayetlerin öykülerini de bilmiyorlar.

cin 5'de allah, istikbaldeki zamanı bilmiyor, zannediyor, insan gibi gelecekte ne olacak bilmiyor, yarın olmamıştır ve olmamışlar bilinemezdir allah'a ki "cinleri, allah'a yalan söyleyemez zannetmiş idik" diyor.

nisa 84'de allah ümit ediyor "umulur ki allah, kafirleri geri püskürtür" diyor. allah, ayette konuşanın allah'ın kendisi olduğundan habersiz allah diyorki "allahın geri püskürteceğini umuyoruz." allah sensin heeey, kendi kendine karşılıklı 3.kişi imiş gibi konuşan allah, "güldür güldür'de bilal'in 7 maaş aldığı tek kişi karakterine benziyor.

benzer 3.kişi allah ile 1.kişi allah arasında diyalog "allah kahretsin diyen allah" tevbe 30 ayetinde var. allah, doğal süreçlerin işaret zamiri kullanımında 'dır.

muhammed 7'de allah pazarlık teklifi yapıyor "allah'a yardım ederseniz, allah da size yardım eder, ilk yardımı müminler etmeli" diyor.

kalem 42'de allah, kimliğini kanıtlamak için bacağını açıp, baldırını göstereceğine kefil ediyor elçileri.

allah, insanı kendi suretinde, kopyasında yaratırken duygusal insan tepkilerini de kendisinden aktarmış insana, böylece allah, insani duygu refleksi, öfke tepkileri gösteren nefs taşıyan allah var edilmiş, allah kıskanç - allah gayur halinde var edilmiş, kıskanç insan gibi. kaç mümin biliyor alla'ın gayur-kıskanç olduğunu?

beşeri nefs'ler mutmain olsun isteyen allahın kendi nefsi mutmain ise, niye öfkeleniyor allah? ğazabun allah - allahın öfkesi var, gayurun allah'a ilave tıpkı insan gibi öfke hissi var allah'da, "ğayzi, yeğizu, teğayyuzen, muğadiben, biğayzihim-öfkemin önünde durmayın" diyor allah.

zuhruf 55'de allah, kendisine üzüntü/asefuna verenlerden öc/intekamna aldım demiş muhammed'in ağzı ile konuşarak.

araf 154'de musa el ğazebu, musa 'nın öfkesi var, zuhruf 55'de allah el ğazebu, allah 'ın öfkesi var, yani musa bir insan, allah ise insan üretimi mahluk.

taha 41'de allah, kendi nefsim için musa'yı elçi seçtim diyor, bu nasıl olabilir? resmen alah, benim nefsim var, öfkem var, kıskançlığım var diyor. insanı kendi suretinden kopyasından nurundan yarattı denilen allahın, insanın sahip olduğu duygusal tepkilerin hepsinden allah'ta da var olduğu anlaşılıyor.

araplarda allah, insani vasıf ve organları ile yaratmak işini sad 75'de; iki elim ile yarattığım savında açıklamış. muhammed'e sormamışlar "niçin ayetlerde insanın iki eli gibi, allahın iki eli var, ve allahın nefsi var, öfkesi gadap var, kıskanç gayur allah var, eee insan yahu bu allah" dememişler, islam böyle temel atıp kalmış 7.yüzyıla. günümüzde çoğunluk %53 akp seçmeni gibi, herkes aynasında birbirlerinin benzerini görüp yandaşlık ile çoğalan ve aynı hilekar insanların biraraya gelerek fikir birliğine vardıkları kalabalık bir din olmuş islam.

araf 179'da ki belhüm edal küfrünü, ümit özdağ'a söyleyen süleyman soylu sövgücü oldu muhammed'in ayetlerde sövmesi gibi. kalem 13 ayetinde zenim/piç demiş muhammed, muhalefete. yani allah'ı tasarlayan insanlar süleyman soylu karakteri seviyesinde idiler.

✔ allah, çarpıtılmış 3 kitap gönderir mi, birbirleri ile çelişkili kitapları referans gösterir mi? istikbali bilen kusursuz allah 3 kere kitap yolladığı peygamberler, kendi kitaplarını yazmışlar, siyasi amaçlı proje idi din kitapları.

✔ teknoloji yoksunluğu, peygamberlik fırsatı yaratmış idi eski zamanlarda. günümüzde ise, hasan mezarcı ve iskender evrenesoğlu, teknolojik kayıt cihazlarının varlığı ile döküman, ses ve görüntülerin incelenmesi sıkıntısı yaşadıkları için mehdilik iddialarını peygamberliğe dönüştüremediler. hasan mezarcı, "ben isa'nın ruh'uyum, isa'nın ruhül kudüs'ü bende" dedi ama isa'nın konuştuğu aramice'yi konuşamayınca dondu kaldı öyle. kamer suresinin gerçek yazarı imrulkays kindi olabilirdi ama imrulkays kindi'nin şiirleri, kendisinden alınıp muhammed'e ulaşmış bir şekilde. ses ve döküman kayıtları olmadığı için muhammed'e telif atamıyor imrulkays. esvedi ansi, tuleyha huveylid, kuss saide, müseyleme habib vesaire nice şairlerin şiirleri yok edilmeseydi, quran surelerindeki harmonik tekrarların temelini anlayabilir idik.

✔ diyanet türkçe olarak عرش arş'a oturmak kelimesini taht'a oturmak anlamına çevirmek istemiyor ama ingilizce çeviriler, arş عرش throne çevirisini veriyor. allah, devlet yöneten kral gibi kurgulanmış, muhammedin kuklası bi varlık, biliyorlar aslında.

ibrahim 48, o gün yeryüzü ve gökler başka bir hale dönüştürülür. ve onlar, bir ve gücüne karşı konulamaz allah'ın huzuruna çıkarlar. o gün evren yok mu ediliyor, yoksa mevcut olan dönüştürülüyor mu? kulları için her fırsatta israfı kötüleyen bir rab kendisi de israf etmeyecek ve bu dünyayı dönüştürecek. kıyamet hadisesinin bir sonucunu anlatılıyor. göklerde ve yerde var olan, yok olmaya mahkum. cehennem 2 dir. biri küçük, biri büyük. ileride küçüğün büyüğe dönüşeceği ve çekirdeği hükmünde olduğu gibi, ileride ondan bir menzil olur. diyor bediüzzaman. yani güneş ve diğer yıldızlar cehennemim yakıtı olacağı, dünyanın da belki mahşer yeri olacağını söylüyor.

✔ kurgulanmış allah, anlamını koruyamadığı 3 kitabı, ve aracılık eden siyasi dil konuşan 3 peygamberi ortadoğuya göndermiş ve tarihteki tüm dünya insanlarını bunlar dan sorumlu tutmuş. böylesi mantıksız yordamı niçin yeğlemiş? olanaksız cennet vaad edildiği için müslümanlar dünyada ganimet ve cariye müptelası olmuşlar. mücahitlere cennette her istediklerinin verileceği vaad edilmese idi, müslümanlar dünyada fetih/işgal, ganimet/gasp heveslisi olmayacağını biliyor idi muhammed.

laik islamında ödül yok, laik müslüman ölünce, inandığı ahirette inancına karşılık bulamayacak ama ışid müslümanı ölünce, inancına karşılık ödül bulacak, cariye, köşk, şarap vs. ışid islam, laik islam dan daha tutarlı ve yeğ.

✔ quran'da yeryüzü أرض arz, serili halı-kilim gibi düz'dür düzlük'dür, dağlar hariç, çünkü dağlar, arap çadırını çöl rüzgarında sabit tutan çiviler dir, revasi رسو denilen dağlar, ayetlerde çivi-kazık anlamında dır. dünya düz çadır tablası-zemini gibi, revasi çivileri ise, çadır tablasını-zeminini sabitleyici aparatlar dır ayetlere göre. dağlar kazık-çivi olarak işgörür, tepsi-tabla gibi düzlük yeryüzü(arz)nü, sabit tutar revasi رسو dağlar, çünkü dağlar ağır'dır ayetlere göre : revasiye رَوَاسِيَ ağır dağlar, gemiyi park halinde sabitleyen admiralti çıpa demiri gibi sabitleyici ağırlık çıpa görevi görür ravasiye dağlar. lokman 10, nahl 15, enbiya 31, nebe 7, mürselat 27, yeryüzünü sabitleyen رسو ağırlık çıpası dağlar sayesinde çalkalanmaz/sarsılmaz düz dünya yeryüzü/arz.

✔ arapça cebel bir tane dağ, çoğulu cibal dağlar anlamında. revasiye ise, derin çakılmış kazık gibi sağlam ve ağır dağ anlamında'dır. böylece, ağır çıpa demiri ile bir geminin rıhtıma sabitlenmesi gibi, revasi رسو ağır dağlar ile sabitlenmiş düz dünya yeryüzü/arz. revasi رسو dağlar, deprem/sarsıntı engellemez, çalkalanmayı engeller çünkü yerin altında yaşayan tiamat var, yeraltı ölüleri var ve gallu cinleri var, hepsi irkalla/erşetu/şeol/duat 'da yaşıyorlar, mitos olarak.

► yeryüzü altındaki irkalla 'da yaşayanlar yerüstünde bizleri çalkalamasın diye dağlar ile arz/yör sabitlenmiş. yoksa, dünya uzayda devindiği için değil yani. ayetlere göre arz/yeryüzü dönmüyor ve devinmiyor, tek istisna yeraltı diyarında ölüler ve bekçileri, ve gallu cinleri ve tiamat/yeraltı tuzlu suları, alt dan çimdikledikleri zaman çalkalanırız.

✔ ayetlere göre arz altında yani yerin altında ölülerin yaşadığı yöraltı diyarı erşetu/duat var. kehf 86'da batan güneşin erşetu'ya gitmesi, gece olmasının açıklaması dır arz/yör'de. bakara 187'de fecir ile güneş, erşetu dan gelerek, tekrar arz/yör'e çıkar-tırmanır ve sabah olur. yasin 38'de güneşin menzili, yöraltı erşetu'da güneşin, sabaha dek ilerleyen rotası dır. kehf 86 ila bakara 187 arasındaki güneşin yöraltı'nda/erşetu'da güzergahı dır yasin 38.ayette güneşin seyahati. akadların erşetu/yöraltı ölüler diyarı kuramı, kehf 86, yasin 38, bakara 187 ayetlerine işlenmiş.

kehf 86 : güneş, gevşek toprak'a batıp/dalıp yeraltı dünyasına geçiyor. ğaynin hamietin عَيْنٍ حَمِئَةٍ dalçık geçiti, yeryüzü nden yeraltına geçer iken güneş, bu gevşek/balçık toprağı geçit olarak kullanıyor. ortadoğunun sert ve kuru toprağını, su ile ıslatınca, hamur gibi geçirgen hâle getirip tablet ve ev duvarı yapmayı deneyimlemişler zaten.

✔ yasin 38 : güneş koşar, kendi sıtabil durak'ına. yerin altında ilerleyen güneş, yerin üstüne çıkacağı karargah/müstekar/durak 'a giderek, burada tekrar yerüstüne çıkar, böylece güneş doğar arz'da/yeryüzünde. ayetlerde güneş, dünyanın her yerinde aynı anda doğar, aynı anda batar, namaz vakitleri kutuplarda belirsiz dir bu sebep den ötürü.

bakara 187 : oruç gecesi yemek yeyin, sevişin, fecir'in/şafak'ın beyaz aydınlık'ı, gece karanlık'ı ndan belirinceye dek. güneş, yerin altından yerin üstüne çıkarken ki cırtlak aydınlık, fecir فجر fecir/şafak /gündoğumu. kehf 86'da yerin altına batıp yol giden güneş, erşetu/yeraltı nda yolun sonuna varıyor ve buradan tekrar yeryüzüne çıkınca gün başlıyor, oruç başlıyor, yemek yemeyin, sevişmeyin yasakları başlıyor, taaki tekrar güneş, yeryüzünde yol giderek, dalçık geçitinde yerin altına geçinceye dek, böylece karanlık/gece oluyor yeryüzünde.

✔ yani güneş, hem erşetu/yeraltında ilerliyor gece boyunca, güneş, hem arz/yerüstünde ilerliyor gündüz boyunca. ortadoğu 'nun 4 bölgesinde yeraltı dünyası mitosu, farklı adlar ile törelenmiş.

1, duat / yerinaltı : mısır mitosunda ra/güneş, kayık ile duat/yerinaltı'na gidince, gece olur yeryüzünde, ra'nın duat'da takip ettiği yol vardır tıpkı kehf 86, yasin 38, bakara 187 'de yazılan gibi. tek fark, mısırda ra/güneş, balçık/gevşek/hamietin toprak geçitinden geçerek yerinaltı duat'a gitmiyor, geçit olarak nil nehri suyunu kullanarak duat'a gidiyor ra/güneş. böylece geceyi tanımlamışlar, arz'da, yeryüzünde.

2, erşetu / yeraltı, akad mitosunda ölüler diyarı ve yeryüzü gece iken güneşin bulunduğu mekan, ölü/cin/zebani meskeni.

3, irkalla / yerinaltı, sümer mitosunda ölüler diyarı ve yeryüzü gece iken güneşin gittiği mekan, ölü/gallu/cin meskeni.

4, hades / yerinaltı, yunan mitosunda ölüler diyarı ve yeryüzü gece iken güneşin bulunduğu mekan, ölü/ruh/cin meskeni.

✔ her sabah yeraltından çıkıp gün doğumuna sebep olan güneş (ra/hades/şamaş/utu), tüm dünyada aynı dakikada gündüz aydınlığı yaptığı zannedildiği için, güneşin farklı dakikalarda battığı ve doğduğu yoktur kutsal kitaplarda.
90.kuzey boylamında 186 gün güneş (şamaş/şems) hiç batmaz ama bu bilgi ortadoğuda bilinmediği için kutsal kitaplara aktarılmamış.

80.kuzey boylamında 134 gün güneş hiç batmaz.
70.kuzey boylamında 65 gün güneş hiç batmaz.
60.kuzey boylamında 22 gün güneş hiç batmaz.

✔ sisifos, yunan yeraltı dünyasında sonsuza dek bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına yuvarlamaya mahkum edilmiş bir kral.

► dünyanın uzunluğu MÖ.3.YY'da hesaplanmış 39,600 Km olarak. bugün kesin sonuçlar 40000,06 km dir

hac 65 ayetinde allah göğü tutulması gereken bir göksel yapıyor ve sonra onu tuttuğu için bizden şükür bekliyor. peki niye? tutmasa, göğün yere düşeceğini sanan arap sormuyor mu allahına, göğü neden tutulması gereken yapıda yaratıyorsun?

hangi 2 denizin ismini veremedikçe ciddiye alınmayı beklemeyin, furkan 53 ayetinde, birinin suyu lezzetli ve tatlı, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip aralarına da görünmez bir perde ve karışmalarını önleyici bir engel koyandır.

1400 yıl önce suyun moleküllerinden atmosferin özelliklerinden bahsetse, o zamanda halk sizin gibi kamilleşip, bir anlam çıkaramaz ve doğal olarak aynen sizin yaptığınızı yapardı. ayet ler, ibret içindir, o ayette , insanların rabbini bilmesi, hikmetlerinin ve tecellisinin nelere kadir olduğunu görmesidir, yarattığı dünyadaki dengeden, insanların yararlanması için var ettiği etmenler den bahsedilir.

cinleri ateş den yarattım yazıyor, sonra onu yakacağım diye yazıyor. beyinlerine ağırlık konmuş müslümanların, aman sorgulamasınlar? yürek- kalplerine ağırlık konmuş ateistlerin.

✔ diyanet türkçe olarak عرش arş'a oturmak kelimesini taht'a oturmak anlamına çevirmek istemiyor ama ingilizce çeviriler, arş عرش throne çevirisini veriyor. allah, devlet yöneten kral gibi kurgulanmış, muhammedin kuklası bi varlık, biliyorlar aslında.

✔ taht/arş عرش throne, allahın oturup dünyayı yönettiği, hükümet tahtı dır. اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ esteva alel arşi, allahın yanına gidip-gelen meleklerin sınırı, allahın tahtı/arşı dır, sonrası-ötesi yoktur. tahtına oturmuş allah ifadesi, allahın siyasi egemenliğini belirtir. günümüzde bir arap kralı nın oturduğu taht/arş عرش ile aynı siyasi egemenlik anlamında dır. gündüz ve gece saatlerinin farklı coğrafyalarda, kışın uzun gece ve yazın kısa gece, aydınlık ve karanlık zamanları /süreleri farkları nın quran'da olmamasını anlamak isteyen kişiler, akad/babil dünya haritasına baksın. quran ayetlerine giren mitos bilgileri, akad/babil, ardından arami/süryani, sonra nabati/gassani doğrultusu yordamı ile girmiş.

✔ mülk 16 : gökteki allah, sizi yöre batıramayacağından emin misiniz : men fi semai yehsife el erde temuru : quran's flat earth, domed earth, corner of the world. anshar and kishar. anşar ve kişar, düz yeryüzü 'nün köşeleri. arap mitosunda allaha tapmak, muhammed'e tapmak dır. kabe güvenli yer idi ne oldu, pandemi de evlerine kaçtı inançlılar, kendi evleri daha güvenli çünkü. allahın arşı, taht, koltuk anlamına geliyor arapçada. muhammed görünmez yaptı allahı, sıfatlar nispet edip milleti aldattı. din den arının, kafanızdaki putları kusun. zebaniler ile cehennemde yanmamızı arzulayan müslüman, fantazilerin seni mutlu ediyor mu. tanrınızın varolduğu tek yer insan beyini. inanılan tanrı, insan beyininde siyasi kurgu.

✔ fezare kabilesi lideri ümmü kırfe 'yi ﺍﻡ ﻗﺮﻓـة develere bağlatıp iki parçaya ayırtan muhammed, suikast ile cinayet işlemeyi müminlere yordam bıraktı. islam dini, ortadoğu arap-akad kültürüne/mitosuna dayalı siyasi gereklilik den doğmuş 1450 yıl önce. başka ülkelerde başka dinler var, siyasi ihtiyaç dan doğmuşlar yine. asayiş kuvvetleri 'nin donanımsız, silahı yetersiz, zayıf kaldığı dönemlerde din gerekli idi ama günümüzde din, topluma külfet, bütçede karadelik ve din adamları/kurumları tehlike saçıyorlar.

✔ kehf 86 da güneş-şems-şamaş, balçık gevşek toprak dan geçerek, yeraltı ölüler dünyası irkalla-erşetu ya gidiyor, yeryüzü gece oluyor. dünyanın heryerinde gece, aynı zaman-saat gece zannediliyor. bakara 187 de güneş, tekrar her sabah yeryüzünün üstüne çıkıyor ve tüm dünya aynı an-saat süresi boyunca gündüz oluyor zannedildiği için oruç, dünya coğrafyası 45.boylam dan sonra oruç tutulamıyor

✔ kehf 86 da güneş-şems-şamaş, balçık/gevşek toprak dan geçerek, yeraltı ölüler dünyası irkalla-erşetu ya gidiyor, yeryüzü/tüm dünya'da gece oluyor. dünyanın heryerinde gece, aynı zaman-saat, şamaş irkalla 'da iken gece zannediliyor dünyanın heryerinde. bakara 187 de güneş, tekrar her sabah yeryüzünün üstüne çıkıyor ve tüm dünya aynı saat/zaman süresi boyunca gündüz oluyor zannedildiği için dünya coğrafyası 45.boylam dan sonra oruç tutulamıyor. gün ve gece zamanları farkını allah/muhammed bilmiyor. 6600 ayetin hiçbirinde, uzak kentlerin zaman farkları yok.

✔ 3753 cruithne, dünyayı takip ediyor yörüngesi, Dünya perspektifinden bakıldığında fasulye şeklinde görünür. Asteroid 2002 AA29 ise her 95 yılda bir onu Dünya'ya yaklaştıran at nalı şeklindeki daha tuhaf bir yolu izleyerek yılda bir kez güneşin yörüngesinde döner. Bize yakınlığı nedeniyle, bilim insanları AA29'dan örnekler toplayıp Dünya'ya geri getirmeyi de önerdiler.

✔ mısır ve mezopotam merasimlerinde mülk ilah'ın dır, mekan kral / lügal 'in dir, 3bin yıl önceki mısır ve mezopotam figürlerinde ilah ayakta durur ve ayakları yere basar, mülk'üne basar, lügal ise arş/taht üzerinde oturur, ve götü taht'a/arş'a değer, arş'a oturan/istivâ eden lugal/rasul, yöneticilik hakkına erişir, ve ayaktaki ilah dan buyruk/vahiy alabilir duruma gelir. bu buyruk sahnesi ile toplumu yönetmeye meşruluk kazanır, ilah vekili lugal-rasul olunur böylece. bu kalıtım yordamı ile yapılmış islam, arapların siyasi projesi dir

✔ mesih hasan mezarcı yayınını izledim. hasan mezarcı söyledi ki "inanan insan ayetin allah kelamı oldugunu sanıyor, sonra azıcık düşünüp cümledeki sacmalık anlatılınca ona, ayetin yanlış meali diyerek kapatıyor konuyu. müslüman tarih okumuyor, hatta kitap okumuyor. müslim insanları ikna etmek icin, ayetlerde anlatılan olayların nereden geldigini anlatmak gerekir diye düsünüyorum. ayetlerin kaynakçası mitolojiyi anlatmak gerekiyor müslümanlara. böylece ayetlerin allah kelamı olmadığı, insanın doğa-tarım planlaması olan mitos olduğu anlaşılır".